Ayşe HÜR
Hocalı'da yıllarca, ilk ateşi kimin açtığı, neden sivillere ateş açıldığı, ölü sayısının ne olduğu tartışıldı. Azeri ve Ermeni taraflarının dışında konuya dahil olan uluslararası kuruluşlar da vardı. Her birinin olayı anlatışı, sorumluluğu yüklediği taraf, verdiği ölü sayısı farklı oldu.
Geçtiğimiz günlerde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Ermenistan ve Türkiye arasında ilişkilerin geliştirilmesi ile ilgili protokolleri Ermenistan meclisinden geri çektiğini açıkladı. Gerekçe, Türkiye’nin iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirecek adımları atmamasıydı. Türkiye ise, asıl Ermenistan’ın sorumlu olduğunu, normalleşme için öncelikle Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan çekilmesinin şart olduğunu söyledi.
İki ülke arasındaki bir diğer gerilim konusu ise, 26 Şubat 1992 yılında meydana gelen Hocalı Katliamı’na ad verilmesi. Son yıllarda İstanbul merkezli bazı grupların katliamı ‘Hocalı Soykırımı’ adıyla andıklarını fark etmişsinizdir. Bu haftaki yazım, Dağlık Karabağ Meselesi’ne ve Hocalı Katliamı’na dair.
ONLAR YABANCI, BİZ YERLİ
Karabağ, büyük bölümü bugünkü Azerbaycan ile Ermenistan arasında, güney bölümü İran içinde kalan, yaklaşık 18 bin kilometrekarelik bölgenin adı. Dağlık Karabağ ya da Ermenice tarihi adıyla ‘Artsakh’ ise bu bölgenin içinde 4.392 kilometrekarelik alan. Ermenilere göre Dağlık Karabağ’da MÖ 7. yüzyıldan beri Ermeni nüfusu ve kültürü egemendi. Azerilere göre ise Ermeniler Yunanistan’ın Teselya (Selanik) bölgesinden, Doğu Anadolu’ya gelip Urartuların egemenliğinde yaşayan, sonra da Kafkasya’ya göçen yabancı bir halk olup, bölgenin esas sahipleri kendileriydi, çünkü Azeriler Orta Asya’dan Avrupa’ya doğru göç ederken bölgedeki Derbent Geçidi’nden geçen Türk boylarının soyundan geliyorlardı.
Karabağ Bölgesi 1555’te Amasya Anlaşması ile Osmanlı Devleti’ne katılmış; 1735 Gence Anlaşması’yla İran’a bırakılmış, 1805 Gence Anlaşması ile Çarlık Rusyası’nın hâkimiyetine girmişti. Bu tarihten sonra Ruslar Kafkasya’da güneye doğru indikçe Müslüman halk güneyde, Hıristiyan halk ise Ruslara sığınmak üzere kuzeyde toplanmaya başladı.
MAVERÂ-YI KAFKAS FEDERASYONU
1917 yılında Rusya, Bolşevik Devrimi’ni takiben Birinci Dünya Savaşı’ndan fiilen çekildiğinde, Güney Kafkasya’da üç önemli siyasi güç vardı. Bunlar Gürcülerin Sosyal Demokrat Menşevik Partisi, Azerilerin Müsavat Partisi ve Ermenilerin Taşnaksütyun’u idi. Hepsi Bolşevik karşıtı olan bu üç hareket, 24 Kasım 1917’de, merkezi Tiflis olan Maverâ-yı Kafkas Federasyonu’nu kurdular. Ancak federasyon, Osmanlı ordularının bölgedeki harekâtları ve Bolşevik Rusya’nın savaştan hukuken çekilmesini sağlayan 3 Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Anlaşması’nın ardından dağıldı ve yerine Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan cumhuriyetleri kuruldu.
Nisan-Aralık 1920 arasında, Lenin ve Stalin’den Kafkasya’yı Bolşevikleştirme emrini alan Kızıl Ordu, bu bağımsız cumhuriyetleri tarihe gömdü. 1921 yılında Türkiye sınırındaki Nahçıvan, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlı özerk (otonom) bölge olarak tanımlanırken, Dağlık Karabağ da Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlanmıştı. Ancak sadece üç hafta sonra Dağlık Karabağ bu sefer Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olarak tanımlandı. Dahası bölgenin sınırları çizilirken, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’la fiziki ilişkisini kesmek için Laçin bölgesi Azerbaycan’a bırakılmıştı. Bu tarihte bölgenin nüfusu 160 bin civarındaydı ve % 95’i Ermeni idi. Az sayıda Meşhed Türkü (veya Azeri) vardı.
