Ali Türer
Bu yazıda “iki yüzlü” tanımı bir hakaret (ikiyüzlü) olarak kullanılmıyor, niyetim o değil. Kendi içine dönük başka, kendi dışına dönük başka bir “yüz” ile ortaya çıkanları, yani siyaset yaparken duruma göre farklı standartlar ve ilkeler üzerinden hareket edenleri kastediyorum.
Kimlik siyasetinin çeşitli versiyonlarını her gün, sıkça görüyoruz. Yerel seçimlerden önce, belediyelerin ifrata varan savurganlıklarını, kabaran borçları görmezden gelen iktidar, kaybettiği belediyelerde, alacakları hemen tahsil etme yoluna gidiyor. Hak, hukuk, adalet gibi kavramları iğdiş etme pahasına, siyasi rakiplerini saf dışı etmenin her yolunu deniyor. Muhataplarını da bu siyaset içine çekmeye çalışıyor, yolunu buluyor. Bir yandan da içine sürüklendiği meşruiyet krizi içinde kendine can simidi bulmuş oluyor.
Son günlerde tanık olduğumuz anayasanın başlangıç ilkeleri (ilk üç madde) değiştirilebilir mi, değiştirilemez mi tartışması, bunun güncel bir aparatı oldu. Cumhur İttifakının itina ile seçilmiş (meclise dahil edilmiş) ortağı HÜDA-PAR’ın temsilcisi, 12 Eylül Anayasasının ilk üç maddesini korumak için konulan, “ilk üç maddenin değiştirilmesi dahi teklif edilemez” hükmüne (4. Madde) karşı çıktı, bu maddenin anayasadan çıkarılmasını istedi. Böylece anayasada ilk üç maddenin değiştirilmesinin teklif edilebileceğini de bir yandan görmüş olduk.
Fakat iktidara muhalif Türk Milliyetçileri, Anayasa’nın 4. Maddesini aslanlar gibi savundular. Muhalif televizyon kanalları 4.Maddeyi savunmak için adeta birbiri ile yarıştılar. Erdoğan, bizim ilk üç madde ile bir sorunumuz yok, açıklaması yaptı da herkes rahat bir nefes aldı. Böylece muhalif kanatta Milliyetçilik iman tazelerken, iktidar da benzer politikaları bakımından meşruiyet tazelemiş oldu.
Anayasa dediğiniz, en geniş anlamıyla bir ülkenin geleceğinde hayata geçmek üzere önsel olarak hazırlanmış bir tür program taslağıdır. Programlar, bütün zamanlar için hayata geçecek özellikte, katı bir biçimde önsel olarak hazırlanıp hayata dayatılamaz. Buna zorlanırsa ters düştüğü oranda hayatı zorlaştırır, uygulamada karışıklığa yol açar.
Anayasanın ülke yaşamına ayna tutacak belge olabilmesi uzun vadede yaşamla birlikte değişip, gelişebilmesine bağlıdır. Buna program geliştirme diyoruz. Anayasayı, uygulama içinde yer alacak herkesin katılımıyla, hayatın devinimini, karmaşıklığını göz önünde tutacak biçimde esnek hazırlarsanız, hayata geçmesini de kolaylaştırmış olursunuz. Program bilimi bize bunu söylüyor.
Değiştirilmesi teklif bile edilemez gibi maddelerle anayasalar korunamaz. Anayasayı ortak paydalar (maddeler) etrafında bir araya gelen, onu uygulamaya geçirecek Halk korur.
Peki mevcut haliyle 12 Eylül ürünü Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 4. Maddesi ne anlama geliyor. Madde aslında neyi korumak istiyor? Başlangıç ilkeleri içinde yer alan “Cumhuriyet, laiklik, demokratiklik, hukuk devleti, sosyal devlet” gibi ilke ve kavramların uygulamada gözetilmesini mi?
Örneğin Anayasa da Laiklik ilkesi, Milli Eğitim Sisteminde öğretmenlere camilerde din dersi eğitimi verilmesine engel olabiliyor mu? 18-19 yaşında uyuşturucudan beslenen silahşorlar sokaklarda polis vururken, insanların sokak röportajlarında söyledikleri yüzünden içeri atılmaları hukuk devleti kavramını yüceltiyor mu? İnsanların işe gitmeden önce belediyelerin verdiği bedava çorba kuyruğuna girmeleri “sosyal devlet” ilkesinin gözetildiği anlamına mı geliyor?
Anayasanın 4. Maddesi tek bir şeyi koruyor: Devletin niteliğini: Türk devleti olacak, Türkçe tek resmi dil olacak. Maddeyi, 66. Madde (Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.) ve 42. Madde ile (Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez) ile birlikte düşünürseniz, aslında neyin korunmak istendiğini görürsünüz.
