Doğan AKIN
Prof. Engin Geçtan, beynin katmanlarını anlatırken literatürden "bodrum" benzetmesini de aktarır.
İnsanın bodrum katlarındaki yaşı, nüfus kayıtlarında yazmaz. İki ayağımız üzerine dikilişimizin binlerce yıllık tarihi, imkânları ve sorunlarıyla her doğumda o bodrum katta bir kez daha doğar, her insana bir kez daha devrolur.
Hayattan öğrendiklerimizle o bodrumun üzerinde inşa ederiz kendimizi. O bodrumun bilinmezliğine, yer yer karanlığına mesafemiz ne öğrendiğimize ve nasıl bir hayat inşa ettiğimize, sonuçta nelere tenezzül edip etmediğimize bağlı.
Markar Esayan'ın, bir divana uzanmış sayıklar gibi Yeni Şafak'ta yazdığı yazıları, ama özellikle T24 hakkındaki yazısını okurken düşündüm bunları. Uzunca bir süredir yazıdan ziyade dilekçe kaleme alan bir "yanaşma"dan söz ediyorum. Bir zavallı yanaşmadan.
Esayan, Taraf'ta yazar ve yöneticiyken "diktatör, otoriter, aşağılık kompleksli, kibirli" ifadeleriyle de andığı Tayyip Erdoğan'a ve AKP'ye Yeni Şafak'ta yazdığı pişmanlık dilekçelerine yalvar yakar aradığı cevabı nihayet aldı. Başvurusunu kabul eden AKP, Esayan'ı İstanbul 2. Bölge 12. sıradan milletvekili adayı gösterdi.
Uzunca bir süredir ihale usulü bir "yazarlık", sipariş usulü bir "gazetecilik" yürürlükte. Büyük savrulmalarla icra edilen acıklı bir gazetecilik.
Misal, Taraf'ta Erdoğan'ın otoriterliğinden dem vuran Esayan'lar, hükümete yakın yayınlara geçince bir de ne görsünler; Erdoğan aslında büyük bir devrimci değil miymiş!
Aksi de oluyor tabii. İktidara yakın gazetelerde çöplendikten sonra muhalif yayınlara geçen/geçmek zorunda kalan gazeteciler ve yazarlar eşliğinde de acıklı manzaralara tanık oluyoruz. Misal, bir de bakıyorsunuz Türkiye ekonomisi, o muvafık yazar muhalif olduğu anda krize giriyor!
'Taciz edilen, güdümlü, zavallı muhabir!..'
İnsan düştüğü yerde, başkalarının felaketinde de teselli arar. O kadar ki, bazıları teselli bulmak için başkalarına felaket hayal eder, inşa etmeye çalışır.
Esayan da, geçtiğimiz günlerdeki bir yazısında, böyle bir inşaat faaliyetinde T24 tesellisi hayal etti. Güldük, biraz da ona iyi gelsin T24, deyip geçtik. Ancak izleyen dilekçelerinin birinde tekrar döndü konuya.
Mesele şu: Murat Şevki Çoban, T24'ün kitap bölümü K24 için, bir süre önce Dünyayı Politik Düşünmek kitabı İletişim Yayınları'nca Türkçeye çevrilen Belçikalı siyaset kuramcısı Chantal Mouffe ile zihin açıcı bir söyleşi yaptı.
Çoban, "Demokrasi, çatışmayı toptan yok edecek otoriter bir yola başvurmadan bu çatışmalarla nasıl baş edeceğimizi ve böylelikle benim agonistik yüzleşme diye tarif ettiğim duruma ulaşmamızı sağlayacak yöntemdir. Agonistik yüzleşmede, karşıt taraflar birbirini yok edilmesi gereken bir düşman olarak değil, rakip veya hasım olarak görürler" görüşünü dile getiren Mouffe'a şu soruyu da yöneltti:
- Dost/düşman ayrımını Türkiye üzerinden konuşmak istiyorum. Biz Türkiye’de ne zamandır “biz ve onlar” şeklinde ayrışmış bir toplumda yaşıyoruz. Fakat bu kutuplaşma, rakipler arası bir çatışma değil, sizin demokrasiyle bağdaşmayacağını söylediğiniz “dost/ düşman” karşıtlığı şeklinde kurgulandı. Olgular ve fikirler de, içeriklerine göre değil, failin hangi gruptan olduğuna göre değerlendiriliyor. Böylesi bölünmüş toplumlar için agonistik bir çözüm mümkün mü sizce?
