Bekir AĞIRDIR
Haziran genel seçimlerine dönük en büyük merak konularından birisi HDP’nin barajı geçip, geçemeyeceğini sorusunun cevabı olduğu anlaşılıyor. Bu merak gerçekçi de çünkü HDP’nin parti olarak girip, girmeyeceği ve girerse de barajı geçip, geçememesi 8 Haziran sabahı oluşacak seçim aritmetiğini doğrudan etkileyecek sonuçlar doğuracak. Çıkacak sonucun meclis aritmetiğinden öte ülkenin geleceğini etkileyecek siyasal sonuçlar doğuracağı da çok açık.
HDP yönetiminin kararlı bir biçimde seçime parti olarak girmeyi hedeflemesinin ve söylemesinin anlaşılır tarafları var. BDP’den HDP’ye dönüşürken Türkiyelileşme hedefinin önüne koymuş, bu yolda örgütlenmeye ve kongrelerini yapmaya çalışan bir partinin bunu söylemesi doğal. Yoksa bu hedef ilk günden gevşer, katılımları ve örgütlenme heyecanını düşürürdü. Ama hedefin önemli handikapları olduğu da açık.
Bu nedenle HDP yönetimi son güne kadar bu hedefe kilitleneceği ve o gün nihai bir değerlendirme yapacağı beklenmelidir.
Asıl soru, HDP’nin barajı geçebilmek için hangi strateji, politika ve söylemi geliştireceği üzerinedir. Kamuoyundaki Kürt siyasetini ve HDP yönetimini acemi sanan ve hatta küçümseyen ya da gizli pazarlıklarla suçlayan, olası risklere karşı uyarıdan çok korkutmayı hedefleyen tartışmalar bir yana, HDP’nin meselenin risklerini ve fırsatlarını gerektiği biçimde değerlendirmekte olduğunu sanıyorum.
Önce bazı sayıları anımsamakta yarar var. Aşağıdaki tabloda gördüğünüz gibi 2011 genel seçimlerindeki alınan oy da 2014 yerel seçimlerindeki alınan oy da barajın epey ırağında kalıyor.
2011 Genel Seçim |
2014 Yerel Seçim |
|
Seçmen |
52.806.322 |
52.698.854 |
Katılım (%) |
83,20 |
89,90 |
Kullanılan Oy |
43.914.948 |
46.828.412 |
Geçerli Oy |
42.941.763 |
44.899.584 |
BDP’li adaylar |
2.435.133 |
2.961.194 |
BDP’li adaylar |
% 5.7 |
% 6.6 |
Ama denebilir ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki Selahattin Demirtaş oyu asıl çıkış noktasıdır. Bu yaklaşım doğrudur ama 6-7-8 Ekim olaylarının Demirtaş’ın aldığı 3.6 milyon oyu zedeleyip, zedelemediğini ya da o heyecanın aynı dirilikte sürüp, sürmediğini bilemiyoruz.
7 Haziran genel seçimlerinde katılımın yine yüzde 80’ler mertebesinde olacağını varsayarsak kabaca 45-46 milyon geçerli oy içinde HDP’nin 4.6 milyon oy eşiğini aşması gerekmektedir.
HDP oyu hangi demografik, sosyolojik ve kültürel kümelerden gelecek olan artışlarla barajı aşma noktasına gelebilir? İlk ve doğal olan oy artış kaynağı Kürt seçmen olacaktır elbette. Peki, bu olasılık ne denli güçlüdür?
Önce KONDA araştırmalarına ve yine KONDA’nın yaptığı seçim analizlerine dayanarak Kürt ve Zaza’ların oy dağılımlarını not edeyim. Kürtlerin tüm ülke genelindeki siyasi tercihlerine bakıldığında Ak Parti yüzde 49, HDP yüzde 40, diğer partiler de yüzde 11 oranında. Zaza’larda ise Ak Parti yüzde 52, HDP yüzde 22, diğer partiler de ağırlığı CHP olmak üzere yüzde 26 oranında.
KONDA’nın gerçekleştirdiği Kürt meselesi ve Türkiye’nin toplumsal yapısına dair araştırmalara göre Kürt seçmen nüfus yüzde 15 oranındadır ki bu oran da yaklaşık 7 milyon seçmene tekabül etmektedir. Yukarıdaki oranlara uygulandığında Ak Parti’ye oy veren Kürt/Zaza seçmen 3,4 milyon, BDP / HDP’ye oy veren Kürt/Zaza seçmen ise 2,6 milyon dolayındadır. Ki bu rakamlar 2011 genel ve 2014 yerel seçimleri ile de benzer ve tutarlıdır.
Yine KONDA bulguları farklı siyasi tercihte bulunan bu iki Kürt/Zaza seçmen kümesinin yalnızca siyasi tercih farklılaşması ötesinde siyasi kutuplaşma içinde de olduklarını göstermektedir. Kutuplaşma ve siyasi tercih farklılığının Kürtler arasındaki demografik, sosyolojik ve kültürel farklılıklarından mı beslendiği sorusu anlamlı olacaktır.
