Cengiz AKTAR
Memlekette AİHM olarak bilinen AHİM olarak söylenen İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi geçenlerde, Aralık 2015’te Cizre’de ilân edilen sokağa çıkma yasakları döneminde hak ihlâlleri iddiasıyla yapılan iki başvuruyu Türkiye’deki iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle oybirliğiyle reddetti.
Uygulanmayan Selâhattin Demirtaş kararı, ondan önce de reddedilen 27 000’den fazla OHAL/KHK mağduru dosyası ile birlikte ele alındığında Türkiye’nin adaletinden umudu kesmiş ve adaleti AİHM’den bekleyenler için büyük bir hayal kırıklığı söz konusu. Oysa epeydir ya AİHM oralı olmuyor ya da lehte karar verdiği zaman rejim kararı uygulamıyor.
AİHM Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Cizre olaylarıyla ilgili başvuruları değerlendirmeyi sürdürdüğünü, başvurucuların AYM’nin etkili bir iç hukuk yolu olmaktan çıktığını öne sürdüklerini ancak bunu kanıtlayamadıklarını bildirdi. Bu, pozitif hukuk dairesinde nasıl kanıtlanır, akıl erdirmek mümkün değil.
Keza reddedilen 27 000 başvuru için “iç hukuk yolları tükenmeden önce başvuruda bulunmak erkendir”; “Türkiye’de iç hukuk yollarının hâlâ etkili olup olmadığı kanıtlanmak zorundadır, bunu zaman gösterecek” diyor. “OHAL Komisyonu” denilen maskaralığın etkili olmadığını kanıtlamak için onbinlerce mağdurun daha ne yapması gerekiyor, bunu AİHM’e nasıl anlatmalı? AİHM artık açıkça topu taca atmayı seçiyor. Bu kuşkusuz.
Daha geçen gün HHB ve ÇHD üyesi 17 avukatın başvurularını reddetti, gerekçesinde başvuruları aylardır incelemeyen AYM’yi adres gösterdi ve yine “iç hukuk yolları tüketilmedi” dedi.
Demirtaş kararının uygulanmamasına gelince, bu sefer topu taca atan rejim. Rusya’nın benzer durumlarda Rus hukukunun AİHM hukukuna üstün olduğunu söyleyen net içtihadının aksine “AİHM bizim bağlamaz” tavrını karara dökmüyor, alavere dalavereyle uygulamıyor.
Sözün özü, adalet arayanların AİHM seçeneği artık giderek anlamsızlaşıyor. Bunun temel nedenini bir kez daha belirtelim.
Eser Karakaş’ın dosdoğru işaret etmiş olduğu gibi AİHM’in ve temel aldığı Sözleşmenin (AİHS) gayridemokratik ülkeleri demokrasiye taşımak gibi bir işlevi, görev tanımı yok. Ne kurucu metinlerde ne Sözleşmenin kendisinde ne de içtihatta böyle bir işlev zikredilir. AİHM hukuk devletinin işleyişini gözetir, küçük sapmaları düzeltir ama Türkiye gibi açıkça hukukdışı ve faşist bir ülkeyi adam edemez. Bu, Rusya ve Avrupalı pek çok sabık komünist ülke için de geçerli.
Demokrasi ve hukuk devleti 1989 sonrasında Avrupa Konseyi’ne katılan eski Sovyet bloku ülkelerinin ezici çoğunluğuna Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği üyeliği yoluyla maalesef gelemeyecek. Avrupa aşısı pek çoğunda tutmadı.
Sözleşmenin ve dolayısıyla Mahkemenin kurucu tarafı olan ve eski komünist ülkeler sözkonusu olduğunda burnundan kıl aldırmayan, “ileri demokrasi” iddiasındaki Türkiye’nin ise parya ligine düşmesi üzücü ama şaşırtıcı değil. Tıpkı bu ligdeki topal ördekler gibi Türkiye’nin Avrupa aşısı da tutmadı.
