Cafer Solgun
“Tamam gayet şiirsel yazılar yazıyorsun son zamanlarda ve tamam, güzel de yazıyorsun. Ama yani ‘süreç’le ilgili olup bitenlerle ilgili ne diyorsun? Siyasi gündemle ilgili analizlerini okumaya alışmıştık. Senin gibi kaç tane bağımsız, hakkaniyetli yazar kaldı ki?” diyen okur ve arkadaşlarım oldu son haftalarda. Sağ olsunlar. Bazen siyaset yazmak gelmiyor içimden; doğru. Ama işte Norveç’te veya Avustralya’da değil de Türkiye’de yaşıyoruz; yapacak bir şey yok… Neyse. Sadede gelelim.
Geçtiğimiz ekim ayından bu yana MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve adı, “açılım”, “çözüm”, “barış” olmayan, illa bir isim verecekseniz “terörsüz Türkiye deyin” denilen süreçle ilgili görünürde “beklenen” gelişme halen olmuş değil. Beklenen gelişme, malum, İmralı’dan yapılacak açıklama. Görüntülü olacak, Öcalan yanında bir devlet yetkilisinin de olmasını istiyormuş, açıklama 15 Şubat’ta olacak, DEM Parti ve Avrupa örgütü Öcalan’a tam destek veriyor, Kandil’de kafalar karışık, Mazlum Abdi bekliyoruz dedi, Newroz’a kalmayacak (vb) gibi oldukça “detaylı” kulis bilgileri verildi ama o “açıklama” yapılmadı bir türlü.
Bu anlamda o “beklenen” gelişme olmadı ama ekim ayından bu yana “bir şey olmadı” da denemez. Şöyle ki…
— Bahçeli’nin “Gelsin mecliste DEM Grubunda konuşsun” çıkışı şaşkınlık yaratmıştı; o şaşkınlığın yerini en milliyetçi çevrelerde bile, “Devletin bir bildiği vardır tabii” beklentisi aldı…
— Bu çıkışın (“süreç” de diyemiyoruz, “çıkış” diyelim bari) ardından bir süre “Erdoğan’ın haberi var mıydı yok muydu” gibi anlamsız, cahilce spekülasyonlar yapıldı. Sonra anlaşıldı ki Erdoğan’ın bu tür bir mühim “devlet işinden” habersiz olması düşünülemez, bir “rol dağılımı” söz konusu ve konuyla ilgili Bahçeli ile MHP yetkililerinin daha çok konuşması, kamuoyunda yol açtığı etki bakımından daha faydalı bulunuyor…
— Tesadüf olduğunu sanmıyorum: Ortada Erdoğan, parti sözcüleri, ilgili bakan ve bürokratlar bir yana Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum bir yana gibi bir durum var. Konuyla ilgili her açıklamasının başında, sonunda, ortasında “devletimiz” vurgusu var. Sözleri tartışmalara neden oluyor ve AKP içinden de tepkiler alıyor. (Misal, en son Cumhur İttifakının “Kürt” bileşeni HüdaPar’ın Diyarbakır’da düzenlediği çalıştayın sonuç bildirgesinde savunulan görüşleri “ihanet projesi!” olmakla suçladı. Çalıştaya katılan AKP’lileri de adeta “sözde AKP’li” olmakla itham etti.) Uçum’un konuyla ilgili deklare ettiği görüşlerinde bir zamanlar savunduğu “yenilik”, “reform”, “açılım”, “barış” (vb) adına hiçbir şey yok; ama Kürtlere atfedilen yükümlülükler var: Devlete daha çok sarılın, yoksa sizin için fena olur!