"Evet, bu agonistik değil" diyerek başladığı cevabında Mouffe, özetle, "muhalefetin de demokratik süreci kabul etmediğini, mücadelenin tarafına rakip gözüyle değil, düşman gözüyle baktığını" belirtiyor ve örnek olarak Venezuela'da muhalefetin Chavez'i askeri darbeyle indirmeye çalışmasını da veriyor.
Esayan, 1 Nisan Çarşamba günü Yeni Şafak'ta yayımlanan "Chantal Mouffe’u Orhan Pamuk mu sandın T24?" başlıklı yazısında bu soru ve cevap üzerinde odaklanıyor. Olabilir. Ancak bunu şöyle kirli bir lisanla yapıyor:
"Bir süre önce Türkiye’de bulunan ve Radikal Demokrasi çalışmalarıyla tanınan Belçikalı siyaset bilimci Chantal Mouffe, şu bizim kendine jilet atan sol liberaller ve cemaatçilerin toplaştığı T24’ün kültür bölümüne (K24) bir röportaj vermişti. Taraf’tan tanıdığım yetenekli bir muhabir (Murat Şevki Çoban) maalesef T24’ün ağlarına düşmüş, gerçekten üzüldüm."
"Tüm röportajın Erdoğan’a prestijli bir isme “çaktırmak” için planlandığını anlıyorsunuz."
"Bu cenah AB fonları ve mesleki bağlantılarıyla hem piyasaya sürekli insan yetiştirip sürüyor, hem de varolanları istihdam ediyor. Amaç politik iklim yaratmak. Bu gençlere demokratik/özgür, kendilerini kullandırtmayacakları istihdam alanları yaratmak lazım. Özellikle de medyada. Bu başlı başına çocuk/genç tacizine giren bir durum."
"Neyse, işte bu mekanizma böyle çalışıyor. Mahalle baskısı ile bunalttığınız yerli ünlülerle işiniz kolaydır. Orhan Pamuk’u en sonunda teslim aldılar mesela. Pamuk Gezi ve 17/25 Aralık’ın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Ama Erdoğan’a dönük darbenin arkasındaki küresel ittifakın haşmetini de biliyor ve önünde sonunda Erdoğan’ın bu sürek avında tekleyeceğini hesap ederek vaziyet alıyor. Ahlaki olmadığı kesin, ama bir rasyonalitesi var."
(…)
"Mouffe’u hazırlık sorularıyla epey bir kızıştırdığını düşünen güdümlü muhabir, aniden o soruyu soruyor…"
"Tercüme edelim: Güdümlü muhabir Erdoğan’ın siyasi rakiplerine Mouffe’un savunduğu 'hasım' anlayışıyla değil, 'düşman' anlayışıyla yaklaştığını benimsetmeye, böylelikle kutuplaşma üzerinden Erdoğan’a 'çaktırmaya' çalışıyor. Böylelikle birkaç milyon dolara yapamayacağınız reklamı Mouffe sayesinde yapabileceksiniz. Orhan Pamuk-Çınar Oskay (Hürriyet) röportajında olduğu gibi... Ama Mouffe, Pamuk’tan daha özgün biri…"
"Güdümlü muhabiri en son 'Günümüz Türkiye’sine benzediğini söylemek zor aslında' diye debelenirken görüyoruz. İnşallah Doğan Akın veya kimse sitenin asıl sorumlusu, zavallı çocuğu işten atmamışlardır."
İnternet yasaklarını yalanlarla savunmak
AKP'ye dilekçe yazmaya başlamadığı, milletvekili adayı olmadığı, Erdoğan'a "diktatör" de dediği yıllarda T24'e hayranlığını defalarca dile getirmiş olan Esayan'ın, yukarıda aynen aktardığım Çoban'ın sorusu üzerine uzanıp sayıkladığı divandaki seviyesi bu.
- T24'ün ağlarına düşmüş…
- Zavallı çocuk…
- Güdümlü muhabir...
- Başlı başına çocuk/genç tacizi!..
O sorudan, ancak kendisini bir yerlere göstermeye çalışan bir zavallı bu ifadeleri türetebilirdi.
Yayın Koordinatörü de olduğu Taraf'ta birlikte çalıştığı gençleri hiçbir anlamda taciz ettiğini bu iktidar yanaşması arzuhalciye bile yakıştırmadığım bir lisan bu.
