Elif ÇAKIR
Başlıktaki cümle Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman’a ait. Birkaç gün önce kaleme aldığı yazının başlığı...
***
“FETÖ ile mücadele çerçevesinde ihraç edilenleri kriptoların seçtiği, asıl kripto FETÖ’cülerin ise halen görevde bulunduklarını, FETÖ’cü olmayanların tasfiye edildiği söyleniyor...?”
Bu iddia, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 7 Eylül 2016 tarihinde yani 15 Temmuz kanlı darbesinden 2 ay sonra, Çin ziyareti dönüşünde uçakta soruldu.
Hatırlayacaksınız... Kanlı darbenin üzerinde hâlâ dumanların tüttüğü o günlerde, hakkaniyet adına ‘aman hukuki çizgiden sapılmasın’, ‘aman mağduriyetler oluşmasın’ hatırlatması yapanların FETÖ’cülere sahip çıkmakla itham edildiği o günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu soruya verdiği cevapla ‘kurunun yanında yaşın yanmayacağı’ garantisini vermişti.
“At izi, it izine karışmış vaziyette. ‘Ben bir şey atayım da nasılsa tutar’ diyenler var. Bazıları böyle yapıyor. Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var. Öyle yorumlar yapıyorlar ki, suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyorlar. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan durmak lazım.” (Erdoğan, 7 Eylül 2016, Çin dönüşü)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerinden 7 ay sonra, 15 Temmuz darbe girişimin ardından üniversitelerden bakanlıklara, yargıdan polis teşkilatına kadar kamu ve özel kurumlarda yapılan tasfiyelerde oluşan mağduriyetleri gidermek için kurulan OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu göreve başladı. (“At izi komisyonu, görev başında”, Karar Gazetesi, 7 Temmuz 2017)
Zira, FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmayan isimlerin FETÖ ile suçlanması, bulundukları kurumlardan isimler ihraç edilmesi, çok haklı olarak insanda ‘ne oluyor’ tedirginliğine sebebiyet vermeye başlamıştı.
FETÖ soruşturmalarında yapılan her hata, verilen her yanlış karar, hem ülkemizin dışarıda hukuk devleti ilkesine zarar verir hem de toplum nezdinde FETÖ davasını itibarsızlaştırmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer.
FETÖ davasında, hakimler, savcılar ve özellikle FETÖ’yü devlet kurumlarından temizlemekle görevlendirilen kişiler karar verirken, sırat köprüsü üzerinden geçtikleri bilinci ile hareket etmeleri gerekiyor.
Özellikle hakimlerin ve savcıların. Bir ülkenin yargı kurumuna güvensizlik, aslında o ülkenin devletine olan güvensizliktir. Bir devlet vatandaşlarının karşısına çıkıp ‘yargıya güvenin’ dediğinde yargıya güven tesis edilmiş olmuyor.
“Halkın adalet sistemine duyduğu güven, yargı organının büyük bir özveri ile sistematik şekilde çalışıp elde edilecek bir sonuçtur. Bu konuda hiçbir şey yapmadan toplumun yargıya güvenmesini veya mevcut güvenin artmasını beklemek büyük bir gaflettir.” (İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay Başkanı, 28 Haziran 2018)
***
Gelelim bu yazıyı yazma sebebime...
Yargıtay üyesi Abdullah Yaman’ın birkaç gün önce kaleme aldığı “Adaletin bekası mı, bekanın adaleti mi?” başlıklı yazını okuduğumda şunu düşündüm
- FETÖ’cüler hâlâ iş başında ‘at izini it izine’ karıştırmaya devam ediyorlar.
- Ya da oldukça kullanışlı olan FETÖ’cü sopasını kişisel meseleler için hâlâ fütursuzca kullananlar var.
Abdullah Yaman sosyal medya hesabında, ülkemiz sorunlarına dair itirazlarını, önerilerini dile getiren yazılar kaleme alıyor. Özellikle yargı, adalet, hukuk üzerine yazdığı yazılar, bir yüksek yargıç olması hasebiyle zaman zaman gazetelerde alıntılanıyor ya da internet sitelerinde haberleştiriliyor. Bu köşenin okurlarının Abdullah Yaman ismine yabancı olmadıklarını söyleyebilirim. Sadullah Ergin’in adalet bakanlığı döneminde müsteşarlık yapan Birol Erdem’in ve eşinin akıllara ziyan bir şekilde FETÖ suçlamasıyla gözaltına alındığında, Abdullah Yaman’ın bu gözaltına isyanını, tanıklığını, şahitliğini dile getiren, meslektaşlarına oldukça cesur bir şekilde “Ne yapıyorsunuz siz” diyen yazısını hatırlatmakta fayda var.
