Cemil ERTEM
Dün gerçekleşen terör saldırısı, hiç şüphesiz, 17 Aralık’tan beri devam eden sürecin son halkası. 17 Aralık, birçok aracı sırayla devreye sokan, bazılarını da aynı anda kullanan çok yönlü bir asimetrik savaştır. Ekonomiden siyasete hatta kültürel değerlere kadar toplumun tüm atardamarlarına, hassas noktalarına saldırarak genel bir felç hali oluşturarak siyasete el koymayı amaçlayan bir sürecin tam ortasındayız. Le Monde Diplomatique Türkiye’nin son sayısında Dr. Semih Halef’in ‘Asimetrik Savaşla Kaos’ başlıklı çok önemli bir yazısı var; şöyle anlatıyor; ‘Asimetrik savaşla, içeriden gruplar, özel şirketler, parlamentolardaki hizipler, stratejik önemi olan bakanlıklar ve güvenlik birimleri üzerinden, devletleri içeriden işgal ediyorlar.’ Yazar, ‘Ukrayna’dan sonra Türkiye bu yeni asimetrik savaşın hedefidir’ diyor. Artık bu süreçte kullanılan yapının -örgütlülüğü ve maddi kaynakları ne denli büyük olursa olsun- hiçbir önemi yok; onlar zaten seçimlerden sonra devreden çıkacaklar. Seçimlerden sonra özellikle ekonomide yeni girilen yolu önlemeye ve ekonomiyi felç etmeye dönük operasyonlar başlayacak. Tam bu günlerde, hükümetin yeminli muhalifi haline dönüşen ‘liberaller’ bizim Erdoğan’la en önemli sorunlarımızdan biri, Derviş’in ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş’ programını rafa kaldırması ve özellikle 2007’den beri ayrı bir yola girmesidir demeye başladılar.
Erdoganomics kavramı üzerinden yapılan ‘diktatör’ eleştirilerinin ne anlama geldiğini yine bu köşede anlattık. Erdoganomics’in piyasa ekonomisinden uzaklaşan ve kamu altyapı yatırımlarından yola çıkan yeni bir devletçilik olduğunu anlatmaya başladılar. Evet, bir Erdoganomics var ama bu bizim çaresiz muhalif ‘liberallerimizin’ anlattığı gibi değil. Tam aksine, anti-tekel denetimi kurumsallaştıran, KOBİ ekonomisinin önünü açan, bu anlamda kamu bankalarını rekabetçi bir banka sistemi için yeniden yapılandıran ve faize dayalı olarak dışarıya ve içerideki tekelci yapılara kaynak aktaran bir ekonomi yerine sanayi ve ihracat büyümesini öne çıkaran bunun için bütçeden devasa kamu altyapı yatırımları yapan yeni bir anlayış bu. Bu anlayış mesela Brezilya’da da Lula ile başlamıştır. Bu anlamda Erdoganomics’den bahsedeceksek pekala Lulanomics’den de bahsedebiliriz. Şuna emin olun bu yeni bir çıkıştır ve burada Türkiye yalnız değildir. Bu yeni bir kalkınma yoludur ve burayı anlamayan Türkiye’yi tam şimdi hiç anlayamaz.
Yeni bir kalkınma...
Bu yeni kalkınma paradigması, Batı kalkınmasından ayrı olarak, sınırları bağlı, ulus devletin korumasında homojen pazarlar yerine hızla bütünleşen, sınırları ortadan kaldıran ve teknolojiyi paylaşarak çoğaltan bir anlayışa dayanır.
Dış ticarete konu olan malların farklı gümrük mevzuatlarına tabi olmadan homojen bir fiyatlamayla ve hızla tüm pazarlara ulaşması yeni Asya tipi kalkınmanın en önemli ve ayırt edici özelliğidir. Böyle olunca bu yeni kalkınmayı ülkeler ve bölgeler arası ekonomik ve siyasi entegrasyonu yukarı çeken, birleştiren, ülkeler arası değil, kıtalar arası bir kalkınma paradigması olarak tarif edebiliriz.
