Ali Türer
MEB, İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde 51 dersin programlarını değiştirdi. Bu programlar 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren okullarda kullanılmaya başlanacak.
Durun, asıl uygulama değil pilot uygulama bu! Peki, bu ilk uygulama geçmişte olduğu gibi özel olarak belirlenmiş 500-600 civarında “pilot” okulla mı sınırlı olacak? Hayır, Türkiye’de ilk, orta, lise düzeyinde bütün 1, 5 ve 9. sınıflarda yürürlüğe girecek “yeni” programlar.
Nereden baksanız üç-dört milyon öğrenciyi içine alacak bir ilk uygulamadan bahsediyoruz. Böyle pilot uygulama mı olur, demeyin. Henüz kitabı, araç gereci, ölçme araçları belirlenmemiş ama olsun, burası Türkiye, olur.
Peki, programlarda önemli zafiyetler, eksikler, hatalar ortaya çıktı diyelim, ilk uygulamayı böylesine geniş tutarak, geleceğe dönük risk almış olmuyor muyuz? Oluyoruz da, bunu sorgulamak kimin haddine!
Bakanın açıklamasına göre Ocak 2018'e kadar sahadaki uygulamalar üzerinden programlarla ilgili izleme-değerlendirme çalışmaları yapılacakmış. Haziran 2018'e kadar “yeni” müfredatların eğitim araç gereçleri, ölçme araçları hazırlanacak. Öğretmenlere, velilere programlar ancak 2018 Eylül ayından itibaren tanıtılabilecekmiş.
Şimdi programlar değişti ya, öğretmenlerin eylülde uygulayacağı programa MEB üzerinden ulaşabilmeleri gerekir değil mi? Programlar sözde “askıda”, askıda olmasına da, ben denedim ulaşamadım. Demek oluyor ki, Eylül’de okula gittiğinde öğretmen arkadaş uygulayacağı programı önünde bulacak.
Hazırlıklar böylesine “titiz” sürdürüldükten sonra 2018-2019 eğitim öğretim yılından itibaren tüm sınıflarda yeni müfredatların uygulandığını görebilecekmişiz. Sayın Bakanının sözleri ile “istikrarlı ve çok daha güçlü, yeni ve yenilikçi bir şekilde” devam edecekmiş eğitim sistemimiz yoluna.
Bu mantık “kervan yolda düzülür” mantığıdır. MEB’ aslında bunu hep yapıyor. Bu mantığı kadrolaşırken de kullanıyor, program üretirken de.
Gelelim programların ne yenilikler getirdiklerine!
Evrim teorisini Biyoloji Dersi müfredatından çıkardık. Gerekçe ilginç: evrim teorisi için öğrenciler yeterli felsefi alt yapıya henüz sahip değillermiş, gereksiz tartışmalara yol açıyormuş bu durum okullarda. O nedenle bu konu üniversitede verilecek felsefe programlarına bırakılmış.
Bilimsel bilgi, belirli bir problem alanında deney ve gözlem ile ortaya çıkarılmış somut bulgudur. İleri görüşlü siyasetçi olarak inanç sistemi için zararlı “virüs” muamelesi yaptığınız bir konuyu bilimin konusu olarak kabul edemezsiniz kuşkusuz. Bu durumda bir cinlik yapıp önce konuyu Felsefe alanına dâhil etmeniz gerekir. Böylece konu önce tartışmalı hale gelecektir, sonra da çözersiniz zaten. Çünkü Felsefi önermeler bilindiği gibi kanıtlanabilir değildir, tartışmalıdır. Felsefeye ortaokul ve lisede yer vermeme nedeni de bu değil mi zaten? Bırakın bu konu üniversitede Felsefe alanında tartışılsın. Nasıl olsa orada ilahiyatçılar onun hakkından gelir. Peki, Biyolojide konu dönüp dolaşıp oralara geldiğinde ne yapacaksınız? Ne olacak canım başka kavramlarla olayı geçiştirirsiniz olur biter.
4. ve 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde de konuların işlenişinde değişiklik yapma zamanı gelmiş anlaşılan. Yeni taslakta 'Milli Mücadele' başlığı altındaki konuda Atatürk'ün adına yer verilmemiş (Hürriyet-Gamze Kolcu). Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi müfredatından da, sadeleştirmek adına çoğu yerde, Atatürk’ün din ile ilgili görüşlerinden, laiklik ilgili bilgilerden feragat edilmiş. Ama Tekbir, Zikir, Cihat gibi yeni ve son derece gerekli kavramlarla müfredatı zenginleştirmesini de bilmişiz.
Anlaşılan MEB’de mantık böyle işliyor. Peki, getirilen daha başka ne gibi yenilikler var?
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi dışındaki seçimli dini derslerde de yeni müfredata ilginç kavramlar sokmuşuz. Normal ortaokullarda ve imam hatip ortaokullarında verilen Temel Dini Bilgiler dersinde öğrencilere Cihat, Cin, Şer’i ve Tesettür gibi yeni kavramlar öğreteceğiz artık.
MEB’e bakan Sayın İsmet Yılmaz "Kırmak, dökmek, savaşmak cihadın içine girmez” buyurmuş. Cihat, Sünni itikada göre Allah'ın dinini her tarafa ulaştırmak için yapılan her türlü faaliyet ve hareketi içine almıyor mu, yanlış mı biliyoruz? Bu faaliyetlerin içinde "kırmak, dökmek, savaşmak” yok mu yani, geçmişte yürütülen Cihatlarda bunlar hiç yaşanmadı mı?
