Doğan AKIN
Bu topraklarda adalet siyasetin yalanıdır! Tarihten güncelliğe Türkiye gerçeği ne yazık ki bu. Ne Türkiye'nin tarafı olduğu insan hakları sözleşmelerinin evrensel değerleri, ne o sözleşmelere göre yargılama yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi kararlarına uymaya anayasada söz verip rafa kaldırabildiğimiz uluslarüstü mahkemelerin hükümleri, ne Koronavirüs gibi insanlığı tehdit eden küresel salgınlar değiştirebiliyor bu gerçeği. Gerçekler, fikirler, hatta varsayımlar bile saldırı altındayken, ve bir virüs salgını her gün dünyada yüzlerce, Türkiye'de onlarca can alırken, ve sadece düşünceleri nedeniyle insanların yıllarca tutuklu olarak yargılandığı cezaevleri toplu yaşam alanı olarak salgının en büyük tehlikeyi yarattığı yerler arasındayken bizim değişmeyen gerçeğimiz bu; adalet siyasetin yalanıdır.
Salgın nedeniyle gündeme gelen cezaevlerinden erken tahliye imkânının fikirleri nedeniyle yıllardır cezaevinde tutuklu olarak yargılanan insanlardan esirgendiği, bir siyasi kan davası peşinde adaletin bir kez daha siyasetin yalanı olmaya evrildiği bugünlerde, Türkçenin en büyük seslerinden biriyken 41 yaşında katledilen Sabahattin Ali'yi bir kez daha anmanın vaktidir.
Onlarca hikâye, roman, şiir sığdırdığı 41 yıllık kısacık hayatı cezaevleri ve soruşturmalarla geçen Sabahattin Ali, 72 yıl önce bugün, 2 Nisan 1948'de katledildi, katilleri korundu, tetikçileri ödüllendirildi. Sabahattin Ali''nin hayatından, Sabahattin Ali'nin öldürülmesinden, Sabahattin Ali'nin katillerinin korunmasından bugünlere baktığınızda, aradan neredeyse üç çeyrek yüz yıl geçtiğine inanabilir misiniz!
Adalet siyasetin yalanı evet, peki siyaset nedir bu ülkede? Üç çeyrek yüz yılda bırakın hukuk devleti olmayı, kanun devleti bile olamayışın üç hecelik yanıtı olsa gerek. Evet, Sabahattin Ali'yi bir kez daha anmanın vaktidir. Aşağıda, 68. ölüm yıldönümü nedeniyle bu köşede "Bütün cinayetlerde Sabahattin Ali'nin katillerinin parmak izi var" başlığıyla yayımlanan yazımı paylaşıyorum. Katiller korunsa da, tetikçiler ödüllendirilse de, fikirler hapsedilse de -adaletin olamıyor ama- tarihin terazisinde kimin baki kaldığını birilerine hatırlatır belki. Belki tarihin, siyasetin lisanıyla, devletin "makbul" suçlularının ellerindeki kanla yazılmadığını düşündürür. Buz pistindeki çizgileri takip eder gibi hep aynı izin peşine düşerek varılacak yerin sadece geçmiş olduğunu hatırlatır... Belki.
Bütün cinayetlerde Sabahattin Ali'nin katillerinin parmak izi var
Eşleri, kardeşleri, anneleri, babaları siyasi cinayetlere kurban gidenlerin oluşturdukları Toplumsal Bellek Platformu'nun "Artık çoğalmak istemiyoruz" diyerek hazırladığı bildiriyi Filiz Ali okudu.
Çünkü; Doğan Öz (savcı), Abdi İpekçi (Gazeteci), Cevat Yurdakul (emniyet müdürü), Cavit Orhan Tütengil (öğretim üyesi), İlhan Erdost (yayımcı), Sevinç Özgüner (diş hekimi), Kemal Türkler (sendikacı), Ümit Kaftancıoğlu (yazar), Çetin Emeç (gazeteci), Nesimi Çimen (ozan), Turan Dursun (yazar), Musa Anter (yazar), Uğur Mumcu (gazeteci), Metin Altıok (şair, yazar) Behçet Aysan (hekim), Hasret Gültekin (ozan), Onat Kutlar (yazar), Yasemin Cebenoyan (arkeolog), Metin Göktepe (gazeteci), Hrant Dink (gazeteci) diye sıralanan "utanç kronolojisi"nin başında Filiz Ali'nin babası Sabahattin Ali bulunuyordu.