Birleştiren üç yol
Bugün Pasifik Asya’sını Avrupa pazarına bağlayan üç önemli güzergah var. Bu üç önemli güzergah birbirini tamamlayan ve Asya-Avrupa arasındaki ekonomik entegrasyonu sağlayan çok önemli ticari geçişlerdir. Şunu da hemen söylemeliyiz ki, bu güzergahlar demiryolu olarak öne çıkmaktadır. Çünkü demiryolu taşımacılığı özellikle hızlı tren yolları hız, fiyat ve güvenlik olarak diğer alternatiflere göre çok avantajlıdır. Başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan Asya’yı Avrupa’ya bağlayan üç ana koridor şöyle; a) Kuzey Koridor: Bu koridor, Rusya üzerinden Trans Sibirya hattı boyunca Rus anakarasından geçiyor, Kazakistan ve Belarus üzerinden Avrupa’ya ulaşıyor. Biliyorsunuz, Rusya, 2010’dan beri, Belarus ve Kazakistan ile gümrük birliği içinde. Kuzey Koridoru, Kırım sorunundan sonra, Batı için çok önemli siyasi sakıncaları içeriyor. b) Orta Koridor: Bu yol, Çin’den kuzeye çıkıyor ve Kazakistan üzerinden Türkmenistan, Hazar (feribot) Azerbaycan ve Türkiye’den geçerek Avrupa’ya varıyor. c) Güney Koridor: Bu yol da Kazakistan’dan başlıyor ve Tükmenistan-İran-Türkiye hattını kullanıyor. Yeni İpek Yolu’nu oluşturacak ve Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayacak bu güzergahlara baktığımızda orta ve güney koridorların hem Avrupa için hem de ABD-AB arasında oluşturulmak istenen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) çerçevesinde ABD için kaçınılmaz önemde olduğu görülür.
Bu durumda orta koridor şu an yeni ipek yolu için en ciddi alternatiftir. Bunun için Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan Bakü-Tiflis-Kars demiryoluna çok önem veriyor. Bu yolun inşaatı yakında bitecek ve orta koridorun en önemli geçişlerinden birisi tamamlanmış olacak.
Bütün çıkışlar Türkiye’den
Yeni İpek Yolu ya da Rusya dışındaki orta ve güney koridorları Batı’nın karşısına şu çok önemli seçenekleri koyuyor: 1) Çin ve gelişmekte olan Asya gerçeği görmemiz gereken reel bir durum ve bu yeni bir kalkınma paradigmasını ortaya koyuyor. Bu kalkınma batı ile buluşmak zorunda. Bu buluşmanın barış içinde olması için ekonomik ve siyasi entagrasyon çok önemlidir. Bunu ise ancak Yeni İpek Yolu güzergahları sağlayabilir. 2) Yeni İpek Yolu’nun hangi güzergah öne çıkarsa çıksın kilit ülkesi Türkiye’dir. Bunun için bütün dünya Türkiye’deki barış, demokrasi ve istikrarın üzerine titremelidir. Türkiye’deki istikrarsızlık bütün dünyaya kriz ve falaket olarak döner. 3) Yeni İpek Yolu ve orta-güney koridorlar aynı zamanda Rusya dışında yeni enerji kaynaklarını Avrupa’ya ulaştıracak yegane seçeneklerdir. Yeni İpek Yolu ile Güney Gaz Koridoru bu anlamda kardeştir ve burada da Türkiye kilit ülkedir. 4) Yeni İpek Yolu güzergahları AB genişlemesi ve krizi için tek alternatiftir ve dünya barışı için de tek alternatiftir. 5) Bütün bunlardan sonra Türkiye neden istikrarsızlaştırılmak istendi; açık değil mi?
Tam burada şunu da ilave edelim; Irak Kürt Yönetimi, Türkiye’ye petrol ihracatına devam ediyor, Enerji Bakanı Yıldız, ‘artık depolar doldu; biz Irak petrolünü ihraç edeceğiz’ dedi. Bu, şu anlama geliyor; Kürt Yönetimi’nin, Kürtler’in merkezi Irak Yönetimi’nden ziyade çıkarları Türkiye’dedir. Artık sınırlar önemli değildir. Bugün K.Irak’ta, Kırım’daki gibi referandum yapsan Türkiye ile birleşme çıkar; bilmem anlatabildim mi?
Nevruz /Newroz Kutlu Olsun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018