İnternet yayınlarındaki yasaklara karşı çıkanların taleplerini "Pornoma dokunma" diye tercüme edecek kadar kendisini kaybeden Esayan'ın, yeni internet düzenlemelerini okumaya bile gerek görmeden kaleme alabildiği o yazıda ne hâllere düştüğünü daha önce yazmıştım:
Markar Esayan ve 'kepaze olmadan yaşlanmanın imkânsızlığı…'
Esayan, porno üzerinden inşa etmeye çalıştığı o ahlakçı ama ahlaksız yazısında, bırakın pornoyu, "müstehcen" bulunan yayınların bile yıllardır yargı kararına bile gerek görülmeden idare tarafından doğrudan engellendiğini saklayarak öne sürüyordu bu yalanı:
Ortalık 'pornoma dokunma'cılardan geçilmiyor!
Sonuç malum; o internet yasaklarıyla yolsuzluk haberleri uçuruluyor internet sitelerinden.
Velhasıl sayıklarken, bir fiskeye bile gerek bırakmayan kendi ağırlığıyla yuvarlandıkça yuvarlanıyor Esayan; genç/çocuk tacizi, porno, zavallı, güdümlü…
Esayan'ın eski AKP'si: Kibirli, totaliter, mezhepçi, akçeli işlere bulaşmış
Aşağılara, daha aşağılara doğru tırmanırken, misal Taraf'ta yönetici ve yazar olduğu yıllarda inşa ettiği maziden utanmıyor:
- AK Parti’nin (yeni anayasa sürecinde / D.A) yoktan yarattığı “başkanlık kartı” çok işlevsel olacak. Hükümetin birbirine göbeğinden bağlı olan anayasa ve çözüm sürecini başkanlık ısrarı ile riske atmayacağını öngörüyorum. Ancak başkanlık kartından vazgeçmek, bir kaldıraç vazifesi görerek muhalefeti ve endişeli kesimlerin itirazlarını havada asılı bırakacak. (Taraf / 11 Nisan 2013)
- Başkanlık sistemi hikayenin mutlu sonu... Başkanlık Sistemi tartışmasını Erdoğan’ın kişiliğine indirgeme ısrarı bir bönlüğün sonucu değil; bilinçli bir tercih... Gerici ittifakın yıllardır özenle inşa ettiği Erdoğan nefreti aslında o dönem hangi reform yapılıyorsa onun dönüştürücü, devrimci etkisini maskelemek üzere işlev gördü. Bir algı mühendisliği olduğu için de insanların düşünceleri üzerinde hakimiyet kurabileceğine dair bir kibri ima etti. (Yeni Şafak / 18 Mart 2015)
- AK Parti fabrika ayarlarına döner mi… Birkaç şey olabilirdi. Sanırım olabileceklerin en kötüsünü yaşıyoruz. Vesayet akıllandı. AK Parti’yi ortak ahlaktan yakaladı. Belli oranda güç kaybetmiş olsa da, vesayet asla bu ülkeyi tekrar ele geçirme gücünden aşağı düşmüş değil. Çünkü gücünü artık AK Parti’nin yanlışlarından ve paylaştığı ahlakından tahkim ediyor: Kibir, totaliterlik, muhafazakâr kemalizm, devletçilik, teklik, mezhepçilik, akçeli işler... (Taraf / 26 Temmuz 2012)
- AK Parti, kemalizmden neşet eden “ahlakın” muhafazakâr bir türünü ustalık dönemi diye bizlere sunuyor. Bunu 80 milyon liralık dev camilerle bir süre daha gizleyebilirler… CHP’nin laiklik sömürüsü siyasetini terk etmek zorunda kalması ve Kürt sorununda her kıvama uyabilir hâle gelişi, halkın ciddi anayasa ve reform talebi, dış konjonktür, Sayın Erdoğan’a “yürü ya kulum” der gibi. Ancak o bunu yapmak yerine, kendisi ve partisinin geleceği ile meşgul oluyor. Enerjisini buna verdiği için Uludere gibi sürekli gol yiyor. Siyaseten rakipsizliği, demokratik sermayesinin yetersizliği, kadim kibir, onu üreten aşağılık kompleksi ve aşırı güç birleştiğinde, bugünkü resim ortaya çıkıyor. Ne yazık! (Taraf / 26 Temmuz 2012)
