Aydın Selcen
Mevcut rejimin devamının gelmeyeceği, bir siyasal mirasının değil tortusunun dahi kalmayacağı kesin. Erdoğan’la gelen sistem ya da sistem yokluğu, Erdoğan’la birlikte sona erecek. Zira sistemi devretmesi, onun ardından bir başkasının güncel durumu sürdürmesi olanağı bulunmuyor.
Bu konuyla ilintili olarak iki değerli Mülkiye hocamız Murat Sevinç’in “Bu sistemin sürme ihtimali yok!” ve bir başka yönüyle Baskın Oran’ın “Kayıp ilanı: Türk Dış Politikası ve T.C. Dışişleri Bakanlığı” gayet açıklayıcı ve o denli düşündürücü.
Kuşkusuz, her iki saygın bilim insanımız düzeyinde ne müktesebat ne teorik altyapı sahibi olduğumu iddia edecek değilim. Ancak bazı güncel dış politika dosyalarını buradan da bakmanın yararlı bir zihin egzersizi olacağı görüşündeyim.
Libya’da UMH ile MEB (“münhasır ekonomik bölge”) anlaşmasının Milli Savunma Bakanı’nın “mekik diplomasisiyle” imzalandığını Tüma. Cihat Yaycı’dan öğrenmiştik.
Kendi aktif görevi döneminde Yaycı’yla Libya çalışmalarını başlatan, diğer bir deyişle Yaycı’nın “mentoru” konumundaki Balyoz kumpası mağduru (e.) Tüma. Cem Gürdeniz de Dışişleri’ndeki “atlantikçi” eğilimlere “Fetöcülük” ile aynı parantezde değinmeyi usul ittihaz etmiş durumda.
Vaşington’u iyi tanıyan deneyimli gazeteci Cansu Çamlıbel ise RAND Corporation’un yayımladığı son Türkiye raporunda “ABD ordusu ile TSK liderliği arasındaki diyalog -Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın artan önemi dikkate alınarak- derinleştirilmeli ve ABD-Türkiye Üst Düzey Savunma Grubu yeniden canlandırılmalı” tavsiyesine dikkat çekiyordu.
Ancak aynı zamanda, aynı MSB Akar’ın, MİT Başkanı Fidan’la bir tür PR yarışı halinde, Moskova’yla yakınlaşmanın da lokomotifi konumunda göründüğünü biliyoruz. Hatta, Akar’ın uçak düşürme olayının ardından “yakın dostu” işadamı Cavit Çağlar’la eşgüdümle arka kanal diplomasisini yürüttüğü de paylaşılmıştı.
Buradan kalkıp Berlin Konferansı’nın marjında Libya konusunu ele almak üzere Rusya Devlet Başkanı Putin’le yapılan ikili görüşmeye de bakalım. Masanın Rusya tarafında Sayın Putin’in maiyetlerinde bir diplomat A takımı oturuyor: Lavrov, Uşakov, Bogdanov görebildiklerim*, sorup öğrenebildiklerim. Bizim tarafta Akar, Fidan, Kalın, İşler, Altun, Çavuşoğlu, ekip bu.
Şimdi önümüzde duran Rusya’yla gaz fiyatı pazarlığına yüzümüzü dönelim. Acaba Putin açısından Suriye ile Libya bu işin peşrevi olabilir mi? Gaz alımında Rusya’yla İran’dan açıkça kazık yiyoruz. Bugünkü piyasaların durumu sözkonusu iki ülkeyle kontrat imzalanan dönemden çok farklı. LNG bol, alternatif kaynak çok, fiyatlar düşük.
Yani Türkiye’nin pazarlık eli kuvvetli. Pekiyi, pazarlık iradesi ve konunun esasına müteallik olmayıp zoraki pazarlığa bağlanan “ulusal güvenlik” dediğimiz meselelerde karar alma süreçleri denetiminin tekelimizde bulunduğunu iddia edebilir miyiz?
Piyasaları Rusya tek başına değiştirecek değil. Ama Türkiye’nin özellikle yakın çevresindeki uluslararası ortamını, habitatını, atmosferini değiştirmeye muktedir. Bu bağlamda, bu perspektiften bakıldığında Suriye ve Libya maceraları ne düşündürür?
İşte Kalın’a göre diplomasi “süreç yönetimi.” O süreçler ne denli saydam, ne denli hesap vermeye açık? Sürekli oyun arayan, yani görünüşe göre “etkin”, “pro-aktif” bir pehlivanın tek dalayım derken kündeye gelmesi demek de olabilir mi acaba o söz edilen süreçler?
Bazen devasa balina leşlerinin vurdukları okyanus kıyılarında belirli bir süre sonunda oldukları yerden kaldırılmazsa kendiliklerinden infilâk etme haberleri yansır ana haber bültenlerinin sonlarına. Bazen de bir işgüzar gelir, bir “neşter” vurur balina leşine, beklenmedik bir patlama meydana gelir, ortalığı dayanılmaz bir koku kaplar.
Oysa dışarıdan bakış tastamam görünür balinanın haşmetli gövdesi. Neşter vurma isticaliyle, çürümeden ötürü iç hacmi kaplayan, sıkışmış metan gazı hesaba katılmamıştır. Leş patlar, çürümüş iç organları havaya uçar.
Özcesi bugüne dair ilave bir kaygım yok. Ne olacaksa, nasılsa olacak. Bu yazı türü hayıflanmaların zerre etkisi yok o “süreç” üzerinde. Kaygım, birikimlerini paylaşan Oran ve Sevinç gibi düşünürlerin işaret ettikleri türden bir dönüşümün de günü geldiğinde yaşanamayabileceği olasılığına ilişkin.
Çünkü sadık amadenizce, “Gözden Irakta” kitabımın girizgâhında da özetle aktarmaya çabaladığım üzere, “zaten hep yeşildi fındık dalları.” Dolayısıyla, yine yeşillenecek, yeşil kalacak da olabilir fındık dalları.
*Rusya’nın “Libya Temas Grubu” Başkanı Lev Dengov da masada mıydı, değilse neden yoktu; Hafter’le ilişkileri yürüten Dengov’un profili nedir, net anlaşılmıyor.
**Haddim olmadan gecikmiş bir öneri: Baba Sahne’de (Kadıköy), Şevket Çoruh ve Murat Akkoyunlu’nun “Bir Baba Hamlet” oyununu zaman ve para ayırıp görmenizi dilerim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024