MOSKOVA’NIN KÖTÜ SINAVI
Konu yıllarca uykuda kaldı. Stalin’in ölümünden (1953) sonra milliyetler meselesine daha yumuşak yaklaşan Kruşçev döneminde Ermeniler Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a ya da Rusya Federasyonu’na bağlanması talep ettiler, fakat dilekçelerine cevap bile alamadılar. Moskova, 1966 yılında ve 1967’nin ilk yarısı boyunca, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki tartışmalarda sadece izleyici olmayı seçtiyse de, 1967 yılının Ağustos ayında Dağlık Karabağ’da bir Ermeni çocuğun bir Azeri tarafından öldürülmesi, Azeri yetkililerin katili cezalandırmakta gönülsüz davranması, bunun üzerine çocuğun ailesinin de katili öldürmesiyle patlak veren olaylara Kızıl Ordu aracılığıyla müdahale etmek zorunda kaldı. Daha sonra Ermenistan Dışişleri Bakanı olacak Jon Kirakosian’ın konuyu Moskova nezdinde sürekli gündeme getirmesine rağmen SSCB’nin 1977 tarihli yeni Anayasası’nın 87. maddesiyle Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlılığı tekrar teyit edilince Ermenilerin umudu bir kez daha söndü.
Bu arada, 1920’lerde Dağlık Karabağ nüfusunun yüzde 95’ini Ermeniler oluştururken, bu oran 1977’de yüzde 76’ya düşmüş, Orta Asya’dan getirilen Türk asıllı göçmenlerin ve Azeri nüfusun payı yüzde 24’e çıkmıştı. Azerilerin tezine göre ise 1920’deki nüfus kompozisyonu zaten yapaydı, bölge geleneksel bir Azeri yerleşimi idi ve Sovyetler döneminde Ermenileştirilmişti. Dolayısıyla bu tür nüfus mühendisliği bir adaletsizliğin giderilmesi anlamına geliyordu.
1985’te ‘Glasnost’ (Şeffaflık) ve ‘Perestroyka’ (Yeniden yapılanma) diyen Mihael Gorbaçov’un iktidara gelmesi Dağlık Karabağ Ermenilerini yeniden harekete geçirdi. 1987’de 75 bin imzalı bir dilekçe Gorbaçov’a gönderildi. 20 Şubat 1988’de Dağlık Karabağ Özerk Bölge Sovyeti Azerbaycan’dan ayrılarak Ermenistan’la birleşme isteğini taraflara bildirdi. Bu amaçla Erivan’da 200 bin kişinin katıldığı büyük bir miting yapıldı. Ancak Moskova talebi duymazlıktan geldi, daha doğrusu Komünist Parti Siyasi Bürosu’nun iki üyesi “Ermeni milliyetçiliğindeki tırmanışın ilerde ciddi sonuçlar doğuracağı yolunda bir rapor hazırladı. Ancak, raporu hazırlayanlar Azeri milliyetçiliğindeki tırmanışı gözden kaçırmışlardı.
1988 SUMGAİT KATLİAMI
(Ermeni milisler)
27 Şubat 1988’de, Bakü’nün 35 km. kuzeybatısındaki, 19 bin Ermeni’nin yaşadığı Sumgait şehrinde, Azerilerden oluşan 200-300 kişilik bir güruh Ermenilere saldırdı ve resmi kaynaklara göre 26 Ermeni ile 6 Azeri öldü. Gayri resmi kaynaklara göre ölü sayısı en az 300’dü. Sayıyı 500’e kadar çıkaran kaynaklar da vardı. Ermenilere ait evler talan edildi. Olaylar yatıştıktan sonra, Azerbaycan’da yaşayan 300 bin civarında Ermeni, Rusya Federasyonu ve Ermenistan’a göç ederken, Ermenistan’da yaşayan 250 bin civarında Azeri de, Azerbaycan’a doğru yola çıktı. Yaklaşık 60 yıllık sosyalist deneyimin milliyetçilik hastalığına çare olmadığı iyice anlaşılmıştı ki, aynı yıl Temmuz ayında, ilerde Ermenistan Cumhurbaşkanı olacak olan Dağlık Karabağlı milliyetçi lider Levon Ter Petrosyan’ın başkanlığını yaptığı bir komite, Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağladıklarını ilan ettiler. Bunun üzerine bölgede toplumlararası çatışmalar başladı.
