Ali Türer
Çözüm süreci kapsamında TBMM'de kurulan komisyon son toplantısında Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitme kararı aldı. CHP haklı olarak İmralı’ya gidecek grupta yer almamayı seçti.
Levent Gültekin’in, amaç Öcalan’ı siyasi aktör haline getirmek yorumuna katılıyorum. Aslında Öcalan’ı siyasi aktör haline getirme girişimi, Devlet Bahçeli’nin “Öcalan gelsin Mecliste DEM Parti komisyonunda konuşsun” çağrısı ile başladı. Öcalan PKK’ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı yaparak daveti kabul etti. Komisyonun Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitme kararı vermesi ise bunu tescil etti, meşru hale getirdi.
Öcalan-Bahçeli ile başlatılan, Demokratikleşme dışında yol alan bir süreç ile Barış gelir mi?
İktidar İmralı’da elinin altında tuttuğu ile her an her şeyi görüşür, bir karar oluşursa da bunu yasal zemin oluşturmak için meclisin önüne getirir. Bunun meclis komisyonu eliyle yapılmasının tek bir anlamı olabilir. İktidar sürecin siyasi riskini tek başına almak istemez, toplumsallaştırmak, toplumun desteğini almak için sürece muhalefeti de katmaya çalışır. Bu anlaşılabilir bir durum.
Fakat Kürt tarafını temsilen DEM Parti süreci ısrarla Barış Süreci olarak tanımlıyor. Oysa iktidar barışa hizmet edecek tek bir adım bile atmıyor. Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a özgürlüklerini vermiyor, Kayyum uygulamalarını geri çekmiyor. Ahmet Türk’e bile belediyesini geri vermiyor. Dahası muhalefet etme zemini bütünüyle ortadan kaldıracak adımlar atıyor. CHP’nin muhalefetine tahammülü yok, Ankara’nın sevilen Belediye Başkanına tuzaklar kuruyor.
Bu durumda iktidarın Öcalan’a siyaset alanı açması, süreç Barış’a evrilmeyecekse neye, hangi projeye işaret ediyor?
Öcalan, 40 yıl süren kanlı bir sürecin simgesi olarak toplumun hafızasında derin iz bırakmış bir figür sonuçta. Partili Cumhurbaşkanının ciddi bir rakibe tahammül gösteremediği Türkiye’de herhangi bir süreç; barış ve kardeşliğin hüküm sürdüğü huzur ve istikrar içinde bir gelecek için anlamlı sonuçlar üretebilir mi? Türk ve Kürt halkları arasında huzur ve güveni, ortaklaşa kardeşçe bir yaşamı tesis edebilir mi?
Böyle bir süreç olsa olsa, her halkın kendi muktediri tarafından kontrol altında tutulduğu, istismara açık, her zaman güvensiz, tedirgin, gerilimli, birbirini hasım gören halkların; aynı topraklarda birbirleri ile yan yana var oluşunu kurgulayan yer yer çatışmalı ilerleyen fakat sürdürülebilir bir coğrafya tasavvuruna kapı aralıyor?
Bu ister istemez bizi, olayı daha bütünsel bir planın bir parçası olarak ele almaya, ABD Başkanı Donald Trump’un yeni Ortadoğu politikasına ve bu politika içinde Türkiye’ye biçilen role göz atmaya itiyor.
Trump’un Ortadoğu tasavvurunda birbirinden ayrışmış, partikül adacıklar içinde, kendi despotları altında yaşayan, zaman zaman birbiri ile çatışan, hiçbir şekilde kalıcı huzur bulamayacak gerilimli toplumlardan oluşan, fakat ABD’nin istediği gibi at oynatabileceği, kendisine ve İsrail’e güçlük çıkarmayacak bir coğrafya var.
Bu coğrafyada Trump Barzani ve Talabani gibi Kürt Siyasi aktörlerinin yanı sıra ağırlıklı olarak Suriye’deki ve Türkiye’deki yapılanmaları kontrolü altında tutacak Öcalan gibi yeni bir aktöre ihtiyaç duyuyor belli ki. Öte yandan DEM Parti de bu süreçte Devlet Bahçeli’nin karşı taraftan ateşlemesi ile Öcalan arkasında hizalandı, Öcalan’a siyaset alanı açmak için kolları sıvadı.
Peki bu ne sonuç verdi: Türk Toplumu içinde Radikal Milliyetçilik güçlendi. Kürt tarafında da Türk tarafında da milliyetçi refleksler daha da gelişti. Halklar birbirine yakınlaşacağı yerde daha da uzaklaşmaya başladı.
Bu yolla toplumsal barışa ulaşılamaz. Bu o kadar belli iken DEM Parti yöneticilerinin barışı sağlama adına Öcalan arkasında bu kadar hizalanmaları neden, buna yol açan asıl dürtü ne olabilir?
Orta Doğudaki Kürtleri Barzani ve Talabani dışında bir başka kurucu aktör etrafında bir araya getirme hayali olabilir mi? Trump’un Orta Doğu tasavvuru ile DEM’in hayali bir yerde örtüşmüş olmalı. Hal böyle ise bu, DEM’i Orta Asya’daki Türkleri bir araya getirme hayali kuran Türk partilerinin Kürt versiyonu haline getirmez mi?
Bu satırları yazan hayatı boyunca halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkını, ana dilde eğitimi, Türkiye vatandaşlığını, Kürtçenin resmi dil olarak kabulünü savundu. Bunu da yerelleşme, halkın yönetime yerinden ve doğrudan katılımı sürecini tesis etme; yani demokratikleşme süreci ile ulaşılabilir gördü.
Fakat her zaman aynı coğrafyada çatışmalı, gerilimli yan yana yaşayan manevi ruhsal toplumsal dokusu parçalı ikili bir toplum tasavvurunu ret etti. Halkların kendi muktedirleri altında baskı altında tutulduğu milliyetçi bir çözümün asla tarafı olmadı. Kimlikler üzerinden siyaseti çözüm olarak görmedi.
İkili üçlü federatif yapılar Suriye gibi bir ülke için belki bir çözüm olabilir, ama Türkiye için bu bir seçenek olamaz.
İki halkın barış içinde kardeşçe, tasada ve sevinçte ortaklaşan bir toplum halinde yaşamasını sağlayacak toplumsal barış mümkündür. Sürecinin meyvesi Barış ve Kardeşlik olacaksa toprağı Demokrasi olmak zorundadır.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAdaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeepfake mi? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSıra Mansur Yavaş’ta mı? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCHP’siz İmralı olur ama çözüm süreci olmaz 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciZindan yetmedi bir de ‘Açlık Cezası…’ 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYDünya gündemi ve Türkiye'de barış sureci 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBravo CHP’ye!!! 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanCHP’nin kendi geleceği ile büyük Kürt imtihanı 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşuİmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMeclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDünya değişirken İBB İddianamesi! 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal eti kimler paylaşıyor? halktv.com.tr şirket şirket ortaya çıkardı 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli’nin dediği olursa 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli neden “gerekirse ben giderim” dedi? 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024