***
Şimdi bakalım AİHM’in 24 Ocak’ta yayımlanan 2018 yılı faaliyet raporuna .
Uzun vâdede, AİHM’in yargı yetkisinin 1989’da kabul edilmesinden 2018 sonuna kadar Mahkemece Türkiye için hükmedilen 3532 kararın 3128’i Sözleşme maddelerinden en az birinin ihlâlini kapsıyor. Türkiye bu performansla açık ara birinci sırada. İhlâllerin 919’u âdil yargılanma hakkı, 755’i özgürlük güvenlik hakkı, 660’ı devletin zorla kamulaştırması sonucunda zedelenen mülkiyet hakkı, 603’ü makul sürede yargılanma ile ilgili.
2018’de ise AİHM’in aldığı 1014 kararın 146’sı Türkiye hakkında. Yapılan başvurularda alınan kararların 140’ında en az bir hak ihlâli olduğuna hükmedildi. Dört kararda hak ihlâli olmadığına hükmedilirken iki karar karşılıklı uzlaşmayla sonuçlandı.
En çok ihlâle şu maddelerde hükmedildi: Adil yargılanma hakkı 41 kez; ifade özgürlüğü 40 kez; özgürlük ve güvenlik hakkı 29 kez, etkin soruşturma hakkı 15 kez; toplanma ve dernekleşme özgürlüğü 11 kez; insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele 11 kez; makul sürede yargılanma hakkı 9 kez.
Ayrıca raporda verilen örnekler arasında AİHS 5. Maddede zikredilen özgürlük ve güvenlik hakkı için Demirtaş kararı ve AİHS 1 numaralı protokolde anılan serbest seçim hakkı ihlâli için yine Demirtaş kararı geçiyor.
Türkiye başvuru sayısında da en önlerde, dördüncü ülke. Avrupa Konseyi üyesi 47 devletten başvuru alan Mahkemede karar bekleyen toplam 56 350 başvuru var ve bunların yüzde 72’si altı ülke hakkında. 11 750 başvuru ile Rusya’yı 8 500 başvuruyla Romanya 7 250 başvuruyla Ukrayna ve 7107 başvuruyla Türkiye izliyor. Tabii burada reddedilen 27 000’den fazla başvuruyu bir kez daha hatırlatalım.
***
Türkiye’nin 1945 sonrasında kurulan Avrupa kurumlarıyla mesafesi giderek açılıyor. Avrupa Birliği adaylığı fiilen bitirildi, NATO müttefikliği sallantıda, Avrupa Konseyi ile ilişkiler son derece kötü. Konsey’in bütün kurumları, Venedik Komisyonu, Parlamenterler Asamblesi İzleme Komisyonu, İnsan Hakları Komiserliği, AİHM ve daha nicesi Türkiye’deki berbat gidişatı devamlı işaret ediyor, kayda geçiriyor.
Misâlen rejim, süresi 30 Nisan 2017’de dolmuş olan Türkiye yargıcının yerine iki yıldır yeni yargıç bulamadı.
Türkiye 1987’de vatandaşın bireysel başvuru hakkını tanıması ve 1989’da AİHM’in yargı yetkisini kabul etmesiyle AİHS sistemine dâhil oldu. Turgut Özal’ın ilgili yasaya imza atarken sakat hukuk sistemimizin ancak böyle bir sistemin getireceği kıstaslarla dönüşebileceğini ifade ettiği söylenir.
Nitekim tam da öyle oldu, hukuk sistemimiz, her şeye rağmen, bu sayede büyük dönüşüm geçirdi. Şimdi artık, gayridemokratik gidişat sonucunda hak ihlâllerinde yaşanan muazzam artış AİHM/AİHS ilişkisinin sürdürülemez olduğunu gösteriyor. Ne Strazburg’un ne de Ankara’nın bir beklentisi kaldı.
Rusya Avrupa Konseyi’nden ve AİHS’den feragat etmeyi açıkça Duma’da konuşuyor. Türkiye henüz bu aşamada değil ama eli kulağındadır.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020