1990 BAKÜ KATLİAMI
7 Aralık 1988’de, Ermenistan’da 28 bin kişinin ölümüne neden olan büyük depremden yaklaşık bir ay sonra, Moskova durumun vahametini anladı ve Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ni kendisine (merkeze) bağladı. Ancak, Azerbaycan’dan gelen baskılar üzerine (Eylül ayında Bakü’de 800 bin kişinin katıldığı bir miting yapılmıştı) tekrar fikir değiştirdi ve 28 Kasım 1989’da yönetimi yeniden Bakü Hükümeti’ne devretti. Ayrıca resmi bir karar almadığı halde, bir grup Meşhed Türkü’nü bölgeye iskan etti. Bakü’de sevinç gösterileri sırasında Ermeni heykelleri yıkıldı, Ermenilerin anısına verilmiş sokak isimleri değiştirildi. Merkezi hükümetin bu gelgitleri bölgenin zaten bozuk olan kimyasını iyice bozdu. Bunun üstüne tüy diken olay, 13 Ocak 1990 Bakü’de 60 Ermeni 6 Azeri’nin ölümüyle biten olaylar üzerine 19 Ocak 1990’da Kızıl Ordu’nun olağanüstü hal ilan ederek Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ne ve Bakü’ye (karadan, havadan ve denizden) harekât düzenlemesi oldu. 17 bin askerin katıldığı harekâtın amacı, Azerbaycan’ın başına Moskova yanlısı Ayaz Muttalibov’u geçirmekti, nitekim öyle oldu. Bunlar olurken sokak çatışmalarında yüzlerce kişi öldü. Bakü’de ölenler yüz binlerin katıldığı bir cenaze töreni ile defnedildikten sonra, Bakü’deki Ruslar ve Ermeniler şehri terk etmeye başladılar. Ermeniler de kendi bölgelerindeki Azerileri göçe zorlayınca her iki bölge etnik açıdan biraz daha ‘homojenleşti’.
1992 HOCALI KATLİAMI
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 25 Ağustos 1990’da bağımsızlığını ilan edip seçimlere giden Ermenistan’da, devlet başkanlığını Dağlık Karabağlı Levon Ter Petrosyan kazandıktan sonra, Ermenistan siyasetini esas olarak Dağlık Karabağ hassasiyetleri tayin etmeye başladı. Elbette 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’da da durum farklı değildi. Ancak Muttalibov, Dağlık Karabağ’ı doğrudan Bakü’ye bağladığını açıklayınca, Dağlık Karabağ Ermenilerinin cevabı Ocak 1992’de bağımsızlık ilan etmek oldu.
