Berrin Sönmez
Ekonomik alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için sadece ücret eşitliği yeterli olmasa bile yine de nafaka konusunda Dünya Ekonomik Forumu'nun raporundaki öngörüleri önemli bir veri kabul edebiliriz. Buna göre ekonomik alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına hizmet edecek olan eşit ücrete ulaşılması için öngörülen 217 yıl sonra konuşalım nafaka meselesini.
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 30 Eylül tarihli bir sempozyuma ev sahipliği yaptı. Sempozyumda, Yargıtay üyesi hakimler ve öğretim üyesi hukukçular da tebliğ sundu. E ne var bunda? Bir hukuk fakültesinde yüksek yargı üyesi hakimlerin, öğretim üyelerinin tebliğ sunması gayet doğal denebilir. Doğal olmayan kısmı gazete haberlerine yansımasa da sempozyumu izleyen feministlerin aktarımında çıkıyor karşımıza. Yargıtay üyesi bir hakimin tebliğini sunarken konuşmasına “mağdur babalara selam” vererek başlaması acayip. İhsas-ı rey gibi bir hukuk ilkesinden söz edecek değilim. Hukuk ilkeleri rafa kalkalı çok oldu, biliyorum. Bu bilimsel(!) toplantının adıyla karşılaştırılınca ortaya çıkıyor selamın abesliği. Adı, Süresiz Nafakaya Adil Çözüm Sempozyumu.
Süresiz nafaka diğer adıyla yoksulluk nafakası çocuklara verilmiyor. Sadece boşanma halinde yoksulluğa düşecek olan boşanılmış eşe verilen nafakanın adı süresiz nafaka. Yani babalıkla alakası yok. Babalıkla alakası olmayan süresiz nafakaya karşı çıkanların nafakaya süre sınırı getirilmesi talepleri doğrultusunda yapılan bir toplantı bu. O selam, mağdur babalar adıyla ülke gündemini işgal edenlere veriliyor.
Ne diyordu bu mağdur olduklarını iddia eden babalar, hatırlayalım. “Çocuk haczine son” diyor ve velayet sahibi olmayan ebeveynin çocuğuyla kişisel ilişki geliştirmesi için yapacağı özel görüşmelere diğer ebeveynin zorluk çıkarmasına itiraz ediyorlardı. Çocuğunu görebilmek için icra dairesine para yatırmak mecburiyetine karşı çıkıyor ve bu nedenle mağdur olduklarını söylüyorlardı. Yüksek hakim süresiz nafaka ile çocuk görüşmesi arasında nasıl bir ilişki kuruyor da mağdur(!) babalara selam veriyor, anlaşılmayan acayip olan bu. Ya da kafaların arkasındaki niyetleri açık eden…
Milliyet’ten Çiğdem Yılmaz’ın sempozyum hakkındaki haberine göre, bir Yargıtay üyesi de yoksulluk nafakasının kadını zayıf, çaresiz kıldığını düşünüyor: “Sevil Kartal: Bir de kadın aciz bir varlık değil. Kadın geçimini sağlayabilir.” El hak doğru, kadın aciz bir varlık değil ve o boşanma hakkı gibi boşanma hakkını kullanabilmenin aracı olan o nafaka hakkını kadınlar sırf aciz varlıklar olmadıkları için söke söke almışlardı.
Uzun mücadelelerle elde edilmiş kadın kazanımlarından biri olan nafaka hakkı cinsiyet eşitsizliğini giderme, eşitliği sağlama çabalarına ilişkin mekanizmalardan. Nafaka düzenlemesi, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanıncaya kadar kullanılması gereken özel önlemlerdendir. Nafakaya bir ila beş yıl arasında süre sınırı getirilmesini, kadını güçlendirecek bir uygulama olarak değerlendirmiş Sevil Kartal da kimi hukukçular gibi. Yanlış. Tümüyle yanlış. Nafakanın sınırlanması kadını güçlendirmez. Kadının güçlenmesiyle nafaka hakkı kaldırılabilir. Kadının güçlenmesiyle yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla nafaka, hak olmaktan çıkabilir. Ne zaman derseniz cevabı Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunda bulmak mümkün. Sivil Sayfalar’ın rapordaki Türkiye bölümü hakkındaki haberi bize 217 yıl sonra cevabını veriyor. Haberin ilgili bölümünü aynen okuyalım:
“ …cinsiyet eşitsizliği uçurumu kapanacağı yerde daha da büyüyor. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 100 yıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olması içinse 217 yıl beklemesi gerekiyor. Rapora göre Türkiye, cinsiyet eşitsizliği uçurumunda 140 ülke arasında 2016 yılında 130’uncu sıradayken, 2017 yılında 131’inci sıraya geriledi.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için dünya çapında yürütülen kampanyalara rağmen bu alanda ilerleme değil gerileme gözleniyor. Çünkü World Economic Forum yani Dünya Ekonomik Forumu’nun 140 ülke üzerinde yaptığı toplumsal cinsiyet araştırmasına göre cinsiyet eşitliği için 2016 yılında 83 yıl geçmesi gerekirken, 2017 yılındaki araştırmaya göre artık 83 değil 100 yıl geçmesi gerekecek.
Kadınların erkeklerle eşit ücreti 2016 yılında 170 yıl sonra alabileceği öngörülürken, 2017 verilerine göre kadınların erkeklerle aynı ücreti almaları ancak 217 yıl sonra mümkün olabilecek.”
Ekonomik alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için sadece ücret eşitliği yeterli olmasa bile yine de nafaka konusunda rapor öngörülerini önemli bir veri kabul edebiliriz. Buna göre ekonomik alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına hizmet edecek olan eşit ücrete ulaşılması için öngörülen 217 yıl sonra konuşalım nafaka meselesini. Gerçekten adil çözüm isteniyorsa mevcut 100 günlük eylem planından çıkarılıp iki asır sonraki eylem planlarına alınmalı. Tabi küresel cinsiyet uçurumunda yıldan yıla izlenen gerilemeyi durdurup, eşitlik yönünde ilerleme sağlanarak bu iki asırlık süreyi çok yakın zamanlara çekmek de mümkün.
Hükümetiyle, hukukçularıyla, sözüm ona mağdur babalarıyla, Boşanmış Aileler Platformu’yla el birliği yapıp toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması mağdur(!) babalara da nafaka ödemek istemeyen erkeklere de en az kadınlar kadar gerekli. Fakat cinsiyet eşitliği sağlanmadan yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilmesi, nafaka karşıtlarının kopardığı yaygaradan çok daha büyük ve gerçek toplumsal sorunlara yol açar. Eşitsizlik uçurumunun dibindeki, son on ülke arasında yer alan Türkiye’nin, eşitlik konusunda hayli iyi olan ilk on ülkedeki düzenlemelere yönelmesi mevcut eşitsizlik sorununu daha da ağırlaştırır.
10 Ekimde bu konuyla ilgili bir çalıştay düzenleyeceği duyulan ama Başkent Kadın Platformu’nu (henüz?) davet etmeyen Adalet Bakanlığı, uluslararası örnekler söyleminin, eşitsizlik uçurumu nedeniyle işlevsiz kalacağını umarım görür.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
4.10.2025
21.09.2025
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025