Cafer Solgun
“Tamam gayet şiirsel yazılar yazıyorsun son zamanlarda ve tamam, güzel de yazıyorsun. Ama yani ‘süreç’le ilgili olup bitenlerle ilgili ne diyorsun? Siyasi gündemle ilgili analizlerini okumaya alışmıştık. Senin gibi kaç tane bağımsız, hakkaniyetli yazar kaldı ki?” diyen okur ve arkadaşlarım oldu son haftalarda. Sağ olsunlar. Bazen siyaset yazmak gelmiyor içimden; doğru. Ama işte Norveç’te veya Avustralya’da değil de Türkiye’de yaşıyoruz; yapacak bir şey yok… Neyse. Sadede gelelim.
Geçtiğimiz ekim ayından bu yana MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve adı, “açılım”, “çözüm”, “barış” olmayan, illa bir isim verecekseniz “terörsüz Türkiye deyin” denilen süreçle ilgili görünürde “beklenen” gelişme halen olmuş değil. Beklenen gelişme, malum, İmralı’dan yapılacak açıklama. Görüntülü olacak, Öcalan yanında bir devlet yetkilisinin de olmasını istiyormuş, açıklama 15 Şubat’ta olacak, DEM Parti ve Avrupa örgütü Öcalan’a tam destek veriyor, Kandil’de kafalar karışık, Mazlum Abdi bekliyoruz dedi, Newroz’a kalmayacak (vb) gibi oldukça “detaylı” kulis bilgileri verildi ama o “açıklama” yapılmadı bir türlü.
Bu anlamda o “beklenen” gelişme olmadı ama ekim ayından bu yana “bir şey olmadı” da denemez. Şöyle ki…
— Bahçeli’nin “Gelsin mecliste DEM Grubunda konuşsun” çıkışı şaşkınlık yaratmıştı; o şaşkınlığın yerini en milliyetçi çevrelerde bile, “Devletin bir bildiği vardır tabii” beklentisi aldı…
— Bu çıkışın (“süreç” de diyemiyoruz, “çıkış” diyelim bari) ardından bir süre “Erdoğan’ın haberi var mıydı yok muydu” gibi anlamsız, cahilce spekülasyonlar yapıldı. Sonra anlaşıldı ki Erdoğan’ın bu tür bir mühim “devlet işinden” habersiz olması düşünülemez, bir “rol dağılımı” söz konusu ve konuyla ilgili Bahçeli ile MHP yetkililerinin daha çok konuşması, kamuoyunda yol açtığı etki bakımından daha faydalı bulunuyor…
— Tesadüf olduğunu sanmıyorum: Ortada Erdoğan, parti sözcüleri, ilgili bakan ve bürokratlar bir yana Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum bir yana gibi bir durum var. Konuyla ilgili her açıklamasının başında, sonunda, ortasında “devletimiz” vurgusu var. Sözleri tartışmalara neden oluyor ve AKP içinden de tepkiler alıyor. (Misal, en son Cumhur İttifakının “Kürt” bileşeni HüdaPar’ın Diyarbakır’da düzenlediği çalıştayın sonuç bildirgesinde savunulan görüşleri “ihanet projesi!” olmakla suçladı. Çalıştaya katılan AKP’lileri de adeta “sözde AKP’li” olmakla itham etti.) Uçum’un konuyla ilgili deklare ettiği görüşlerinde bir zamanlar savunduğu “yenilik”, “reform”, “açılım”, “barış” (vb) adına hiçbir şey yok; ama Kürtlere atfedilen yükümlülükler var: Devlete daha çok sarılın, yoksa sizin için fena olur!