Azerbaycan aynı anayasanın 78. maddesine referans vererek, tarafların onayı alınmadan iki Sovyet cumhuriyetinin sınırının değişemeyeceğini ileri sürdü. Bu arada hem Muttalibov iktidarını yıpratmak hem de Dağlık Karabağ konusundaki tarihi iddiaları yaşama geçirmek için radikal Azeri milliyetçisi (faşist demek daha doğru olur) Ebulfeyz Elçibey’in adamları bölgede örgütlenme ve kışkırtma eylemlerine hız vermişlerdi. Elçibey 1990’dan beri 500 silahlı adamı ile Ağdam’da yaşıyordu ve Dağlık Karabağ’ın başkenti Stepanakerd’i (eski Hankend) ablukaya almıştı. Şehir eski Sovyet Kristal ve Grad füzeleriyle sürekli taciz ediliyordu. Ermeni milislerin ise iddialara göre Suriye’nin Bekaa vadisinde eğitiliyorlardı. SSCB Aerflot uçakları Halep-Erivan seferlerinde Ermeni milisleri ve silahları taşıyordu. (Türkiye’deki milliyetçi çevreler bu hattın Türkiye’nin izniyle açıldığını belirterek Demirel hükümetini suçlayacaklardı.) Yine Azerilere göre eski Sovyet ordusunun 4. ve 7. alayları Ermenilere yardım ediyordu. Sonunda kiminin arzu ettiği, kiminin korktuğu oldu: Gözü kararmış milliyetçi liderlerin uzlaşmazlığı, zaten bir kıvılcıma bakan toplumları birbirine düşürdü. 24 Şubat 1992 günü Ermeni milisler, Sovyetlerin ‘bölgede jandarmalık ve arabuluculuk yapmaktan’ vazgeçtikten sonra geride kalan 366 Motorize Piyade Alayı’nın zırhlı araçları, askerleri ve kurmay heyetiyle birlikte (komutanları olmadan) Stepanakert’in kuzeyindeki Azeri yerleşimi Hocalı’yı (Hocalu) kuşattılar. 6-7 bin Azeri’nin yaşadığı şehir, yüksekte olduğu, Karabağ’daki tek hava alanına sahip olduğu ve demiryolu da geçtiği için stratejik öneme haizdi. Hocalı-Ağdam, Şuşa, Eskeran, Stepanakert yolu bölgenin can damarıydı.
(Tarihi Şuşa kalesini gösteren kartpostal. 20. yüzyıl başı)
Hocalı’nın Ermeni milisleri tarafından kuşatılması şehirde paniğe yol açmıştı. Ermeniler halka şehrin doğusundan çıkma izni vermişlerdi, buradan gidenlere müdahale edilmeyecekti. Ancak Elçibey’in kontrolündeki milisler Azerilerin şehri terk etmesini istemiyordu. Çünkü boşalan şehri Ermenilerin işgal etmesi çok daha kolay olacaktı. Ancak, halk 26 Şubat günü panik içinde şehri terk etmeye başladı. Ne olduysa bu kaçış sırasında oldu. Başlangıçta kaosa rağmen çıkış mümkün gibi görünüyordu. Ama birden silahlar patladı ve ortalık kan gölüne döndü. Çatışma bittiğinde, Ermeni milisler, Azeri milislere bölgeye girme ve ölülerini alma izni verdiler. Aynı zamanda bölgeye uluslararası insan hakları örgütleri de geldi.
Yıllarca, ilk ateşi kimin açtığı, neden sivillere ateş açıldığı, ölü sayısının ne olduğu tartışıldı. Azeri ve Ermeni taraflarının dışında konuya dahil olan uluslararası kuruluşlar da vardı. Her birinin olayı anlatışı, sorumluluğu yüklediği taraf, verdiği ölü sayısı farklı oldu.
AZERİLERİN İDDİALARI
Örneğin katliamın yaşandığı 26 Şubat günü Azerbaycan İçişleri Bakanlığı Sovyet İnterfaks ajansına olayı ‘etnik temizlik’ olarak tanımladı (o günlerde ‘soykırım’ terimi kullanılmamıştı) ve Azeri ölü sayısını 100, yaralı sayısını 250, kayıp sayısını 300 olarak açıklamıştı. Daha sonra, Azerbaycan yetkililerinin de kabul ettiği Helsinki Watch raporuna göre 181 (130 erkek, 51 kadın, 13 çocuk) sivil ölmüştü. Kaç askerin öldüğü raporda yer almıyordu. 300 kadar da rehin olduğu iddia ediliyordu. Mart ayında Azeri yetkililer ölü sayısını 1.234 olarak verdiler, Haziran ayında 927’ye indirdiler. Nihayet Azeri tarafı dünyaya 106 kadın ve 83 çocuğun da bulunduğu 613 Azeri sivilin öldüğü ilan etti. İddialara göre bunların bir kısmı işkencelerle öldürülmüş, organları kesilmişti. Ayrıca 1.275 kişi esir alınmıştı, 150 kişinin de akıbeti bilinmiyordu.
