Cengiz AKTAR
İktidar, kalemleri ve sözcülerinin 7 Haziran sıkıntısı 1 Kasım’dan sonra da bitmeyecek gibi. Bugünleri dahî arayacağımız günler bizi bekliyor. Seçime daha iki ay var ve iktidarın gözü tamamen kararmış hâlde. Vicdanın, terbiyenin, mantığın yerlerde süründüğü, siyasî kelâmın bu kadar anlamsızlaştığı bir dönem hatırlamıyorum. Darbe dönemindeki ceberut paşaların dahî, faşist ama kendi çapında tutarlı bir siyaseti vardı. Daha neler işiteceğiz kimbilir. Bu iptidaîlik yarışında, bu sefil siyasette en hoşuma giden o kasaba siyasetçisi AKP’lilerin ve akıldanelerinin bütün siyasî iddialarını bina ettikleri temelleri kendilerinin yerle bir ediyor olması. Üç temelin ilki millî irade ile millî iradenin temsili, diğeri sandık demokrasisi, üçüncüsü mütedeyyin halkın sağduyusu. AKP yıllardır önceki dönemleri hedef alan intikamcı söylemini aşırı bir özgüven sayesinde millî iradeyi temsil, sandığın hükmü ve çoğunluğun sağduyusu temelleri üzerine bina etti. 7 Haziran’da bu temeller yerlerinden oynayınca şaşıp kaldılar ve temelleri sorgulamaya başladılar. Ama o temeller dışında AKP’nin bir anlam ifade etmediğini fark edemediler.
Bakalım millî irade ve temsiline. İddianın mesnedi AKP’nin aldığı oydu. Çoğunluğu temsil eden ve devletin bütün iplerini elinde tutan AKP için geriye kalanlar gayrımillî idi artık. Siyasî hedefleri de, tıpkı Gayrımüslimlere ihtida dayatmasında olduğu gibi, “bir gün herkes AKP’li olacak” idi. 7 Haziran’da bu irade ve temsiliyet bitti. Esasen hiçbir zaman yüzde 50 üzerinde mutlak çoğunluğa sahip olmasa da Meclis’teki çoğunluk kaybedilince elde mesnet olarak bir tek cumhurbaşkanlığı seçiminde hâliyle yüzde 50 üstü olan oy kaldı. Zaten bu sayede Erdoğan, gelmiş geçmiş bütün otokratlar gibi dönüp dolaşıp millî iradenin kendisinden ibaret olduğunu söyleyen aşamaya geldi. Bu aralar ne zaman ağzını açsa “beni millî irade seçti” diyor. Hattâ millî iradeyi kendisinden başka kimsenin temsil edemeyeceğini iddia etme aşamasının kıyısında. Bu, AKP çoğunluğu alamayacağı için 1 Kasım sonrasında ya da seçim iptal olursa öncesinde ayyuka çıkacaktır. Yalnız şu var ki bu millî irade siyasetin sıfır noktasıdır.
Diğer temel sandığın hükmü. Bıktırasıya “sıkıysa sandıkta karşımıza gelin” ayarlarını dinleye dinleye 7 Haziran’a gelindi. Sonuç kat’iyen beklendiği gibi olmadı. Sandıktan arzu edilen sonuç çıkmayınca da mızmızlanmaya başladılar. Zaten yüzde 10 barajına asılmalarından belliydi. En ilginci de KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmış olan Akıncı’ya Erdoğan’ın verdiği ayar ve Akıncı’nın soğukkanlılıkla “ben seçim kazandım” cevabıydı. Hâsılı kelam muktedirin 7 Haziran seçim sonucunu beğenmeyeceği açıktı. Bugün de AKP Meclis’te çoğunluğu elde edene dek seçim yaptırma absürtlüğüne gitmesi mümkün. Yalnız şu var ki, bu kafayla gidilirse sonuç, sandığın külliyen iptali olur. Nitekim Anayasa 78. Madde uyarınca savaş durumunda seçim iptali mümkün, eh AKP de içsavaşı başlattı zaten…
Üçüncüsü mütedeyyin halkın sağduyusu. CHP’li Onur Öymen’in 22 Temmuz 2011 seçimi sonrası söylediklerini hatırlayın: “Eğer siz sıkıntı, açlık çekmenize rağmen hayatınızdan hiç memnun olmamanıza rağmen, sabahtan akşama kadar her gün hükümeti eleştirmenize rağmen gidip de hükümet partisine oy veriyorsanız, bu işte mantıkla açıklanmayacak bir şey var demektir. (…) AKP’nin seçimi kazanması mantıkla izah edilemez. Bunda rasyonel olmayan sebepler aramak gerekir.”
HDP’nin barajı geçmesini sağlayan etkenlerden biri kuşkusuz önceki seçimlerde AKP’ye oy veren dindar Kürt seçmenin HDP’ye yönelmesiydi. AKP bunu tıpkı Onur Öymen’in ifadesinde görüldüğü gibi Kemalistlerin “yanılan, şaşıran, tuzağa düşen seçmenin irrasyonel tavrı” gibi okumayı tercih etti. Yenilenecek seçimde seçmenin doğruyu bulmasını sağlamak üzere memleketi felâkete sürükleyen adımları atmaktan dahî kaçınmaması bundan. Yalnız şu var ki tıpkı halefi Kemalistler gibi “halka güven olmaz” diyen AKP’nin sonu da Kemalistler gibi olacak.
Twitter@AktarCengiz
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020