Erol KATIRCIOĞLU
Geçmişte yazdığım bir yazının başlığını “Baskı Birleştirir” diye koymuştum. Buradan, Kürt siyasetinin neden eğilip bükülemeyen, güçlü bir siyaset olduğuna ilişkin düşüncelerimi yazmıştım. Genel olarak, kendi içinde farklılıkları da olan bir kimliğin mensuplarının hakim ulusun baskısı altında kaldığında kendi içinde kapsayıcı bir “biz” duygusu üreteceğini, Kürt kimliğinin de bunu başardığını, bu nedenle de farklı konum ve fikirlere sahip olsalar bile bu baskı altındaki (bütün değilse bile çoğunluk) Kürtlerin birlikte davrandıklarını ve böylelikle de güçlü bir muhalif enerji ortaya koyduklarını yazmıştım.
Tabii buradan, hakim ulusun kimlik üzerindeki baskısını azaltmasıyla da tersini beklememiz gerektiğini ima etmiştim. O günlerde baskı şiddetli olduğu için de bu olasılık üzerinde pek durmamıştım ama çözüm sürecinde olumlu gelişmelerin olduğu bugünlerde, özellikle “çerçeve yasasının” da yakında yasalaşacağından giderek Kürtler arasında oluşmuş bulunan “biz” duygusunda bazı ayrışmaların olabileceğini de yukarıdaki beklenti bağlamında söylemek sanırım pek de yanlış olmaz. Nitekim dün itibariyle kurulan “Kürdistan Demokrat Partisi” de bu ayrışmaların en sonuncusu.
İşte tam da bu atmosferde HDP olağanüstü kongresini yaptı ve Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ı eşbaşkanlar olarak seçti. Sanırım birçok kişi BDP’den neden HDP’ye geçildiğini böyle bir atmosferi dikkate alarak değerlendirmediği için de şaşırdı. Hatta kimileri, BDP’nin en güçlü olduğu bir dönemde, bu öneriyi getiren Abdullah Öcalan’ın yanlış yaptığını, BDP’nin kapatılıp HDP’ye dönmenin mevcut muhalif gücü eksilteceğini ileri sürdü.
Bugünlerde batı dünyasında, bir kitabın giderek en çok satan listelerinde başlara kadar yükselmekte olduğuna tanıklık ediyoruz: Thomas Piketty’nin “21. Yüzyılda Sermaye” adlı kitabından sözediyorum. İyi eğitimli bir Fransız olan iktisatçı Piketty’nin bu kitabı özellikle Amerika’da öyle bir yankılanmaya başladı ki birçok siyasetçi bu kitaba referans vermeye başladı. Özetin özeti olarak Piketty’nin bu kitapta söylediği şey, 100-150 yıllık bir süreçte 16 kapitalist ülkede gelir dağılımının giderek bozulmuş olduğu ve kapitalizmin krizlerinin de gelir dağılımındaki bu eşitsizliğin sonucu olduğu. Yani sol siyasetlerin sürekli olarak vurguladıkları “eşitsizliğin” kapitalizmin ürünü olduğu ve insanlar arası eşitsizliklerin giderilemediği bir dünyada insanlığın da huzur bulamayacağı iddiasının bir versiyonu. Piketty’nin etkisi öylesine büyük ki en son örnek olarak İMF başkanı Lagard’ın geçenlerde “Kapitalizm eşitsizlik yarattığı ve değişmesi gerektiği”ne ilişkin sözleri sanırım Marx’ı mezarından kımıldatmış olmalı.
Bu konuya neden mi girdim? Çünkü dünya değişiyor ve değişimin yönü sol siyasetlerin iddialarının yönünde gibi gözüküyor. Burada “sol”dan kastım tabii ki “devletçi ve merkeziyetçi” bir sol değil. Aksine, özgürlükçü, çok kimlikli, barış ve kardeşlikten yana ve katılımcı bir hayat öneren bir sol. İşte Öcalan’ın HDP’deki ısrarı da bence bu nedenle. Yani, değişen dünyada Kürt kimliği üzerinden bir siyaset döneminin bitmekte olduğu ve yeni dünyada “sol ve demokrat” bir siyaset döneminin başladığı ve Türkiye’de Kürt kimliği üzerinden oluşmuş bulunan muhalif enerjinin de ancak Türkiyeli sol ve demokrat insanların muhalif enerjisiyle buluşmasıyla Türkiye’nin değişebileceği düşüncesi.
Doğru olmadığını söyleyebilir miyiz?
HDP’nin son kongreden sonra böyle bir siyasi alana yerleşmek istediği açık. Selahattin Demirtaş da Figen Yüksekdağ da sanırım bu yere en uygun isimler. Bugün cumhurbaşkanlığı için seçilen Selahattin Demirtaş’ın konuşması ve cumhurbaşkanlığı seçim çalışmaları HDP’nin Türkiye’nin soluna talip olduğunu daha da ortaya koyacaktır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025 - Kavga başlıyor!
29.01.2025 - Yiyin efendiler yiyin!
16.01.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
edip şahiner
"HDPnin çevresinde provakasyon kokan olaylar" derken hiç olmazsa iğneyi kendimize batırmayı öneren ata sözünü hatırlayalım. Provakasyon konusunda HDP ve HDPyi de yöneten "büyük birader" kendisine çeki düzen vermedikçe en küçük provakasyonu bile önleyemez. Elde silah dilde barış; bir gün "daha dört yüzyıl savaşırız" tehdidi,ertesi gün mağduriyet edebiyatı! Bu artık çuvallara sığmayan tutarsızlık ile Türkiye partisi olma iddiası...HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki aldığı oy oranını bir daha zor görür sayın Katırcıoğlu. Bunu Demirtaşın CB seçimleri öncesindeki takkiyesine inanıp ona oy vermiş bir pişman olarak yazıyorum ve Kürt siyasetini yöneten tüm muktedirleri hala şiddet ve insan kanı üzerinden politika yapıp bizi utandırdıkları için kınıyorum.