Berrin Sönmez
Yalana, sahtekarlığa sığınarak kendilerini gizledikleri takdirde eşcinsellik olgusundan rahatsız olmayacak muhtemelen çoğunluk. Bilakis tarih boyunca görüldüğü üzere biseksüel/lezbiyen davranışlarını, kuytu köşelerde yaşamayı tercih edecek pek çok insan bugün sureta eşcinsel düşmanı geçinerek insan hakları kavramının dini söylemi olan kul hakkına giriyor.
Sahne tozu yutmayı andırıyor hak savunuculuğu. Tiyatrocunun özel yaşamına dair fırtınalar, acı-tatlı gelişmeler oyunu durdurmaz ya. “Show must go on” ruhuyla takip ediliyor gündem. Veya daha yerinde bir ifadeyle değişen gündeme inat, hak ihlallerini teşhir etme işi, savunucunun değişmeyen gündemi. Biraz “takıntılı kişilik” görüntüsüyle biraz kendini tekrar eden yazılarla inadına yaşamak hali sanırım. Bizde malzeme bol oysa değişen gündemde her an yeni ihlaller var. Ancak takıntı bu ya bir konuyu bitirmeden diğerine geçemiyorum. Hatırlanacağı üzere 8 Mart feminist gece yürüyüşüne yönelik saldırılar nedeniyle araya giren Islık ezan ve İslamî feminizme saldırı başlıklı zorunlu yazıdan önce takip ettiğim, sizlerle dertleşircesine yazdığım bir konu vardı. Camilerde kadın düşmanı dua eylemi… Belki biraz lafı fazla uzattığım için belki bir dokun bin ah işit misali çok dertli olduğum için iki yazıda tamamlayamadığım.
Bugün o eylem afişindeki sloganın ikinci kısmıyla aslında sona sakladığım meselenin bam teliyle aynı konuya devam etmek istiyorum. “Eşcinsellik terörü” ifadesi dindarlar arasında sihirli sözcük etkisine sahip çünkü. Açıkça konuşulmayan bazı “cıss” konulardan birisi. Kadın düşmanı olmayanların hatta kadın erkek eşitliğine inananların da dilini ısırırcasına toplumsal cinsiyet rejjmini destekler pozisyon alışına sebep eşcinsellik. Hatta feminizm karşıtlığının gerekçesi olarak sunulan da feministler ile eşcinsel örgütlerin iç içeliği.
Dinbaz tanımının içine yerleştiremediğim pek çok dindar kadın ve erkek var toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı çıkan. Kadın düşmanı aile kutsayıcılarının 8 Mart dua eylemini desteklemediği halde kampanya afişindeki “toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşcinsellik terörü” ifadesini açıkça reddetmeyen dindarlardan söz ediyorum. Oysa lafa gelince sık tekrarlanır, insanın tenden ibaret olmadığı. Tendeki canda eşitliği kabule yanaşmaları beklenir. Zira toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı, biyolojik varlığın ötesindeki insani vasıflardan söz ediyor. Afişte yer alan sloganın ikinci kısmı eşcinselliği, terör ve insanlık suçu ilan ediyordu. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve eşcinsellik olgusunu terör ve insanlık suçu ilan eden zihniyet, İslam’ın yaptığı en önemli devrimi, insanların eşitliği anlayışını suç sayarken İslamcıların sessizce destek vermesi affedilir gibi değil. Batıla bulanmış bu din anlayışına prim verenlere yüksek sesle itiraz şart. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının eşcinselliğin yaygınlaşmasına, meşrulaşmasına hizmet ettiği iddiasıysa ataerkil ve batıl din yorumlarının uydurma iddiası.
Akademinin toplumsal cinsiyet kavramsallaştırmasından önceki binlerce yıllık eşcinsel varlığını yok sayarak yeni icat edilmiş gibi davranmaları, nasıl isimlendirilir bilmiyorum. Bir yanda “bütün dinlerde günah” derken diğer yanda bütün dinlerin andığı bir olgunun modernitenin icadı sayılması akıl alır gibi değil. İnsana ve inanca dair pek çok konuda “hiç kimse sınanmadığının günahkarı değildir” veya “kimse sınanmadığı günahın masumu değildir” retorikleriyle avunulurken diğer yanda aynı kaldırımda yürümeyecek kadar LGBTİ+ düşmanlığı, inandığı gibi yaşamadığını gösteriyor, dindarın. Hadi düşmanlık ağır kaçtıysa yok sayma diyelim ama o da aynı derecede kusurlu hareket. Sınanmadığı günahın masumu olmadığını idrak etme olgunluğuna erişenlerden eşcinseller için de sosyal hayatta eşitlik talep etmesi beklenir. Şimdi burada sıkça tekrar ettiğim günah inancı da LGBTİ+ bireylerin itirazlarıyla karşılanacak kuşkusuz. Fakat bu da benim inancım ve kimse inanmak zorunda olmadığı gibi ben de inancımı değiştirmek zorunda değilim.. Dindarın eşcinsellikle imtihanı pek çok açıdan nazik konu malum görmezden gelmek ve düşmanlık gibi seçilen kelimeler de ayrı ayrı sorunlar yaratıyor.