'AK Parti siyahları aştı,
siyahlar da zenginleşiyor'
- Türkiye’de beyazlık tarihi, hem etik, hem de hukuki olarak bir suç bagajına tekabül eder. AK Parti ve belli orandaki bir taban kesiminde, Siyahlıkları ile ilgili linç ve tehlikeden kurtuldukları, devletle de zımni bir barış imzaladıktan beridir Beyazlarla bir yakınlaşma, melezleşme kendini gösteriyor. Başbakan’ın (Erdoğan / D.A), beyazların adını vermeden, “Biz onların iktidarı değiliz, onların istediklerini değil, halkımızın taleplerini yerine getiriyoruz” dediği pek çok konuşmasını hatırlarım. Ama ne Başbakan, ne de tabanının bir kısmı öyledir artık. Bu da kaçınılmaz sosyolojik gelişimlerden biridir aslında. AK Parti Siyah ve siyasete tekabül eden hâliyle, reformcu kalamadığı için, devleti yönetirken de Uludere gibi olaylarda Beyazları fersah fersah aştı. Siyahlar da artık zenginleşiyor, iktidarı kullanıyor ve iyi yaşamak, kazandıkları para ve gücü keyif almak için kullanmak istiyorlar. Ama bunun için rol modelleri yok. Darbe tehlikesi de geçtiğine, Beyazlar “pes” dediğine göre, neden onların kadim Beyazlıklarını alıp üstlerine başlarına sürmesinler ki? Hep Siyah, hep Siyah, nereye kadar! (Taraf / 23 Temmuz 2012)
'Aslında Kemalistlerin yaptığından farklı değil'
- AK Parti’deki savrulma ve Milli Görüş’e dönüş işaretleri benim bu partinin “eski Türkiye’nin yeni partisi” tesbitime uygun şekilde ilerliyor. Toplum mühendisliği doğal süreci kestiği için, mütedeyyinlerin gündelik hayata tesirleri de donmuş bir kalıptan çözülerek büyük bir güçle geri döndü… Çamlıca’ya dev cami, Diyanet’in bir Sünni fetva makamına dönüştürülmesi ve kürtaj yasağı gibi konularda bunları deneyimliyoruz. Bu aslında Kemalistlerin yaptığından pek farklı değil. Tepede üretiliyor çünkü. Bunun toplumun bir ihtiyacından kaynaklanıp kaynaklanmadığı çok önemli değil. Toplumun öncelikli talebi özgürlükçü bir sivil anayasa iken, kürtajı aylarca tartışmamızın başka bir izahı var mı? (Taraf / 19 Temmuz 2012)
- Açıkçası, ne operada mescide ne de Çamlıca’da camiye karşıyım. Ama bu, dindarlık değil, muhafazakârlık üreten bir popülizmle yapılınca, halkı geriye götüren, arazlarını istismar eden bir mühendisliğe dönüşüyor… Dindarlık kibir üretmez. Dindar şaşaadan kaçınır, sağ elinin verdiğini sol eli bilsin istemez. (…)
'Erdoğan tabanı okuyamıyor veya...'
- Bize özgü iki ciddi zorluğumuz var. İlki, acaba Erdoğan tabanının taleplerini gerçekten doğru okuyor mu, yoksa bunlar artık onun şahsi talepleri mi? Bence artık tam da okuyamadığı veya okuduğu şeyi yapmayı tercih etmediği için popülizm yapıyor. (…) Bu ülke hepimizin. Millet-i hâkime değilsiniz. Kemalistlere bu yüzden karşı çıktık ve çıkıyorsak, bunu kim yaparsa elbette yine karşı çıkacağız. Ama bir kemalistin, dindarın, eşcinselin, kadının bana eşit olduğunu hissetmezsem, eleştirilerimin hiçbir değeri olmaz.
