Ayşe HÜR-Taraf yazıları
Sevgili Hrant Dink’i sonsuzluğa uğurlayalı beş yıl oldu. Acı ve özlemle geçen bu beş yılın sonunda varılan nokta insanda büyük bir öfke uyandırıyor. Çünkü 24 nafile duruşmadan sonra, tetikçilere kesilecek ceza ile bu dosya kapatılmaya çalışılıyor. Bu korkunç cinayeti örgütleyenler, yardakçılık edenler, katillerin sırtını sıvazlayanlar, delilleri karartanlar yakayı sıyırmak üzere. Ancak Hrant’ın Arkadaşları, davanın bu şekilde kapanmasına izin vermeyecek. Çünkü buna izin vermek demek, Hrant’ın bir kez daha öldürülmesine izin vermek demek. Buna izin vermek demek, benzeri cinayetlere kapı aralamak demek. Buna izin vermek demek, bu ülkenin sürekli korku ikliminde yaşatılmasına razı olmak demek. Hrant’ın Arkadaşları böyle olmasına izin vermeyecek. Hrant’ın Arkadaşları, bu konudaki kararlılıklarını göstermek için 19 Ocak 2012 Perşembe günü saat tam 13:00’te Taksim Meydanı’nın Elmadağ’a olan yönünde toplanacak ve AGOS’un önüne yürüyecek. “Slogan yok. Örgütsel flama, bayrak yok. Bu sessiz bir çığlık” olacak diyor Hrant’ın Arkadaşları. Ben bu yürüyüşe katılamayacağım çünkü aynı amaçla İzmir’de düzenlenen bir başka yürüyüşte ve toplantıda olacağım. Ama bir yarım sizlerle birlikte olacak.
***
Bir de kişisel notum var. Yazılarımın bir bölümünü Topladığım Öteki Tarih I: Abdülmecid’den İttihat Terakki’ye adlı kitabım, Profil Yayıncılık’tan çıktı. Ancak bu olaya sevinemedim çünkü kitaba ad verirken, dostum Erdoğan Aydın’ın Öteki Tarih adlı bir kitabı olduğunu fark etmemişim, fark etmemişiz. 2007 yılında Kırmızı Yayıncılıktan çıkan bu kitap 2011’de 4. baskısını yapmış üstelik. Kendisi büyük bir anlayışla özürlerimi kabul etti ama Erdoğan Aydın’dan ve Kırmızı Yayıncılık’tan bir kez de huzurlarınızda özür dilemeyi borç biliyorum.
xxx
Haftanın yazısı, bundan 97 yıl önce, İttihat ve Terakki’nin kötü yürekli yöneticileri tarafından öksüz ve yetim bırakılan Ermeni çocuklarının Suriye’deki serencamına dair.
Edebiyatçı ve siyasetçi Halide Edip (Adıvar) Hanım, 1916 yazında Cemal Paşa’dan bir mektup almıştı. Paşa’nın emir subayı Falih Rıfkı (Atay) tarafından getirilen mektupta Cemal Paşa “Türk kadınının medar-ı iftiharı” Halide Hanım’a, Beyrut’taki Amerikan ve Fransız kolejlerine benzer okullar açma hayalinden söz ediyor ve kendisini Suriye ve Lübnan’a davet ediyordu. Haydarpaşa Garı’ndan yola çıkan ekipte Falih Rıfkı (Atay), Halide Edip, Nakiye (Elgün) Hanım, Hamdullah Suphi (Tanrıöver) ile Falih Rıfkı’nın “çarşaflı sörler” dediği kadın hocalar vardı. Cemal Paşa Hamdullah Suphi’nin Suriye’deki eski Türk-İslam mimarisi eserleriyle ilgili çalışmalar yapmasını istemişti. Falih Rıfkı’ya göre Cemal Paşa, böylece “Lübnan’ı Konyalaştırmayı” hayal ediyordu.
Bahaeddin Şakir’le karşılaşma
Adana yakınlarındaki istasyonlardan birinde trene İttihat ve Terakki’nin ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucu ve en etkili yöneticilerinden Dr. Bahaeddin Şakir binmişti. Meclis-i Mebusan Reisi Ahmet Rıza Bey’in “Zeki, biraz mutaassıp bir vatanperver idi. Müslüman olmayan milletlere husumeti vardı (...) Ermenilere düşman idi (...) Bir gün Nişantaşı’nda karşı karşıya geldik. Tuttukları yolun doğru olmadığını söyledim. Ne kadar doğru olduğunu yakında göreceksiniz dedi” diye bahsettiği kişiydi Bahaeddin Şakir.