Demokratik ülkelerde anayasalar, devleti değil, halkı koruyan, insan hak ve özgürlüklerini, eğitim hakkını, çalışma hakkını güvenceye alan metinlerdir. Bizim anayasamız ise esas olarak devleti koruyor. Peki devleti kimden koruyor?
Türk Milliyetçileri, Anadolu’da Türk’ten başka bir milletin, bir kültürün görünür olmasını varoluşları için tehdit olarak gördüler, Beka Sorunu olarak gördüler, görmeye de devam ediyorlar. Bu coğrafyada yaşayan Ermeniler, Rumlar, Yahudiler zaman içinde bir biçimde halledildi. Sorun olmaktan çıkarıldılar. Fakat Kürtler ile ilgili sorun bir türlü halledilemedi.
Kürtlerin din kardeşi olmaları işi zorlaştırınca çözüm: bu topraklarda yaşan herkesi Türk saymakta bulundu. Sonuçta hepimiz elhamdülillah Müslümandık ve dahi Türk’tük. Böylece Kürt varlığı yok sayıldı. Kürtün mahkemede, okulda, mecliste görünür olması istenmedi.
Çünkü bu coğrafyada Kürt varlığı kabul edilince, doğal olarak ana dilde eğitim gibi birtakım haklara sahip oldukları kabul edilmek zorunda kalınacaktı. O yüzden siz Türk’sünüz dendi, bunu inkar ederseniz bu millete ihanet etmiş olursunuz dendi.
Öte yandan Azerbaycan Türk milletinin bir parçasıydı, tek millet iki devlet idik. Kerküklüler soydaşımızdı. Balkanlarda Türk azınlığın ana dilde eğitim alması doğal bir hak olmalıydı.
Bu politikanın sürdürülmesi bu topraklarda demokrasinin içselleştirilmesi, hukukun yerleşmesi, huzurun, istikranın sağlanması, refahın paylaşılması yönünde en büyük engel oldu.
Siyasetin otoriterleşmesinde, hukukun, laikliğin, demokrasinin yerlerde sürünmesinde, ekonomik krizin derinleşmesinde, sosyal yaşamda tanık olduğumuz yozlaşmada, etik değerlerde aşınmada, çürümüşlüğün artmasında, ülkenin maddi manevi kaynaklarının tüketilmesinde bu inatlaşmanın rolü görmezden gelinebilir mi?
Bugün anayasa üzerinden yaşanan tartışmanın şiddeti bize şunu gösterdi. Milliyetçi muhalefet, Cumhur ittifakından iktidarı devralsa da bu ülkede kimlik siyaseti bakımından pek de bir şey değişmeyecek. Biz bu sorunu tartışmaya devam edeceğiz.
Anayasa da, “bu coğrafyada vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” deseniz; Avrupa Yerel Yönetimler Şartına koyduğunuz çekinceleri kaldırsanız, insanları kendi iradeleri ile bölgelerinde kendi yaşamlarını düzenlemelerini anayasal güvence altına alsanız, insanların toprağına, suyuna el koymasanız bu ülke bu ülke başka sulara yelken açacak. Zamanla birlik beraberlik içinde daha huzurlu daha istikrarlı hale gelecek? Neden korkuyorsunuz bir de bunu deneyin.
***
Dile getirdiğim düşüncelere bakıp, içinden çıktığım Türk halkını sevmediğime karar verilebilir mi? Türk Eğitim Tarihi üzerinde yıllarca kafa yoran, yirmi beş yıl bu alanda gençlere ders veren biri olarak, sadece, halkın daha huzurlu, daha insanca nasıl yaşayabileceğine kafa yoruyorum. Bildiğim bir şey varsa o da şu: Önyargılarla, duygularla çıkılan yolculukta bilimsel bir sonuca varılamaz. Bunun kimseye bir yararı olmaz.
Fakat asıl takıldığım şu: 1978’ler de Milliyetçilerle köşe kapmaca oynayan eski solcu bazı arkadaşlar bugün Nazım Hikmetin şiirlerini okur Çav Bella ile coşarken, bir yandan da Türk Milliyetçiliği ile iman tazeliyorlar. Arkadaş sizin eskiden “ulusların kaderlerini tayin hakkı” diye bir ilkeniz yok muydu? Geçmişte “Bütün ülkelerin işçileri birleşin”, “Bütün Halklar Kardeştir” diye sloganlar atıp, bunları duvarlara, afişlere yazan, bu afişlerin arkasında caddelerde yürüyen siz değil misiniz?
Kimlikler üzerinden yürüyen siyasetin kıskacından kurtulmadan, Türk/Kürt sorununu çözme iradesini başa almadan, Türkü ile Kürdü ile katılımcı demokrasi, hak, hukuk adalet, üzerinden ortaklaşmadan, omuz omuza birlikte mücadele vermeden bu topraklara demokrasi, huzur, istikrar, refah gelmeyecek.
Bunu görmek çok mu zor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024