Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye 16 Nisan referandumuyla yeni bir döneme ilk adımını attı. Bu adım, bir yandan popülist bir iktidar modelinin kurumlaşmasına doğru ilk hamleyi ifade ediyor. Diğer yandan meşruiyet, hukuk, adalet, özgürlükler gibi konulardaki ihlal, tartışma ve gerginliklerin yeni zeminine işaret ediyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye bu konularda iki gelişmeye sahne oldu. Birincisi darbeci grubun, diğer ifadeyle Gülencilerin halen devam etmekte olan cezalandırılma ve tasfiye edilme süreciydi. İkinci gelişme ise bu siyasi iklimde, darbe girişimi bahane edilerek muhalefetin ve basının baskı altına alınması oldu. Pek çok muhalif keyfi bir şekilde “darbeci gruplarla ilişkisi ve bağı var” iddiası ve suçlamasıyla tutuklandı. Gülenci gruplarla ilişkisi olmayan, askeri darbelere karşı yıllarca mücadele vermiş olan kimi aydın ve gazeteciler, televizyon programları ve yazılar vasıtasıyla darbecilerle “subliminal” ilişki kurmak gibi inanılmaz suçlamalarla ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanıyor.
Cumhuriyet gazetesi davası bu konudaki en önemli örneklerden birisi. Aralarında Al-Monitor yazarı Kadri Gürsel’in de bulunduğu 10’u beş aydır tutuklu, 19 sanıklı davanın iddianamesi birkaç gün önce, 18 Nisan tarihinde ilgili mahkeme tarafından kabul edildi. İlk celsesi 24 Temmuz 2017’de yapılacak.
Nedir Cumhuriyet Gazetesi davası?
Cumhuriyet, Türkiye’nin en köklü yayın organlarından birisidir. Geleneksel olarak cumhuriyetçi-seküler bir eğilime sahip bu gazete, özellikle otoriterleşme tartışmalarının başlamasıyla AKP iktidarına artan oranda muhalif, iktidar politikalarını sorgulayan ve didikleyen bir yayın çizgisi izliyor. Gazetenin tutuklu yönetici, yazar ve muhabirlerinin karşı karşıya kaldıkları suçlama da bu yayın çizgisini darbecilerle, Gülenci gruplarla iş birliği içinde ve onların bir uzantısı olarak sürdürdükleri yönünde.
Bu denli ağır ithamda bulunan bir iddianamede somut eylemlere ve kanıtlara işaret etmesi beklenir. Ancak Cumhuriyet gazetesi iddianamesi savcıların açık kaynaklar üzerine “siyasi akıl yürütmesi”ne dayanan “yüzeysel siyasi rapor” niteliği taşıyor. İddianame, yargılanan yöneticilerin 2013 yılında iş başına gelmesiyle gazetenin hükümete karşı bir yayın politikasını benimsediğini söylüyor, eleştiriyi yıpratma ve hükümeti devirme girişimlerine katkı olarak ele alıyor ve bunun en büyük işareti olduğunu ileri sürüyor.
Aslında yapılan hiçbir çelişkiye aldırmadan muhalif bir yayın anlayışını mevcut bir suç şebekesiyle, sistemin terör örgütü olarak tanımladığı bir yapıyla ilişkilendirerek kriminalize edilmesinden başka bir şey değil. Örneğin, gazetenin yayın danışmanı yazarlarından Kadri Gürsel’in durumu. Gürsel’in yazılarının önemli bir yönü, hem AK Parti iktidarını hem Gülencileri eşit oranda eleştirmesi, dahası bu ikilinin iş birliğinin altını çizmesiydi. Gürsel’in bugün benzer görüşteki arkadaşlarının, laik hatta Kemalizm’e yakın bir sol hassasiyete sahip Cumhuriyet gazetesinin Gülencilikle itham edilmesi, ancak otoriterizmin bir müsameresi olarak nitelenebilir.
İddianamenin haber ve manşetler yanında ileri sürdüğü bir diğer kanıt dizisi atılan tweetler, gazetecilerin görüştüğü kimi telefon numaraları ve SMS’ler.
Bir süre önce Türk istihbarat teşkilatı Gülencilerin aralarında haberleşmek için ByLock adlı bir program kullandıklarını ortaya çıkarmıştı. 15 Temmuz’dan bu yana bu programı telefonunda, bilgisayarında bulunduran her kişi bu grubun parçası olmakla suçlanıyor. ByLock programı konusu, Cumhuriyet gazetesi iddianamesinde de kendisine yer bulmuş. Ne var ki, bu son derece keyfi bir biçimde yapılmış. İddianame herhangi bir ByLock kullanıcısından (bu bir okur da olabilir) gazeteciye, belki yanıtlamadığı, belki fark etmediği bir telefonun ya da bir SMS’in gelmesini bile o gazetecinin Gülenci olmasının kanıtı olarak sunuyor. Nitekim Kadri Gürsel’le ilgili suçlamaların ana eksenini savcıların kurduğu bu garip bağlantı oluşturuyor.
Gürsel, hapishanede kendisini milletvekili olduğu için ziyaret edebilen CHP Milletvekili Utku Çakırözer’e şunları söylüyor: “Hakkımda iddianamede yer alan ByLock’çularla irtibatlı iddiasının amacı karakter suikastıdır. 92 gibi yüksek sayıda ByLock kullanıcısıyla irtibatlı gösteriliyorum. Bu insanlarla telefonda konuşmuş muyum, kaç kez konuşmuşum, kim kimi aramış, bunların hiçbiri iddianamede yer almıyor. Bu muğlaklık ile bir suç isnadı oluşturuluyor. Bu verilere nasıl ulaşıldığına ilişkin bazı tahminlerim var. 2014 baharında olsa gerek, FETÖ’ye ilk tutuklama dalgası başladığında Fethullahçı olduğunu sandığım insanlardan yüzlerce SMS gelmişti. Polisteki tutuklanma dalgasına karşı medyayı harekete geçirmek için SMS atıyorlardı. Ben televizyonda program yapan aktif bir gazeteci olduğum için bana bu maksatla atılan kısa mesajlar irtibat olarak görülmüş olabilir. Ama ben onlarla asla irtibata geçmedim. Cevap bile vermedim. İkinci bir ihtimal ise tutuklandığım sırada sayıları 350 bini bulan Twitter takipçilerim arasında olduğunu sandığım ByLock’çuların Tweet’lerimi Re-tweet etmiş olanlar olabilir. Bu irtibat olarak gösterilmiş olabilir.”
Bu tablo, Türk yargısının ulaştığı dip seviyeye, yargıda siyasallaşmanın geldiği ürpertici noktaya işaret ediyor. Artık dün olduğu gibi sahte delil üretmeye bile tenezzül edilmiyor. Muhalefet ve siyaset kendi başına bir suç kabul edilebiliyor. Bu durum, Türkiye’de basın özgürlüğünün ve demokrasinin ne tür bir açmazda olduğunu, ne tür bir sorunla karşı karşıya bulunduğunu bir kez daha gösteriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025