Cengiz AKTAR
3 Eylül tarihli bir haber: “Türkiye sahil kasabası Datça’nın Belediye Başkanı Gürsel Uçar, Yunanistan’ın Simi adasından yüzücülerle ortak yapılan 1 Eylül Barış yüzme etkinliğinin ardından barış afişi açarak ‘savaşın tarafında değiliz’ dedi. Dünya barışı için mesaj veren yüzücüler, Türkçe, Yunanca ve İngilizce ‘Barış Kazanacak’ pankartı açtı”.
9 Eylül tarihli bir haber: “Muğla’nın Datça ilçesinin CHP’li belediyesi, İzmir’in kurtuluş günü 9 Eylül’de yayınladığı mesajda, dönemin Yunan komutanı Nikolaos Trikupis’un resmini, ‘Su soğuk ama girince alışıyorsun’ ifadesiyle paylaştı.”
Neresinden başlasak? 1 Eylül Dünya Barış Günü diye bir şey olmadığı, dünyada bir tek Türkiye’de kutlandığı ve Barış Günü'nün 21 Eylül olduğundan mı?
9 Eylül münasebetiyle kullanılan görseldeki Yunanlı komutanın Trikupis değil, Plastiras olduğundan, eylül başı Ege’de deniz suyunun en sıcak dönemi olduğundan ve denize dökülenlerin Yunan askeri değil, Osmanlı/Türkiye tebaası sivil Rumlar olduğundan mı?
Yoksa CHP’li Datça Belediyesinin şecaat arz ederken mert-i Kıpti gibi sirkatin söylediğini yani Kıptinin mert olanı gibi, kahramanlığını anlatırken hırsızlığını söylediğinden mi başlasak? Ayın birinde Yunanlılarla birlikte “Yunanistan ile barış” diyorsun, bir hafta sonra uyduruk bir ezberle aynı ülkeye hakaret ediyorsun.
Datça Belediye Başkanlığının bu şuursuzluk hâli esasen memleketin tarih, savaş, barış meselelerindeki genel tavrını gayet iyi anlatıyor. Keza ana muhalefetli başkanın partisinin, içi dışı yangın yeri hâline dönmüş olan memlekette rejimin savaş politikalarına yaklaşımını da gayet iyi özetliyor. CHP, Irak, Libya, Suriye’de süren savaş ve işgallere, Akdeniz ve Ege’de her an başlayabilecek savaşa, aynı şekilde yurtiçinde Kürtleri ve kendi çevresi dışında kalan muhalifleri hedef alan şiddete tek bir kelam etmiş değil. Bu ölçüde de rejimin payandası.
HDP dışındaki bütün partilerin savaş severliği aynen toplum katında da geçerli. Birkaç cılız sesin dışında, girdiği her yeri darmaduman eden, kan revan içinde bırakan rejim kuvvetlerinin marifetlerine karşı tık yok memlekette. Bu sadece otosansür ve korku ile açıklanabilecek bir ruh ve şuur hâli değil maalesef.
Zira Datça Belediye Başkanlığı örneğinde olduğu gibi kimse o belediyeden 9 Eylül’de şecaat arz etmesini beklemiyor. Buna rağmen susup oturmuyor, ön alıyor, ucuz kahramanlık yapıyor ve bunu yaparken daha birkaç gün önce vermeye çabaladığı uyduruk barış mesajını dahî berhava ediyor. Zira sahici olan o barış mesajı değil, savaş mesajı; hele Akdeniz ve Ege’de sular fena halde ısınmışken.
Bu barış lafazanlığı savaş severliğin incir yaprağı. Barıştan dem vuranların iki üstü kapalı hesabı var. İlki Ankara rejiminin savaşlarına kılıf aramak, savaşa savaş dememek ve savaşın temel nedeni olan reis ve rejimini işaret etmemek… İkincisi kendi barışını (ve ister istemez savaşını) dayatmak…
Savaşın ve savaşı tetikleyenin adını koyamayan barışsever vatandaşların favori lakırdısı emperyalizmdir. Ama Türk emperyalizmi değil, zira mâlum öyle bir şey olamaz, olsa olsa Müslüman dayanışması, ümmet asabiyesi olur!
