Bekir AĞIRDIR
Büyükşehir Belediyeleri Kanunu hamlesi ve etrafında oluşan muhalefetin gerekçeleri bir kez daha yönetim meselemizi ne kadar tartışmaya ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Ne kanunun gerekçesi ne de muhalefet olarak söylenenler gerçek sorunun özü ile ilgili.
Öncelikle şu noktada bir mutabakat gerekiyor, bugünkü yönetim sistemimiz sürdürülemez. Ne siyasi olarak ne sosyolojik ve ekonomik olarak ne de teknik olarak. Kürt meselesi dahil bir çok siyasi meselenin en önemli boyutlarından bir tanesi yönetim meselesi. Fakat bu mesele böyle paldır küldür bazı düzenlemeler yapılarak da aşılamaz. Yönetim sisteminin yeniden yapılanmasını, tüm boyutları, kapsamı, kademeleriyle yani çok daha bütünlüklü olarak tartışmalıyız.
Önce tüm siyasi aktörlerin zihni değişime ihtiyacı var. Tüm partilerin, hatta PKK’nın bile, şöyle bir bakışı var: Yönetimler hizmet üretir, yurttaşlar da bu hizmetlerin alıcısıdır yani tüketicidir. Partilerin programları, vaatleri bu hizmetlerin neler olacağı, vatandaşın ayağına hangi hizmetlerin götürüleceği üzerine.
Halbuki yurttaşlara tüketici olarak bakmaktan başlıyor birinci yanlış. Günümüzde kimlik talepleri ve politikaları sonrası geldiğimiz yerde yurttaşlar daha çok tüketmek isteyen tüketicilerden değil yalnızca. Yurttaş olmak aynı zamanda daha çok kamusal özne olmak isteyen, kendini ve kimliğini yaşamak, kendine ve kimliğine göre hayata müdahale edebilmek isteyen insan olmak demek.
Kısaca “aktif yurttaş” olmak bugünün dünyasında ve yaşamakta olduğumuz sorunlar içinde daha geçerli bir talep.
Bu noktadan bakınca aktif yurttaş olma talebi, yönetim sisteminin hiyerarşisini yeniden düzenlemekten ibaret bir sorun değil. Sorun katılım sorunu, katılımın hangi seviyelerde, hangi araç ve yöntemlerle gerçekleşeceği sorunu.
Her yerelleşme demokratikleşme potansiyeli taşır mı?
İkinci zihni sorun yerel yönetimler ya da daha geniş tanımıyla yerelleşme meselesi. Her yerelleşme demokratikleşme anlamına gelmeyebilir. Eğer farklı siyasi ve sosyolojik kümelenmelerin bu mekanizmalar içinde karar alma gücünü nasıl paylaşacakları, dengenin nasıl ve nerede oluşacağı gibi meselelere cevap arayan ve üreten bir yönetim sistemi değil de yalnızca hiyerarşik düzenlemeler içeren bir yönetim reformu konuşuyorsak bu reform demokratikleşme anlamına gelmez.
Örgütlenme ve ifade özgürlüğünü tam olarak sağlamadan, siyasetin demokratikleşmesi tamamlanmadan, toplumda hoşgörü eşiğini yükseltecek, bir arada yaşamanın kurum ve kurallarını iyileştirmeden yapılacak yerelleşmeden demokratikleşme değil, örgütlü azınlığın sessiz çoğunluğa tahakkümü çıkma olasılığı yüksektir.
Tek tip yönetim modeli değil çoklu model
Yönetim sisteminin ister bir ucundan reforme etmek için olsun ister tümüyle yeniden yapılandırmak için olsun, başlangıçta bir başka zihni berraklığa ihtiyaç var: tek tipli yerelleşme olmaz, olmamalıdır. Var olan yerleşimler, sürmekte olan ve gelecekte de süreceği kesin olan göç dikkate alındığında farklı yerleşim modellerinin, farklı gündelik hayatların, farklı sosyolojik yapılanma ve dağılımların oluşmakta olduğu açık. Bu nedenle de farklı yerleşim biçimlerinde veya farklı bölgelerde farklı ihtiyaç ve talepler var. Örneğin Kürtlerin talepleriyle Karadenizlilerin talepleri farklı. Bu nedenle de farklı modeller düşünmek durumundayız.
Tüm bunları bir arada düşününce de çok daha genel planda bir yönetim kademelenmesi ihtiyacını görmemiz gerekir. Evrensel olandan yerele doğru bir yönetim vizyonuna ihtiyaç var.
Güç paylaşımı hangi kademelerde hangi katılım mekanizmalarıyla gerçekleşecek düşünmeliyiz. Küresel – ulusal – bölgesel – yerel kademelenmeye cevap üreten bir sistem tasarlamak ve her bir adımı bu genel vizyon içinden düşünmek durumundayız.
Küresel ve ulusal boyutları düşünülmeden yerelleşme olmaz
Var olan küresel yapılanmaların da aynı biçimde reforma zorlandığı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, IMF ve NATO gibi yapılanmaların dünyadaki yeni güç dağılımındaki değişimler nedeniyle zorlanmakta oldukları ve değişime cevap üretemezlerse yerlerine yeni yapıların oluşacağı açık.
Ulusal seviyede ulus devlet birçok fonksiyonunu, yetki ve sorumluluğunu gerek ulus ötesi küresel yapılanmalara gerek yerellere kaybediyor. Ama öte yandan da örneğin çevre gibi bazı sorunlara karşı mücadele ve müdahale için de ulus devletin dışında henüz daha iyi bir yönetim aygıtı yok. Bu nedenle ulus devletin de yeniden yapılanmasına, yeni rol tanımlarına ihtiyaç var. Yönetimi aşağıya doğru bölgesel ve yerel kademelerindeki rol dağılımının, karar süreçlerinin daha demokratik ve katılımcı yolla yeniden tasarlamak gerekiyor.
Eğer bu kademelenme vizyonu olmadan ve aksine ulus devletin vesayetini kaldırmadan yapılacak yönetim reformu ileri doğru ve hayatın ihtiyaçlarına cevap üretemeyeceği açıktır. Aksine tartışılmakta olan Büyükşehir Kanunu böyle bir vizyon ima etmediği gibi merkezin vesayetini de artırmaktadır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025