Ünlü İttihatçı gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın’ın “[1915-1917] Tehcir işinde Bahaeddin Şakir’in rolü nedir? En hususi toplantılarımızda bile bu mesele teşrih edilmemiştir, aydınlanmamıştır. Açık, kati bir kanaatim yok, fakat başka meseleler konuşulurken, ağızdan çıkmış bir kelimeden, sızmış bir fikirden, zapt edilememiş jestlerden, hâsılı gözle görülmeyen, fakat insanda bir şüphe uyandıran ince ve hafif delillerden, bende kuvvetle peyda olan zanna göre, tehcir işinin en büyük amili (uygulayıcısı) ve haliki (yaratıcısı) odur. Yalnız başına Şark vilayetlerini dolaşarak [tehcire] zemin hazırladığını, esası kararlaştırdığını ve şahsi kanaatlerini tatbike çalışırken, haiz olduğu mevki dolayısıyla, emirlerinin Merkez-i Umumi ve hükümet emirleri diye telakki olunduğunu ve nihayet hükümetteki bazı nafiz arkadaşlarını da sürüklediğini kuvvetle zannediyorum” diye bahsettiği kişiydi Bahaeddin Şakir.
İttihat ve Terakki’nin uzun süre genel sekreterliğini yapmış olan Mithat Şükrü Bleda’ya göre, 27 Mayıs 1915 tarihli “Geçici Tehcir Kanunu”nun çıkarılması için en çok uğraşan adamlardan biriydi Bahaeddin Şakir.
“Bir katilin elini sıktırdınız”
Falih Rıfkı’ya göre, Halide Hanım, Bahaeddin Şakir’in adını ve önemini biliyorsa da o karşılaşmaya kadar Ermeni politikasındaki rolünün farkında değildi. Bahaeddin Şakir ise, o güne kadar kendisi gibi düşünmeyen bir Türk milliyetçisine rastlayacağını hatırına bile getirmemişti. Uzun bir konuşmadan sonra Bahaeddin Şakir trenden inmişti. O indikten sonra Halide Hanım Falih Rıfkı’ya “Bana bilmeyerek bir katilin elini sıktırdınız” demişti. Bahaeddin Şakir ise vedalaşırken Falih Rıfkı’nın kulağına eğilerek “Senin gibi yetişecek kıymetli gençleri, bu kadınla temas etmekten menetmelidir” demişti. Falih Rıfkı’ya göre ikisi de birbirinden nefret etmişlerdi.
Halide Hanım ve Nakiye Hanım, Lübnan’a vardıklarında Cemal Paşa’yı, Sofar’daki köşkünde ziyaret etmişlerdi. Dediklerine göre Paşa’nın eşi Seniye Hanım İsviçre’ye çocuğunu tedaviye götürdüğü için yoktu. Paşa’nın o günlerde “Lübnan’ın ecesi” diye ünlenen Linda Sürsok ile birlikte olduğu dedikodusu yapılıyordu. Halide Hanım’a göre, evde Cemal Paşa’nın kızkardeşi ve kayınvalidesi vardı. Kızkardeşi son derece ciddi ve iyi kalpli bir Türk kadınıydı. Yaşı da hayli ilerlemişti. Kayınvalidesi ise 60 yaşlarında ince, enerjik ve şık bir hanımdı. Ev halkı birbirine karşı son derece saygılı davranıyordu. Halide Edip’in bu tür kişisel açıklamalarla Ermeni kırımından dolayı itibarını kaybetmiş Cemal Paşa’yı okurların gözünde aklama gayreti içinde olduğu anlaşılıyordu.
Cemal Paşa’nın isteği üzerine iki hafta boyunca Beyrut’ta konuyla ilgili kişilerle görüşen Halide Edip Cemal Paşa’ya bir rapor sunmuştu. Rapora göre Lübnan, Beyrut ve Şam vilayetleri ortak bir eğitim sistemi altında birleştirilecek, üç vilayetin her birinde altı sınıflı bir ilkokul açılacak, bu ilkokulların görevi de öğrencileri normal okullara ve kolejlere hazırlamak olacaktı. Okullarda Türkçe, Arapça ve Fransızca, üç dil öğretilecekti.