Cihadı vatan savunması olarak mı anlamalıyız? İyi de Sünni yorum üzerinden hareket edeceksek İslamî yasalarla (şeriat) yönetilmeyen bir ülke zaten vatan olarak kabul edilmiyor.Bu durumdaCihat kavramı için önce şeriatla yönetilen bir vatana sahip olmamız gerekmiyor mu? Yapılan müfredat değişiklikleri ile yoksa böyle bir hazırlık süreci içine mi giriyor Türkiye!
Liselere yönelik Temel Dini Bilgiler dersinin yeni müfredatında da önemli “yeni” kavramlarımız var artık. “Edille -i Şeriyye” (şeriat hukukuna uygun deliller), “Had” (Şer’i cezalar:hırsızın elinin kesilmesi, zina edenin taşlanarak öldürülmesi vb.), Talak (Erkek “boş ol” dediğinde eşini boşamış olur), Mehir (evlenen erkek, evlendiği kadına maddi bir bedel öder) gibi. İyi de bu kavramlarla nasıl bir Türkiye hazırlanıyor?
Sayın Bakan basın toplantısında “Bu müfredat, şu ana kadar yapılmış en demokratik, en katılımcı, en çoğulcu müfredattır" buyurmuşlar.
Hadi canım! Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adı altında farklı inançlara sahip ailelerin çocuklarına, bu ailelerin onaylarını almadan, zorla inancınızı dayatarak; farklı inançlar arasına husumet tohumları ekerek mi çoğulcu, demokratik, katılımcı bir Türkiye yaratacaksınız?Türkiye’nin huzur için, kalkınma için, nitelikli insan gücü için ihtiyaç duyduğu kavramlar bunlar mı?
*****
Program geliştirme, yalnızca programı ortaya çıkarmak için yapılacak işler ve süreçlerle ilgili bir kavram değildir. Program geliştirme, sürekliliği olan ve örgütlenilmesi gereken bitimsiz bir süreçtir. Programın yaşantı içinde sürekli geliştirilmesini ifade eder. Program geliştirmenin hakkı ile uygulandığı yerde programlar 5-10 yılda eskimez, sonra da değişmez. Çünkü program sürekli geliştiği için hep yeni kalır. Program Geliştirme, aynı zamanda programın ortaya çıktıktan sonra, uygulamada sürekli kontrol edilmesini ve geliştirilmesini güvence altına almak anlamına da gelir.
MEB hala program geliştirmeyi programı ortaya çıkarma süreci olarak görüyor anlaşılan. Programlar ortaya çıkardıktan sonra da uygulayıcılar için birer direktif haline geliyorlar.
Programı ortaya çıkarmakla iş bitmiyor. Program materyallerini (araç gereçleri, çalışma yapraklarını, ders kitaplarını), programa uygun yöntem ve teknikleri geliştirmek, ortam düzenlemesini belirlemek, program geliştirme sürecini sistem içinde örgütlemek gerekiyor.
Her siyasi rejim, ders programlarını, ders kitaplarını egemen ideolojik yapısını meşrulaştırmak için kullanır. Eğer siyasi yapı demokratik, çoğulcu, katılımcı, uzlaşmacı ve hukukun üstünlüğüne dayalı ise; program malzemeleri bu yapıyı meşrulaştıracak şekilde üretilir. O zaman ilgili sivil toplum örgütleri (eğitim vakıfları, sendikalar, kurumlar) birer paydaş olarak program geliştirmenin içinde fiilen yer alırlar. Süreç son derece açık ve şeffaftır. Bu süreçte program için farklı, zengin kaynaklar, ders kitapları, çalışma yaprakları üretilir. Bütün bu malzeme içinden öğretmen uygulayacağı program-ders planı için bir seçme yapar. Bunun için de eğitilir.
Bilimsel, demokratik laik temelde örgütlenmiş her eğitim sistemi, içinde temel öğretim programına uygun farklı program örneklerinin ortaya çıkmasına, bunların sistem içinde örnek modeller olma fırsatı yakalamalarına izin verir. Bunlar eğitim sistemini zenginleştirir, sağlıklı bir moral zemin oluşmasına yardımcı olurlar.
Programın kendisi kadar, program materyallerinin nasıl hazırlandığı da önemlidir. Ders kitapları, çalışma yaprakları ile programdaki ideolojik tutum yumuşatılabileceği gibi, daha katı hale de gelebilir.
MEB olarak programları geliştirirken yaptığınız ihtiyaç analizlerinde ne tür bulgulara ulaştığınızı, geliştirdiğiniz programların etkili uygulanabilmesi için nasıl bir altyapı öngördüğünüzü açıkça ortaya koymanız gerekir.
Her ders programının başına “değerler eğitimi” adı altında kendi ideolojik tutumunuzu dayatırsanız, bunun alt sistemlerde nasıl yorumlanacağını, uygulanacağını böylesine merkezileşmiş bir eğitim sisteminde bilemezsiniz, kontrol da edemezsiniz. Bunu aynı ideolojik katılık içinde kontrol ettiğinizde de telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024