Beril DEDEOĞLU
Çatışmasızlık bölgesi İdlib’de çatışmaların bitirilmesi için çağrılar yapılıyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin çağrılarında, Esad’ın kitle imha silahları kullanmaması konusu öne çıkıyor. Bu durumda konvansiyonel silahların kullanılmasına göz yumulabileceği sonucu çıkıyor.
Türkiye ve yine bazı Avrupa ülkeleri, çatışmaların tümüyle durdurulması ve radikal silahlı grupların bölgeden çıkmaları için müzakerelere şans tanınmasını talep ediyor.
Bi çok başka devlet ise sessiz. Sadece yeni göç dalgası kendi topraklarına ulaşmasın diye önlemler alıyorlar. Bu önlemler de genel olarak sınırların duvarlarını yükseltmek şeklinde oluyor.
İdlib’deki çatışmasızlığın üç garantöründen ikisi ise, çatışmaların devam etmesi yönünde açıklamalar yapıyorlar. Çatışmaların durdurulması için çağırı yapanların temel gerekçesi, insani nedenler. Diğer bir ifadeyle sivillerin öldürülmesi ve göçe zorlanmalarının önüne geçilmesi için çağırıda bulunuluyor.
Muhatap Rusya
Suriye ya da Ortadoğu’nun herhangi bir yerinde sivillerin ölümünden kimsenin uykuları kaçmıyor aslında. Saddam, Mübarek ve Esad kendi yurttaşlarını öldürdüler ve ölenlerin alt kimlikleri suskunlukların nedeni oldu. Buradaki esas mesele, öldürenin iktidarda kalmasının istenip istenmediği ile ilgili. Diğer bir ifadeyle İdlib meselesi Esad rejiminin tüm ülkede iktidarını pekiştirmesi ve dini-etnik gruplardan hangisiyle isterse onunla görüşerek devleti yeniden inşa etmesi.
ABD ve bazı AB devletlerinin kimyasal silah kullanılmasını kırmızı çizgi olarak açıklamalarının nedeni ise, kendi etki alanlarındaki örgütlerin Esad denetimine geçecek olması. Koşullar farklı olsaydı, bu ülkeler Esad ile doğrudan ilişki kurar ve yine bölgedeki beklentilerine uygun politikalar geliştirebilirlerdi.
Ancak bugün önlerinde Rusya engeli bulunuyor.
En önemli sorun, İdlib’e yönelik çağırıların muhatabının bulunmamasıyla ilgili. Hemen her devlet, Esad rejimine sesleniyor. Oysa askeri operasyonların kumandanı Suriye değil, Rusya. Hemen her devlet, bir taraftan da yüzünü BM’ye çeviriyor; Rusya orada da veto hakkına sahip. Dolaysıyla çağrıların bir kısmı boşluğa gidiyor, bir kısmı ise dolaylı yoldan Rusya’ya yapılıyor.
Müzakere esastır
Rusya, “çatışmalar dursun, insanlar ölüyor” uyarılarıyla politika değiştiren bir ülke değil. Terörle mücadele ettiği gerekçesini kullanıyor, tıpkı Afganistan ve Irak’ta ABD ve koalisyon güçlerinin yaptığı gibi. Dolayısıyla kimsenin fazla ağzını açacak durumu yok.
Ayrıca, Rusya terörle nasıl mücadele ettiğini daha önce defalarca göstermiş bir ülke. 2002’de Moskova Tiyatrosu baskınında 50 teröristle birlikte 117 sivil, 2004’teki Beslan olayında da teröristlerle birlikte çoğu çocuk 331 kişi öldürülmüştü. Bu, Rusya’nın bir grup teröristi bertaraf etmek için herkesi öldürmekten çekinmediğini ortaya koymuştu.
İdlib çığlığı, doğrudan Rusya’nın duyması gereken bir çağrı. Rusya’yı durdurmak ise tek tek devletlerin başarabileceği bir şey değil. Dolayısıyla bu noktada yapılabilecekler sınırlı. En makul olanı, Rusya’yı siyaseten geri adım atmaya zorlamayacak, ama silahı bırakmasını sağlayacak müzakerelere davet etmek olabilir. Müzakereyi ise Rusya gücünü dengeleyebilecek güçler yapabilir. Bu durumda ABD’ye düşen tehditler savurmak değil, çoğulcu diplomasi masasını teşvik etmek.
İstesek de istemesek de, müzakere olmadığında Türkiye’nin güney komşusu adeta Rusya olacak ve Rusya kimseyle müzakere etme ihtiyacı duymayacak hale gelecek. Türkiye’nin çığlıkları hem insanlık adına hem de olası riskler için dünyayı göreve çağırmak için.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2019
15.02.2019
13.02.2019
25.01.2019
16.01.2019
11.01.2019
9.02.2019
4.02.2019
2.02.2019
28.12.2018