Cafer Solgun
“Vicdanınıza kalmış”
Aileler birbiriyle tanışsın filan diye bir araya gelmiştik kaynanamın evinde. Gelenek neyse gereğini yerine getirelim bari diyerek… Anam memleketten kalktı geldi sevinçle. Kalabalık olalım da arada kaynayalım diye ben de “ailem” diye ne kadar yakın arkadaşım varsa temsilen hepsini çağırdım; “etmeyin eylemeyin yalnız bırakmayın beni”… Sağolsunlar geldiler hepsi de. E elleri boş gelecek değiller ya; çiçekler, gümüş tepsilerde şekerler, çikolatalar filan. Bir de şık giyinmişler tabii. Erkekler takım elbiseli, yakışıklı, kadınlar başka güzel… Hadi şu yemeği yiyelim kızı alıp gidelim… Hiç yaşamadığım bir heyecan…
Tamam yemeğimizi yedik, ellerinize sağlık… Hadi herkes evine (biz zaten Güler’le nicedir aynı evde yaşıyoruz gizli gizli. Zaten galiba ilişkimizi açık etmek için evlenmeye karar vermiştik :) ). Çay, kahve de içilecek. Peki… Ben ikide bir evin balkonuna kaçıyorum sigara içmek için ama neticede salona dönüyorum. Benim fedakar arkadaşlarım habire havadan sudan, siyasi gelişmelerden, memleket meselelerinden mevzular açıyorlar; maksat sohbet olsun, zaman geçsin, bir “sıkıntı” olmasın. Özellikle Rojin’in ve Ali’nin adını anmalıyım bu konuda. İyi ama bitmeyecek mi bu gece hiç? Görünüşte her şey yolunda ama bende bir telaş, heyecan… Yerimde duramıyor ne yapacağımı bilemiyorum… Güler ilginç bir şekilde daha rahat…
Anneler devreye girdiğinde olanlar oldu… Daha doğrusu benim annem…
Gelenek dedik, aileler tanışsın kaynaşsın filan, ama anam bu işi ziyadesiyle ciddiye aldı ve bir anda meseleyi “kız isteme merasimine” çevirdi… “Sen sus şişko!” diye bağırdı o ara “ne olacak bu memleketin hali” havasında bir şeyler anlatan Ali’ye. “Ne oldu?” demeye kalmadan Rojin’e döndü; “sen de sus!” Hayallah, ne oluyoruz yahu? Şimdi kalkıp balkona gitsem sigara içmeye kimselere çaktırmadan, anam elimden çekti oturttu yanına; “Biz şimdi neden buradayız?” Ne diyeceğimi bilemedim; Kırmançki bir şeyler geveledim, “Daye se buye? Savano?” filan (ana ne oldu, ne diyorsun). “Haydi” dedi, “kim isteyecekse kızı istesin”!
Güler’in ailesi Sünni, kaynanam namazında niyazında. Anam nasıldır gelenekleri fazla da bilmiyor. Ama mevzuyu “kız isteme merasimine” çevirdi bir anda. Buz kestim. Hayır, kızı vermeyeceklerinden değil de, ne nasıl olacak paniği…
Tüten oturuyordu yanımda. Anam, ben, Tüten yan yana oturmuşuz o anda, tesadüf. Tüten asırlık arkadaşım. Avukatım. Ocağına düştüm Tüten, ne olacak şimdi, ne yapacağız, ne diyeceğiz? “E, ana sen iste işte?” dedi Tüten anama. “Ben ne isteyeceğim? Bu kadar toplanıp gelmişsiniz madem. Ben ta nereden geldim. Gelmesem ne olacaktı? Hadi kim isteyecekse istesin” dedi ve ardından “sen iste!” dedi Tüten’e. Tüten önce ne yapacağını bilemedi, şaşırdı, orada o kadar kişi içinde “neden ben?” diye düşündü herhalde ama bir kez daha zor zamanların arkadaşı olduğunu gösterdi ve o bildik kız isteme sözcüklerini sıraladı. Sonra kendisi de şaşırdı; ben ne yapıyorum yahu dercesine.
Kaynanam Ümmühan Hanım, gayet memnun hayatından. “Kısmetse olur” dedi. Ağır davranacak ya… O andan itibaren analar konuştu. İkisi de şiveli konuşuyor tabii de ben buraya tercüme ederek yazayım bari.
Anam: Gençler sevmiş birbirini…
Ümmühan Hanım: Öyle görünüyor. Ne diyelim, kısmet…
Anam: Oğlum diye demiyorum, iyi biridir, kızına iyi bakar…
Ümmühan Hanım: Maaşı sigortası var mı?
Anam: (Bir an duraksadıktan sonra) Var var… Yazıyor çiziyor, ne bileyim…
Ümmühan Hanım: He, yazarmış. Ne yazıyor?
Anam: Anam anam ben de diyorum yazma ama bu küçükken de böyleydi… (Sonra hatları karıştırdığını fark etti ve devam etti.) Ne diyelim, bu da onun işi. Baksınlar birbirlerine işte…
Ümmühan Hanım: Kısmet…
Anam bir kez girmiş kız isteme havasına ve “siz ne istersiniz?” deyiverdi.
“Ne istersiniz?” nedir ana yahu? “Başlık parası” mı kaldı bu devirde? Kastettiği buydu ciddi ciddi. Parası olsa çıkarıp dökecek Ümmühan Hanım’ın önüne.
Ümmühan Hanım da demesin mi; “vicdanınıza kalmış”…
İşte bu cidden ağır oldu… Anam bir şeyler mırıldandı ve o anda kimdi bilmiyorum bizim heyetten birileri “geç oldu” dedi de bitti o gece…
Tamamdır dedim ya meğer en zoru işin “düğün” faslı imiş… Onu da bir dahaki seneye mi anlatayım?
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025