Zaten muhafazakârların kompleksleri üzerine de bir yazı yazmayı düşünüyorum. Şu “beyaz” kesimlere affedersiniz “yaranmalar” türünden bir kompleksin eleştirisi olacak bu. (Taraf / 19 Temmuz 2012)
'Bu ülkeden özlediğimiz
demokratik hareket çıkamaz'
- AK Parti kendinden menkul, ortaya birdenbire çıkmış bir mucize değil. Dindar orta sınıfın yarattığı, yaratmak zorunda olduğu bir güç taşmasının siyasi sonucu. Bunun siyasi zemini de Erbakan Hoca’nın Milli Nizam’ı, Milli Görüş’ü ve Adil Düzen’inden geliyor. Erdoğan-Gül ve Arınç, bu talebin ne kadar güçlü olduğunu fark ettiler. Bu talebi göğüslemek için değişmek gerektiğini anlayıp özeleştiri yaptılar. Erbakan Hoca limitini 28 Şubat’taki tutumuyla doldurmuştu. Fazla devletçiydi. Taban kabına sığmıyordu. Hiçbir parti kurulduktan üç gün sonra iktidar olmaz. Bu durum onların evrensel anlamda demokrat olduğu anlamına gelmiyordu. Şöyle söyleyeyim: Bu ülkeden özlediğimiz türden demokratik bir hareket henüz çıkamaz. Tarihimiz buna uygun değil. Demokrasi damıtılarak elde edilen bir bakiyedir. Demokratik tecrübelerimiz yeterli oranda birikmiş değil. (Taraf / 9 Temmuz 2012)
'Gerçek AK Parti bu'
- Şimdi daha normalleştiğimiz günlerdeyiz. Vesayet geriledi. AK Parti devleti devraldı. Bu iyi bir şey. Aktörler artık kendilerini olduğu gibi göstermek durumundalar. Bu da zamanın daha optimal kullanılması demek. CHP “laiklik tehlikede”, AK Parti de “darbe tehlikesi” zırhlarından kurtulmuş durumda. O nedenle, Uludere sonrası Genelkurmay Başkanı’nı, Hava Kuvvetleri Komutanı’nı görevden almayan, ÖYM’leri kendi hesabına göre değiştiren ve gelecek soruşturmaları öngörüp 1913’ten beri en büyük dokunulmazlık yasasını çıkaran, Samsun selinden sonra yıkılan duvarı savunup “Samsun’u kurtardık” diyen, kürtaj ve Ruhban Okulu için aslında kaldırılması gereken Diyanet’i dolaşıma sokan AK Parti’ye kızmayın. Kızmayın derken sükûtu hayale uğramayın demek istiyorum. Gerçek AK Parti bu. (…) Ben çoğunlukla Erdoğan’ın bizim eleştirilerimize değer verdiğini, ama tam da bu sermaye azlığından dolayı komplolara sarıldığını düşünüyorum. (Taraf / 9 Temmuz 2012)
'İçlerine sızmış vesayet ve totaliterlik'
- Askeri kışlasına soktuktan sonra, bugün de bizim içinde bulunduğumuz asıl demokrasi sınavı başlayacak. Ortak düşmandan kurtulduktan sonra Müslüman Kardeşler demokrasiyi toplumun tüm kesimleriyle paylaşacak mı, yoksa “benim başarım, benim ustalık dönemim ve benim devletim” mi diyecek? Yani onların da karşısına, kendi içlerine sızmış vesayet ve totaliterlikler çıkacak ve bölünecekler. Burada belki vesayetle baş ettikleri dönemden daha çok zorlanacaklar. (Taraf / 2 Temmuz 2012)
'Ses kaydı yayınına yasak koyma açık sansür'
- (Yeni Şafak'taki Esayan'ın "darbe girişimi" dediği 17-25 Aralık soruşturmalarındaki tapeleri hatırlatarak / D.A) Asıl sorunu yaratan TMK’nın hükümetin gündeminde olmaması tepki çekiyor. Üstelik üstünlerin hukukuna son veren savcıların herkese dokunabilme yetkisinin tersyüz edilmek istenmesi, yani yargılamaların başbakan, bakan ve valilerin iznine tabi kılınması tek bir AK Parti’li seçmenin isteyebileceği bir şey değil. Hele hele kamu yararı istisnası olmadan, Avrupa Konseyi’nin talebine ters olarak ses kayıtlarının suç içerse bile yayımlanmasına getirilecek beş yıllık ceza ve gazetecilerin ertelenen cezaların tümünden mesul olması, açık bir sansür koyma. (Taraf / 14 Haziran 2012)
- Sayın Başbakan (Erdoğan), Birinci Şike Yasası’nın kuşa çevrilmesinde ve gitgide artan tansiyondaki payı konusunda hiç düşündü mü acaba? (17 Mayıs 2012 / Taraf)
'Vesayet, Erdoğan'ı
otoriterliğini kontrolde tutuyordu'