Öyküleriyle yeni bir dönem açan, "Kuyucaklı Yusuf"la Türk romanına ilk "sınıfsal" yaklaşımı kazandıran, bestelenen şiirleri dilden dile dolaşan Sabahattin Ali'nin öldürülmesi ve sonrasında yaşananlar, Türkiye'de siyasi cinayetlere yapılan ilk büyük davet anlamını da taşıyor.
Hatırlayalım...
Sabahattin Ali, hürriyetçi yüzbaşı Ali Selahattin ile Hüsniye Hanım'ın ilk çocukları olarak 25 Şubat 1907'de Gümilcine'ye bağlı İğridere (Ardino) köyünde doğdu. İlköğrenimini Üsküdar'daki Füyüzat-ı Osmaniye ile Çanakkale İptidai Mektebi'nde tamamladı. Balıkesir Öğretmen Okulu ve İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nda geçen yüksek öğrenimini 1927 yılında bitirdi. Aynı yıl Yozgat Cumhuriyet İlkokulu'na atandı. Devlet bursu sınavlarını kazanarak Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1928'de Almanya'ya gönderildi.
Nâzım Hikmet'le tanışma ve Aldırma Gönül, Aldırma
Türkiye'ye döndüğü 1930 yılında ilk toplumsal-gerçekçi öykülerinin yayımlandığı "Resimli Ay" dergisinde Nâzım Hikmet'le tanıştı. Aydın Ortaokulu'nda Almanca öğretmenliği yaparken "yıkıcı propaganda" iddiasıyla tutuklandı, ancak üç ay sonra aklandı.
1932'de "Atatürk'e hakaret ettiği" gerekçesiyle Konya Asliye Ceza Mahkemesi'nce tutuklandı. 12 aylık cezası temyiz başvurusundan sonra 14 aya çıkarıldı. Yaklaşık beş ay sonra, 10 Mayıs 1933'te Sinop Hapishanesi'ne nakledildi. Büyük ilgi uyandıran en tanınmış şiiri "Aldırma Gönül, Aldırma"yı, cezaevinde kaleme aldığı beş bölümlük "Hapishane Şarkısı" dizisinin beşinci şiiri olarak yazdı. Burada, Sabahattin Ali'nin Sinop Cezaevi'nde yazdığı orijinali üzerinden alınmış kopyasını paylaştığımız "Hapishane Şarkısı: V"i, diğer birçok şiiri ve öyküsünde yaptığı gibi, daha stenografik bulduğu eski yazıyla kaleme aldı.
Yıllar sonra bestelenen "Burda çiçekler açmıyor / Kuşlar süzülüp uçmuyor / Yıldızlar ışık saçmıyor / Geçmiyor günler, geçmiyor" dizeleriyle başlayan "Hapishane Şarkısı: III" Ahmet Kaya'nın, "Melankoli" Nükhet Duru'nun, "Benim meskenim dağlardır" şiiri de Sezen Aksu'nun sesinden milyonlara ulaştı.
Aldırma Gönül’ün el yazması orijinali
"Düşüncelerini değiştirirsen devlete dönebilirsin"
Cumhuriyet'in 10. yıldönümü nedeniyle çıkarılan aftan yararlanarak cezasının bitimine birkaç ay kala özgürlüğüne kavuştu. Ancak "eski düşüncelerini değiştirdiğini kanıtlaması" koşuluyla memuriyete dönebileceği bildirildi. 15 Ocak 1934'te Atatürk'e hitaben "Benim Aşkım" adlı şiiri Varlık dergisinde yayımlandı, aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Dairesi mümeyyizliğine atandı.
Aliye Hanım'la evlendiği 1935 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü Kalembaşılığı'na atandı. Kızı Filiz'in doğduğu 1937 yılında başladığı askerliğini, teğmen olarak Eskişehir'de tamamladı. O dönemde kurulan Devlet Konservatuvarı'na atandı ve burada Carl Ebert'in çevirmeni, öğretmen ve dramaturg olarak çalıştı.