Azeri milislerin Hocalı’nın intikamı için Maragha köyündeki 45 Ermeni’yi öldürdükleri nisan ayında, Azerbaycan’ın sabık Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov, Ermenilerin halka çıkış hakkı tanıdıktan sonra ateş etmesinin mantıksız olduğunu, çıkışı katliama dönüştürenlerin kendisini devirmeye çalışan Elçibey’in milisleri olduğunu ileri sürdü. (Bu tarihte Hocalı Katliamı’ndan sorumlu tutularak Mart ayında istifaya zorlanmıştı yerini Yakup Mamedov almıştı.) Ancak eleştiriler üzerine ‘sözlerinin Ermeniler tarafından tahrif edildiğini’ belirtti. İddiasına göre, o cümleler, olayların ardından görüştüğü Sovyet yetkili Artur Mıkhıtaryan’a aitti, kendisini sadece aktarmıştı! Hocalı Muhtarı Mamedov da, “Azeri liderler sürekli bize durun, bekleyin, gelip sizi kurtaracağız dediler ama gelmediler, bizi yalnız bıraktılar” dedi.
2005 yılında Azerbaycanlı gazeteci Eynulla Fatullayev, daha çok Ermeni tanıklara dayanan ve Ermenileri aklayan bir rapor yazdı. Ona göre sivil ölümlerine, Muttalibov’u devirmek isteyen Elçibey’in milisleri neden olmuştu. Nitekim, Fahmin Hacıyev adlı bir milis şefi, Hocalı’daki ölümlerden sorumlu tutularak 11 yıl hapis yatmıştı. Ancak Fatullayev bu raporu yüzünden ‘vatana ihanet’ten mahkemeye verildi, 8 yıl hapis ve 230 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Ancak uluslararası baskılar sayesinde cezası affedildi.
ERMENİLERİN İDDİALARI
Ermenilere göre ‘serbest koridor’dan gidenlerin arasına Elçibey’in milisleri de karışmıştı. Bunu fark eden Ermeni milisler Azeri milislere ateş açmış, Azeri milisler bu ateşe karşılık vermişti. Sivil halk da Ermeni ve Azeri milislerin karşılıklı ateşi arasında kalmıştı. Ermenilere göre, Elçibey’in milisleri, olayın çapı büyüsün diye sadece Ermenileri değil, Azerileri de öldürmüşlerdi. Böylece olay bir katliama dönüşmüştü. Benzer açıklamayı Human Rights Watch da yapmıştı. Ancak onlara göre ilk ateşi Ermeni tarafı açmıştı, dolayısıyla sorumluluk onlardaydı.
Ermenilerin suçlu olduğunu kabul eden yöneticiler de oldu. Örneğin ASALA militanlarından Monte Melkonian’ın kardeşi yazar Markar Melkonian kardeşinin ölümünden sonra yazdığı kitapta Arabo adı verilen milis gruplarının sivilleri izlediği ve yakaladıklarını bıçakladıklarını anlattıktan sonra “Bu gün Sumgayıt pogromunun 4. yıldönümüne yaklaşıyordu. Hocalı stratejik bir hedefti, ancak aynı zaman da bir intikam eylemiydi...” demişti. Uzun süre Ermenistan Savunma Bakanlığı ve Güvenlik Konseyi Başkanlığı yapan Serge Sarkisian, İngiliz yazar Thomas De Waal’a Azerilerin Hocalı olayını “abarttığını” söylemiş ve “Hocalıdan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu (stereotipi) kırmayı başardık. Ve olay işte bu…” diye övünmüştü. Ona göre sivil denilen Azerilerin büyük bir bölümü milis gücüydü ve bu tür çatışmalarda kimin sivil, kimin milis olduğunu anlamak da imkansızdı.
ULUSLARARASI KURULUŞLARIN YORUMU
1994 yılında yayımlanan Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü) raporuna göre, Ermeni milislerin Hocalı’ya yönelik ablukası ve halkı şehirden gitmeye zorlamasıyla başlayan sürecin katliama dönüşmesinde ilk sorumlu Ermenilerdi. Ancak ölü sayısının artmasında, sivil halkın arasına karışan Azeri milislerinin açtığı ateşin rolü vardı. Ayrıca aşırı soğuklar yüzünden donarak ölenler de vardı. Kuruluş, sivil halkın iki tarafın milliyetçi örgütlerinin açtığı ateş arasında kaldığını belirtiyordu. Bu konudaki kitabı 2004’te yayımlanan İngiliz yazar Thomas De Waal da Ermenilerin katliam yapmayı planlamadıklarını ancak ilk ateşten sonra işlerin çığrından çıktığını söylüyordu.
