Etyen MAHÇUPYAN
Baykal’ı kaset ifşası ve tehdidi ile göndererek, yumuşak yüzlü bir ulusalcılığı ‘yenilikçilik’ etiketi altında sürdürme peşinde olanlar bugün yeniden radikal bir karar alma arifesindeler.
Projeleri birkaç yönden sarktı ve ‘maalesef’ Türkiye onların öngördüğü yönde ilerlemedi. Kılıçdaroğlu, darbeciliği arkada bırakan ama darbecileri sahiplenen ‘yeni’ ulusalcılığın yumuşak yüzü olacaktı. Siyasetten pek anlamaması beklenen bu bürokratın CHP gibi bir partinin dizginlerini eline alma ihtimali zayıf gözüküyordu. Kılıçdaroğlu, Türkiye siyasetinde yalpalama dışında varlık gösteremese de, bu aslında proje sahiplerini rahatsız etmiyordu, çünkü AKP karşıtlığının psikolojik zemini CHP’yi ayakta tutmaya yeterdi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun her kongre ve seçimde adım adım etrafını temizlemesi, liderliğini konsolide etmesi ve ulusalcılara tepeden bir bakışla mesafeli durması rahatsız edici oldu. Dahası partinin yeni lideri kendisini ‘yenilikçi’ ilan ederken, bunu ‘yeni ulusalcılık’ olarak lanse etmektense etrafında kendisine bağlı, gerçekten de ‘yeni’ bir tampon kadro oluşturdu.
Bu arada Türkiye CHP’yi yeniden kurgulamaya çalışanlar açısından iki büyük ‘hayal kırıklığı’ yarattı: Krize girmesi beklenen bir alanda kriz yaşanmadığı gibi, krizde olunan bir alanda da krizden çıkma sürecine geçildi. Krize girilmesi beklenen alan ekonomiydi… Uluslararası sermayenin derinleşen kriz nedeniyle Türkiye’den de uzaklaşacağı, AKP ile sermaye çevreleri arasındaki güvenin sarsılacağı beklenmekteydi. Bu süreçte cari açığın ne denli tehlikeli olduğuna dair epeyce gürültü çıkarıldı, Kılıçdaroğlu’na uzman danışmanlar sunuldu. AKP’nin otoriterleştiği, reform sürecinin durduğu, ifade ve basın özgürlüğünün bittiği türünden propagandanın da Batı’nın Türkiye’den uzaklaşmasına psikolojik destek vermesi umuluyordu. Ama işler böyle gitmedi… Türkiye istikrarını sürdürürken, bu ülkeyi bilen gözlemciler demokratikleşme sürecinin de kesintiye uğramadığını fark ettiler. Ülke notunun artırılması ise epeyce tatsız bir sürpriz oldu. Ne var ki asıl büyük sürpriz kalıcı bir kriz olduğundan kuşku duyulmayan Kürt meselesinde krizden çıkış sinyallerinin hızla gelmesi ve çözüme doğru ilerlenmesiydi. Çünkü herkes, Kürt meselesini çözmüş bir Türkiye’de ne ekonomik ne de siyasi olarak bir ‘ulusalcılığa dönüşün’ mümkün olmadığının farkında. Batı mahreçli finansörlerin ve lobilerin tüm kaynaklarını AKP karşıtlığına yatırsanız bile, bundan herhangi bir sonuç alamazsınız. Hayat ulusalcıları ve onun gölgesinden yararlanarak AKP karşıtlığını siyasete çevirenleri aşıp geçmek üzere…
Baykal’sız CHP’yi dizayn edenler söz konusu tehlikenin farkındalar. Bu tehlikeyi gazete manşetinden bir çağrı olarak ihbar edemiyorlar, çünkü ‘tehlike’ denen şeyin toplumun ve ülkenin lehine olduğunu herkes biliyor. Gidişatı durdurmanın tek yolu, Kürt açılımının durması… Bu çok hayati bir olay, çünkü Kürt meselesinin çözümü hem yereli güçlendiren demokratik bir anayasa, hem de bir tür başkanlık sistemi demek. Bu ise yüksek yargının meclis ve başkan tarafından atanmasını ima ediyor. Parlamenter sistemde üzerinde hiçbir kısıtlama olmayan, şu anki tanımıyla cumhurbaşkanı olduğu takdirde de ‘hükümranlığına’ halel gelmeyecek olan Başbakan’ın niçin başkanlık sistemi istediği de zaten bu detayda gizli: Yüksek yargıyı atayabilmek için…
Böylece Kürt meselesi bir mızrak ucuna dönüşüyor. Buradaki çözüm beraberinde gelecek hukuki ortam ve zeminle birlikte ulusalcılığı iyice marjinal kılacak gözüküyor. Acil durum acil bir hamle gerektiriyordu ve nitekim Baykal’ın CHP grubuna konuşması bu noktada gündeme geldi. Baykal üç mesaj verdi: 1) Kılıçdaroğlu yetersiz kaldı ve AKP tarafından kandırıldı, 2) Ulusalcı-yenilikçi ayrışması zararlıdır ve zaten ulusalcılık yenilikçiliğin kendisidir, 3) Kürt meselesinin çözümü ulus devletin ve Türk milletinin sonudur. Kılıçdaroğlu ise kendince tedbir alarak rejimi kuran iradeye, yani aslında ulusalcılığa sahip çıktı ve CHP var olduğu sürece başkanlık sisteminin Meclis’ten geçemeyeceğini söyledi. Tabii bunun nasıl olabileceğine girmedi. Çünkü şu an mesele AKP değil, Baykal…
Bu beyhude çabalar muhtemelen trajik bir sona doğru gidişi ifade ediyor. Ulusalcıların siyaseti laik tabanda bile daralmakta. CHP seçmeninin kabaca üçte biri Kürt meselesinin çözümünü ‘olumlu’ olarak algılarken, laik burjuvazi büyüyecek pastanın kokusunu almış durumda. Düşünün ki bugün hiçbir CHP’li hakkında çıkabilecek hiçbir kasetin mizah dışında anlam bulması mümkün değil.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023