Ali Türer
Avrupa’da ilköğretimin (temel eğitimin) zorunlu hale getirilmesi, genç ulus devletlerin kontrolü ele almalarının önemli bir göstergesi olmuştur. İlköğretimin zorunlu olması Almanya gibi bazı ülkelerde etnik kültür temelinde siyasal birliği sağlamada kilit rol oynamıştır. Aynı işi bizde Cumhuriyetin ilk yıllarında diğer devrim yasaları ile birlikte Tevhid-i Tedrisat Yasası üstlendi.
İlköğretimi zorunlu hale getirmeye dönük ilk girişimi, 1824 de yayınladığı fermanla II. Mahmut başlattı. Fakat II. Mahmut bu adımı atarken eğitim görmenin her insanın doğal hakkı olduğu gibi modern bir düşünceden hareket etmiyordu. İlmi olanın henüz dini olduğu bir dönemde zaten bu mümkün de değildi. Siyasal yapının geleneksel klasik yapıya göre farklılaştığı, sistemde karışıklığın arttığı bir dönemde devletin dirliği ve birliği için çocukların çırak olarak verilmeden önce “Kuran’ın etraflıca ve hakkıyla” çocuklara belletilmesi gerektiği gibi geleneksel bir düşünceden hareket ediyordu II. Mahmut. Ancak çıkış yolu farklı da olsa sonuçta tıpkı Avrupa ulus devletlerinde olduğu gibi sonuçta eğitimin modernleşmesi süreci içinde ortaya çıktı ve merkeziyetçi yapıyı sıkılaştırma gibi bir işlev yüklendi. (Türer, 2011:135)
Okullaşmada AKP iktidarının yangından mal kaçırır gibi paldır küldür getirip yasalaştırdığı 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim modeli 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Yasası ile kapatılan medreselerde uygulanan bir modeldi (Altunya, 2010: 17). Kullanılan modelin kendisi ve ikinci dönemde okutulacak dersler arasına “Kuran”, Peygamberimizin Hayatı” gibi derslerin alınmasına bakarak AKP’nin zorunlu eğitimi on iki yıla çıkarırken, II. Mahmut’un düşüncesine benzer bir düşünceden hareket etmiş olabilir diye düşünüyorum.
Yalnız zorunlu eğitimi on iki yıla çıkarılırken bu işi biraz abarttılar. Okul öncesini bir kenara bırakıp, mesleki eğitimi ve genel liseyi (3. kademe) zorunlu hale getiren hiçbir Avrupa ülkesi yok bildiğim kadarıyla. Pek çok Avrupa ülkesinde zorunlu eğitim okul öncesini (ilk bir ya da iki yıl) de içine alacak biçimde beş çoğunlukla da altı yaşlarında başlıyor; en fazla üçüncü kademenin birinci sınıfında mesleğe yönlendirmeyle birlikte bitiyor. Üçüncü kademenin birinci sınıfının zorun yapılmasının nedeni de bu dönemde ortak kültür derslerinin verilmesi ve mesleğe yönlendirmenin yapılması. Bu nedenle Avrupa ülkelerinde okul öncesi de içinde zorunlu eğitim süresi on bilemediniz on bir yıl. (Alaattin 2012: 158)
Bizimkini 12 yıl zorunlu eğitim diye tanımlamak da kolay değil aslında. Yasaya göre üçüncü kademeyi öğrenci açık öğretimde geçirebiliyor. Oysa zorunlu eğitimden kastedilen örgün eğitimdir. Bir defa açık öğretimde adı üzerinde “eğitim” yok sadece “öğretim” var. Okul, orada verilen bilgilerden daha fazla bir şeydir. Örgün eğitimde “Öğrenci Kişilik Hizmetleri” olarak tanımladığınız alanda, sağlık, sosyal- kültürel, rehberlik gibi bir dizi hizmetten de yararlanır öğrenci. Eğitimin olmadığı bir alanı zorunlu hale getirmenin mantığı nedir? Örneğin haftada sadece bir gününü çıraklık eğitim merkezlerinde geçiren, diğer günlerde iş yerinde çalışan 14 yaş üstü çıraklar da zorunlu eğitim mi almış olacaklar şimdi?
Temel eğitimi zorunlu ve parasız hale getirmenin iki temel gerekçesi vardır. Birincisi fırsat eşitliği ilkesi ile ilgilidir. Siz sosyal devlet olmanın gereği olarak, gelişebilecek ve eğitimden yararlanacak herkese elinizi uzatmak zorundasınız. Devlet olarak okullaşmayı buna göre düzenleme gibi bir sorumluluğunuz var. İyi de okullaşma oranı %40’larda olan, illerde valilerin inisiyatifine bırakıldığı için olabildiğince fırsat eşitsizliği yaratacak şekilde gelişen okul öncesini dışarıda bırakıp, mesleğe yönelecek olduğu için doğal olarak farklılaşması gerekenleri “zorunlu” hale getiren bir okullaşma bu ilke açısından bir reform olarak görülebilir mi? Sanayi kentleri olan İstanbul’da Bursa’da okul öncesinde okullaşma oranı %15-20’lerde iken, Sakarya’da Burdur’da %70’lerin üzerinde Kaldı ki çoğunlukla çalışan ailelerin çocuklarını alan bir okul öncesi de fırsat eşitliğini bozar. (Polat 2009:112).
