Cengiz AKTAR
İddia ve ikaz mealen şu: İstikbal, “aydınların kafasındaki” kanaat ve taleplerle, makul de olsalar, şekillenmeyecek. Onlar temsiliyeti ve meşruiyeti olmayan azınlık. Son on yıldır demokrasinin derecesini belirlemiş olan çoğunluk artık Kürtlerin uhuvvetiyle ezici çoğunluk oldu. Temsilcilerinin alacağı her karar meşrudur zira temsiliyet azamîdir. Azınlıkta kalanlara sadece tahammül etmek düşer.
Bu siyasetin tarihî dayanağı, “Kürt”, “Türk” hatta “İslâm” tanımlamaları. Ve bunlar üzerine bina edilen “Bin yıllık İslâm kardeşliği”, “Çaldıran’dan Çanakkale’ye silâh kardeşliği”, “Omuz omuza mücadele ederek kurulan Cumhuriyet” destanlarının oluşturduğu “Yeni Tarih Tezi” ve “Büyük Sünnî Barışı”.
Kadim zamanlara uzanan, yekpâre, homojen Kürt ve Türk ulusları ile yekvücut bir İslâm cemaati, yani anti-tarih...
Bir-iki hususu hatırlatmak kâfi: Kürtlerle Türklerin, Türk ulusunun yoktan var edildiği dönemdeki fâni birlikteliği Sünnî İslâm temelinde yükseldi ve önce gayrımüslimleri yok etti. Ekrâd ile Etrak birleşince nelere kâdir olduklarını en iyi Ermenilerle Süryaniler bilir. Aynı ulus ardından Alevîleri ve Kürtleri yok saydı. Sonuçta Kürt kimlik mücadelesinin neşet ettiği yer, din kardeşliği üzerinden dayatılan Türklük.
Güncel dayanağı ise çoğunluğu yönetenlerin bu durumda iki liderin tayin edip bahşettiği, çoğunluğun da şükretmek zorunda olduğu realpolitik. Başka türlü söylersek, “halk bu kadar hakla tatmin olur, daha fazlasını da kaldıramaz” ikazı ve “Başbakan ile Önder ne diyorlarsa o olacak” tevekkülü. Kitabî olarak söylersek, Max Weber’in “Meslek Olarak Siyaset” ve “Meslek Olarak Bilim” adlı iki temel risalesindeki “siyasî sorumluluk ahlâkının” Türkçe meali.
Yalnız, Weber’in irdelediği sorumluk ahlâkının yanında bir de bilgi kaynaklı kanaat ahlâkı var ki içinde bulunduğumuz yeni dönem, istisnaî de olsa bu iki ahlâkın birarada okunmasının gerekliliğine işaret ediyor. Bu, aydın telaşı değil, zaruret.
Kanaat ahlâkının işlevi
Zira bu noktaya, bugüne kadar uygulanan siyasî gerçekçiliğin ya da realpolitikanın sınırlarına dayandığımız için gelmedik mi? Kürt çatışmasında siyasî sorumluluk adına inkârı, askerî yöntem ve dili dayatan siyasetin tükenmesiyle başlamadı mı bu dönem?
Dolayısıyla, AK Parti’nin on yıllık iktidarından çok daha gerilere giden siyasî ezber bozulmadan yeni dönemi kotarmak mümkün mü? Ezber bozulmadan yüzleşme, helalleşme mümkün mü?
Herhâlde en fazla aykırı düşünceye, müzakereye, bilgi alışverişine ihtiyacımız olacak dönem şimdi başlıyor. Çünkü biz bu mevzuları bilmiyoruz, yeni öğreniyoruz. Her şeyden önce müzakere bilmiyoruz. Çekilme nasıl olur, silâh nasıl bırakılır, silâhı bırakan nasıl yaşar, bilmiyoruz. Bölge duyunca aklımıza bölünmek geliyor. Adem-i merkeziyet, denge denetlemeden bihaberiz. Mağdurların dertlerine deva nasıl olunur bilmiyoruz. Başka bir dilde eğitim öğretim nasıl yapılır bilmiyoruz...
Sonuçta yeni dönem, sorumluluğun kanaatle beslendiği yeni bir ahlâka işaret ediyor.Barışın olduğu kadar siyasetin bekası için...
Ve belki Pandora’nın kutusu esas şimdi açılıyor. Zira Kürt çatışmasının çözümü ve barış, savaşla yüzleşmek demek. Kürtlerin neden ayaklandıklarını anlamak demek. İttihatçı Kemalist ideolojinin emrettiği ana ezberlerden birini daha bozmak demek. Kürtleri siyasete dâhil etmek ise Türkiyelileşmelerinin önünü açmak ve siyasetin meşruiyet alanını genişletmek anlamına geliyor.
Şifa sürecinin önünü almak mümkün değil. Bunun arkası gelecek. Kürtlerin başına ve giderek bütün memleketin başına gelenleri idrak etmeye başlayınca bunun berisindeki felâketleri de idrak etmenin önü açılıyor. Anadolu’nun gayrımüslim halklarının başına gelenleri, ardından Alevîlerin çektiklerini...
Merak edilmesin, onun adına siyasî sorumluluktan dem vurulan, daha fazlasını hazmedemez denen muhafazakâr halk bugüne kadar okuduğu gazeteden artık hakikati okuduğunda neyin ne olduğunu gayet iyi anlıyor.
Tekrarda fayda var. Mütedeyyinler ve AK Parti, İttihatçı/Kemalist ideolojinin gayrımüslimleri, Türk ya da Sünnî olmayan Müslümanları en az kendileri kadar gayrımeşrulaştırdığını ne kadar çok anlar, çekilen acı ve hakikatlerin ortaya çıkmasına ne kadar önayak olur, adaletsizliklere tüm dışlanmışlarla birlikte ne çareler bulur ve böylece bu ideolojilerden ne kadar uzaklaşılırsa demokrasi bu topraklara o ölçüde yerleşecek. Yeni ahlâk herhâlde bu temelde yükselecek.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020