2013 yılında ABD’de yayımlanan Memorial/İnsan Hakları Savunma Merkezi ise, sivil ölümlerine Azeri ve Ermeni milislerinin karşılıklı ateşinin neden olduğu ancak ilk ateşi Ermeni tarafının açtığı tekrarlanacaktı.
TÜRKİYE’NİN TAVRI
Hocalı’da yaşananlar Türkiye gazetelerine ‘tahliye’, ‘çatışmalar’, ‘kayıplar’ gibi mutedil terimlerle geçmişti. Ölü sayısı verilmediği gibi ‘katliam’ falan da denmiyordu. Sayı konusunda Azerilerle uyumlu olarak 28 Şubat’ta 100’den başlayarak 3 Mart’ta 1000’e kadar çıkılmıştı. RP Milletvekili Hasan Mezarcı ise bunları az bulmuş, “5.500 kişi kayıp” demişti. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit olayı ‘soykırım’ olarak niteleyen ilk kişi oldu. Ancak parti liderleri ve basın ‘katliam’ demeye devam etti. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da Ecevit’ten geri kalmamak için olsa gerek “gerekirse bölgeye asker kaydırılsın” diyerek müdahale kışkırtıcılığı yapıyordu. Dışişlerinde bu seçenek görüşülmüş ancak Türkiye’nin müdahalesi için hiçbir dayanak olmadığı anlaşılmıştı. Ankara’nın dikkatini çeken bir husus da Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in kapalı kapılar arkasında Ermeni tarafıyla görüştüğüydü. Bütün bunlar bir araya getirildi ve kamuoyuna “Azerilerin müdahale talebi yok, sadece sesimizi dünyaya duyurun yeter diyorlar” türü açıklamalar yapıldı. Ama basın olayı, kah 1915’le, kah Bosna’yla, kah Kuveyt’le kah Kıbrıs’la, kah Nahçıvan’la ilişkilendirerek halkı Ermenilere karşı mevzilendirmeye devam ediyordu. Bu ortamda Ermeni Patrikhanesi tarafından Erivan’a gönderilen yardım malzemesinin ‘eksik evrak’ gerekçesiyle engellenmesi çok az kişinin dikkatini çekti. Türk kamuoyuna hiç yansımayan ise, Ağdam’a doğru kaçanlar arasında Türk subaylarının da olmasıydı. “Şimdi erken ama ilerde Türkiye ile konfederasyon kurabiliriz” diye ‘havuç politikası’ uygulayan Elçibey’e yardım için Türkiye’den gönderildiği anlaşılan bu subaylar, sorgularında gönüllü olarak Azerbaycan’a geldiklerini iddia etmişlerdi. Elçibey’in önce Türklerle sonra da Batı’yla yakınlaşması Rusları doğal olarak Ermenilere yaklaştıracaktı.
(Türkeş ve Elçibey elele, 29 Ekim 1993, Ankara)
MİNSK GRUBU’NUN KURULMASI
Hocalı katliamı o güne dek birbirine düşman çetelerin çatışması şeklinde süren Dağlık Karabağ uyuşmazlığında bir dönüm noktası oldu. Bu tarihten sonra artık çetelerin değil ulusal orduların savaşı söz konusuydu. Çatışmalar sürerken, 24 Mart 1992’de Helsinki’de toplanan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK, sonra AGİT) Dışişleri Bakanları Konseyi, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için Beyaz Rusya’nın Minsk kentinde bir konferans düzenlenmesine karar verdi.
