Ali BULAÇ
Günün siyasi kavgalarının dışına çıkıp şunu görelim: Türkiye’de din sadece itibar kaybetmiyor, müntesipleri eliyle fonksiyonsuz hale getiriliyor, asli ve sahih amacına aykırı olarak isti’mal ediliyor. Bu güzergâhın ilk menzili sekülerlik, diğeri nihilizm olacaktır.
Katolik kilisesi dini kuruma endekslemiş, zaman içinde iktidar aracı yapıp riteüllerin içini boşaltmıştı. Din maddi ve toplumsal baskı ve adaletsizliklerin sebebiyet verdiği acıları bir ölçüde teskin ediyor idiyse de -ki kendi özel bağlamında dini bir ‘afyon’ şeklinde tanımlayan Karl Marx da bu gerçeği teyid ediyordu- netice itibarıyla acıların ve baskıların sona ermesi gibi bir hedefe yönelmiyordu. Bu da kendi varoluş gayesine aykırı olarak bizatihi dinin, din adına konuşan ve hareket eden din adamları ve dini kurumun manevi hayatı tahrip etmesine yol açıyordu. Bir dinin başına gelebilecek en büyük musibet birinci derecede yetkili müntesipleri eliyle asli ve sahih amacına aykırı olarak kullanılmasıdır. İşte biz bu olaya dinin suistimali ve istismarı diyoruz.
Bir inanç veya kutsal ne kadar baskın olursa, toplumsal hayatta sürüp giden adaletsizliklere çare olamıyorsa, aksine kendisi adaletsizliklere meşruiyet tedarik ediyorsa, o dinin veya kutsalın ilelebed itibarını ve gücünü, hatta varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Nitekim Avrupa’nın yaşadığı tecrübe sonunda dinin kurum olarak gücü yanında itibarına da son verdi, onu belli -izafi, marjinal ve özel- alana çekilmeye mecbur etti. Bu tarihsel köklü ameliyenin önce laiklikle başlayıp sonra sekülarizmle devam ettiğini, sonunda gelip nihilizme dayandığını gayet iyi biliyoruz.
Bu durumdan kurtulmanın yolu, tabii ki dini Tanrı’nın sabit ve anlaşılır hükümlerinden ve örnek alınması gereken bir peygamber sünnetinden tecrit edip dini bireyin tecrübesine indirgemek değildi. Avrupa dinlerini reforme etmekten başka yol düşünemediler.
Hıristiyanlık için meselenin ilk noktasına, yani dinin sahih kaynağına dönmek neredeyse artık imkânsızdı, çünkü elde yazıya geçirilmiş mevsuk bir metin mevcut değildi; Aziz Paul ile de maddi hükümler itikattan tecrit edilmişti; geriye kilisenin zaman içinde kendinden menkul vaz’ettiği dogmalar mecmuası vardı ki, bunlar da sadra şifa olmuyordu. Müslümanlık için benzer bir durum söz konusu değildir. Bu bizim en büyük avantajımız, talihimiz sayılır. Çünkü ilk indirildiği gibi korunan bir Kitab’ımız ve ne olup olmadığını pekâlâ bildiğimiz bir Münzel Şeriatımız var. Bizim için sorunun büyüğü, Kitap ve Münzel Şeriat ile aramıza giren algılarımız, tarihsel mirasımız ve salih olmayan amellerimizdir. Sahih bir inanç ve fikriyatın üstünü fasid, fasık ve zalimane amellerimiz örtmektedir.
Eğer din; tefhim (doğru anlaşılma), tebliğ ve temsil ile hakiki maksadına ulaşıyorsa, mevcut durumda her üç alanda Müslümanların doğru istikamette ilerlediklerini söylemek zor.
Tefhimin güvencesi, her aşamada dini anlayışı ilk sahih kaynaklarla kritik edecek olan alimlerin ve güçlü mütefekkirlerin varlığı ve çabalarıdır. Ama alimler, aydın olmaya heveslenir de iktidarla bütünleşme yolunu seçerlerse tefhim gerçekleşemez. Tefhimin olmadığı yerde herkes kendi aklına ve çıkarına göre bir din sahibi olur. Temsili ise büyük ölçüde sosyolojik varlıklarıyla cemaatler yapar. Cemaatler adaletsiz iktidarla uyum halinde, Kur’an ve Sünnet’ten birbirinden tamamen kopuk yorumlar çıkarıp kendilerine özgü-özerk adacıklar kuracak veya kendilerini devlet yerine ikame edecek olurlarsa, bundan İslam içinde ya protestanlığa benzer “birden fazla kilisevari cemaat” çıkar; ya da devletin ruhu cemaatlerin bedenine girer. Ve tabii ki din kendine ait olmayan bir iktidarın meşruiyet aracı olmayı kabul ederse bundan musibet doğar.
Müslümanların sahih olmayan mecrada tecrübe ettikleri dini hayat, dini bireysel tecrübeye indirgeyebilir ve bu protestanlaşmaya kapı aralar. Bu tehlike tefhim, tebliğ ve temsilin bireysel, toplumsal ve siyasi düzeylerde eşzamanlı ve eşgüdüm halinde doğru yapılması durumunda önlenebilir. Günün siyasi kavgalarının dışına çıkıp şunu görelim: Türkiye’de din sadece itibar kaybetmiyor, müntesipleri eliyle fonksiyonsuz hale getiriliyor, asli ve sahih amacına aykırı olarak isti’mal ediliyor. Bu güzergâhın ilk menzili sekülerlik, diğeri nihilizm olacaktır.
NOT: Değerli okuyucularımın ve bütün Müslümanların Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, hayırlar ve güzellikler getirmesini dilerim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025