Ali Türer
CHP bu hafta sonu 37. olağan kurultayını yapıyor.
Karşısında yarışmak isteyen üç aday vardı, ama tüzük gereği 1352 delegeden kendilerini aday gösterecek 68 kişi bulamadıkları için Genel başkanlığa aday olamadılar. Sonuç: Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlık için Kurultayda tek aday kaldı.
Adaylar attıkları imzaları çekmeleri için delegelere baskı yapıldığından şikayetçi oldular. İşin ilginç yanı, günün sonunda Kılıçdaroğlu’na 67 delegenin boş oy verdiği ortaya çıktı. “Madem boş oy verecektin, hiç değilse bir adaya destek vereydin ya” demek gelmiyor mu sizin de içinizden.
Türkiye’nin verili koşullarında, insanımız için “demokrasi” galiba çok lüks! Siyaset güç ve ikbalin olası yeniden dağılımında pay koparmak için yapılıyor çünkü. Bu koşullarda iktidara koşan partide olmayacak duaya amin deyip geleceğini niye riske atsın delege.
Ama insan yinede bir an olsun umut ediyor işte. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında (yaşayan Cumhuriyet yüz yıl önce kurulan Cumhuriyet midir, o da ayrı bir konu)bir kez daha kuruculuğa soyunan; demokrasiyi, hakkı, hukuku yeniden tesis etme iddiasında bulunan bir partinin delegelerinden insan “cesur” olmayı bekliyor. Ama olmuyor işte!
İlhan Cihaner divan başkanının müdahaleleri arasında, kendine imza vermeyen Ekmelettin’i seçen delegelere intizar etti. Bu da, genel başkanlık gibi bir yükü, kaldıracak gücü olmadığını da gösterdi aslında.
Sıkı eleştirileri vardı Cihaner’in. Suriye ye müdahaleye, Afrine atılan bombada CHP imzası olmasına, dokunulmazlıkları kaldırılmaya destek olmaya, Ekmelettin dayatmasına itirazları vardı. “Bunları yaparken Kürtlerden partiye oy vermesini nasıl beklersiniz” diye sordu. Yerden göğe haklıydı. Parti yönetiminin il kongrelerine müdahalesini, yukarıdan dayatılan blok listelerle il yönetimleri “seçilmesine” de itiraz etti.
Aytuğ Yazıcı ile Cihaner’in milletvekilleri dâhil parti kademelerinin doğrudan parti üyeleri oyuyla belirlenmesi talepleri önemliydi. Oysa son Milletvekili belirlemede, CHP milletvekillerini belirlerken, ön seçim bile yapmadı. Aytuğ Yazıcı mahallelerde, sokakta, gençler arasında örgütlü değilken iktidara nasıl yürüneceğini sordu haklı olarak.
Genel Başkan adayı olamayanların (ama henüz aday belirleme bitmemişti, aday da olabilirlerdi, buna rağmen) müdahalelerle kesilen kısacık konuşmaları sırasında salon bomboştu. Çünkü Kılıçdaroğlu Manifestosunu okumuş, delegelere oylatmış, sonra çektirdiği selfiler eşliğinde salondan çıkıp gitmişti. Kongrede, genel başkanlık için tek aday olarak “yarışacağından” o kadar emindi ki. Kendisinden sonra konuşacakları dinlemeye ihtiyacı yoktu. Zaten ne TELE1, ne HALK TV ne KRT genel başkan dışında kürsüde konuşanın konuşmasını canlı vermedi. Bu en demokratik basının “demokratikliği” hakkında bir fikir de veriyordu aslında.
Solandan çıkınca genel başkan, ardından yöneticilerin ve delegelerin çoğu da salonu terk ettiler. Genel başkan konuşmuş, manifesto okunmuş, kurultay da (birinci gün itibarıyla) bitmişti. Heyecan bakımından salon, havası kaçmış balon gibiydi.
Oysa Kılıçdaroğlu’nun okuduğu ve delegelerin oybirliği ile kabul ettiği “İktidar Manifestosu” Türkiye’de demokrasiye geçişin bir “yol haritasıydı” sanki.
Güçlendirilmiş parlamenter rejime geçilecek, yeni bir anayasa yapılacak, seçim barajı kalkacak, hukukun üstünlüğü sağlanacak, atamalar liyakate göre olacak, eğitim sistemi yeniden yapılandırılacak, YÖK kalkacak, Kürt sorunu mecliste çözülecekti.
Ben bu yol haritasında en çok da şu “Kürt sorunu mecliste çözülecek” kısmına takıldım.
Sorunu “Kürt Sorunu” diye ortaya koymuşsunuz, bunu mecliste çözeceğiz demişsiniz iyi güzel de sizin çözüm öneriniz ne? Ne yapacaksınız? Anaysa dan “Türkiye, Türk devletidir” ibaresini kaldırıp, anayasal vatandaşlık mı getireceksiniz? Kürtçe’yi ikinci resmi dil mi yapacaksınız? Mahkemede sanıklar Kürtçe savunma yapabilecek mi? Doğuda isteyen ailenin çocuğuna ana dilinde eğitim alma fırsatı verecek misiniz, ne yapacaksınız?
Buna benzer öneriler getirirseniz Kürt seçmen de getirdiğiniz önerilere bakarak size oy vermeyi düşünebilir. O zaman da içinizdeki Türkçüler ne der, ne yapar, bak onu bilemem.
Hiçbir öneri getirmeden Kürt seçmene sempatik görünme adına “bu işi mecliste çözeriz” falan ile olayı geçiştirirseniz bunun anlamı şudur: Ben Türklerin partisiyim, seçim barajını kaldıracağıma göre, mecliste Kürtlerin partisi de olur, oturur, bu işi birlikte çözeriz. Bu da bir yol haritasıdır kabul, de o zaman şunu da sormak lazım: Kürt seçmen oyunu size niye versin?
Bu kurultayda, parti içi demokrasinin göstergesi olabilecek bir başka sürpriz daha vardı. Parti Meclisi seçiminde, her ilin delegeleri, kendileri için ayrılmış sandıklarda oy kullanacaklardı.
Böylece ne oluyor, hangi ilin delegeleri genel başkanın önerdiği isimlere oy vermiş, hangi illerin delegeleri genel başkanın listesini delmiş, belli oluyor. Delegeye açık mesaj veriliyor. Sizce genel başkanın “kontrol bende” mesajını almayacak mı delegeler. Baskıyı yiyince genel başkan adayına verdiği desteği çeken delege, sizce buna rağmen gidip Genel Başkanın belirlediği 60 kişilik Parti Meclisini delecek oy verir mi?
Türkiye’de partili cumhurbaşkanlığı rejiminde kendini iktidara hazırlayan, seçmene demokrasi, iş ekmek, hukuk, barış vaat eden en güçlü muhalefet partisinin kongresinden, 2020 yılı görüntüleri bunlar.
Ne diyelim, bu kadar kusur, kadı kızında da bulunur. Sonra, malum: “Kervan yolda düzülür”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024