Marko Paşa, Merhum Paşa, Malum Paşa ve kamyonculuk!
1945'te Cami Baykurt'la "Yeni Dünya" gazetesini, 1946'da Aziz Nesin'le birlikte "Marko Paşa"yı çıkardı. Marko Paşa'daki yazılarda Cemil Sait Barlas ve Falih Rıfkı Atay'a hakaret edildiği gerekçesiyle toplam 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatılan Marko Paşa'yı daha sonra "Merhum Paşa", "Malum Paşa" ve "Ali Baba" adlarıyla yaşatmaya çalıştı. 1946-1947 yıllarındaki yazıları nedeniyle çok sayıda davaya hedef oldu, tutuklandı.
1948'de Mehmet Ali Aybar (Türkiye İşçi Partisi'nin lideri) ile birlikte çıkardığı "Zincirli Hürriyet"teki bir yazısından dolayı başlatılan kovuşturma sırasında bir kamyonla nakliyeciliğe başladı.
Soruşturmalar, davalar, tutuklamalarla geçen hayattan yorulmuştu. Türkiye'den kaçmaya karar verdi. 1948'de kamyonuyla gittiği Kırklareli bölgesinde yurtdışına kaçma girişiminde bulundu. Cesedi 16 Haziran 1948'de Kırklareli'nin Sazara köyü yakınlarında bulundu. Cinayet aylar sonra kamuoyuna duyuruldu ve 12 Ocak 1949'da Ali Ertekin tarafından öldürüldüğü açıklandı.
Eski asker ve muhbir: Milli duygularla öldürdüm
Peki kim bu Ali Ertekin? İnzibat başçuvuşuyken "silah çaldığı" gerekçesiyle ordudan atılan bir astsubay. Ordudan atıldıktan sonra bir süre inşaatlarda çalıştığını söylüyor ve sonraki görevini bakın nasıl açıklıyor: "Sonra Milli Emniyet'te bana vazife verdiler!" Ertekin, daha sonra "Sabahattin Ali Olayı" kitabının yazarı Kemal Bayram Çukurkavaklı'ya Milli Emniyet tarafından kendisine verilen vazifenin "Sultanahmet'te yatan komünistlerle ahbaplık kurmak" olduğunu söyledi.
Sabahattin Ali cinayeti için 4 yıl ceza aldı ve bırakıldı!
Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde 30 Nisan 1949'da başlayan yargılama 15 Ekim 1950'de sona erdi. "Cinayeti milli duygularla işledim" diyen Ertekin için mahkemenin "Türk Milleti adına" açıkladığı ceza 4 (dört) yıl oldu! Peki Ertekin 4 yıl cezaevinde yattı mı? Hayır, aynı yıl çıkarılan af yasasından yararlandırıldı! Sabahattin Ali'nin "istihbarat örgütleriyle işbirliği yaptığı için öldürüldüğünü" öne süren Yalçın Küçük, Ergenekon davasından yargılandı.
Soruşturmalar, davalar, tutuklamalarla geçen 41 yıllık yaşamına iki şiir kitabı (Dağlar ve Rüzgâr, Kurbağanın Serenadı), beş öykü kitabı (Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk), üç roman (Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna) ve beş çeviri sığdıran, önemli bir bölümü edebi değer taşıyan yüzlerce mektup bırakan Sabahattin Ali'nin Türkiye'nin hâlâ yüzleşmediği hikâyesi böyle. Sabahattin Ali'nin öldürülmesinden 30 yıl sonra, cezası çektirilmeyerek himaye edilen bir katil çetesi üzerinden Abdi İpekçi cinayetine; 60 yıl sonra da bir polis-asker muhbirinin karıştığı planla katledilen Hrant Dink'e kadar uzanarak azmanlaşan, bildik, bu topraklarda uzmanlaşan, ''kadrolu'' bir hikâyeden söz ediyoruz...
Türkiye'de katledilen aydınların ''meçhul'' faillerini on yıllar öncesinden ilan eden bu hikâyeyi iyi okumalıyız. Zira bu ülkede planlanan ve karartılan cinayetlerin hepsinde Sabahattin Ali'nin katillerinin parmak izi bulunuyor!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018