Temel eğitimi zorunlu hale getirmenin ikinci gerekçesi ise öğrenciye dönük hedefler, öğrencilerin gelişme özellikleri ve bunlara bağlı olarak hazırlanacak eğitim ortamlarının ilköğretim ve ortaöğretimde birbirinden farklı olması ve esas olarak da orta öğretimde kimlik krizini çözmüş ergenin kendi seçimlerini yapabilecek durumda olması ile ilgilidir.
İlköğretimde öğrenciye temel bilgi ve alışkanlıklar kazandırılır, öğrencinin sosyalizasyonu ile ilgili hedeflere ulaşılmaya çalışılır. İlköğretimde öğrenci ile ilgili bilgiler öğrencileri dışardan gözlenerek ve aileleri ile sıkı ilişki içinde toplanır. Ve genellikle gelişim özelliklerine bağlı tek tür programlar uygulanır. Birinci kademe sınıf öğretmenliği ile yürütülür. Öğrenci bilişsel olarak henüz (11 yaşına kadar) somut işlemler dönemindedir, bugünü ile ilgilenir, önemli ölçüde oyun çocuğudur. Bu nedenle öğrenciye dönük faaliyetlerde esas olan öğrencinin başarılı olmasıdır. Öğrenci sert rekabet içine sokulmaz, kategorize edilmez; öğrencinin başarısına oynanır. Değerlendirme izlemeye ve yönlendirmeye dönüktür.
Orta öğretimde ise artık karşımızda kimlik sorununu çözmüş, soyut (varsayımsal) düşünme edimi giderek güçlenen, daha çok bugünü ile değil geleceği ile ilgilenen bir genç vardır. Esas olan onun kişisel ve mesleki sorunlarını çözmesine; kendi sorunlarıyla birlikte yurt ve dünya sorunları ile yüzleşmesine; kendine göre bir değerler sistemi ve varsayımsal düşünme alışkanlığı geliştirmesine yardımcı olmaktır. O nedenle orta öğretim de esas olan doğrudan ergene dönük bireysel yardım faaliyetleridir. Ergen ile ilgili bilgiler de doğrudan artık ergenden alınır. Onu yöneleceği mesleğe hazırlayan, karar vermesini sağlayan yatay ve dikey geçişlere izin veren seçime bağlı programlar uygulanır. Tam da bu nedenle orta öğretim zorunlu temel eğitimden farklıdır ve onun dışında kalır. Yine bu nedenle orta öğretimde ilköğretime göre 2/3 oranında daha fazla rehberlik uzmanına ihtiyaç duyulur.
Bütün bu gerçeklik ortada iken okul öncesini dışarıda, mesleki eğitimi ve genel liseleri içerde bırakan 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim iddia edildiği gibi, bu ülkeyi 2023 vizyonuna götürebilir mi? Bu okullaşma ile iddia edildiği gibi küresel ölçekte rekabet edebilecek modern üretim yapısına sahip çağdaş, demokratik bir ülke hazırlanabilir mi? Tam tersi atılan bu adımla eğitimde sap ile saman iyice karışmıştır. Zaten sorunlu olan orta öğretimin üzerine bir kambur daha eklenmiştir.
Yol yakınken AKP ve Milli Eğitim bakanlığı eğitimcilerin, uzmanların atılan bu adım ile ilgili feryatlarına bir an önce kulak verilmeli, yanlıştan bir an evvel dönmelidir. Ülkenin kısıtlı imkânları boş, ideolojik hayallere kurban edilmemelidir.
Okul öncesi, zorunlu temel eğitim içine alınmalı, şimdi ilköğretimin başladığı yaştan okul öncesi eğitim başlatılmalı; sınıf öğretmenliği beş yıl olmalı, ortaokul üç yıl olmalı, üçüncü kademenin ortak dersler verilen birinci yılı aynı zamanda yönlendirme sınıfı olarak zorunlu eğitimin içine alınmalı, zorunlu temel eğitim 14 yaşın sonunda bitmelidir.
Yoksa bu kervan yürümez. Bir süre sonra bunun farkına mutlaka varılır varılmasına da; ülke zaman kaybeder. Bizden söylemesi…
KAYNAKLAR
Altunya Niyazi Türkiye’de Laiklik ve Din Eğitimi. Ankara:PLAR, 2010
Dinçer, Alaattin. “4+4+4 Üzerine Bir Tartışma”. Ankara:Eğitim Bilim Toplum Dergisi. Cilt:10, Sayı 38.2012.
Polat, Serdar. Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitliği Üzerindeki Etkileri. Ankara: DPT Yayınları, 2009
Türer Ali. Türk Eğitim Tarihi. Ankara: Detay Yayıncılık, 2011.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024