Raporun sunumundan sonra Halide Edip, Kudüs’teki kutsal mekânları ve Cemal Paşa’nın açtığı Ayn Tura (Ain Toura) Yetimhanesi’ni gezdi. Yetimhane’de savaşta ve 1915’teki kırımda anne-babasını kaybeden Ermeni çocukları kalıyordu. Bilindiği gibi Suriye ve Lübnan 1915’teki ölüm yolculuğunun menzillerinden biriydi. Halide Edip, çocuklara Türk isimlerinin verildiğini öğrenince Cemal Paşa’ya itiraz etmişti. Ama Cemal Paşa, başka yol olmadığına ikna etmişti kendisini. Suriye’deki incelemelerini bitiren Halide Edip ve Nakiye Hanım İstanbul’a dönmüştü. Ama Halide Edip, kısa süre sonra Cemal Paşa’nın ısrarlı daveti üzerine tekrar Suriye’ye gidecekti.
Cemal Paşa ile aralarında ne vardı?
Halide Edip bu ikinci seyahatine kızkardeşleri Nigar ve Belkıs hanımları da götürmüştü. İki oğlunu ise ablası Mahmure’ye bırakmıştı. Ayrıca heyette, 50 kadar kadın eğitimci ile bir kaç da erkek eğitimci vardı. Ancak bu seyahat İstanbul’da dedikodulara neden olmuştu. Bazıları Halide Edip’le Cemal Paşa arasında bir gönül bağı olduğunu düşünüyordu. Yoksa evli barklı bir kadın, çocuklarını bırakıp böyle zorlu bir yolculuğa çıkar mıydı? İkiliyi yakından gözleme fırsatı bulmuş olan Falih Rıfkı’nın aktardığına göre ikili arasında böyle bir ilişki yoktu ancak Halide Edip’in Cemal Paşa üzerinde büyük etkisi vardı. Cemal Paşa ona danışmadan, onayını almadan bir evrakı bile imzalayamaz hale gelmişti. Halide Edip’in erkekler üzerindeki bu özelliği biliniyordu. Pek çok erkeği, hiç yüz vermeden etkilemeyi başarmış biriydi. Örneğin Yahya Kemal’in 1918 yılında Büyük Mecmua’da yayımlanan “Telakî” (Kavuşma) adlı şiirine konu olan kişinin Halide Edip olduğu sanılır: “Yollarda kalan gözlerimin nûrunu yordum/ Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum/ Hülyâmı tutan bir büyü var onda diyordum/ Gördüm: Dişi bir parsın elâ gözleri vardı...”
“İnsaniyete yardım için”
Halide Edip ise biyografik eseri Mor Salkımlı Ev’de bu ikinci daveti neden kabul ettiğini şöyle anlamıştı: “1916 yılının Eylül’ü harbin insanları ümitsizliğe sevk eden ıstırap ve sefaleti ile doludur. Muharrirlik (yazarlık) hayatım bence o günlerde ehemmiyetini (önemini) kaybetmişti. Bir satır dahi yazamıyordum. Eğer Müslüman kadınlarının çekilebileceği bir manastır hayatı bizde olabilse idi, mutlak çekilirdim. Her ne ise bu vaziyette her insan mutlak insaniyete elinden geleni yapmak ister. Benim için tek saha talim ve terbiye sahası olabilirdi. O hizmet sahasını bana Lübnan ve Arap diyarı açtı. Ayn Tura Yetimhanesi’ndeki çocukların sayısı sekiz yüze çıkmış olduğunu, gerek orası ve gerekse Lübnan ve Suriye’de hazırlanmış plana göre mektep açma faaliyetini deruhte etmemi Cemal Paşa tekrar teklif ettiği zaman hiç düşünmeden kabul ettim.”
Gerekçe ne olursa olsun, sonuçta ikili gayet sıkı bir işbirliği yaptılar ve Halide Edip Suriye ve Lübnan’da bir dizi okul açtı. Beyrut’taki Darü’l Nasırat adlı yatılı kız mektebi ve muallim (öğretmen) mektebi, Beyrut, Şam ve Lübnan’ın değişik yerlerindeki yatılı ve normal kız ilkokulları, Beyrut’ta üç-dört bin kız ve kadının devam ettiği sanayi mektepleri ile Suriye’deki Tanail Ziraat Mektebi ilk akla gelenlerdi.