LGBTİ bir bireyin kolundaki dövmede “eşitlik” yazıyor…
Dindarlarca bu nazik konu hep üstü kapalı geçilerek ret kolaycılığına saplanılır. Üstelik tarihte ve günümüzde biseksüellerin çokluğu bilinirken LGBTİ+ bireyleri yok saymanın altında da sadece sahtekarlık beklentisinin yattığı söylenebilir. Her gerçek, her yerde söylenmez minvali ilkeler geliştirildiğinden Müslüman kitleler, açık yüreklilikle düşüncelerini ifade etmekten kaçınırlar. Allâh’a kulluk bağının, yeryüzünde bireyin özgür iradesini sınırladığına dair kuvvetli inanışlar vardır. Üstelik ümmet kavramını, tüm Müslümanları içine alan sanal bir siyasal birlik algısına, İslamcılığın kızıl elmasına dönüştürdükleri için bireysel özgürleri inkara yönelme anlayışı çok yaygın. Kısacası hangi siyasal eğilimden olursa olsun günümüz dindarlarının büyük kısmı insanın, günah işleme özgürlüğüyle yaratılarak yeryüzüne gönderildiğini kabule yanaşmaz. İlla ki nizam verme görevini kendi üstüne alacak. Allâh’ın kuluna tanıdığı özgürlüğü, kendi din yorumunun tekeline alarak tek tip Müslüman inşa etmekle vazifeli sayar kendisini. Peygamberlerin dahi sadece cennetle müjdeleyici ve azaptan haberdar edici olduğu ayetlerle açıkça bildirilmiştir. Hal böyleyken peygamberimize verilmeyen yetkinin kendi uhdesinde olduğuna inanmak, günümüz dindarlığının sorunlarından. Böylesine ağır inanç sorunu içeriyor mevcut yaklaşım. Kadınlar gibi eşcinselleri de eril şiddetten, ataerki cinayetlerinden koruma görevini devlete yükleyen İstanbul Sözleşmesine ve 6284 sayılı kanununa itiraz eden kitle karşısında bilinçli dindarların çoğunlukla sessiz kalışı en çok bu açıdan üzücü.
Ezcümle kusurları kendilerini gizlemeyişleri, birçoklarına göre. Seçtikleri hayat tarzını kimlik tanımı olarak sunmak yerine tarih boyunca yapıldığı gibi alenen dile getirmeden yaşasalar, çok kişi itiraz etmeyecek. Sorun olarak görülen kişilerin hissettiği gibi olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü haliyle toplumca kabul edilmek istemeleri. Feminizmin, LGBTİ+ örgütleri içermesi de feminizm karşıtlığının gerekçelerinden. Ataerkinin kurduğu, eşitsiz toplumsal cinsiyet rejimiyle ezilmek istenenlerin biraradalığı şaşırtıcı değil oysa. Elbette eşitlik mücadelesi ataerkiye karşı verilirken ortak politika üretilecek, başka bir ihtimal yok. Feministlerle eşcinseller arasındaki iş birliği ve yakınlık, ortak örgütlenme ve ortaklaşarak politika üretme pratikleri özellikle dindar kadınların eşitlik mücadelesine itiraz edilirken sopa niyetine kullanılıyor.
Eşitlikçi dindar kadınların çoğu kendisini böyle tanımlamasa da açıkça söylemek gerekiyor ki Müslüman feministlere karşı koza dönüşen LGBTİ+ ortak eylemselliği, benzemezlerin birlikteliği olarak isimlendiriliyor. Kafası karışık kadınlar tabiriyle açıklanıyor, yüzeysel bakışla. Ama gerçek öyle değil. Derinde inanılmaz benzerlikler var. Başörtülü kadının özgürlük mücadelesiyle LGBTİ+ haklarının gerekçeleri neredeyse tıpa tıp aynı. Yukarıda yazmıştım tekrar edeyim: Hissettiği gibi olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü haliyle toplumsal kabule erişmek, her iki mücadelenin de duygusal arka planını oluşturuyor. Başörtülü kadınların kamusal alanda özgürlük isterken hissettikleri de böyleydi. Tekrar edeyim hissettiği gibi olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü şekilde toplumsal kabul yaşamak bizim de derdimizdi. Belki bu nedenle seküler feminist örgütlerden bile önce LGBTİ+ aktivistleri desteklemişti, başörtülü kadınların mücadelesini. İnsana ve dünyaya, evrene dair ne var ki birbiriyle alakasız olsun zaten. Feminizm neden eşcinsel örgütleri içeriyor, sorusuyla feminizme ve toplumsal cinsiyet eşitliğine itiraz edenlerin kulağına da küpe olsun. 28 Şubat ve devamında özgürlük mücadelemize, tecrübeyle sabit bu LGBTİ+ desteği. Gerçi “onlar varsa biz imzamızı çekiyoruz” diyen dindar insan hakları savunucuları da hatırlar bu desteği ama yok sayarlar. Özellikle hak savunusunda anlık pozisyon alışların çok derininde içsel bir benzerliğin varlığı pek dile getirilmediği için söylemeden geçmek olmazdı. Ayrıca eşcinselliğin günah kabul edilişine delil olarak sunulan Lût kıssasında lanetlenen, eşcinsellik miydi, zorbalık ve hakim zümrenin güç kullanarak topluma, eşcinselliği dayatması mıydı tartışılır.
Yalana, sahtekarlığa sığınarak kendilerini gizledikleri takdirde eşcinsellik olgusundan rahatsız olmayacak muhtemelen çoğunluk. Bilakis tarih boyunca görüldüğü üzere biseksüel/lezbiyen davranışlarını, kuytu köşelerde yaşamayı tercih edecek pek çok insan bugün sureta eşcinsel düşmanı geçinerek insan hakları kavramının dini söylemi olan kul hakkına giriyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024