‘Minsk Grubu’nun katılımcıları Ermenistan, Azerbaycan, Almanya, ABD, Beyaz Rusya, İsveç, İtalya, Fransa, Rusya, Türkiye Çek ve Slovakya Federal Cumhuriyeti olacaktı. Ancak 8 Mayıs’ta Ermeniler Rusların perde arkası katkısıyla bölgenin en stratejik kenti olan Şuşa’yı; yaklaşık 10 gün sonra da Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’dan ayıran Lâçin’i işgal edince dengeler Ermeniler lehine değişti. Azerbaycan’da Haziran ayındaki seçimlerde Cumhurbaşkanı Yakup Mamedov’un yerini ‘Türk dostu’ Ebulfeyz Elçibey aldı. Elçibey, Ekim 1992’de Dağlık Karabağ Ermenilerine ‘kültürel özerklik’ vererek barışı kısa sürede tesis edeceğini umduysa da, Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan, Dağlık Karabağ milliyetçiliğinin ağırlığı altında ezildi ve barış yapma iradesini gösteremedi
Dahası, Ermeni Ordusu, Mart 1993’ten itibaren Kelbecer, Akdere, Ağdam, Füzili, Cebrayil, Kubatlı ve Terter’i işgal etti. Elçibey, Azerbaycan’ın toprak kayıpları ile Dağlık Karabağ ve işgal bölgelerinden kaçan (Azerice ‘kaçkınlar’) 1 milyonu aşkın kişinin barınma ve beslenme sorunlarını halledemediği için muhalefet lideri Suret Hüseyinov tarafından ağır şekilde eleştirildi. İkili çatışırken, aradan sıyrılan ‘Moskova yanlısı’ Haydar Aliyev (bugünkü Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in babası), Temmuz 1993’te Elçibey’i Azerbaycan’ı terk etmeye zorladı. Haydar Aliyev’in ilk işi Azeri Ordusu’nu eğiten 1.600 Türk subayının görevine son vermek oldu. Ardından Rusya ile ilişkileri yeniden yoluna koydu.
HOCALI’YA AD VERMEK
Elçibey, 2000 yılında, Ankara’da öldü. Haydar Aliyev’in halefi İlham Aliyev görünüşte Rusya ile Türkiye arasında denge politikası sürdürdü ama esas olarak ülkesinin çıkarlarını önde tuttu. Dağlık Karabağ, Azeri ve Ermeni milliyetçiliklerinin dinamosu olmaya devam etti. Sumgait ve Bakü katliamları Ermeniler tarafından, Hocalı Katliamı ise Azeriler tarafından her yıl törenlerle anıldı. Bu anmalar sırasında her iki tarafın milliyetçileri düşmanlıkları bilediler.
Tarafların tezleri ve olayların gelişimini Türkiye gazeteleri hep devletin resmi görüşünün süzgecinden geçirerek aktardıkları için Türkiye kamuoyu nesnel bir görüş geliştiremedi. 2008’den itibaren Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzelmesi umudu doğmuştu ama yazının başında sözünü ettiğim olay yaşandı. Türkiye “bir şey yok” dese de Ermenistan “bizi oyalamayın” restini çekti. Kimi asırlık kendi tarihsel sorunlarını (1915, Kürt, Kıbrıs, AB) halledememiş Türkiye’nin, Ermenistan’la ilişkileri geliştirmek için iki asırlık Dağlık Karabağ sorununun hallini şart koşması, arabayı atın önüne koymak anlamına geliyor.
