Atilla YAYLA
Kömür insanın muhtaç olduğu bir madde. Bir enerji kaynağı. Tarımdan sanayiye kadar birçok alanda kullanılıyor. Bu yüzden, insanlık keşfettiği günden beridir doğadan kömür elde etmeye çalışıyor. Bazı yerlerde kömür hemen dünya yüzeyinde ve bulunup çıkartılması kolay. Bazı yerlerde ise derinlerde gömülü. Kömür rezervinin satıhtaki bölümleri tükendikçe insanlar daha derinlerdeki rezervlere ulaşmaya çabalamakta. Bugün tüm insanlık yerin yüzlerce metre altındaki kömür yataklarıyla meşgul oluyoruz.
Kömürün insanlar için sağladığı faydalara bir istihdam kapısı olmasının da eklenmesi gerekir. Kömür madenlerinde çok sayıda insan çalışıyor. Teknoloji geliştikçe insan gücüne olan ihtiyaç azalıyor ama her halükârda insan emeğine ihtiyaç var. Kömür madenleri bulunduğu yerde ekonomik hayatı neredeyse tek başına belirliyor. Hem en büyük istihdam kapısı oluyor hem de işçiler yaşamak için yaptıkları harcamalarla ekonominin diğer çarklarının dönmesine katkı sağlıyor. Ne zaman madenlerin kapatılması gündeme getirilse hem işçiler hem de genel olarak bölge halkı şiddetle itiraz ediyor. Kömür madenine işçi alınacağı ilân edilince binlerce kişi başvuruyor.
Kömür madenciliği hakikaten çok zor ve riskli bir iş. Çalışma yeri daha çok yerin altı. Madencilik tarihi boyunca en büyük kazalar kömür ocaklarında meydana gelmiş. Bazı kazalar toplu ölümlere sebep oluyor ve büyük acı ve infial yaratıyor. Ancak, büyük kazalar dışında da kazalar var. Dünyada hemen her gün maden kazaları vuku buluyor. Bunların çoğu, tahribat az ve ölen insan sayısı düşük olduğu için, fazla dikkat çekmiyor. Ancak, kazalar devamlı insanın hayatında.
İnsanlık kömürden vazgeçebilir mi? Bu mümkün. Ancak, kömürden vazgeçmek enerjiden vazgeçilebileceği anlamına gelmiyor. Enerjiye mahkûmuz. Kömürden vazgeçilmesinin yaratacağı enerji boşluğunu, eğer enerji tüketim miktarımız değişmeyecekse, telafi etmek zorundayız. Daha az enerji kullanalım retoriğinin çoğu palavra. Enerji ısınma, yiyecek ve dayanıklı tüketim malları üretme, ulaşım gibi pek çok alanda lazım. Ayrıca, tıbbî cihazların çalışması, iletişim araçlarının etkin şekilde kullanılması da enerjiyle bağlantılı. Daha kısa yoldan ifade etmek gerekirse, her şey enerjiye bağlı. Dolayısıyla, insanların hayvanlar gibi bir hayat yaşamasını hayal etmeyen hiç kimse, enerjiyi hayatımızdan tamamen çıkartmamız gerektiğini ileri süremez. İşin ironik tarafı, muhtemeledir ki, bu tür önerilerde ve çağrılarda bulunanların çoğu en fazla enerji tüketenler arasında yer almakta.
Vatandaş olarak Soma ölçeğinde bir kaza hepimizin ilgisini çeker ve hepimizin kaza hakkında bir şeyler söyleme hakkı var. Lâkin, genel ve soyut spekülasyonlar, acıma ve merhamet şovları meseleyi kavramaya ve anlamlı ve yararlı şekilde analiz etmeye yetmez. Ciddî teknik bilgi, uzmanlık ve tecrübe de gerekli. Kömür nedir, kömür madeni nedir, madenlerde kaç tür tünel vardır ve bunlar nasıl açılır, kullanılır? Madenlerdeki muhtemel tehlikeler nelerdir, dünyadaki en iyi tedbirler nelerdir? Bunları kaç kişi biliyor? Biraz uzmanlığa saygı göstermeliyiz. Soğukkanlı ve sabırlı olup sağlam bilgiler elde etmeye ve onlara dayanan analizler yapmaya çalışmalıyız.
Diğer taraftan, kömür üretmek ve tüketmek genel ekonominin bir parçasıdır. Ekonomik hayat hangi kurallara bağlıysa kömür madenciliği de aynı kurallara tabidir. Dolayısıyla, kömür madenciliğinin teknik yanı yanında ekonomik yanı da vardır. İnsan hayatı ve kâr karşılaştırmaları yanlıştır. Her firma gibi kömür işletmeleri de maliyeti düşürmeye çalışmak zorundadır. Bunun sebebi, piyasa şartlarıdır. Kömürü müstakbel tüketiciye ödemeyi isteyeceği bir fiyattan ulaştıramazsanız ürününüz elde kalır. Bu durumda ne maaş ödeyebilirsiniz ne de firmayı ayakta tutabilirsiniz. Bazı aklı evveller 'piyasayı dışarda bırakalım', 'piyasaya esir olmayalım' gibi saçma sapan şeyler söyleyebilirler. Ama bu imkânsızdır; piyasa şartlarını yaratan birilerinin kaprisi değil insanî hayatın ve dünyanın doğasıdır. Bunlar değişmedikçe piyasa şartları hükmünü icra edecektir. Kısaca açıklayayım: Kanunla maden işletmelerine piyasa şartlarında karşılanamayacak şartlar koyarsanız, tüm müteşebbisler maden işletmeciliğinden vazgeçer. Sonuç işsizlik, enerjisizlik ve enerjisizliğin dalga dalga yaratacağı şeyler olur. Bu durumda madenleri devlet işletebilir. Ama o da işgücü ve sermaye kullanacaktır ve ürünlerin yine müşterisinin olması lâzımdır. Madenleri devletin işletmesi kazaları da önlemez. Tam da tersine, en büyük maden kazaları devletin madenler üzerinde tekel olduğu ve bizzat işletmecilik yaptığı yerlerde vuku buldu. Niye böyle olduğu gayet açık. Bu sistemler kapalı. Bilgi ve haber akışı devlet kontrolünde. İdare şeffaf değil ve kamuoyu baskısına açık olmaktan uzak. Toplum fakir ve maden güvenliği için kullanılabilecek kaynaklar çok sınırlı.
Ne olacak? Kesin bir tahminde bulunmak zor. Türkiye çok kısa vadede kömürden vazgeçemez. Bu yüzden, kömür madenciliği devam edecektir. Ülke zenginleştikçe ve teknik eğitim seviyesi yükseldikçe kazalar azalacaktır ama boyutları küçülse de asla sona ermeyecektir. Gelişen teknoloji robotları devreye sokarsa yeraltında duyulan insan gücü ihtiyacı azalabilir. Kömürden tamamen vazgeçilirse doğan enerji açığını kapatmak için nükleer enerji başta olmak üzere diğer enerji türlerine yönelmek gerekecektir. Ancak, tuhaf şekilde, kömür madenciliğine karşı çıkanların bazıları başta nükleer olanı olmak üzere diğer enerji türlerine de (mesela petrole) karşı.
Hisler, heyecanlar, öfke ve tepkiler dünyanın temel niteliklerini ve insan hayatının tabiatını değiştirmiyor. Biraz sağduyu, biraz akıl lütfen!
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019