Ali Türer
Bu yazıda “iki yüzlü” tanımı bir hakaret (ikiyüzlü) olarak kullanılmıyor, niyetim o değil. Kendi içine dönük başka, kendi dışına dönük başka bir “yüz” ile ortaya çıkanları, yani siyaset yaparken duruma göre farklı standartlar ve ilkeler üzerinden hareket edenleri kastediyorum.
Kimlik siyasetinin çeşitli versiyonlarını her gün, sıkça görüyoruz. Yerel seçimlerden önce, belediyelerin ifrata varan savurganlıklarını, kabaran borçları görmezden gelen iktidar, kaybettiği belediyelerde, alacakları hemen tahsil etme yoluna gidiyor. Hak, hukuk, adalet gibi kavramları iğdiş etme pahasına, siyasi rakiplerini saf dışı etmenin her yolunu deniyor. Muhataplarını da bu siyaset içine çekmeye çalışıyor, yolunu buluyor. Bir yandan da içine sürüklendiği meşruiyet krizi içinde kendine can simidi bulmuş oluyor.
Son günlerde tanık olduğumuz anayasanın başlangıç ilkeleri (ilk üç madde) değiştirilebilir mi, değiştirilemez mi tartışması, bunun güncel bir aparatı oldu. Cumhur İttifakının itina ile seçilmiş (meclise dahil edilmiş) ortağı HÜDA-PAR’ın temsilcisi, 12 Eylül Anayasasının ilk üç maddesini korumak için konulan, “ilk üç maddenin değiştirilmesi dahi teklif edilemez” hükmüne (4. Madde) karşı çıktı, bu maddenin anayasadan çıkarılmasını istedi. Böylece anayasada ilk üç maddenin değiştirilmesinin teklif edilebileceğini de bir yandan görmüş olduk.
Fakat iktidara muhalif Türk Milliyetçileri, Anayasa’nın 4. Maddesini aslanlar gibi savundular. Muhalif televizyon kanalları 4.Maddeyi savunmak için adeta birbiri ile yarıştılar. Erdoğan, bizim ilk üç madde ile bir sorunumuz yok, açıklaması yaptı da herkes rahat bir nefes aldı. Böylece muhalif kanatta Milliyetçilik iman tazelerken, iktidar da benzer politikaları bakımından meşruiyet tazelemiş oldu.
Anayasa dediğiniz, en geniş anlamıyla bir ülkenin geleceğinde hayata geçmek üzere önsel olarak hazırlanmış bir tür program taslağıdır. Programlar, bütün zamanlar için hayata geçecek özellikte, katı bir biçimde önsel olarak hazırlanıp hayata dayatılamaz. Buna zorlanırsa ters düştüğü oranda hayatı zorlaştırır, uygulamada karışıklığa yol açar.
Anayasanın ülke yaşamına ayna tutacak belge olabilmesi uzun vadede yaşamla birlikte değişip, gelişebilmesine bağlıdır. Buna program geliştirme diyoruz. Anayasayı, uygulama içinde yer alacak herkesin katılımıyla, hayatın devinimini, karmaşıklığını göz önünde tutacak biçimde esnek hazırlarsanız, hayata geçmesini de kolaylaştırmış olursunuz. Program bilimi bize bunu söylüyor.
Değiştirilmesi teklif bile edilemez gibi maddelerle anayasalar korunamaz. Anayasayı ortak paydalar (maddeler) etrafında bir araya gelen, onu uygulamaya geçirecek Halk korur.
Peki mevcut haliyle 12 Eylül ürünü Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 4. Maddesi ne anlama geliyor. Madde aslında neyi korumak istiyor? Başlangıç ilkeleri içinde yer alan “Cumhuriyet, laiklik, demokratiklik, hukuk devleti, sosyal devlet” gibi ilke ve kavramların uygulamada gözetilmesini mi?
Örneğin Anayasa da Laiklik ilkesi, Milli Eğitim Sisteminde öğretmenlere camilerde din dersi eğitimi verilmesine engel olabiliyor mu? 18-19 yaşında uyuşturucudan beslenen silahşorlar sokaklarda polis vururken, insanların sokak röportajlarında söyledikleri yüzünden içeri atılmaları hukuk devleti kavramını yüceltiyor mu? İnsanların işe gitmeden önce belediyelerin verdiği bedava çorba kuyruğuna girmeleri “sosyal devlet” ilkesinin gözetildiği anlamına mı geliyor?
Anayasanın 4. Maddesi tek bir şeyi koruyor: Devletin niteliğini: Türk devleti olacak, Türkçe tek resmi dil olacak. Maddeyi, 66. Madde (Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.) ve 42. Madde ile (Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez) ile birlikte düşünürseniz, aslında neyin korunmak istendiğini görürsünüz.
