Ergun AŞÇI
Sayın Metin Feyzizioğlu’ndan nazik, nazik olduğu kadar da eleştiri yüklü e-mail mesajı aldım yazının devamında bu mesajı okuyabilirisiniz.
Öncelikle kendinse olan özür borcumu yerime getireyim. Geçen yazıyı yazarken kendisi hakkında biraz daha bilgi edinmek için internette dolaşırken birkaç yerde Münevver Karabulut’u vahşice öldüren Cem Garipoğlu için “çocuk o” dediğini okudum ve bu bilginin doğruluğuna inanarak biri değerlendirmede bulundum. Bu bilginin doğruluğunu teyit etmeyince bir yanlışa imza atmış oldum.
Sayın Feyzioğlu bunun doğru olmadığını söylüyor ki, kendisine inanıyorum ve bu özürle birlikte internette okuduklarımın hakkında beni daha ihtiyatlı olmaya sevk ettiği için de teşekkür ediyorum.
Sayın Feyzioğlu Akçakoca’daki konuşmasında “ Sizlere Türkiye’de ki hukuk sürecinin nasıl işlediğini suçsuzluk karinesinin ne olduğunu anlatabilirim ancak ben bunun yerine….” benzeri bir girizgâh yaptığını hatırlatayım.
Bir hukukçu değilim ama suçsuzluk karinesinin ne olduğunu bilecek kadar hukuka aşinalığım var. Demek istediğim avukatların da dava seçmek konusunda özgürlükleri olduğuydu. Mahkeme tarafından atanmadığı sürece Sayın Feyzioğlu bu davaya dâhil olmayabilirdi.
Sayın Metin Feyzioğlu’nun Türkiye Barolar Başkanlığına aday olduğunu hatırlatmasına önce bir anlam veremedim. Öyle mahalli basında çıkan sınırlı sayıda kişinin okuduğu bir yazının Barolar Birliği seçimine bir etkisi olmaz ki.
Bu hatırlatmanın sebebini bilahare çözdüm. Sayın Feyzioğlu ben şu an da öncelikle Barolar Birliği Başkanlığına adayım diyerek, Düzce Baro Başkanı Sayın Ali Dilber ile kol kola fotoğraf çektirmenin Başşkan Bey ile kol kola fotoğraf çektirmekten stratejik olarak daha doğru olduğunu hatırlatıyor.
Yani bu hata değil doğru bir seçimdi diyor. Evet, son derece doğru, taşradan sadece siyasi partiler ile siyaseti izlemeye odaklanınca majestelerinin sivil toplum örgütü nitelemesini tam anlamıyla hak eden Türkiye Barolar Birliğindeki siyaseti göz ardı etmişim.
Hem bizim Başşkan Bey, Sayın Feyzioğlu ile Mustafa Sarıgül ‘ün Genel Başkanlık için çekişmeleri halinde ağırlığının etkisi ne kadar olur bilemem ama ağırlığını Sayın Sarıgül’den yana koyacaktır. Çevresindekilerin söylediğine göre en çok önem verdiği fotoğraflar Sayın Sarıgül ile çektirdiği fotoğraflarmış, hem Sayın Fevzioğlu’nun Genel Başkanlığa aday olasıya kadar Başşkan Beyin belediye başkanlığına devam etme ihtimali her geçen gün azalmakta.
Sivil İtaatsizlik kavramını siyasete kazandıran 19. Yüzyıl çevreci yazar ve düşünürlerinden Henry David Thoreou “ Önyargılarımızı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir” demişti. Ulusalcılığa benim gibi kategorik olarak karşı duranlar için Sayın Feyzioğlu’nun önyargılı olarak nitelemesinden hareketle önyargısını bırakması için umarım geç kalmaz diyorum.
Sayın Feyzioğlu ile dünyaya farklı siyasi pencerelerden baktığımız çok açık, ancak kendisi ile aynı siyasi düşünceden olmayan birisine empatiden noksan olarak önyargılı olarak demesini de akademik kariyeri ile örtüştüremediğimi belirtmek isterim.
Mahalli basından öğrendiğime göre Sayın Feyzioğlu Akçakoca’dan ev almış. Sayın Feyzioğlu’nun fahri değil gerçek hemşerimiz olmasından büyük memnuniyet duyduğumu belirterek yeni hemşerimize hoş geldin diyorum.
Mesajında bahsettiği keyifli bir yemek eşliğindeki sohbeti bir an önce gerçekleştirebileceğimizi umduğum için de memnuniyetim artıyor.
Sayın Metin Feyzioğlu’nun hemşerimiz olmasının Akçakoca’ya çok değerler katacağını düşünüyorum. CHP Genel Başkanlığını kazanmış Sayın Metin Feyzioğlu’nu dinlenmek ya da tatil için sık sık Akçakoca’ya gelecek olmasının kentimizin tanıtımına çok büyük katkıları olacağını da unutmayalım.
Sayın Metin Feyzioğlu’nun yaptığını yapıyor ve diğer konulara girmiyorum.