FETÖ davasında yapılan hukuksuzluklara dikkat çeken, yapılan hukuki hatalar nedeniyle önümüzdeki birkaç yıl sonra neredeyse bütün FETÖ’cülere af çıkartmanın kaçınılmaz bir sosyolojiyi oluşturacağını dile getiren Abdullah Yaman, FETÖ suçlamasıyla karşı karşıya olduğunu söyleyen yazılar kaleme alıyordu. Ben ilk başlarda bunun bir linç operasyonu olduğunu düşünmüştüm. Ancak mevzu oldukça ciddi.
Devlet kurumlarının tamamına yakınının FETÖ’den temizlendiği böylesi bir süreçte yüksek yargı mensubu birisinin FETÖ operasyonuna maruz kaldığını, başına FETÖ sopasının indirildiğini söylüyor, ‘adalet’ diye feryat ediyorsa ‘vah ki vah’ sıradan normal bir vatandaşın haline.
Yaman kaleme aldığı “Adaletin bekası mı bekanın adaleti mi?” başlıklı yazısında şunları anlatıyor:
“Sayfayı özel meselelerin dile getirildiği bir mecraya dönüştürmemek için elimden geleni yapıyorum. Ne var ki sürekli muhatap olduğum ‘çocukların durumu ne oldu’ sorularına tek tek cevap vermekten yoruldum. Yaklaşık iki yıldır açıkta olan oğlumla ilgili lakaytsızlık devam etmekte. Savcılığın verdiği takipsizlik kararı, içişlerinin rehin alma operasyonuna en ufak bir etkide bulunmadı.”
“Kendisiyle ilgili hiçbir itham bulunmamasına rağmen sırf kardeşi açıkta bekliyor diye ilişiği kesilen küçük oğlumla ilgili açmış olduğumuz yürütmeyi durdurma talepli davanın ilk aşaması retle sonuçlandı.”
“Sağ olsun bazı dostların “çocuklarının durumunu devletin tepesine iletelim orası halleder” teklifleriyle karşılaşmadım değil… Sıradan bir polis memuru işinin bile Cumhurbaşkanlığı üzerinden halledilmesine prensip olarak karşı çıktığım için “evet” diyemedim… Kaldı ki, adaletsizlik selinin önünden bir iki kütük kapmışsın, ne fayda… Memleketin adalet manzarasında hissemize düşen bu..”
“Düşünebiliyor musunuz, vazifesi olmadığı halde “cemaatin” en güçlü dönemlerinde bile onların bu memleket için ne denli tehlikeli olduğuna dair yazılar yazan bir insanı iltisak miltisak ayağıyla itibarsızlaştıracaksınız…”
“Hak’la, adaletle, hukukla müttefik olmanın bereketi yerine; dünyevi kazanca odaklı ittifaklardan çare aradınız… Bir beka meselesi yaşadığımız doğrudur… Lakin o beka işgal
edilen pozisyonların muhafazasıyla değil adaletin ikamesiyle devam ettirilebilir...”
“An itibarıyla sizi siz yapan değerlerden ve onlardan ötürü size değer atfeden insanlardan yalnızlaştırma operasyonu başarıyla tamanlandı. Gelinen aşamada FETÖ’cüler ya da FETÖ’cü diye itibarsızlaştırdığınız insanlarla benzer akıbeti paylaşmamak için önümüzde yalnızca iki seçenek kaldı: Ya hayat boyu dokunulmazlık zırhı ilelebet devam ettirilecek, ya da FETÖ’ye yardım yataklıkta bulunanlara toplu af çıkarıp bizzat kendi istikbalinizi garanti altına alınacak.
“Şu ana dek gücü temsil ettiğiniz için size an ala şekilde biat eden mikroplar, bağışıklık sisteminizin çökmesini gözetmekte… Bünyenizin zayıflık gösterdiği bir anda aktive olup, sizi içten çökerteceklerinden en ufak bir şüphe duymuyorum…”
Oldukça vahim değil mi? İktidar içinde FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığı iyi bilinen, tanınan bir yargıcın başına bunlar gelebiliyorsa, bir yüksek yargı mensubunun başına böylesi bir hukuksuzluk geliyorsa, yaşadığı adaletsizlik karşısında eli kolu bağlı kalabiliyorsa... Dün FETÖ’nün güçlü olduğu dönemlerde FETÖ’nün zulmüne uğrayıp bugün FETÖ suçlamasıyla karşı karşıya kalabiliyorsa...
Ortaya çıkan sonuç, hâlâ birileri kişisel menfaatleri için FETÖ sopasını kullanıyor ya da FETÖ’cüler at izini it izine karıştırmaya devam ediyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024