Ali Türer
Devlet Bahçeli son grup toplantısında “İmralı’yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz” demişti. Aynı günlerde DEM de İmralı’da Öcalan ile görüşme talebinde bulundu. Basında Adalet Bakanlığı’nın başvuruyu kabul ettiği haberleri çıkarken, DEM, henüz kendilerine bu konuda bilgi gelmediğini açıkladı.
Bir taraftan silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütüne destek verme gibi suçlamalarla belediyelere kayyumlar atanıyor, bir taraftan da DEM’e PKK kurucusu Öcalan’a ziyaret teklif ediliyor. DEM Parti yöneticileri bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye kendilerine sormadan bekleneni yerine getiriyorlar. Size de tuhaf gelmiyor mu bu?
Birbiri ile çelişen bu ikili politika sahnelenirken ne amaçlanıyor?
Merak ediyorum. İktidardan “terör örgütü” muamelesi gören DEM, iktidarın baş terörist ilan ettiği Öcalan’ı ziyaret için hazırlanırken, bunun ülke kamuoyunda nasıl bir karşılığı olabileceğini düşünüyor? Gerçekten bunun barış, demokrasi, hak, hukuk, özgürlük mücadelesine katkıda bulunacağını düşünüyor olabilirler mi?
Üstelik bu gelişmeler Devlet Bahçelinin “Öcalan mecliste DEM grubunda konuşsun, silahları bıraktığını açıklasın” çağrısının ve hemen ardından sanki bu çağrıya gibi sahnelenen TUSAŞ’a saldırısının hemen ardından yaşandı. Garip değil mi, sorgulanmayı hak etmiyor mu bu? O TUSAŞ saldırısı ki, görüntüleri aynı anda içeriden basına servis edildi, hatırlayın. Dizi film sahnesi seyreder gibi seyrettik saldırıyı televizyonda. Bir iki gazeteci dışında bu iş nasıl oluyor diye merak eden de pek çıkmadı.
Ziyarete hazırlanan DEM Partili yöneticilerine uyarımdır: ziyaretten dönüşte terör örgütüne üye olmaktan tutuklanabilirler, tedbirli gitsinler. Cenaze merasimine katılan belediye başkanına kayyum atayan, Öcalan ile görüşene ne yapmaz değil mi. Aynı şey Selahattin Demirtaş’ın, Sırrı Süreyya Önder’in başına gelmedi mi?
İktidar partilerinin sahnelenen bu oyundan ne muratları ola ki, nasıl bir siyasi getiri peşinde olabilirler?
Partili Cumhur Başkanlığı Sistemini, Putin yarattığı gibi otoriter bir rejimi yerleştirmenin taşları döşeniyor. Bunun önüne çıkabilecek pürüzler için önlemler alınıyor, mıntıka temizliği yapılıyor “seçim(!)” sathı mahalline girilmeden, bu çok açık.
Muhalefeti kendi içinde, mümkün olduğunca birbirine düşür, birleşik demokrasi mücadelesi içinde yer alabilecek tarafları paralize et (hareketsiz bırak, felç et), Kürt kamuoyunun bir kısmının desteğini DEM partiden uzaklaştır, arkana al, amaç bu olabilir mi mesela? Bunun için oyun, ağırlıklı olarak DEM Parti üzerine kuruluyor olabilir mi?
CHP içindeki milliyetçi damarın tepkilerini konsolide etmek, yönlendirmek için sahnelenen anayasa değiştirilemez tartışmaları, çözüm süreci tartışmaları, kayyum atamaları, sokak gösterilerine karşı güç kullanma gibi olaylar iç siyasette bu nedenle mi yaşanıyor? Muhalefet partilerinin, siyaseti istenen kulvarda yapmaları için sahneye konmuş olabilir mi bu bir taraftan sopa bir taraftan havuç politikaları.
