Ali Türer
Geleceğe geçmiş içinden bakmak önemlidir. İnsan, annesi babasını suçlamayı bırakmadan huzur bulamaz. Toplumlarda da bu böyledir, geçmişleriyle ile barışmayanlar geleceği kuramazlar. Geçmişten gelen yolculuğun kendine özgü ritmini kavramak, bugün ile ilişkisini kurmak bu yüzden önemlidir.
Elbette bu, geçmişte olan bitene methiye düzmek anlamına gelmez. Sorgulamadan anlamlandırma olmaz, yarın için ders çıkmaz. Geçmişte iz bırakmış tarihi kişilikleri göklere çıkarmak kadar yerin dibine batırmak da ergen davranışıdır. Olgunluğa, geçmiş ile gelecek arasında önyargısız bağ kurmakla erişilir.
Tarih Bilincine sahip olmak gerekir.
“Ne varsa Osmanlıda var” kadar “Ne varsa Cumhuriyet ile geldi” de sakattır, önyargı içerir, ideolojik saikle yüklüdür. Bu, kültürü zenginleştirmez sığlaştırır, toplumun önünü görmesini sağlayacak düşünsel-moral dayanaklara sahip olmayı zorlaştırır, sakatlar. Kırılmalar olsa da, tarihi, bütünsellik içinde algılamak önemlidir.
Esas olan geçmişten gelen ayak bağlarının farkında olmak, bunların üstesinden gelme iradesine sahip olmaktır. Geçmişi anlamadan bunu yapamazsınız.
Çalışma alanım (eğitim tarihi) içinde kalarak söyleyeyim: Osmanlı Modernleşmesi içinde (II. Mahmut, II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet dönemlerinde) eğitim alanında atılan adımları tarihsel bağlamı içinde ele almadan Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan eğitim seferberliği anlaşılamaz. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanların hazırlıkları, II. Meşrutiyet yıllarında atılmıştır. Bu da doğal bir şey. Bunun böyle olması Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanların önemini de azaltmaz.
Cumhuriyetin ilk yıllarında atılan bazı önemli adımların, gelin tarih içindeki izlerini sürelim.
TEVHİD-i TEDRİSAT (kabul tarihi 3 Mart 1924): 1915 yılında çıkarılan Mekâtip-i Hususiye Talimatnamesi ile yabancı okulların denetim altına alınması ile önemli bir adım atılmıştır. Ziya Gökalp 15 Eylül 1916’da “İttihat ve Terakki Cemiyeti” kongresine sunduğu raporda, Türkiye’de üç farklı okullaşama olduğunu (mektep, medrese ve yabancı okullar), bu okulların çok farklı programlar takip ettiklerini, kozmopolit” yapıları nedeniyle “terbiye ettikleri kişilerin ahlak ve seciyelerini” bozduklarını belirtmiştir. 1917 ‘de Şeriat mahkemeleri Şeyhülislâmlığın elinden alınarak Adalet Bakanlığı’na bağlanmış, Efkaf Nezaretine bağlı okullar ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.
MİLLİ EĞİTİM ŞURALARI: Heyet-i İlmiye’ler, 1939 dan sonra da Milli Eğitim Şuraları Cumhuriyet yıllarında (AKP dönemine kadar) eğitim politikalarını belirleyen danışma organı işlevi gördüler. 1910’dan itibaren her yıl Maarif Nezareti tarafından belirlenecek 10 İl maarif müdürü, 5 Sultani ve idadi müdürü, 5 öğretmen okulu müdürü, 5 özel okul müdürü ve dışarıdan belirlenecek 12 eğitimcinin katılımı ile Meclis-i Kebir-i Maarif toplanmıştır. Milli Eğitim Şurası geleneğini ortaya çıkaracak adım böyle atılır.
KARMA EĞİTİM (8 Ocak 1926): 1913 de yürürlüğe giren Tedrisat-ı İptidaiye kanunu ile İlk öğretimin parasız ve zorunlu olması, sağır dilsiz ve kör öğrenciler için özel öğretim tüzüğü çıkarılması, 4-6 yaş grubu için ana okulları ya da sınıfları açılması, ilköğretimin üç dönemini (8 yıllık ilköğretim ilk kez bu kanun ile gündeme gelir) bitiren çocuklar için El-işleri ve Sanat Mektepleri kurulması, kız okulu olmayan yerlerde kızlar ve erkeklerin karışık okuması hükmü getirilmiştir.
1920 Yılında Darülfünun’da kız öğrenciler erkek öğrencilerin sınıflarına girmişler, bu oldu bittiyi darülfünun yönetimi kabul etmiş, karma eğitime böyle geçilmiştir.
