Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Seyyar giyotin
14.02.2014
2281

 Siyasi davalar, siyasi cinayetler Türk siyasi hayatının ayrılmaz parçası olmuştur. Bu davalar üzerinden verilen kavgalar, bu davalara yaslanarak alınan tavırlar da yazı hayatımızın bir parçasını oluşturmuştur.

Ergenekon sürecinin başladığı günlerde, daha sonra Demokrat Yargı olarak adıyla 'tanışacağımız' bir grubun temsilcileri sorulara yanıt arayan zihinlere yardımcı oluyorlardı. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin'in, katıldığı televizyon programlarında, 'Bu soruşturmalar, özellikle askere karşı nasıl açılabiliyor' sorularına verdiği 'siyasi baskı kalkıyor, nesil değişiyor ve ortaya yeni bir adli refleks çıkıyor' mealindeki yanıtlarını gayet iyi hatırlarım.

Bu tür yanıtlar pek çok analize, akıl yürütmeye kapı açmıştı ve ülkede oluşan sivilleşme sürecinin toplumsallaşmasına katkıda bulunmuştu. Adli süreçteki karar vericilerin bir cemaate ya da gruba ait olmaları fikrini bertaraf eden bu tür katkılardı.

Ne gariptir, şimdi aynı grubun üyeleri 'cemaati önce biz gördük, aydınlar sefildir bu açıdan' naralarıyla yazılar yazıyor, adli temizlik sürecine destek vermiş insanların peşine düşüyorlar. Birer 'Robespiyer' edasıyla, ellerinde 'seyyar giyotin' aydınların arkasında dolaşıyorlar. Doğrunun temsilcisi edasıyla Dani Rodrik tavrıyla ve duruşuyla hemhal oluyorlar.

Örnek çok...

Onlarcası var, böyle daldan dala uçuşan...

Pek önemli değil, aslında hiç önemli değil.

Ama zihniyet açısından örnek ve korkutucu...

Gelelim asıl meseleye, suikast davalarına, siyasi davalara...

Malum Hrant Dink davası bunların önde geleni. Dün celsesi vardı. O celse ve bir haber beni eski günlere götürdü.

Yurtdışından gelmiştim, Hrant'a uğradığımda gazete kapısında ülkücülerin toplanıp 'bir gece ansızın gelebiliriz' diye bağırdığını ve bunun kimsenin umrunda olmadığını söylüyordu. Basın tepki vermemiş, liberaller, hatta dostlar ciddiye almamıştı. Hrant tedirgindi, Özkökgillerin sıradan faşizme verdikleri destek ve alttan alta yükselen tam tam sesleri yüzünden...

Bu arada Özkökgiller de bugünlerde en demokrat hallerinde dolaşıyor, iktidara vuruyor, siyasi alanda olup bitenden kendilerine nasıl haksızlık yapıldığı sonucunu çıkarıyor, ellerindeki körleşmiş giyotinlerle sağa sola bulaşıyorlar...

Evet, Hrant'ın öyküsünün sonrası malum...

Ölümünden bu yana 7 yıl geçti.

O gün bugün neler oldu?

Hava değişti. Pek çok yazar, çizer, aktör, grup yeni siyasi havaya ayak uydurma derdinde...

Kimisi çark ediyor, kimisi ellerini yıkayıp eski mahallesine dönüyor, kimisi kendisini tümüyle temizlemeye çalışıyor, bir başkası fikri lider, etkin aktör olmak peşinde koşuyor...

Yeni ittifaklar peşinde koşarken Hrant Dink cinayetini araç olarak kullananlar dahi var...

Oysa rüzgar aynı yönden esiyor...

Hrant'ın gazetesi Agos'ta bir haber çıktı geçtiğimiz günlerde...

Haber gazetenin internet sitesinin 20 ve 25 Ocak 2014 tarihlerinde saldırıya uğradığını, siteye erişimin engellendiğini söylüyordu.

20 Ocak 2014 tarihinde site sayfasına gelen bir yazı, 'Dünyada tek bir Türk kalsa bile sizlerin peşinde olacaktır bunu unutmayın!' diyordu.

Bunun arkasından gazetenin yayın yönetmeni Rober Koptaş'a, 'Sıra sana da gelecek ayağını denk al', 'ölünüzü dirinizi hergün birinizi gün gelecek hepinizi Karabağ'da sallandıracağız', 'şart olsun ölümü hakediyorsun' tarzı mesajlar geliyordu.

Unutmayın Hrant'ı Ergenekon öldürttü...

 
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar