Cengiz AKTAR
Avrupa Komisyonu gün içinde 2018 Genişleme Paketi’ni açıklıyor. 1998’ten bu yana her sonbaharda çekilen genişleme politikasının yıllık fotoğrafı artık iki yılda bir ve ilkbaharda çekilecek. Komisyon Paketin ipuçlarını kapsamlı bir belgeyle Şubat’ta verdiydi.
Şubat belgesinde Türkiye yoktu, belge yalnızca sıradaki Balkan ülkelerinin AB geleceğinden söz ediyordu. Şimdi açıklanan belgede Türkiye var, ama şeklen ve kâğıt üzerinde. Nitekim 17 Mayıs’ta Sofya’da 6 aday ülkenin üye ülkelerle en üst seviyede toplanacağı “gerçek zirve”ye Türkiye çağrılı değil.
Dostlar alışverişte görsün misâli açıklanan İlerleme Raporu yıllardır olduğu gibi ilerlemeden ziyade gerilemenin raporu oldu. Yalnız bu defa Komisyon, artık üyelik konusunda hiçbir beklenti olmadığı için ağzına geleni söylemiş.
Tek olumlu “ilerleme” göç ve iltica politikalarındaymış. Bunun neden böyle olduğu açık: Mülteci zaptiyeliği anlaşmasına zarar gelmesin diye! Oysa Türkiye, içsavaştan kaçan Suriyelileri kabul etmiş olsa da uluslararası kabul görmüş göç ve iltica standartlarının çok gerisinde.
Ankara 2000-2007 yılları arasında gerçekleştirilen geniş çaplı mevzuat uyumuna yıllardır pek bir şey eklemediği gibi, o yıllarda yapılanlardan geriye gidiyor. Gerileme deyince akla ilk gelen birkaç konu başlığı: Hukuk devleti normlarının tümü, kamu alımları, Merkez Bankası özerkliği, çalışma hayatı mevzuatı, çevre mevzuatı.
Ne var ki Komisyon’un gerilemeyi kayda geçirmesinin hiçbir kıymeti yok. Ne kendisi ne de Ankara açısından. Ve maalesef, ne de Türkiye toplumunun hatırı sayılır çoğunluğu açısından!
AB prensip, norm ve standartları Ankara’nın umurunda değil sadece, bunlar rejim açısından ayak bağı. Hâlâ AB ilişkisinden medet umanların bunu kavramasında fayda var.
Zira bu bir paradigma değişikliği. Türkiye’nin tepesine çöreklenmiş rejimin ve muazzam taraftar kitlesinin AB ile işi sadece ticarî, o kadar. Yani rapor yine “yok hükmünde” mührüyle geri iade edilecektir tez vakitte.
AB açısından da bu tip raporların, tavsiyelerin, temennilerin, ikazların, AB kurumlarında alınan kararların bir manası yok. Zira AB Türkiye konusunda çoktan havlu attı. Hâlâ Türkiye’nin adını anmasının nedeni ticarî, stratejik (NATO bağlantısı) ve taktik (mülteci zaptiyeliği) hesaplardan ibaret.
28 Ekim 2015 günü Strazburg’ta Avrupa Parlamentosu’nda o yılki İlerleme Raporunun sahibi konumundaki Komisyon’un Başkanı Juncker, “Türkiye’deki İnsan Hakları ihlaliyle ilgili eleştiriler haklı olsa da bunları şimdi konuşmanın ikinci plana itilmesi ve Türkiye ile sıkı işbirliği yapılması gerekir” dediydi.
O aralar süren mülteci kriziyle cebelleşen ve Erdoğan’a yaranma peşinde olan AB kendi yazdığı raporu çöpe atmak durumunda kaldıydı.
Üyelik müzakereleri çoktan akamete uğramış olsa da Juncker’in Ekim 2015 çıkışı işi resmileştiren bir milattı. Aynı zamanda ilişkinin geleceğinin, mülteci zaptiyeliği gibi “proje bazında” cereyan edeceğinin de işaretiydi.
AB’nin diğer “Türkiye ilgisi” olan ticaret ise fevkalade. 2016’ya oranla hacimlerde artış az değil. Toplam ticaret 2016’da 144,681 milyar avrodan 2017’de 154,483 milyara çıkmış. AB lehine ticaret açığı ise 11,378 milyar avrodan 14,993’e çıkmış.
Ticarî ilişkiler ile stratejik ve taktik hesaplar dışında sürdürüldüğü varsayılan Ankara-AB diyaloğu ise iki monologdan ibaret.