*Ergün bey, yazınızı dikkatle okudum. Öncelikle konuşmayı bastan sona dinleyip, köşenizi ayırdığınız icin tesekkur ederim.
Yazınızın basında da belirttiğiniz uzere, belli bir onyargiyla dinlediğiniz icin olsa gerek, değerlendirmelerinizin bir kısmını ve sonuc çıkarmalarınızı ona gore yapmışsınız. Bazı tesbitlerinizden ise elbette yararlanacağım.
Öte yandan Kürt, Kürdistan, kürtçe gibi sözcük ve kavramlarla hicbir sorunum olmadıgını kısa bir inceleme yaparak tesbit edebilirsiniz dilerseniz. Ancak Suriye'nin kuzeyinde tek etnik kökenden gelen bir toplum yaşamadığına ve henüz Kürdistan devleti kurulmadigina gore "kuzey Suriye" veya "Suriye'nin kuzeyi" olarak adlandirilabilir kanaatindeyim.
Sanırım önyargıların kırılması, atomun parçalanmasından daha zor Einstein'in dediği gibi. Yine de ben deniyorum, size de tavsiye ederim.
Amacım eleştirilerinize cevap vermek degil, sadece deger verip toplantıya katıldığınız ve yazdığınız icin tesekkur etmek; bu sebeple diger konulara girmiyor, birlikte keyifle bir yemek yerken sizinle yapmayı umut ettigim sohbete erteliyorum.
Yine de, son olarak, Google'da yapacağınız çok kısa bir araştırmada TBB Başkanlığına adaylığımı koyduğumu tesbit edebileceğinizi hatırlatmak istiyorum.
Selam ve saygılarımla.
Metin Feyzioğlu
Not: Amacinizi anlasam da, Garipoğlu davasını yanlış bir sekilde gündeme getirmeniz sanırım kalitenize yakışmamış. Çünkü ben Cem Garipoglu'nun degil, olay sırasında başka bir ilde bulunduğu telefon ve kamera kayitlariyla sabit olduğu İcin beraat etmiş ve bu beraat kararı Yargitayca onanmis Nida Garipoglu'nun avukatlığını yaptım; kimse icin de "cocuk" demedim. Sizin basınıza bir iftira gelse, sızı de savunurum suçlamanın niteliğine bakmadan. Keske bunu gorebilseydiniz, hic olmazsa suçsuzluk karinesini anlatmayı basarmış olurdum size. Demek ki yazınızda iddia ettiginiz gibi etkili olamamis konuşmam :-)
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Çevre”den bir siyasi portre: Eski bakan, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü: Türk tipi başkanlık sisteminde bir “şehir” başkanı
9.05.2022 - KİESER’İN TALAT PAŞA’SI- Başka/Karşı Bir Tarih Örüntüsü
13.04.2021 - AHMET KARDAM’IN MUSTAFA SUPHİ KİTABI KARANLIKTAN AYDINLIĞA
28.01.2021 - ARTIK GERİ DURMA VAKTİNİZ GELMEDİ Mİ?
24.01.2020 - AŞÇI EFENDİ
30.10.2019 - KARADENİZ CANAVARLAR TARAFINDAN TALAN EDİLİRKEN SİYASETÇİLERİMİZDEN TIK YOK
10.10.2019 - AMERİKAN BEYAZ KELEBEĞİ İLE MÜCADELE İÇİN HERKES GÖREV BAŞINA!
26.09.2019 - BUNCA YIILIK SADAKAT İŞE YARAMADI, AKÇAKOCA MHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI SEÇTİĞİ İÇİN CEZAYA BIRAKILDI.
23.08.2019 - SENDİKA TARİHİMİZİN ÇINARI HİLMİ GÜNER VEFAT ETTİ
4.02.2019 - DEPOLİTAZYONDA YENİ AKIM, EVDE ALKOLLÜ İÇKİ ÜRETMEK
28.09.2018
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
"Ruhumuz yaslanmadigi icin olumu dusunmekte zorlaniyoruz"...Ruhun varligi inanctan ibarettir, bilimsel olarak ispatlanmamistir. Olumu dusunmekte zorlanmamizin nedeni olumden korkmamizdir. Butun korkularin kokunde de olum korkusu vardir cunku - dindarlarin buyuk cogunlugu da dahil - olumun son oldugu ihtimali bilincimizde ve icgudumuzde mevcuttur. Yani, dine kuvvetli inanci olanlarin bile olum hakkinda kuskulari vardir. Yok olmanin yaninda, olurken fiziksel aci cekmek ihtimalinin de olum korkusunda rolu var...Arada sirada, hava atmak icin, bilimsel referanslardan bahsediyorsun. Bu yazida - konuyla ilgisi olmadigi halde - Termodinamik yasalardan bahsetmissin mesela. Termodinamik yasalar, deneylerle ispatlanabilir. Bilimsel ispat, gozlem-hipotez-deney-teori iceren bir calismayla ortaya cikar. Din sadece inanca bagli oldugundan bilimle bir araya gelemez. Kendisini peygamber ilan eden birinin sozlerine kayitsiz-sartsiz inananlarin, bilimsellikle ilgisi yoktur.