Uçum neticede maaşlı bir eleman; görevlendirilmeden bu tür keskin, köşeli ve iddialı çıkışlar yapamaz. Bu anlamda iktidar partisi veya Saray’ın “süreçle” ilgili tutum ve görüşlerini Uçum üzerinden takip etmek gereği olduğu anlaşılıyor…
— İmralı’dan yapılması beklenen açıklamanın gecikmesinin akla gelen ilk anlamı, adada görüşmelerin devam ediyor olması olmalıdır. Kanımca, Öcalan ve beraberindeki diğer PKK’li mahpusların hazırladıkları “açıklama”, bu görüşmeleri yürüten devlet memurların “olmamış” veya “şöyle olsun böyle olsun” gibi müdahaleleri nedeniyle gecikiyor. Malum, sızdırılan haberlerden biri, devletin Öcalan’dan “açık, net, kesin ve herhangi bir şarta bağlanmaksızın örgütü feshetme” çağrısı yapmasını istediği şeklindeydi. Öcalan’ın lafı dolandırmasını istemiyor, satır aralarında başka türlü anlaşılması ihtimali bulunan ifadeler kullanmasını önlemeye çalışıyorlar. Fakat mevzunun özü itibarıyla tarafların gayet mutabık olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden bir “kriz” olduğunu sanmıyorum. Dahası, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un geçenlerde gazetecilere alışılmadık biçimde “DEM heyeti başvursun İmralı için, değerlendirelim” demesi, söz konusu açıklamanın hazır olduğunu düşündürdü bana…
— Bu adı konulmamış çıkışın devlet nezdinde belki de PKK’nin örgütsel varlığını feshetmesinden daha fazla önemsenen boyutunun Rojava eksenli olasılıklar olduğunu herkes görüyor olmalıdır. Suriye’de rejim yeniden yapılandırılırken Rojava’da özerk bir Kürdistan, defaatle söylendiği üzere, devletin “kırmızı çizgi” anlamı yüklediği bir olay. Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm’ın (HTŞ) Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) askeri olarak tasfiye etme gücü yok. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) da bu gücü yok. (Türkiye bu paralı askerler güruhunu Tişrin Barajını ele geçirmeye yönelik harekete geçirdi; başarılı olamadılar.) Kuşkusuz Türkiye’nin bu gücü var; ancak bölgede ABD askeri varlığı mevcudiyetini sürdürdüğü müddetçe kapsamlı bir askeri harekata girişmesi olacak şey değil. Suriye yeniden yapılandırılırken özerk, federatif veya eyalet sistemi biçiminde fiilen var olan özerkliğin resmiyet kazanmasının önünü kesmek için Öcalan faktörünü devreye sokmak akıl edildi… Enteresan olan bu hamleyi, “anti emperyalizm” söylemleriyle soslandırmaları. Bunu sadece Mehmet Uçum yapmıyor; İmralı heyeti başta olmak üzere DEM Partisinden de benzer açıklamalar geliyor: “Meseleyi kimseyi karıştırmadan kendi içimizde çözelim, Sayın Öcalan bunun için bulunmaz bir fırsat sunuyor” vs. (Bu “anti emperyalizm” mevzuunda ayrıca yazacağım, sözüm olsun.)
— İmralı heyeti en son Irak Federal Kürdistan Bölgesi yöneticilerini ziyaret etti. Yakın zamana kadar “hain, ihanetçi, işbirlikçi” gibi ağır sözlerle suçladıkları Barzani ve Talabani ile görüştüler, Kürdistan yöneticilerinin içeriğini resmen hâlâ bilmediğimiz “paradigma” ile ilgili desteğini sağladılar. Anladığım kadarıyla bu “süreçte” Güney Kürdistan yönetiminden de bir sorumluluk üstlenmeleri bekleniyor. Tahminlerim var elbette ama yüksek sesle dile getirmek için erken…
16 Şubat’ta, İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Asrın Hukuk Bürosu’ndan Özgür Erol ve İbrahim Bilmez, DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Berdan Öztürk, milletvekilleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç, Mesud Barzani ile görüşmüştü.