Demokratik ülkelerde anayasalar, devleti değil, halkı koruyan, insan hak ve özgürlüklerini, eğitim hakkını, çalışma hakkını güvenceye alan metinlerdir. Bizim anayasamız ise esas olarak devleti koruyor. Peki devleti kimden koruyor?
Türk Milliyetçileri, Anadolu’da Türk’ten başka bir milletin, bir kültürün görünür olmasını varoluşları için tehdit olarak gördüler, Beka Sorunu olarak gördüler, görmeye de devam ediyorlar. Bu coğrafyada yaşayan Ermeniler, Rumlar, Yahudiler zaman içinde bir biçimde halledildi. Sorun olmaktan çıkarıldılar. Fakat Kürtler ile ilgili sorun bir türlü halledilemedi.
Kürtlerin din kardeşi olmaları işi zorlaştırınca çözüm: bu topraklarda yaşan herkesi Türk saymakta bulundu. Sonuçta hepimiz elhamdülillah Müslümandık ve dahi Türk’tük. Böylece Kürt varlığı yok sayıldı. Kürtün mahkemede, okulda, mecliste görünür olması istenmedi.
Çünkü bu coğrafyada Kürt varlığı kabul edilince, doğal olarak ana dilde eğitim gibi birtakım haklara sahip oldukları kabul edilmek zorunda kalınacaktı. O yüzden siz Türk’sünüz dendi, bunu inkar ederseniz bu millete ihanet etmiş olursunuz dendi.
Öte yandan Azerbaycan Türk milletinin bir parçasıydı, tek millet iki devlet idik. Kerküklüler soydaşımızdı. Balkanlarda Türk azınlığın ana dilde eğitim alması doğal bir hak olmalıydı.
Bu politikanın sürdürülmesi bu topraklarda demokrasinin içselleştirilmesi, hukukun yerleşmesi, huzurun, istikranın sağlanması, refahın paylaşılması yönünde en büyük engel oldu.
Siyasetin otoriterleşmesinde, hukukun, laikliğin, demokrasinin yerlerde sürünmesinde, ekonomik krizin derinleşmesinde, sosyal yaşamda tanık olduğumuz yozlaşmada, etik değerlerde aşınmada, çürümüşlüğün artmasında, ülkenin maddi manevi kaynaklarının tüketilmesinde bu inatlaşmanın rolü görmezden gelinebilir mi?
Bugün anayasa üzerinden yaşanan tartışmanın şiddeti bize şunu gösterdi. Milliyetçi muhalefet, Cumhur ittifakından iktidarı devralsa da bu ülkede kimlik siyaseti bakımından pek de bir şey değişmeyecek. Biz bu sorunu tartışmaya devam edeceğiz.
Anayasa da, “bu coğrafyada vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” deseniz; Avrupa Yerel Yönetimler Şartına koyduğunuz çekinceleri kaldırsanız, insanları kendi iradeleri ile bölgelerinde kendi yaşamlarını düzenlemelerini anayasal güvence altına alsanız, insanların toprağına, suyuna el koymasanız bu ülke bu ülke başka sulara yelken açacak. Zamanla birlik beraberlik içinde daha huzurlu daha istikrarlı hale gelecek? Neden korkuyorsunuz bir de bunu deneyin.
***
Dile getirdiğim düşüncelere bakıp, içinden çıktığım Türk halkını sevmediğime karar verilebilir mi? Türk Eğitim Tarihi üzerinde yıllarca kafa yoran, yirmi beş yıl bu alanda gençlere ders veren biri olarak, sadece, halkın daha huzurlu, daha insanca nasıl yaşayabileceğine kafa yoruyorum. Bildiğim bir şey varsa o da şu: Önyargılarla, duygularla çıkılan yolculukta bilimsel bir sonuca varılamaz. Bunun kimseye bir yararı olmaz.
Fakat asıl takıldığım şu: 1978’ler de Milliyetçilerle köşe kapmaca oynayan eski solcu bazı arkadaşlar bugün Nazım Hikmetin şiirlerini okur Çav Bella ile coşarken, bir yandan da Türk Milliyetçiliği ile iman tazeliyorlar. Arkadaş sizin eskiden “ulusların kaderlerini tayin hakkı” diye bir ilkeniz yok muydu? Geçmişte “Bütün ülkelerin işçileri birleşin”, “Bütün Halklar Kardeştir” diye sloganlar atıp, bunları duvarlara, afişlere yazan, bu afişlerin arkasında caddelerde yürüyen siz değil misiniz?
Kimlikler üzerinden yürüyen siyasetin kıskacından kurtulmadan, Türk/Kürt sorununu çözme iradesini başa almadan, Türkü ile Kürdü ile katılımcı demokrasi, hak, hukuk adalet, üzerinden ortaklaşmadan, omuz omuza birlikte mücadele vermeden bu topraklara demokrasi, huzur, istikrar, refah gelmeyecek.
Bunu görmek çok mu zor?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024