Emperyalizm başlığında en derin tahlil Kılıçdaroğlu’dan geldiydi geçenlerde. Fransa’yı kastederek “Başka güçlerin Türkiye ile Yunanistan’ı savaştırmasına seyirci olmayız” buyurduydu. Meali, Fransa durduk yerde ama emperyalist bir güç olduğu için Türkiye ile Yunanistan’ı savaştırma kararı almış. Nasıl ama? Bu emperyalizmin bir de çokuluslu şirketler versiyonu mevcut. Exxonlar, Totaller, ENİler denizlerimizin petrolüne gazına göz dikmiş, komşuları savaştırıp el koymak isterlermiş.
Tıpkı CHP gibi, rejim partileri ile basını, HDP dışında kalan muhalefet partileri ile basını emperyalizm çikletini çiğnemekten bir hal oldular. Ortada aşikâr bir saldırgan varken ve dünyada istisnasız kimsenin bundan şüphesi yokken, memleket tek sesle emperyalizm diye haykırıyor. Kimi sol çevrelerin Yunanistan aydınlarıyla birlikte yapmaya çalıştığı barış çağrıları neden akim kaldı acaba diye soran yok. Yunanistan’da bir iki marjinal dışında her siyasi görüş marazayı kimin çıkardığını biliyor ve söylüyor.
Ege ve Akdeniz’e yönelik diğer barış lafazanlığı, rejimin, muhalefetin ve medyanın şu günlerde sürekli aba altından sopa gösteren, ya da savaşla tehdit edip barışa zorlayan dili.
Ortalıkta dolaşan çeşitli arabuluculuk heveslilerinin çatışmasızlık ve tırmanmayı terse çevirme hedeflerini sürekli istismar eden, müzakere masasına daima oturmaya hazır görüntüsü veren ama son tahlilde “barış sadece benim dediğim gibi olur” dayatması.
İnatçılar çok kalabalık: rejim, ulusolcular, ulusağcılar, diplomatlığa soyunmuş amiral eskileri ve kamuoyunun hatırı sayılır bölümü. Parolaları “hakkaniyet”, mesajları “hakkımızı söke söke alırız”, yordamları “önce savaş sonra belki barış”, uğrunda güle oynaya savaşa razı oldukları murat ise asla sürdürülemez bir bölgesel hegemonya ile dünyanın canına okuyan fosil yakıtlar. Şuursuzluğun feriştahı.
Akdeniz ve Ege’den önce Irak, Libya, Suriye’de cenge çıkmış Türkiye’nin, savaşı ısrarla görmezden gelen hastalıklı ruh ve şuurunu sadece rejimin yüz kızartıcı propagandası ve medyanın tiksindirici işgüzarlığıyla izah etmek mümkün mü?
Devletler ve kanaat önderleri savaş hâlinde kamuoylarını yönlendirmeye çalışır; ne var ki bizdeki kadar yönlendirilmeye teşnesi yok. Neden böyle?
Savaşta ölmeyi göze almayanın aklına neden vicdanî ret gelmez de sahtekârlık nişanesi bedelli gelir bu memlekette?
Savaş sürerken neden daha davullu daha zurnalı asker uğurlaması yapılır? Neden siviller devamlı gönüllü asker olmak ister? Savaşa karşı olan neden derhal linç edilir?
Bu hastalıklı ruh ve şuuru, çok eskiye giden savaş ve yıkım hafızasıyla açıklamak kısmen mümkün. Türkiye, bugünkü toprağında Avrupa’da olduğu gibi büyük savaş felâketi yaşamadı, ikinci savaşa girmedi, kendini korudu. Savaşı pek hatırlamaz, bilgisayar oyunu sanır.
Ama bu hafızasızlık kadar hafızasından sildiğini zannettiği korkunç etnik ve dinî temizliklerin hayaletiyle de cebelleşir ruhu ve şuuru.
Gayrimüslimlerin, Alevîlerin ve daha yakında Kürtlerin maruz kaldığı tarifsiz adaletsizliklerle, yerde kalmış kanla, azap içinde Anadolu’nun üzerinde dolaşan ruhlarla helalleşememiş, dolayısıyla korkan ve dört bir yanında düşman arayan, kimseyle, yaşadığı toprakla, kendisiyle dahî barışık olmayan bir kalabalığı barındırır burası.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020