Hocalı Katliamı anmalarının Türkiye’ye sirayet etmesi ise insani bir hassasiyet olmaktan ziyade, 1915’in 100. yıldönümü ile ilgili devlet stratejisi ile ilgili görünüyor. Aynen geleneksel olarak 18 Mart’ta yapılan Çanakkale Anmalarının, 24 Nisan’a kaydırılması gibi… Öte yandan Türkiye’de pek çok kişi ve devlet unsurları, resmi tarihçilerin (örneğin Kamuran Gürün) bile “en az 300 bin kişinin şu veya bu şekilde hayatını kaybetmiştir” dediği ‘1915’ trajedisini, bırakın ‘soykırım’ diye adlandırmayı, bazı durumlarda ‘katliam’ terimini bile kullanmaktan kaçınırken (hatta bazıları ‘asıl Ermeniler Türkleri öldürdü’ derken), resmi rakamlara göre 13.806 kişinin öldürüldüğü Dersim Harekatları’na, 111 kişinin öldürüldüğü Kahramanmaraş katliamına bile ad koymaktan kaçınırken, Hocalı’da 613 kişinin ölümüne, tereddütsüz şekilde ‘soykırım’ demesinin ideolojik olduğu açık.(‘Soykırım’ teriminin kapsamı ve tarihçesi için bkz. “1915’e ad ver(eme)mek: Aghed, Medz Yegern, Soykırım” Okumak için tıklayın)
İMAL EDİLMİŞ FOTOĞRAFLAR
Bugün Azeri-Türk cephesinin propaganda savaşında kullandıkları korkunç ölüm görüntülerinin de ilginç bir hikayesi var. Olayların hemen arkasından Rus gazeteci Yuri Romanov’la birlikte helikopterle bölgeye giden Azeri fotoğrafçı Cengiz Mustafayev ilk kez 28 Şubat’ta bazı çekimler yapmıştı. Mustafayev 1 Mart’ta bölgeye tekrar gitmişti. 2 Mart’ta da uluslar arası basından bir grup bölgeye götürülmüş ve Azeri propagandası başlamıştı. Ermeni tarafına göre Mustafayev’in ilk çekimlerini gören kişiler bugün propaganda sitelerinde yer alan sahneleri o tarihte görmediklerini söylüyorlardı. (Nitekim o döneme ait Türkiye gazetelerinde bugün gördüğümüz fotoğraflara kadar korkunç fotoğraflar yoktu.) İddiaya göre Azeri yöneticilerin yönlendirmesiyle Mustafayev, ikinci ziyaretinde ölü bedenlere bazı müdahaleler, rötuşlar yaparak bugün görende dehşet uyandıran fotoğrafları “imal etmişti”. Zaman içinde ‘Hocalı albümü’ büyüdükçe büyüdü.
Gerçekten de bugün çeşitli internet sitelerinde yer alan korkunç fotoğraflar arasında neredeyse yüz yıllık iskeletler, kolaj olduğu anlaşılan fotoğraflar, Nazi toplama kamplarından sahneler, Karabağ’ın başka bölgelerinde yaşanan olaylara, 1978 Kahramanmaraş Katliamı’na,1983 Erzincan Depremi’ne,1998-1999 Kosova Savaşı’na dair fotoğraflar, hatta ve hatta 1922’de Tiflis’te suikasta kurban giden Cemal Paşa’nın musalla taşı üzerindeki ünlü fotoğrafı bile var. Cengiz Mustafayev, 15 Haziran 1992’de Eskeran yakınlarındaki çatışmaları filme çekerken öldüğü için bu konudaki gerçeği öğrenmek mümkün olmadı. Bu sürecin ve fotoğrafların imal edilmiş olduğuna dair Ermeni iddiaları, Türkçe hariç çeşitli dillerde şu sitede kanıtlanmaya çalışılıyor: http://www.xocali.net/ Fotoğrafları inceleyerek kendiniz bir karara varabilirsiniz. Fotoğrafların gerçek kaynaklarını bulmakta Google Image programı yardımcı olacaktır.
Özet Kaynakça: Değişen Dünya Düzeninde Kafkasya, Derleyen: Okan Yeşilot, Kitabevi Yayınları, 2005; Pınar İpek, “Azerbaijan’s Foreign Policy and Challenges for Energy Security, Middle East Journal, Vol. 63, No. 2 (Spring, 2009): 229-239; Svante E. Cornell, Small Nations and Great Powers: A Study of Ethnopolitical Conflict In The Caucasus, Ricmond, Surrey: Curzon, 2001; R. H. Dekmejian, “Soviet-Turkish Relations and Politics in the Armenia SSR,” Soviet Studies, Vol. 19, no. 4 (April, 1968): 510-525; The Karabagh File, Documents and Facts on the Mountainous Karabagh 1918-1988, Yayına Hazırlayan: Gerard Libaridian, The Zoryan Instutute, 1988; Thomas de Waal, Black Garden, Armenia and Azerbaijan Through Peace and War, 10th Year Anniversary Edition, Revised and Updated, NYU Press, 2013; Human Rights Raporu, “Azerbaijan: Seven Years of Conflict in Nagorno-Karabakh”, 1994,http://www.hrw.org/reports/pdfs/a/azerbjn/azerbaij94d.pdf , Milliyet Gazetesi (İnternet) Arşivi, özellikle Moskova muhabiri Cenk Başlamış’ın haberleri.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016