LATİN ALFABESİNE GEÇİŞ HAZIRLIKLARI: Selim Sabit Efendi’nin başlattığı ilköğretimde yeni bir alfabe öğretme biçimi, Latin alfabesine dönük bir hazırlık olarak görülebilir. Selim Sabit Efendinin önerdiği Usul-ü Cedit ile artık Arapça harfler, “savti usul” (cim, dal) yerine; önündeki ünlüye uygun biçimde (ce,de) seslendirilmeye başlanmıştır. Böylece okuma yazma öğretiminde Batı tekniği, Türkçeye (Osmanlıca o günün Türkçesidir) uyarlanmaya çalışılmıştır. Bu yöntemle okuma yazma öğretimi veren ilk okullar artık İptidai adını alırlar. Bu dönemde Kolay Elifba, Tecrübeli kolay Elifba, Usul-ü Tâlim-i Kıraat, Nev Usul Tâlim gibi pek çok alfabe kitapçığı yazılmıştır.
MEDRESE REFORMU: Medreseler Cumhuriyet döneminde Mustafa Necati döneminde (1928) kapatılmışsa da daha sonra özellikle Doğu Anadolu’da varlıklarını sürdürmeye devam ettiler. Fakat medreselerin ıslahı, II. Meşrutiyette 1909 yılında başladı. Medreselerin programlarında akli derslerin (Kimya, Biyoloji vb..) sayısı arttırıldı. İttihat ve Terakki Partisi iktidarda bulunduğu süre içinde, toplumdaki diğer unsurları yok saymış, Türkçü ve İslâmcı akımları birleştirmeye çalışmış, “aydın din adamı” yetiştirmeye özel önem vermiştir. Tıpkı Cumhuriyet Döneminin büyük bölümünde ve AKP döneminde olduğu gibi. İlk İmam Hatip Lisesi 1915’de (Medrese’tül- Eimme ve’l – Hüteba) açılır.
KÖYE ÖĞRETMEN YETİŞTİRME: Nüfusun yüzde 85-90’ının köylerde yaşadığı bir toplumda köye öğretmen yetiştirmeye özel önem verilmesi anlaşılır olgudur. Köy Enstitülerine giden yolda ilk adımlar Tedrisat-ı İptidaiye kanunu ile atılır. Bu kanunda ilk okulu bitiren her çocuğun ortaokula gitmesine karşı çıkılırken, bu şöyle savunulur: “Bilakis biz köylü çocuğunu okuturken onun köyünden ve köylülüğünden çıkmamasını asli hedef saymak zorunda olduğumuza inanıyoruz”
İsmail Mahir Bey’e göre her il ya da sancakta bir yatılı öğretmen okulu açılmalı; bu okullara o birimdeki her köyden bir erkek ve kız öğrenci alınmalı ve o köylere öğretmen olarak atanmak üzere yetiştirilmelidir.
Sosyalist düşünceleri ile dikkat çeken, Karadeniz’de Mustafa Suphi ile birlikte katledilen Ethem Nejat eğitimin köy kalkınmasında araç olarak kullanılmasını savunan ilk eğitimcilerimizdendir. Ziraat öğretimini, köye yönelik eğitimle birlikte düşünmüştür. Ona göre köy öğretmenler, köyün kalkınmasını sağlamaya dönük eğitim verebilecek şekilde eğitilmelidirler. Bunun için köylerde Yatılı Bölge Okulları kurulmalıdır. Atatürk bu öneriye sahip çıkar.
Cumhuriyet döneminde Köye dönük eğitimin kuramsal mimarı kuşkusuz İsmail Hakkı Tonguç’tur. Fakat bu düşünceye giden yolda İsmail Mahir Efendi, Ethem Nejat, İsmail Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimcilerin düşüncelerini de hatırlamak en azından vefa borcudur.
Bugün eğitimde sorun, programlarda dini içeriğin artmasından ibaret değildir. Bir Milli Eğitim Politikasından söz edilecekse, önce “Milli” kavramından ne anlaşılması gerektiği ortaya konulmalıdır. İçini bu topraklarda yaşayan herkesi kucaklayacak şekilde laik, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi önceleyecek biçimde doldurmazsanız, iktidarda kim olursa olsun, birleştirici değil ayrıştırıcı rol oynamaya devam edersiniz.
Birbirinizle didişip dururken havanda su döver durursunuz.
Kaynak: Türk Eğitim Tarihi, Ali Türer, 3. Baskı, Ankara: 2016.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024