- Gül, Erdoğan’ın ustalık döneminden hiç memnun değil. Kibirli ve özgüven patlaması hâlindeki totaliter tavır ve tercihleriyle, AK Parti’nin reformcu misyonunu kaybettiğini, pek çok fırsatın kaçırıldığını, özellikle şike, Uludere, kürtaj vs. gibi konularda ciddi hatalar yapıldığını düşünüyor. Erdoğan’a içten içe çok kızdığına eminim doğrusu. (…) Vesayet baskısı Erdoğan’ın totaliter yönünü kontrol altında tutan bir emniyet supabıydı. O dönem ile bu dönem arasında vefanın yorumlanmasını sağlayacak şartlar da tamamen farklı. (Taraf / 6 Ağustos 2012)
'Ülkeye çöken totaliter hava'
- Doğrusu ülkeye dört koldan çöken bu totaliter hava fena halde can sıkıcı. (…) Başbakan’ın (Erdoğan / D.A) sürdürdüğü “Tiyatro” ve “Tek din” tartışması da aynı tahammülsüzlük ve kategorik bakışla devam ediyor. Millet-i hâkime tavrı ile, ülkeyi tarif ediyor Başbakan. Kızdığında farklı sesleri de hedefine koyuyor. “Artık sıra bizde” mantığı ile kendi tabanının hoşuna gidecek sözleri sarf etmenin onu güçlendireceğini düşünüyor. “Tek dil”den vazgeçerken, onu dengelemek için “tek din” argümanına sarılıyor. Oysa, bu da bir tür toplum mühendisliğidir ve her mühendislik gibi totaliterdir. Halkı tarif etmek, o tarife girmeyenleri dışlamak demektir. (Taraf / 7 Mayıs 2012)
- Kültür Bakanlığı’nın devlet tiyatrolarının sayısını arttırmaya yönelik siyasetinden, (Doğan Akın’ın dünkü yazısını okuyun mutlaka) Başbakan’ın masaya yumruk vurmasıyla 180 derece dönüldü, Bakanlar Kurulu’nda o yumruk formüle edildi. Trajikomik bir durum. İlkeli değil öfkeli olunca bu böyle olur hep. Umarım Türk Tarih Kurumu, Askeri Danıştay, YÖK ve Diyanet İşleri’nden de birileri Başbakan’ı öfkelendirir ve bu kurumlar tarih olurlar. Başka türlü olmuyor sanırım. (Taraf / 4 Mayıs 2012)
'Balyoz, derin devletten kurtulma imânı'
- Bugün Taraf’ta Baykal operasyonu ile vitrin düzeltirken, partiye yeni yüz olarak katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve PM üyesi Umut Oran’ın Balyoz davası için Avrupa Parlamentosu üyelerine tek tek gönderdiği bir propaganda metnini okuyacaksınız. Bu ibretlik belgenin başlığı “Balyoz, Uydurma Bir Darbe Planı’nın Özeti” adını taşıyor. 2012 İlerleme Raporu’nu doğrudan etkilemeyi amaçlayan, dava hakkında çarpıtılmış, tamamen yargıya müdahale anlamında bir PR çalışması yapmış CHP’nin bu “genç ve yeni” yüzü. Yargının yaptığı Ahmet Şık, Nedim Şener gibi hataların yarattığı çatlağı, tüm yüzleşme ve derin devletten kurtulma sürecini baltalama imkânı olarak büyütmeyi amaçlayan bir iktidar üretme çabası. Aslında bu açık bir intihar. Ama CHP zaten böyle bir parti ve hastalığı ile yüzleşmesini beklemek saflık olur. (Taraf / 19 Nisan 2012)
- Bu şüphesiz Tuncay Özkan özelinde bir karar, başka sanıkların durumları farklı olabilir. Ama (AİHM / D.A) genel bir hüküm kurarak Ergenekon örgütünü, suç tanımını ve Ergenekon mahkemelerinin hukuksallığının altını çiziyor. Hadi bizde bir kutuplaşmadır, bir savaştır, bir ahlaksızlıktır gidiyor, işte AİHM açıkça “Ergenekon var” diyor. Bu Ergenekon, Balyoz gibi davaları hedef haline getiren lobiye ağır bir darbe. (Taraf / 16 Şubat 2012)
'Balyoz davasına yeniden
dönmek vicdani sorumluluk'
- Ergenekon ve Balyoz davaları... 17 Aralık'tan sonra ortaya çıkan sarsıcı derecede şüpheli tabloda, bu davalara yeniden dönmek vicdani ve ilkesel bir sorumluluk. Bu davalarda bir kişi bile yaratılmış delil veya siyasi tarafgirlik ile zarar görmüşse, hayata olduğu gibi devam edemeyiz. Somut deliller kayıtlı olduğuna ve buharlaşıp uçmayacağına göre, hüküm giyen kişiler bazında neden yeniden yargılama bu kadar rahatsız edici olsun? (Yeni Şafak / 28 Ocak 2014)
2012: Balyoz sanıklarında liyakat mi vardı!
