Cengiz AKTAR
Başbakan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın nisanda Yeni Şafak mülâkatında şöyle diyor: “Klasik modernite paradigmasının yerini küreselleşmeye bırakması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle beraber başlayan süreci ben tarihin normalleşmesi olarak görüyorum. Modernitenin yükselişi Avrupa merkezci bir yükselişti ve dünyanın tek bir merkezden yeniden inşa edilmesiydi. Bu proje derin adaletsizlikler, küresel eşitsizlikler üretti. Öyle ki Avrupa bile kendi içindeki yeni denge modeline razı olmadı ve iki dünya savaşı yaşandı.
Avrupa-merkezci dünya tasavvuru ve küresel kapitalizm, mevcut dünya düzenini belirlemeye devam ediyor. Biz bile Türkiye’de hâlâ Avrupa-merkezci tarih ve siyaset anlayışından kurtulabilmiş değiliz.Kendi kavramlarımızı üretemiyoruz, kendi kelimelerimizle düşünmüyoruz.
Fakat artık tarihe yön veren yeni dinamikler var. Bu yeni dinamikler, merkezden değil, çevre unsurlardan geliyor. Nasıl Türkiye’de çevre merkezi dönüştürüyorsa, bölgesel ve küresel düzeyde de çevre diye marjinalize edilmiş ya da kontrol altında tutulmuş dinamikler, unsurlar ve aktörler, merkezin ana istikametini belirlemeye başladı. Yeni fikirler buralardan geliyor. Merkezi yeniden tanımlamaya çalışan aktörlerde yeni bir enerji, farklı bir özgüven var. Bu, küresel düzeyde merkez-çevre ilişkilerinin yeniden kurulması anlamına geliyor.”
Kalın, merkezden yani Batı’dan bağımsızlaşan, kalkındıkça kendine güveni artan ülkelerin şuur hâlini tasvir ediyor. Selefi Ahmet Davutoğlu’nun düşünce dünyası da benzer bir zeminde temayüz eder. Esasen bu arayışlar yeni de değil. 90larda Malezya eski Başbakanı Mahatir Mohamad ve Japon siyasetçi Shintaro İshihara ekonomik gücün Doğu’ya geçmesi sonucunda dünyanın Asya’nın âdetlerini artık ciddiye alması gerektiğini söylerlerdi. Genel itibariyle Türkiye’nin yeni elitlerinin Batı dışı ya da başat ilişkimiz AB dışı modernite arayışları da Kalın’ın gözlem ve ifadelerinde mükemmel özetlenmiş. Buradaki anahtar ya da kilit ifadeler “kendi kavramlarımızı üretemiyoruz, kendi kelimelerimizle düşünmüyoruz”. Böyle bir şey ne kadar mümkün? Bakalım.
Küreselleşme, temelde ulus ve iktisadiyat olmak üzere Batılı paradigmanın kavram ve uygulamalarının küreselleşmesi demek, yoksa Batılı olmayanların kendi meşrepleriyle yeni bir modernite üretmeleri değil. Böyle bir şey hâlâ ufukta yok. İllâki olacaksa adres aşağı yukarı belli: Şanghay İşbirliği Teşkilâtı kriterleri! İnsan topluluklarını fütursuz bir kalkınma ve tüketimle birarada tutmaya çalışan milliyetçi, ceberut yönetimler. Bugün bulunduğumuz eşik burası.
Küresel dünyanın yeni zenginlerinin temellerinde de Batı menşeli ulus ve iktisadiyat var. Fakat onlar Batı’nın birbirini (ve dünyayı) kıra kıra, doğasının canına okuya okuya aldığı derslerden mahrumlar. Neden? Çoktandır eşitlenmiş, dümdüz edilmiş farklılıklarını başka modernlik adı altında yeniden keşfetme uğruna. Vardıkları nokta defolu taklitler. Türkiye’de olduğu gibi.
Batı dışında oluşturulmaya çalışılan kavram ve kelimelerin büyümeci/kalkınmacı kapitalist model dışında işaret ettiği herhangi bir model mi var? Toplumların ahengi ve insanların birbirlerini yok etmeden birarada yaşamaları konusunda demokrasiden daha ehven bir uygulamaları mı var? Elbette yok! Keşke olabilseydi ama bunun için sanki çok geç. Sonuçta ne Batı’nın dayattığının dışında ve gerçekten farklı bir dünyaya erişmek mümkün ne de Batı’nın ehven-i şer düzenine vasıl olmak.
Hatırlatalım: Kendisini diğerine göre kurgulayan tek tasavvur Batı tasavvurudur. Öteki kavramı Batı’dan başka yerde yoktur; oralarda görmezden gelme vardır. Modern ile gayrı modern sorunsalında Doğu, Batı’nın ötekisidir. Batı ise çok sonraları Doğu’nun ötekisi olur. Batılı tasavvurun kültürlerin eşitliği ilkesi, varsayıldığı andan itibaren, Batı dışında kalan, kültürlerin eşitliğini reddeden ve en canalıcısı, ancak bu ret sayesinde varolan kültürleri, kendi eşitlik potasında eritir. Eşitliğin içeriğini kendisi belirler. Bugün Batı’dan bağımsızlaşan Doğu ise, Batı tarafından çoktan “eşitlenmiş”, uluslaştırılmış ve “ekonomileştirilmiş” bir Doğu’dur.
Batılılaştırılmış Türkiye bunun mütemmim cüzü. Batılılaştırma farzedildiği gibi Kemalistlerle başlamadı, tâ III. Selim’e dayanıyor. Devletin bekası adına ve dolayısıyla tepeden inen bir yabancılaşma bu. O vakte kadar carî olan kendi kavram ve kelimelerimizin hezimeti. Bunları yeniden keşfetme çabasının cazibesini anlarım. Kalın’ın sözünü ettiği merkez-çeper arasındaki yeni denge ve sinerjileri de. Ama iki yüz yıllık dönüşümü bir kalemde silmeyi, “yeni zenginlik” hâlini de “yeni modernlik” sanmayı anlamam.
Diğer taraftan, bu upuzun dönem boyunca dayatılan ulus ve iktisadiyat pratiklerinin bu coğrafyada yaşayan insan topluluklarına ne denli yabancı olduklarını hatırlarsak, cebrî yöntemlerle uygulamaya geçilirken yapılan eziyetin ve çekilen ıstırabın bir karşılığı olmalı. Bugün, bunlara maruz kalmış bu toplumun özgürlük ve esenliğe, Batılı tekniklere, birbirini yok etmeden birlikte yaşama biçimlerine hâlâ lâyık olmadığı nasıl iddia edilebilir? Batılılaştırıcı elitin varislerinin daha hâlâ Batının demokratik değerlerinin topluma mal olmasından nasıl ürktüklerini unutmayalım.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020