Cemil ERTEM
Srebrenitsa’nın üzerinden tam 21 yıl geçti. Srebrenitsa’nın şöyle bir özelliği var; topyekun bir savaşı ve buna bağlı soykırımları, katliamları önlemek üzere kurulan AB’nin tam göbeğinde gerçekleşen ve Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırımdır Srebrenitsa... Şimdi tam 21 yıl sonra, 1995’te Doğu Avrupa’da olanların benzeri Türkiye’nin hemen doğu sınırları dışında gerçekleşiyor ve biz, buna bağlı olarak, insanlık tarihinin en büyük mülteci dramlarından birini yaşıyoruz.
Türkiye de bu şartlarda bir “Suriyeli” mülteci sorununu tartışıyor. Öncelikle Suriyeli mülteciler meselesi bu tarihi ve güncel durumdan bağımsız tartışılamaz. Bu anlamda karşımızda yalnız demografik bir sorun yoktur; çok yönlü iktisadi, sosyal, siyasi ve sonuçta insani bir sorunla karşı karşıya bulunuyoruz.
AB’nin çöküşü...
Ancak şuna da dikkatinizi çekmek isterim; bugün nasıl Avrupa’da, 2. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle tarihe gömüldüğünü sandığımız, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Srebrenitsa ile birlikte soykırım tehlikesi başladıysa, Anglosakson tarafında da, tarih oldu sanılan siyah ırk düşmanlığı yeniden hortluyor. İngiltere’nin, ABD’nin en başarılı sporcularının siyah ırktan olmasına, hatta ABD Başkanı’nın Afrika kökenli siyah olmasına bakmayın. ABD’de siyahlara dönük sokak infazları ve bunun sonucunda ortaya çıkan terör, İngiltere’deki ırkçı siyasi hareketler ve bunların Brexit sürecindeki etkinliği ve Brexit başarısı şu an Ortadoğu’daki mülteci sorunundan ayrı gelişmeler değildir. Batı’nın -hem Kara Avrupa’sı hem de Anglosakson tarafı- yetmişlerin hemen başında başlayan krizinin artık ertelenemez zamanına ulaştık. Bütün bu süreçte Batı devletlerinin kriz erteleme aşamaları şöyle formüle edilebilir: Yetmişli yılların başından seksenli yılların başına kadar olan süreçte, gelişmekte olan ülkelerde iç savaş ve darbeci vesayet süreçleri oluşturuldu ve kısmi mevzi savaşlarla şimdinin kaosu hazırlandı. Özellikle Ortadoğu ve Afrika’da...
Seksenli yıllarda ise önce İngiltere’de Thatcher’le sonra ABD’de Reagan’la ultra neoliberal süreç başladı. Bu süreç, Avrupa devletlerini borç devletine dönüştüren şimdiki krizin temellerini attı. İkinci savaş sonrası Avrupa’da oluşturulan politik-toplumsal dengenin aslında ekonomik bir dengesizlik pahasına gerçekleştiği de ortaya çıktı. Avrupa devletlerinin önce yüksek enflasyonla, sonra da yüksek kamu borçlanmasıyla sağladıkları politik denge, seksenlerde, Anglosakson tarafının Keynesçi borç devleti hikâyesine son vermesiyle şimdiki ekonomik dengesizliği ortaya çıkardı. 1990’larda kamu tarafı bütünüyle kontrolden çıkmıştı. Bunu ilk fark eden Almanya oldu. Bunun için önce Doğu Almanya’yı içine aldı, sonra da Yugoslavya’yı parçalamaya girişti.
1935-1995
Bu anlamda mesela 1935 ile 1995 yılları kardeş yıllardır...
1933’te Nazi Partisi iktidara geldi ama gerçek Nazi iktidarı 1934 yılında, Cumhurbaşkanı Hindenburg’un ölmesi ve onun yerine Hitler’in Führer ve İmparatorluk Şansölyesi olmasıyla başlar. 1935 yılında ise Nazi saldırganlığı ve işgali resmen başlar. Versaille Anlaşması’nı yok sayan Naziler, kömür madenleri açısından çok stratejik bir eyalet olan Saarland’ı ilhak ederek işe başladılar. Yani gerçek anlamda Nazi işgali 1938’de Avusturya birleşmesi (!) ile başlamamıştır; 1935’te Nazilerin Saarland eyaletini ilhakı ile Nazi genişlemesi (3. Reich işgali) başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı ise Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmasıyla başlamıştır. 1935-1939 arasındaki dört yıl çok önemlidir. Burada Nazi tehlikesi ciddiye alınmamış ve Stalin’in Nazilerle olan örtülü ittifakı üzerinde durulmamıştır.
Şu an, tam 1995’ten, yani Srebrenitsa katliamından beri yaşananlar da çok benzerdir. 1990’da Doğu Almanya’nın Batı’ya katılmasıyla başlayan süreç (tıpkı 1938’de Avusturya’nın Nazi Almanya’sı ile kendi isteğiyle(!) birleşmesi gibi) 1995’te soykırıma varan ve merkezinde Yugoslavya’nın olduğu Balkanlaştırma ile devam etmiştir.
Sırplar ve DEAŞ...
Peki, tam yirmi bir yıl geçti aradan, bu gerçek bugün görülüyor mu, Avrupa’nın ortasında bu soykırımı yapanlar amaçlarına ulaştılar mı? Tabii ki hayır; kendi krizlerini daha da derinleştirdiler ama bu çaresizliği şimdi, Ortadoğu’da DEAŞ gibi örgütlerle, Batı’nın öteki tarafı taklit etmeye çalışıyor. Bağdat’tan başlayıp Ankara’ya ulaşacak yeni bir “Balkanlaştırma” projesi bugün Türkiye’ye yönelik terörle devam ettirilmek isteniyor. Hemen şunu da ilave edelim; terör, bu stratejinin yalnız bir ayağıdır. Erdoğan karşıtı cephe oluşturma çabaları, devletin içindeki paralel çeteler, haziran seçimleri sonrası koalisyon ve şimdi de bunlarla uzlaşma çabaları bu projenin terörle birlikte devam eden operasyonlardır.
Bugün Suriyeli mülteciler meselesinin, böyle yüklü güncel ve tarihi bir ekonomi-politik hikâyesi vardır. Bu açıdan vatandaşlık sorunundan AB ile yapılan anlaşmalara kadar bu perspektif öncülüğünde ele alınması gerekir. Ayrıca burada Türkiye ulusal pazarının, ulusal sınırların ötesine yalnız ekonomik olarak değil, kültürel, sosyal olarak ulaşması gerekliliğini de atlamayalım. Burada çok yönlü ve ayrıntılı bir stratejiye ihtiyacımız var.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEHapishaneler artık iktidar teknolojisi üretmiyor 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAk Parti içinde üç grup var ve Erdoğan sonrası için mücadele halinde mi? Güldürmeyin beni… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTAvni Akyol’a Ayıp Ettiniz… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018