Cengiz AKTAR
Makaleyi gazeteye yolladığım saatlerde Başbakan’ın içeriği tekrardan ibaret ve giderek sertleşen retoriğine rağmen krizi bitirmek için yapılan istişare arayışları sürüyordu. İnşallah ihtiras yerini akla bırakır. Meselenin özünü ve çıkış noktasını oluşturan Gezi Parkı dayatmasından vazgeçilir. NitekimMonopoly oyunundaki evler, oteller misali parka avm mi diksek, müze mi, otel mi tartışmasının sakilliği kafaların had safhada karışık olduğunu ve bir çıkış arandığının işareti. Eğer Başbakan sakinleşemezse, kriz yönetimini zor kullanmak sanan kafa galip gelecek ve memleket her bakımdan bu krizin altında kalacak.
AKP’nin on küsur yıllık siyaseti, geçmişin adaletsizliklerini izale etme ve iktisadiyatın verdiği olanaklar sayesinde kalkınmadan en geniş kitleyi faydalandırmak üzerine kuruluydu. Cumhuriyet tarihinde adıyla müsemma başka bir partiden söz etmek herhalde mümkün değil: Adalet ve Kalkınma!
Geçmişin adaletsizlikleri, ulusun yoktan var edildiği döneme kadar uzanan bir gayrımeşrulaştırma sürecinin sonuçları. Bu toprakta yaşayan neredeyse herkesi bir şekilde olduğundan farklı bir yere yerleştirmeye çalışan toplum mühendisliğinin yarattığı toplumsal ve bireysel travmalar AKP iktidarında, her şeyden önce, ortaya çıktılar. Tabuya dönüşmüş, insanların içine attığı travmalar artık sadece konuşulmuyor, yavaş da olsa iyileşiyorlar. Bu toplumsal şifa süreci özünde tek taraflı yürüyor. AKP bahşediyor toplum şükrediyor.
Adaletsizliklerin boyutu öyle ki AKP’ye kimsenin hesap sormasına yer bırakmıyor. Muhalefetsizlik CHP’nin sadece politikasızlığından değil. CHP adaletsizliklerin timsali olduğu ölçüde bir bakıma anti-politikayı temsil ediyor. AKP politikalarının yıllardır CHP’nin ilerisinde, hatta “solunda” olduğu tesbiti yersiz değil.
AKP icraatlarına muhalefet edebilecekler arasında MHP’nin kavruk milliyetçiliğinin istikbali ancak akut krizlerle beslenebilecek şekilde bir yerlerde bekliyor. Küreselleşen ve normalleşen Türkiye’de marjinalleşmesi mukadder. BDP ise yakın zamana kadar, geçmişten gelen ve AKP’nin de tepe tepe kullandığı meşruiyet sorunu dolayısıyla Kürt meselesinde ancak AKP’nin bahşettiği kadar siyaset alanı ile yetinmek zorunda idi.
Muhalefetten, hep bir tek hatta birçok adım önde olma hâli veyahut BDP için olduğu gibi, onu kontrol altında tutma siyaseti AKP icraatlarını büyük ölçüde kolaylaştırdı. Partinin dillere destan işbitiriciliği ve pragmatizmini bu tabloya dâhil ettiğimizde ortaya tamamen rakipsiz bir icraat alanı çıkmaktaydı.
Ne var ki bu dikensiz gül bahçesi miadını doldurdu. İç politikadan dış politikaya herşey olabildiğince tatminkârken gül bahçesinin dikeni Kürt çatışmasının, bugüne dek izlenen yöntemlerle çözülemeyeceği anlaşıldı. Kürtlerle barış demek, muhalefetsiz ve müzakeresiz siyasetin, bahşetme âdetlerinin sonu da demek. Bugün bu noktadayız.
Tesadüfe bakınız ki aynı müzakere ihtiyacı sadece “adalet” faslında değil “kalkınma” faslında da giderek kendini hissettiriyor. Hükümetin orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçme hedefi için tek elden tek karar alma mekanizması artık yetersiz. Kalkınmayı, adaletli gelir dağılımının bundan böyle çok ötesinde, siyasî nüfuzun temel payandası olarak ele alma hedefinin ise toplumsal bedeli var. Ve üçüncüsü bugüne kadar danışsız, denetsiz, düzensiz yöntemlerle yürümüş olan konut, yol ve enerji ağırlıklı kalkınmaya karşı giderek daha fazla itiraz olacak.
2002-2012 arası konforun, hem adalet hem kalkınma faslında sonuna geldik.
***
Önceki satırlar daha nisan başındaki bir yazıdan. PKK’nin ateşkesiyle Türkiye’de çatışma üzerinden üretilen siyaset bitti. Oysa Başbakan eski tarz-ı siyasetten başkasını bilmiyor. Parkı anlaması zor. Döne döne hiçbir siyasî istikbali olmayan CHP ile Ergenekon’u işaret etmesi, krizi ebedî 28 Şubat mağduriyetine karşı verdiği mücadele üzerinden değerlendirmesi, faiz lobisinin sonuç değil sebep olduğunu sanması, parkı biteviye darbeseverlerin ebleh sloganlarına indirgemesi bu şuur hâlinin en belirgin özellikleri. Bu tesbitler AKP’nin organik aydınları için de geçerli. Onların da sözü bitti.
AKP, oluşmasında büyük katkısı olan kamusal alanı kendi kamu düzeniyle sınırlamaya kalkınca birdenbire yarattığı Yeni Türkiye’nin berisine düştü.
Bugün, BDP’nin hızla Türkiyelileştiği, parlamento dışı muhalefet ve itiraz biçimlerinin seslerinin parkta, meydanda, agorada çıktığı bir siyaset alanı var. Genç kuşak, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir özgürlükçü ülkede doğdu. Tadını aldığı özgürlükler tırpanlanmaya başladığında özgür kamusal alanı gitti parkta yarattı.
AKP içinde reformcu damar mevcudiyetini korusa da Erdoğan çizgisi artık reformculuğu temsil etmiyor. Demokrasi mücadelesi de yeni bir evreye geçiyor.
http://www.taraf.com.tr/cengiz-aktar/makale-yeni-turkiye-nin-berisine-dusen-akp.htm
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020