Cengiz AKTAR
Memleketteki yazı hayatım 1995’e kadar gider. İlk yazıları yeniden çıkmaya başlayan Yeni Yüzyıl’ın, Milliyet’in ve Radikal’in forum sayfalarında yazmış, daha sonra 2005’te Vatan ve 2012’de Taraf’ta düzenli yazmaya başlamıştım. Elektronik, sanal mecrada ilk kez düzenli yazacağım. Salıları umumiyetle tek konulu mufassal bir makale, Cumaları ise yoğun gündemin değişik konularını ele alan bir yazı.
Gündelik yazıları hardcopy vasıtasıyla yayma, paylaşma devri sona erdi zahir. Memleketteki ceberut rejimin dünyadaki bu genel gidişatı hızlandırdığını görüyoruz. Yeni anaakım yani havuz medyası ile iktidardan ödü kopan eski anaakım medya babadan kalma “gasteyi” bitirdi. Öyle görünüyor ki bir gün her yazar elektronik medyada yazmayı tadacak! Hoşbulduk!
Kızgın Kürd gençliği
Bu hafta önemli bulduğum iki tanıklık yayınlandı. İlki Tahir’in katli sonrasında Hasan Cemal’in bölgedeki gözlemleri diğeri Emine Ayna’nın T24’teki mülâkatı. Her ikisinde de Kürd gençlerinin yabancılaşması, manevî olarak nasıl Türkiye’den, türklükten, Türklerden nasıl koptuklarını yansıtan, diğer tarafta nasıl radikalleşmiş olduklarını anlatan bilgiler mevcut. Yüzü maskeli bir genç şöyle diyor Cemal’e: “Bizler halkın öz savunmasını yapan gençleriz. Örgüt yok! Bu halkın, bu ailelerin çocuklarıyız. Bu bizim kendi inisiyatifimizdir.” Cemal’e konuşan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) mensubu Sur’lu genç Emine Ayna’nın bahsettiği, Kürd siyasetçilere kızan gençlerden biri muhtemelen. Ergun Babahan da bu konuyu işlemiş dün.
Bunlar şaşıracak şeyler değil. Kürdlerle barışın Ankara’daki iktidar sahiplerinin sandığı gibi olamayacağını, ateşkesle sınırlı ve gerçek bir barış inşasına odaklanmayan duruşun onyıllardır birikmiş öfkeyle yoğrulan gençlerde derin ve geri dönüşsüz hoşnutsuzluklar üretme potansiyeli olduğunu söylemekten, yazmaktan dilimizde tüy bitti. Gelinen nokta endişe verici.
Rahmetli Şerafettin Elçi, diğer yanda Ahmet Türk, Osman Baydemir, Selâhattin Demirtaş ve daha birçok Kürd siyasetçi yıllardır diyalog kurulabilecek son neslin kendileri olduğunu, arkadan gelenlerin artık ayrıştığını hatırlatır dururlar. Bu manevî kopuş Kürdistan’ın kopuşuna gebe olabilir.
Bu kızgınlıkla tesadüfen ben de tanıştım, yakın zamanda. Ekim ayında Berlin’de Hafıza Merkezi’nin tertip ettiği bir toplantıda. Türkiye’deki hafıza çalışmaları üzerine yaptığım kapanış konuşması esnasında oturdukları yerde yüksek sesle gevezelik eden bir genç radikal Kürd grubunu iki kez ikaz etmek zorunda kalmıştım. Toplantı sonrasında şedid bir öfkeyle üstüme yürümüşler, kadim mağduriyetlerinden dem vurarak ikaz edilemeyecek derecede haklı olduklarını bağıra çağıra yüzüme söylemişlerdi. Başlarında toplantıya neden geldiği belirsiz “siyasî komiser” kıvamında kızgın bir oğlan vardı. Manevî kopuşu gayet veciz ve canlı anlatan bir deney idi. Bu tür bağımsızlık/kopuş süreçlerinin sağır bir şiddet içerdiği iyi bilinir. İşin bu boyutuna da mim koyalım.
İş cinayetleri ve adalet arayan işçi aileleri
Adaletsiz kalkınmanın mimarları çalışma hukukunu yerle bir etmekle kalmadılar, cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyutta bir işçi kıyımına da yol açtılar. İşçiler sade işten atılmıyor, işyerinde can veriyorlar. Rekor her yıl yenileniyor. Daha ilk 11 ayda 1593 işçi güvenliksiz çalışma koşullarından dolayı iş cinayetine kurban gitti.
Hükümetin bu konudaki vurdumduymazlığı kayda değer. Yeni hükümetin programında konuyla ilgili iki paragraf var. İlki gayet yuvarlak: “Diğer alanlarda olduğu gibi, çalışma hayatının merkezine de insanı koyuyoruz. Çalışan kesimlerimizin iş sağlığı ve güvenliği kendi başına bir değer olduğu gibi, verimli ve katma değeri yüksek bir üretim yapısının da ön şartıdır.” (s.64) Diğeri ise uygulaması istatistiklerde görüldüğü gibi bugüne kadar hiçbir somut sonuç vermemiş bir temenniden ibaret: “Avrupa Birliği ve ILO standartlarını esas alarak oluşturduğumuz İş Sağlığı ve Güvenliği Eylem Planı’nı kararlılıkla hayata geçireceğiz.” (s.65)
İş cinayetleri istatistiklerini tutan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ninwww.guvenlicalisma.org yanında Adalet Arayan İşçi Aileleri toplumda farkındalık yaratmak için her ay bir cinayet hikâyesini hatırlatarak vicdan ve adalet nöbeti tutuyor. Kasım’daki 45. nöbet taşeron sağlık işçisi ve güvenliksiz koşullardan dolayı ölen 28 yaşında ölen Zafer Açıkgözoğlu içindi. Aileler diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi için imza kampanyası başlattı. http://iscinayetleriniunutma.org/ Ayrıca iş cinayetleri belleğini tutan 3. kitapları İşCinayetleri Almanağı 2014 yayımlandı.
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020