Uçum neticede maaşlı bir eleman; görevlendirilmeden bu tür keskin, köşeli ve iddialı çıkışlar yapamaz. Bu anlamda iktidar partisi veya Saray’ın “süreçle” ilgili tutum ve görüşlerini Uçum üzerinden takip etmek gereği olduğu anlaşılıyor…
— İmralı’dan yapılması beklenen açıklamanın gecikmesinin akla gelen ilk anlamı, adada görüşmelerin devam ediyor olması olmalıdır. Kanımca, Öcalan ve beraberindeki diğer PKK’li mahpusların hazırladıkları “açıklama”, bu görüşmeleri yürüten devlet memurların “olmamış” veya “şöyle olsun böyle olsun” gibi müdahaleleri nedeniyle gecikiyor. Malum, sızdırılan haberlerden biri, devletin Öcalan’dan “açık, net, kesin ve herhangi bir şarta bağlanmaksızın örgütü feshetme” çağrısı yapmasını istediği şeklindeydi. Öcalan’ın lafı dolandırmasını istemiyor, satır aralarında başka türlü anlaşılması ihtimali bulunan ifadeler kullanmasını önlemeye çalışıyorlar. Fakat mevzunun özü itibarıyla tarafların gayet mutabık olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden bir “kriz” olduğunu sanmıyorum. Dahası, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un geçenlerde gazetecilere alışılmadık biçimde “DEM heyeti başvursun İmralı için, değerlendirelim” demesi, söz konusu açıklamanın hazır olduğunu düşündürdü bana…
— Bu adı konulmamış çıkışın devlet nezdinde belki de PKK’nin örgütsel varlığını feshetmesinden daha fazla önemsenen boyutunun Rojava eksenli olasılıklar olduğunu herkes görüyor olmalıdır. Suriye’de rejim yeniden yapılandırılırken Rojava’da özerk bir Kürdistan, defaatle söylendiği üzere, devletin “kırmızı çizgi” anlamı yüklediği bir olay. Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm’ın (HTŞ) Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) askeri olarak tasfiye etme gücü yok. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) da bu gücü yok. (Türkiye bu paralı askerler güruhunu Tişrin Barajını ele geçirmeye yönelik harekete geçirdi; başarılı olamadılar.) Kuşkusuz Türkiye’nin bu gücü var; ancak bölgede ABD askeri varlığı mevcudiyetini sürdürdüğü müddetçe kapsamlı bir askeri harekata girişmesi olacak şey değil. Suriye yeniden yapılandırılırken özerk, federatif veya eyalet sistemi biçiminde fiilen var olan özerkliğin resmiyet kazanmasının önünü kesmek için Öcalan faktörünü devreye sokmak akıl edildi… Enteresan olan bu hamleyi, “anti emperyalizm” söylemleriyle soslandırmaları. Bunu sadece Mehmet Uçum yapmıyor; İmralı heyeti başta olmak üzere DEM Partisinden de benzer açıklamalar geliyor: “Meseleyi kimseyi karıştırmadan kendi içimizde çözelim, Sayın Öcalan bunun için bulunmaz bir fırsat sunuyor” vs. (Bu “anti emperyalizm” mevzuunda ayrıca yazacağım, sözüm olsun.)
— İmralı heyeti en son Irak Federal Kürdistan Bölgesi yöneticilerini ziyaret etti. Yakın zamana kadar “hain, ihanetçi, işbirlikçi” gibi ağır sözlerle suçladıkları Barzani ve Talabani ile görüştüler, Kürdistan yöneticilerinin içeriğini resmen hâlâ bilmediğimiz “paradigma” ile ilgili desteğini sağladılar. Anladığım kadarıyla bu “süreçte” Güney Kürdistan yönetiminden de bir sorumluluk üstlenmeleri bekleniyor. Tahminlerim var elbette ama yüksek sesle dile getirmek için erken…

16 Şubat’ta, İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Asrın Hukuk Bürosu’ndan Özgür Erol ve İbrahim Bilmez, DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Berdan Öztürk, milletvekilleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç, Mesud Barzani ile görüşmüştü.