Vedi Sabra ve Kenan Çobanları
Cemal Paşa, Suriye’nin ünlü Katolik Ermeni/Arap müzisyeni Vedi Sabra’yı bu okullarda müzik dersleri vermekle görevlendirmişti. Paris’te konservatuar eğitimi aldıktan sonra Saint Esprit Kilisesi’ne birinci org sanatçısı olarak atanan ve 16 yıl bu görevi yürüten Vedi Sabra II. Meşrutiyet’ten (1908) sonra İstanbul’a geldiğinde Halide Edip’le yakın dost olmuştu. Vedi Sabra Halide Edip’in 1916’da yazdığı, Yusuf Peygamber ve kardeşlerini konu alan Kenan Çobanları adlı oyunu bestelemişti. (Oyunun isim babası Yahya Kemal’di.)
Türkçe bir libretto üzerine bestelenmiş ilk opera sayılan Kenan Çobanları’nın İstanbul’daki ilk gösterimi izleyenlerde soğuk duş etkisi yaratmıştı. Bunun nedeni, Müslüman erkeklerin bile sahneye çıkmasının hoş karşılanmadığı bir dönemde, ilk defa Müslüman kız çocuklarının operada rol alması, ilk defa bir peygamberin canlı olarak temsil edilmesi ve İsrail’in müjdecisi olan semitik unsurların oyunda vurgulanmasıydı. Halide Edip’in Türk Ocağı’nda tehcir sırasında öldürülen Ermenileri savunan bir konferans vermesi ve Maarif Nazırı Şükrü Bey’le yaptığı tartışma da buna eklenince, İttihatçılar Halide Edip’in Amerikalılar ve Ermenilerle bir ilişkisi olup olmadığını tesbit etmek için Halide Edip’in arkasına bir sivil polis takmışlardı. Ancak Halide Edip, bu tepkilerden etkilenmemiş ve eseri 1917’de Lübnan’da tekrar sahneye koymuştu. Oyun Ayn Tura Yetimhanesi’nin öğrencileri tarafından 13 kez sahnelenecekti. Gerçi Vedi Sabra, Cemal Paşa tarafından Fransız casusluğu iddiasıyla bir süreliğine Lübnan’dan sürüldüyse de bu ve benzeri şıklıklar sayesinde okullar yerli halktan büyük rağbet gördü. Lübnan’daki okullara daha çok Hıristiyan aileler, Şam’daki okullara ise Müslüman aileler başvuruyordu.
“Ülkemi en çok ben eleştiririm!”
Halide Edip bu seyahatinde yaklaşık bin kadar Ermeni yetiminin kaldığı Ayn Tura Yetimhanesi ile daha yakından ilgilendi. Cemal Paşa’nın çağırdığı Dr. Lütfi (Kırdar) Bey’le birlikte çocukları salgın hastalıklara karşı korumaya çalıştı. Ona göre Cemal Paşa, “sürgün Ermenilerine karşı eski Osmanlı devlet adamına yakışır bir vaziyet almıştı” ve Ermeni kadınlar Cemal Paşa’ya bağlılıklarını, adını işledikleri mendillerle gösteriyorlardı. Ancak bir seferinde şu itirafta bulunmuştu: “Hiç kimse ülkesini benim sevdiğim kadar sevemez, ancak, hiç kimse ülkesini benim eleştirdiğim sertlikte eleştiremez. Bu katliamların lekesini de milletimin üstünden hiçbir şey temizleyemez.”
Bu konuşmaya şahit olan kişi Halide Edip’in Beyrut’ta açtığı okullardan birinde görev yapmış Harriet Fischer adlı bir misyonerdi. Rahibe Fischer, “liderlerinin bu vahşeti sürdürüp sürdürmeyeceğini” sorduğunda Halide Edip “Bazıları yaptı bunu ve hâlâ devam ediyorlar. Hâlâ bitmedi. Bazıları katılmadı. Ancak onların idari güçleri yoktu. Ayrıca, söylenen şuydu: Savaştayız. Her yanımız düşmanlarla kuşatılmış. Bölünmüş gözükürsek, her şeyi kaybederiz. Bizim milletimiz, ya da Ermeniler...” diye savunmuştu siyasi yoldaşlarını.