— İmralı heyeti ikinci İmralı görüşmesinin ardından herkesi, “sürece, yeni paradigmaya destek vermeye” davet etmişti. Bu “paradigmanın” mahiyeti ve ne şekilde destek istediklerine açıklık getirmediler hâlâ. Devlet ve siyasi partiler biliyor, Güney Kürdistanlı yöneticiler de artık öğrendi, içeriğini bilmediğimiz “mektuplar” aracılığıyla sanırım Kandil ve Rojava da öğrendi ama “destek” istenen Kürtler hâlâ bilmiyor… Bunu dediğin zaman da hemen birileri atılıyor: “Böyle süreçler gizli yürütülür, bilmiyor musun yoksa?”
Benzer bir safi iyimserlik tepkisine, kayyum atamaları, yaygın gözaltılar, tırmanan baskılar söz konusu olduğunda da rastlıyoruz; “Olur böyle şeyler, önemli olan süreç.” Geçenlerde DEM Parti sözcülerinin Recep Tayyip Erdoğan’ı Devlet Bahçeli’ye şikâyet eden açıklamalarına da tanık olduk ya, ne diyeyim…
— Bu “süreç” PKK’nin silahlı mücadeleye son vermesi ve dahası örgütsel varlığını feshetmesi süreci. Eğer siyasi gündem ve gelişmeleri bir parça görme, anlama, anlamlandırma ve değerlendirme yeteneğim varsa, “yeni paradigma” dedikleri bundan ibaret. Bunun bir parçası olarak SDG ve YPG’nin de yeniden yapılandırma toplantılarına çağrılmadığı Şam’daki rejime mümkünse herhangi bir kayıt, şart öne sürmeden tabi olmayı kabul etmesinin sağlanması… Hazırlıklarına katılamadıkları Suriye Arap Cumhuriyeti’nin yeni anayasasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından ilhamla vatandaşlık için, “Suriye Arap devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Araptır” şeklinde bir madde yer alırsa, buna da boyun eğsinler… Türkiye’de Türk, Suriye’de Arap olsunlar, sorana “Kürt kökenli Arabız” derler, az şey mi?! (Bu arada aynı şey MHP’nin hamilik yaptığı Suriyeli Türkmenler için de geçerli; onlar da “Türkmen kökenli Arap” olurlar artık…)
— Bu “paradigmadan” bağımsız olarak, her yeri geldiğinde söylüyorum, Kürt sorununda silahlı mücadele ve şiddet yoluyla sonuç alma devri çoktan bitmiştir. “Devrimci halk savaşı” türü söylemlerle miadı dolmuş, ideolojik-siyasi bağlamda anlamını kaybetmiş zorlamalarda ısrar edenlerin yatacak yerleri yok; o kadarını söyleyeyim… Selahattin Demirtaş başta olmak üzere legal, demokratik zeminde gayet etkin ve başarılı siyaset yapanlara karşı tutumları için de öyle… Kürt hareketinde bütün zamanların “Nomenklaturası” olanların bu halka ve tarihe karşı çok ağır bir özeleştiri borçları var; öderler mi, bilmiyorum…
Değişik boyutları olan, dallı budaklı ve geleceğimizle ilgili bir konu bu. Devam edeceğim, madem talep var…
***
21 Şubat, UNESCO tarafından 17 Kasım 1999’da “Uluslararası Anadili Günü” ilan edilmişti. Anadili, her halkın varlığının gururla taşıdığı nişanesidir. Kürtçe dillerine “bilinmeyen dil”, “üç dilin karmaşası bir diyalekt” (vb) diye hakaret edenler 100 yılda bunu anlayamadıklarına göre öylelerine ırkçı umutsuz vakalar diye ne kadar acısak azdır: Zavallılar…
21ê Sibatê Roja Zimanê Dayikê ya Cîhanê pîroz be. 21yê Şubate, Roja Zonê Dayikana fîraz bo. Kutlu olsun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025