— İmralı heyeti ikinci İmralı görüşmesinin ardından herkesi, “sürece, yeni paradigmaya destek vermeye” davet etmişti. Bu “paradigmanın” mahiyeti ve ne şekilde destek istediklerine açıklık getirmediler hâlâ. Devlet ve siyasi partiler biliyor, Güney Kürdistanlı yöneticiler de artık öğrendi, içeriğini bilmediğimiz “mektuplar” aracılığıyla sanırım Kandil ve Rojava da öğrendi ama “destek” istenen Kürtler hâlâ bilmiyor… Bunu dediğin zaman da hemen birileri atılıyor: “Böyle süreçler gizli yürütülür, bilmiyor musun yoksa?”
Benzer bir safi iyimserlik tepkisine, kayyum atamaları, yaygın gözaltılar, tırmanan baskılar söz konusu olduğunda da rastlıyoruz; “Olur böyle şeyler, önemli olan süreç.” Geçenlerde DEM Parti sözcülerinin Recep Tayyip Erdoğan’ı Devlet Bahçeli’ye şikâyet eden açıklamalarına da tanık olduk ya, ne diyeyim…
— Bu “süreç” PKK’nin silahlı mücadeleye son vermesi ve dahası örgütsel varlığını feshetmesi süreci. Eğer siyasi gündem ve gelişmeleri bir parça görme, anlama, anlamlandırma ve değerlendirme yeteneğim varsa, “yeni paradigma” dedikleri bundan ibaret. Bunun bir parçası olarak SDG ve YPG’nin de yeniden yapılandırma toplantılarına çağrılmadığı Şam’daki rejime mümkünse herhangi bir kayıt, şart öne sürmeden tabi olmayı kabul etmesinin sağlanması… Hazırlıklarına katılamadıkları Suriye Arap Cumhuriyeti’nin yeni anayasasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından ilhamla vatandaşlık için, “Suriye Arap devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Araptır” şeklinde bir madde yer alırsa, buna da boyun eğsinler… Türkiye’de Türk, Suriye’de Arap olsunlar, sorana “Kürt kökenli Arabız” derler, az şey mi?! (Bu arada aynı şey MHP’nin hamilik yaptığı Suriyeli Türkmenler için de geçerli; onlar da “Türkmen kökenli Arap” olurlar artık…)
— Bu “paradigmadan” bağımsız olarak, her yeri geldiğinde söylüyorum, Kürt sorununda silahlı mücadele ve şiddet yoluyla sonuç alma devri çoktan bitmiştir. “Devrimci halk savaşı” türü söylemlerle miadı dolmuş, ideolojik-siyasi bağlamda anlamını kaybetmiş zorlamalarda ısrar edenlerin yatacak yerleri yok; o kadarını söyleyeyim… Selahattin Demirtaş başta olmak üzere legal, demokratik zeminde gayet etkin ve başarılı siyaset yapanlara karşı tutumları için de öyle… Kürt hareketinde bütün zamanların “Nomenklaturası” olanların bu halka ve tarihe karşı çok ağır bir özeleştiri borçları var; öderler mi, bilmiyorum…
Değişik boyutları olan, dallı budaklı ve geleceğimizle ilgili bir konu bu. Devam edeceğim, madem talep var…
***
21 Şubat, UNESCO tarafından 17 Kasım 1999’da “Uluslararası Anadili Günü” ilan edilmişti. Anadili, her halkın varlığının gururla taşıdığı nişanesidir. Kürtçe dillerine “bilinmeyen dil”, “üç dilin karmaşası bir diyalekt” (vb) diye hakaret edenler 100 yılda bunu anlayamadıklarına göre öylelerine ırkçı umutsuz vakalar diye ne kadar acısak azdır: Zavallılar…
21ê Sibatê Roja Zimanê Dayikê ya Cîhanê pîroz be. 21yê Şubate, Roja Zonê Dayikana fîraz bo. Kutlu olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025