Bulunduğumuz kritik aşamada, her iki tarafta “diyalog kanallarının açık tutulması” masalını anlatanlar var. Bu diyalogun fiiliyatta bir sağırlar diyalogu olduğunu ve faydası olmadığını bilmek gerekiyor.
Misalen 1963 Ankara Anlaşması döneminden beri var olan önemli bir kurum Karma Parlamento Komisyonu –ki temel işlevi diyalogdur– 76. ve son toplantısını Ankara’da 19-20 Mart 2015’te yaptı!
İkili veya AB kurumlarıyla istişarelerde taraflar yıllardır sadece kendi duruşlarını sergiliyor, ortak bir çalışma namevcut. AB’nin diyalog kanallarını muhafaza etme yaklaşımının Ankara’da herhangi bir karşılığı yok.
Ankara’da sık dile getirilen “antiterör işbirliğine” bakalım: Bunun Avrupalı İŞİD’cilerin Türkiye’de ve işgâli altındaki Suriye topraklarında zaptedilmeleri dışında dişe dokunur bir işbirliğinden söz etmek mümkün değil.
AB mühendisliği peşinde olanların dillerinden düşürmediği “enerji işbirliğine” bakacak olursak her konuda Rusya ile gerdeğe girme peşinde olan rejimin Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda kalıcı ve güvenilir bir ortak olduğunu söylemek kolay değil.
TANAP’a verilen Avrupa malî desteği dışında Doğu Akdeniz’de keşfedilen fosil yakıt yatakları Avrupa açısından Rusya’nın tekeline karşı uzun vadeli stratejik öneme sahip. Ankara ise Doğu Akdeniz’deki iddia ve tehditleriyle bu perspektifinin önündeki en ciddî engel.
Var olan ticarî, stratejik ve taktik ilişkilerin istikbâline bir göz atacak olursak… Ekonomik kararlar konusunda hiçbir etkisi kalmamış ve muhtemelen gidici olan Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek’in 2016’da söylediğini hatırlayalım kâfi:
“Bana ister katılın ister katılmayın, AB’den kopmuş bir Türkiye’nin dünyada algısı Üçüncü Dünya ülkesidir… Japonya’ya gittim en çok gelen soru ‘Türkiye AB’den kopacak mı? Koparsanız biz uğramayız’ diyorlar…AB konusu çok net. Kendi menfaatimiz gereği AB ile ilişkileri götürmemiz lazım.”
Mülteci zaptiyeliği ise “proje bazlı” olduğu ölçüde bugün var yarın yok bir hesaptır. Her ne kadar bölgeden Batı’ya göç potansiyeli çok ciddî olsa da bu, Türkiye’nin coğrafî konumu üzerinden öne sürdüğü “önemini” çok aşan bir süreçtir.
NATO bağlantısına gelince, bu konuda karar mercii ABD; Avrupalı ortakların “Ankara sıkıntısı” ise rejim sürdükçe sürecektir.
Sonuçta bugün ve epeydir Türkiye AB açısından herhangi bir üçüncü ülke konumundadır. AB’nin Kuzey Kore dışında bütün ülkelerle “diyalog kanalları” açıktır!
Ankara açısından AB ise düşman konumunda ve Şanghay İşbirliği Teşkilâtı ile kıyaslanan herhangi bir oluşumdur.
Bu tablo ne Türkiye ne Avrupa için hayırlı. Türkiyesiz Avrupa, kıtanın, doğusunda Rusya ile birlikte demokrasi ve hukuk devleti normlarıyla yönetilmeyen, sağı solu belli olmayan ikinci bir tehditle yaşayacak olması demek.
Avrupasız Türkiye ise bugünkü hâl ve gidişatın beteri demek. Avrupa’nın Aydınlanma Çağından bu yana biriktirdiği müktesebatın buraya artık yansımaması demek. 19. yüzyılın başından itibaren bu coğrafyanın başat belirleyicisi olan Avrupa fikriyatından, devlette ve toplumun varoluş kodlarında kopuş demek. Batılılaşmadan sonra Batısızlaşma demek.
Ve bu anlamda tarihî bir kopuş bu...
Oysa 2000-2007 arasındaki son Avrupalılaşma furyası Türkiye’ye iyi gelmişti. Bugün o dönemin ve daha eskisinin intikamını almakta olan faşist koalisyon ne derse desin.
Parantez kapandı, yazık oldu…
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020