Atilla YAYLA
İskoç Aydınlanma Geleneği içinde yer alan düşünürler, insanların bilinçli ve maksatlı olarak kanun yapma yetkisinin keşfedilmesinin insanlığın başına gelen en büyük felaketlerden birini teşkil ettiğini vurgular. Onlara göre kanunlar sıfırdan yapılamaz; kendiliğinden var olmaya başlar ve hukukçular tarafından keşfedilir. Keşfetmek; zaten var ve hayatımızda olan bir şeyin varlığının farkına varmak anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında temel hukuk kotları hep vardırlar. Sonra varlıklarının farkına varılır ve onları kelimelerle ifade etme çabası başlar. Önce sözle sonra yazıyla…
Bu yaklaşımın içinde bulunduğumuz toplumsal düzeni anlamak ve özgürlüğümüzü kavramak açsından hayati bir öneme sahip olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Hukuk türleri arasında özgürlükle en iyi bağdaşan hukuk budur. İnsani gelişmeye en elverişli ortamı oluşturan hukuk da…
Ne var ki insanlar kendilerinin kanun yapma yetkisini keşfedince işler değişmeyse başladı. Önceleri mutlak monarklar hukukun yapıcısı olarak görülürdü. Ancak, mutlak monarklar çoğu zaman var olan hukuku inkâr edemez ve hukuku sıfırdan yapmaya kalkışamazdı. Böyle bir şey hem başarılamazdı hem de büyük tepki çekerdi. Demokratikleşme sürecinde halk kavramının kazandığı abartılı anlam ve önem ile halk temsilcilerinden oluşan parlamentoya verilen büyük değer ve itibar kuvvetler ayrılığı çerçevesinde parlamentoların ana kanun yapma organı olarak görülmesine giden süreci başlattı. Bugün elbette çoğu zaman yürütme gücünün talebiyle kanun yapılmakta ve adına kanun dense de bunlar kanunların genel, soyut, eşit olma ve çok uzun süreler içinde ortaya çıkma özelliklerini karşılayamamakta. Üstelik bu kanunlardan hemen her şey beklenmekte. Toplumsal hayat bu tür kanunlarla devamlı müdahaleye uğratılmakta ve geniş halk kitleleri hem bu müdahaleleri memnuniyetle karşılamakta hem de devamlı buna ilişkin taleplerde bulunmakta.
Hemen her ülkede devletler ve halklar bu süreçte yer ve yol almakta. Toplumsal hayatın tüm alanlarının kanunî düzenlemelerle tanzim edilebileceği ve kanunlarla hemen her şeye istendiği gibi şekil verilebileceği kabul edilmekte. Mesela iktisadî hayata da istendiği gibi müdahale edilebileceği ve fiyatların kanunlarla belirlenebileceği varsayılmakta. Kanunlarla fiyatların belirleneceği varsayımı aynı zamanda geniş halk kitlelerini de cezbetmekte ve yürütmeye ve onun üzerinden yasamaya bu çerçevede yoğun istekler gönderilmekte...
Türkiye de bu anlayıştan uzak kalmış değil. Türkiye’de de kamu otoriteleri zaman zaman zorla desteklenme kabiliyetine sahip kararlarla, yani kanunlarla, fiyatlara şekil vermeye kalkışmakta. Oysa bir ekonomide malların fiyatları arz ile talebin buluştuğu noktada oluşur. Ekonomideki herkes bu sürecin bir parçasıdır. Alıcılar en düşük fiyattan almaya ve satıcılar en yüksek fiyattan satmaya çalışır. Burada insanların birbirini istismar etmesini engelleyen şey alıcı ve satıcı kararlarının gönüllü olması ve piyasada tek alıcı veya tek satıcı bulunmamasıdır. Fiyatlar böyle bir süreç içinde belirlenir. Bu çerçevenin dışına çıkan ve kanun zoruyla fiyat empoze etmeye çalışan teşebbüsler patlar. Bu patlama niyetlenmemiş sonuçlar şeklinde tecelli eder ve büyük bir ihtimâlle elde edilen faydadan kat kat fazla zarar verir...
İktidarların iyi niyetle bu işleri yapmaya çalışmakta olduğundan kuşku duymak için bir sebep yok. Ancak, iyi niyet niyetlenmemiş sonuçlar ortaya çıkmasını engelleyemez. Isaiah Berlin’in dediği gibi; “Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.” İyi şey yapmak için bir adım atılır ve pek çok kötü şey oraya çıkar. Korkarım ki Meclis’ten geçen, kiralarda temmuz 2023’e kadar yüzde 25’ten fazla artış yapılamamasını öngören kanun da birçok niyetlenmemiş kötülüğe yol açacaktır!
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019