2015: Sanıkların hakkı iade edilmeli
- Sedat Ergin Balyoz ve Ergenekon sanığı askerlerin emekli edilmesinin TSK'da liyakat sistemini bozduğunu iddia ederek içerlenmis. Liyakat? (Twitter hesabından / Ağustos 2012)
- Balyoz Davası'ndaki beraatlerden sonra sicilleri bozulan, emekli ettirilen veya terfilerinden olan kişilerin hakları iade edilmelidir. (Twitter hesabından / Nisan 2015)
- Mehmet Baransu dün kendisini takip eden iki MİT mensubunu emniyete yakalattı. Taraf’tan Ahmet Altan, Yasemin Çongar, ben ve o zaman Taraf yazarı olan arkadaşımız Amberin Zaman ile birlikte Mehmet Altan da kod isimlerle, yani isimlerimiz saklanarak çıkartılan mahkeme kararlarıyla MİT tarafından dinlenmiş. 2008 ve 2009 yıllarına ait dinleme kararları 11. ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş. Benim kod ismim Vahan ve Hossain Seyfullah... MİT bizleri yabancı casuslar gibi gösterip yasadışı dinleme yapmış, bu dinlemeler daha sonra da devam etmiş olmalı. Mahkeme aşamasında dinlemeleri kimin talep ettiği, müsebbipleri ve ayrıntıları ortaya çıkar nasıl olsa. Reformlar konusunda patinaj yapan, devletin sadece asker değil, her kurumuyla temizlenmesi, derinlerinden boşanması konusunda tereddütlü davranan ve böyle bir devlete sahip çıkan hükümet de, umarım, yaptığımız eleştirilerin haklılığını kabul eder ve gereklerini yapar. (Taraf / 9 Şubat 2012)
Her insan, kendi heykelini yontar
Bugüne kadar yapamadı Esayan, yine de bir ihtimal. Yeni Şafak ve AKP'den sonraki durağında belki de, "Bizi sahte isimlerle dinleyerek suç işleyen MİT'çiler hakkında neden savcılığın talep ettiği soruşturma iznini vermediniz" sorusunu yöneltebilir Erdoğan'a!
Uzattım, daha da uzatmayayım. Son derece makul bir sorudan, "taciz edilen çocuk, zavallı, güdümlü muhabir" ifadeleri eşliğinde "Erdoğan'a kasıtlı olarak çaktırma" sayıklaması üreten Esayan'ın vaziyeti bu.
"Kullanışlı bir aptal" olarak mı, yoksa "ağına düştüğü güçlerin tacizi altında güdümlü bir yazar" olarak mı kullandı Taraf yıllarındaki ifadeleri, bilmiyorum.
Velhasıl, iktidardan onaylı TV programlarıyla da maaşa bağlanan, gazeteciliği şahsi çıkarları için araçsallaştıran, ihale usulü gazetecilik peşinde acıklı hâllere düşen, her türlü iktidara müptela yanaşmaların yanaşacağı bir yer değil T24.
İlhan Selçuk ne güzel söylemiş; her insan yaşamı boyunca kendi heykelini yontar. Esayan da, bir ucube yontmuş işte kendine…
AKP adayı olduktan sonra, "Allah nasip ederse gideceğiz ve Meclis'te halkımızın bize verdiği görevleri yerine getirmeye çalışacağız" demiş Esayan.
Neden olmasın? Meclis'e de girer. O kadar dert değil, sadece bir prosedür, milletvekili sıralarına oturmak için "namusu ve şerefi" üzerine yemin de eder.
Konfüçyüs der ki; en zor şey, karanlık bir odada bir kara kediyi bulmaktır, özellikle odada kedi yoksa...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018