HDP seçmeni Kürtler daha erkek, daha genç, daha eğitimlidir. Yine HDP seçmeni Kürtler’in dindarlık seviyeleri biraz daha düşük, hayat tarzları daha sekülerdir. HDP seçmeni daha yoksul ve daha metropollüdür. Ak Parti’li Kürtler ile HDP’li Kürtler arasında bariz demografik ve ekonomik farklılıklar vardır.
KONDA’nın gerçekleştirdiği Kürt Meselesi Algı ve Beklentiler Araştırmasının yorum ve değerlendirmelerinde Murat Somer’in tespitiyle, tarihsel perspektiften bakınca Kürtler arasında bir başka açıdan da farklılaşmış iki kümeden söz etmek mümkündür. Kürtlerin bir kesimi yüzyıllardır devlete yakın olmuş, devletin bazı imkanlarından yararlanmış, diğer bir kesimi ise devlete muhalif kalmıştır. Bu iki küme arasındaki siyasi farklılaşma böylesi farklı süreçlerde yaşanan geçmişin de ürünüdür de aynı zamanda.
Özetlersek, ister dindar / seküler, ister devlete yakın / muhalif ayrımından bakalım, istersek de aralarındaki siyasal kutuplaşma ve siyasi tercih farklılığından bakalım Kürtler arasında net bir ikili yapı gözlenmektedir. Bu nedenle de iki kümenin siyasi tercihleri arasındaki geçişgenlik son derece düşük olacaktır. Nitekim son 12 yılın seçim sonuçları da bu durumu teyit etmektedir.
HDP’nin lehine olacak unsur ise, bölge ve metropoller dışında ülkenin dört bir yanına dağılmış, bulundukları mahalde sayıları anlamlı büyüklükte olmadığı için aday çıkaramamış, bu nedenlerle de ağırlıkları hakkında tam da fikrimizin olmadığı dağınık Kürtlerden gelecek oylardır.
Bu nedenle kimlik üzerinden değil coğrafya üzerinden risk ve fırsatlara bakmak gerekir. Aşağıdaki tablo 2014 yerel seçimlerin sonuçlarını seçim çevreleri büyüklüklerine göre gruplamaya dayanmaktadır.
Seçim çevresi grubu |
Seçmen |
Geçerli oy |
BDP/HDP |
BDP/HDP |
2 büyük metropol (3 milyon +) |
13.604.821 |
11.629.317 |
463.886 |
% 4,0 |
8 metropol (1-3 milyon) |
12.845.012 |
10.953.079 |
474.895 |
% 4,3 |
Diğer 21 büyükşehir (1 milyon altı) |
14.260.405 |
12.094.815 |
1.171.578 |
% 9,7 |
51 Şehir |
11.988.616 |
10.222.373 |
850.835 |
% 8,3 |
Tablodan da anlaşıldığı gibi HDP’nin oyunun asıl metropollerde artırması gerekmektedir. En büyük 8 metropolde HDP oyunun en az üç katına çıkarılmadan barajı aşmak çok zor olacaktır.
Kaldı ki Selahattin Demirtaş’ın aldığı oy ve bu oyların illere dağılımı esas alınırsa baraj geçilebilse bile milletvekilliği sayısı en fazla 5-6 milletvekili artmaktadır. Yani HDP’nin barajı geçebileceği oyu yalnızca bölgesindeki artışla sağlaması anlamlı milletvekili sayısı değişikliği üretmeyecektir.
Bir başka nokta, HDP’ye dönüşme sürecinde üretilen yol arkadaşlıklarının, ittifakların aktörleri olan geleneksel sol, sosyalist parti ve akımların şimdiye kadarki seçimler üzerinden bakıldığında ortaya çıkan seçmen içindeki büyüklükleri de barajı aşmaya yetmediği gerçeğidir.
Dolayısıyla HDP’nin Kürtlere ve bölgeye, şimdiye kadar ki oluşturulmuş ittifaklara sıkışmayan bir oy artışına ihtiyacı vardır. HDP’nin strateji ve politikasının kültürel kimliklerin ve geleneksel ittifakların dışından oluşturulması gerekmektedir. HDP’leşme ya da Türkiyelileşme projesinin de bu olması gerekir. Bu da Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki “radikal demokrasi” söylemidir.
Eğer HDP söylemin içini doldurabilir, aday listelerini bu içeriğe uygun düzenleyebilirse başarılı olabilir. Ama bunun için de önce bu politikaların ve söylemin hedefi olacak özgürlükçü ve demokrat Türklerin de ihtiyaç ve taleplerinin dikkate alınması gerekir. Hele potansiyel oyun kaynağı olan bu kesimde korkuları depreştirecek, “gerekirse parlamento dışı kalırız, nasıl olsa hayatın her alanında örgütlüyüz” türü söylemlerden vazgeçilmesi gerekir. Bunun yolu da gerçekten Türk-Kürt demeden toplumun önüne bir demokrasi ütopyası koymakla mümkündür. HDP bunu yapabilecek mi göreceğiz.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025