CHP’nin yerel yönetimlerde halk ile buluşmasının önüne geçmek için belediyelerin açtığı kreşler bile kapatılmaya çalışılıyor. Belediyeler soluksuz bırakılmaya çalışırken bir yandan da anayasa tartışmaları ile CHP içindeki Türk milliyetçilerinin kanını kaynatacak tartışmalar gündeme taşınıyor. DEM Parti ile CHP’nin arasını açmak için her türlü oyun oynanıyor.
Muhalefet kurulan tuzakların ne kadar farkında, bu tuzakları boşa çıkarmak için ne önlemler alıyor? Orta, uzun vadeli ortak politikaya dayalı adımlar atılabiliyor mu muhalefet tarafından. Yoksa daha çok iktidarın yarattığı gündemin peşine mi takılmış, karşı refleks üretiyor gibi mi görünüyor muhalefet?
Örneğin DEM Parti Türkiyelileşme gibi bir politikası vardı, bunu hatırlıyor mu? Hak ve özgürlükleri güvence altına almak, yerel yönetimlerin merkezi yönetim ile ilişkisini demokratik zeminde kurmak, devletin niteliğini yeniden belirlemek için anayasada ne gibi değişiklikler istediğini biliyor muyuz bu partinin. Ülkede ne gibi yeni kurumsal düzenlemeler talep ettiğini biliyor muyuz?
Sorduğumuz zaman “tüzüğümüzde var, programımız da açıkladık bunları” diyorlar. İyi de siyaset, tüzükle programla değil, daha çok gündelik siyasi gelişmelere nasıl tepkiler verdiğiniz üzerinden ilerliyor.
Öcalan’la ilgili göndermelere, spekülasyonlara anında tepki veriyorlar. Basın toplantılarında çözümün muhatabı olarak Öcalan’ı adres gösteriyorlar. Sonuçta beklenen kulvarda siyaset yapıyorlar. Siyaset sahnesinde, ringde sıkıştığı köşede dövüşen boksör gibi bir izlenim veriyorlar. Bu köşede sıkışmaktan kendini kurtarmadan maçı sürdürmeleri çok zor.
Muhalif televizyonlarda bizi ilgilendiren konularda gıyabımızda başkaları ahkam kesiyor, Türk demokratik kamuoyu bize yapılan saldırılara gerekli tepkiyi vermiyor diye şikâyet ediyorsunuz. Sonuna kadar haklısınız. Fakat el insaf, bunu değiştirmek için ne yapıyoruz diye kendinize soruyor musunuz? Bu ortamın ortaya çıkmasında bizim ne payımız var, diye kafa yoruyor musunuz?
Türk demokratik kamuoyu ile hak ve özgürlük arayışında, ortak bir mücadele de nasıl bir araya geleceksiniz, bu ülkede giderek genişleyen bir demokrasi cephesi yaratmak için ne yapmak lazım. Buna kafa yorun.
İktidara, terör istemiyorsan git muhatabınla konuş demek, İmralı’yı adres göstermek iş değil. Öcalan’ın Kandil üzerinde etkisi nedir, ne değildir; Öcalan kendisinden beklenen çağrıyı (şayet yapacaksa) hangi dürtü ile yapacak, bunları bilmiyoruz. Tanık olduğumuz bir şey varsa, iktidarın elinde, işine geldiği zaman, işine geldiği yerde kullandığı bir tercihin bulunduğu. Diyelim ki Öcalan Kandil’i ikna etti, silahlar sustu, sonrada salıverildi. Çatışmalarda evlatları ölen binlerce Türk ailesi bunu içine sindirebilecek mi? Çözüm bu kadar kolay mı?
Birbirine kurşun sıkan iki kişiye “aranızda konuşun” demenin bir anlamı yok. Fakat arasında kan davası olanı kurşunlamak için fırsat kollayanı, aileden biri bir kenara çeker “şu silahı bırak, gelsin bir konuşalım” derse bunun bir anlamı olur.
Şiddetin, sorunları güç kullanarak çözmenin araç olarak kullanıldığı yerde, demokrasiden uzaklaşan giderek otoriterleşen bir ülkede huzur, istikrar, hukuka güven olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024