Çöllerde ot yiyen çocuklar
Halide Edip, Rahibe Fischer’e Cemal Paşa’yı savunmuştu ancak, İstanbul’da kurulan yeni kabinede Maliye Nazırı olan dostu Cavid Bey’e yazdığı şu mektuba bakılırsa trajedinin farkındaydı: “... Esasen bu memleket bugünlerde hep insanı ağlatacak gibi. Eleminde o kadar derin ve ezilmiş bir şey var. Bilhassa Ermeniler, Cemal Paşa’nın aziz başına Allah’la beraber yemin eden, sırf burada yaşamak hakkını bulan bir sürü bedbaht Ermeni var. Mektebe bağlı bir binada birçok var. Çöllerde ot yiyerek karınları şiştikten sonra kimi anasını, kimi babasını, birçokları da çocuklarını kaybettikten sonra buraya düşmüşler. Daha doğrusu, Cemal Paşa getirtmiş (...) Dışarıda anası açlıktan ölen, babası yanında öldürülen, on iki yaşında bir Ermeni kızı geldi, iltica etti. Mahzun, büyük gözleriyle etrafımda dolaşıyor, lüzumlu lüzumsuz elimi öpüp ağlıyor. Bahçede bir facia daha var. Oğlunu yanında öldürürlerken birdenbire dilini kaybeden bir bedbaht, öteki oğlunu ve ailesini nereye attıklarını bilmiyor. Ayakları çıplak, gözleri elem içinde, mütemadiyen işaretle felaketini haykırıyor. Bazen geceleri çocuğu ölen bir kadın gibi, başı elleri içinde döğünüyor, döğünüyor. Gündüzleri yazımı yazarken bazen hıçkırdığını işitiyorum. Pencereye koşuyorum, aşağıda bahçede ellerini sallıyor, oğlunun kalbinden kurşun geçerken çıkan sesi göklere uluyor, söylüyor. Bunlardan binlerce, yüzlerce var. Yetimhaneler hayatta bir şeyin telafi edemeyeceği şeyi kaybetmiş yarı aç bedbaht çocuklarla dolu...”
Halide Edip, mektubunu “Yeni kabine bu emsalsiz zulüm ve cinayetin hiç olmazsa sonuçlarını hafifletemez mi? Şimdi bugün yaşayanlara insan hakkı veremez mi? Ben kendi hayatımla bu fena ve çirkin şeyi ödeyebilsem öderdim. Fakat benim hayatım nedir? Hiç hem de pek gülünç ve küçük bir hiç!” diye bitirmişti.
Halide Edip 1917 yılının mart ayının sonlarına doğru Suriye’den ayrıldı. Cemal Paşa’nın buradaki görevi 12 Aralık 1917’de bitti. Suriye ve Lübnan’daki Ermeni yetimlerinin çilesi ise hiçbir zaman bitmedi.
Özet Kaynakça: Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, Bateş Yayınevi, 1981; Hüseyin Cahid Yalçın,Tanıdıklarım, Yapı Kredi Yayınları, 2001; Memoirs of Halide Edib, Gorgias Press, 2004; Selahattin Çitçi, “Halide Edip Adıvar’ın Feminist ve Semitik Bir Operası: KenanÇobanları”, www.turkishstudies.net/sayilar/sayi16/çitçiselahattin1080.pdf;Nevzat Artuç, Cemal Paşa, Askeri ve Siyasi Hayatı, TTK Yayınları, 2008; İpek Çalışlar,Halide Edip, Biyografisine Sığmayan Kadın (Everest Yayınları, 2011; Halide Edip, Mor Salkımlı Ev, Can Yayınları, 2007; Ermeni ve Türk yetimlerinin savaş sonrası serencamına ilişkin daha fazla bilgi için: Ayşe Hür, “İttihat ve Terakki’nin Çocuk Askerleri” yazısının ikinci bölümü, Taraf, 12 Nisan 2009.
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları




































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.05.2012
22.04.2012
15.04.2012
8.04.2012
1.04.2012
25.03.2012
18.03.2012
11.03.2012
4.03.2012
26.02.2012