Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Seçmen gözüyle...
17.05.2011
2285

Seçimlere doğru giderken beklenen, yapılması gereken tartışmalar yapılıyor mu?

Seçmen gözüyle buna olumlu yanıt vermek pek kolay değil.

Nitekim kampanyalarda öne çıkan iki nokta var.

İlki, parti liderleri arasındaki üslupta şahsileşmiş atışmalar ve laf yetiştirmeler...

İkincisi, liderlerin diğerinin boşluğu ve yetersizliğini, usulsüzlüğünü anlatmayı, kendi yapacaklarından daha çok önemseme hali; kaset, mektup tartışmaları ve benzerleri...

Seçim halidir, doğal denebilir.

Ama böyle demesek sanırım daha iyi olur...

Çünkü bir yandan, alınan bunca yola rağmen ülkeyi altüst etmeye aday sorunlar varlığını sürdürüyor.

Öte yandan Türkiye hem bu sorunları hem onların ardında yatan derin tarihsel ve toplumsal nedenlerin baskısını bir ölçüde azaltabilecek bir anayasa yapım sürecine doğru ilerliyor...

Seçim kampanyalarının bu konuları tartışma dışı bırakması doğal değildir.

Fazlası da var...

10 yıllık bir reform dönemi sonrası ana soruna ilk kez bu kadar yaklaşmış bulunuyoruz.

Nedir bu ana sorun?

Ana sorun, parça parça topluluklardan oluşan bir sosyal dokunun toplumlaşması, bütünleşmesi meselesidir.

Bu çerçevede yapılacak üç önemli iş var önümüzde:

1. Laikliğin demokratikleşmesi,

2. Yurttaşlığın çoğulculaşması,

3. Devletten siyasete düzen ve değer sivilleşmesi.

Anayasa bu işlere ne kadar el atacak?

Siyasi partiler bu sorunlara nasıl yaklaşacak?

Toplum-siyaset bağı bu sorunlar etrafında nasıl kurulacak?

Bu "soru"lar son derece önemlidir.

Önemlidir yukarıda sıraladığımız üç iş, aslında bizi kimi zaman açıktan, kimi zaman içten içe kemiren dört "sorun"a tekabül ediyor.

İlki "vatandaşlık sorunu"dur...

Bu sorun, vatandaşlık anlayışımızın tek kültür üzerine kurulu; yasakçı, zorlayıcı, sınırlandırıcı, ülkeyi kutuplara bölen bir anlayışa dayanmasından ileri geliyor...

İkincisi "laiklik sorunu"dur.

Bu sorun laiklik anlayışımızın, taraflı, belirli bir yaşam biçimini vazeden, din ve siyaset ilişkilerini tanzim etme konusunda eli kolu bağlı olan ve karmaşa yaratan, ülkeyi laik ve İslamcı kutuplarına bölen niteliğinden kaynaklanıyor...

Üçüncüsü "demokrasi sorunu"dur.

Demokrasi anlayışımız, "kurumlara değil kişilere endeksli". Kurallar ve hukukun yerine keyfiliğin egemen olduğu, yasaları toplumsal taleplere uydurmak yerine toplumu yasalara uydurmayı şiar edinmiş, çoğunlukçu olmayan, azınlık hakkını yok sayan bu anlayış ilerlediğimiz yoldaki en ciddi tümseklerden birisi...

Dördüncüsü "etik sorunu"dur.

Sübjektifliğin zirve yaptığı, bunu ise çıkarların belirlediği, ilkelerin çıkarlar etrafında keyfi bir şekilde yeniden tanımlandığı, siyasetten medyaya kadar her yeri kuşatan bir anlayış zihinleri şekillendiriyor.

Bu sorunların dördü de zamanın ruhuna, toplumsal taleplere, çağdaş bir demokrasiye ters düşen, ters düştükçe toplumu toplum kılan bağları, toplumun değişik kesimleri arasındaki temasları yok etmeye başlayan unsurlar...

Sorunlar, yok saymakla ortadan kalkmıyor.

Umarız seçim sonrası ana sorunları görmek için adımlar atılır...

Aksi halde çatışmacı ruh hali ülkeye yeniden ve her sorunda hakim olacaktır...

Ve şu an hâlâ çok önemli...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar