Etyen MAHÇUPYAN
Ağır bir ameliyat geçiren Başbakan Erdoğan'ın, nekahet döneminde aldığı siyasi yara herhalde onun psikolojisinde daha büyük bir iz bırakacak.
Uludere'de 'yanlışlıkla' öldürülen 34 kaçakçı Kürt'ün ağırlığı belki de bir daha Erdoğan'ın omuzlarından kalkmayacak ve bu olay, siyasetin yeniden değerlendirilmesinin de sebebi olacak. Çünkü bu katliamın tek bir anlamı var: Bürokratik güçlerin hâlâ hükümetin denetiminde olmaması bir yana, askerin içindeki bazı odaklar hükümeti sıkıştırmak üzere komplo üretmeye devam ediyorlar. Nitekim bu olayın gerçekten de yanlışlıkla yapılmış olma ihtimali lehine tek bir gerekçe bile öne sürmek zorken, kasıtlı davranışı ima eden yığınla gösterge mevcut.
Erdoğan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı raporunun olaydan on gün önce olduğunu ısrarla söylemesine karşın, askerin içindeki bazı odaklar da MİT'in son ana kadar bilgi gönderdiğini yazılı belge sunarak iddia edebiliyorlar. Bunun anlamı hem MİT hem de askeriye içinde formel kanalların dışında çalışan ve birbiriyle irtibatlı bir biçimde hükümet aleyhine tezgâh kuran bir ağın olduğudur. Nitekim yaşananlar ve bugüne kadar elde edilen bulgular, bu katliamın hükümetin bilgisi dışında adım adım organize edilmiş olduğu izlenimini güçlü bir biçimde veriyor.
Uludere'deki kaçakçılık, korucu köylerin geçimini sağlayan rutin bir iş olduğu için, askerin bilgisi dahilinde ve PKK'lıların kullanmadığı düz bir arazide yapılıyor. Ayrıca hemen her zaman en az 40-50 kişilik kalabalık gruplar halinde ve çok sayıda katır kullanılıyor, çünkü kaçak getirilen asıl mal benzin ve bidonlar katırlara yükleniyor. Dolayısıyla bölgedeki jandarma karakolunun 'yanlış' anlama ihtimali olmayan bir durum var. Üstelik bu insanların korucu olması, geçmişte PKK'ya karşı doğrudan o jandarma karakolu ile işbirliği yapmış olma ihtimallerini de çok yükseltiyor. Kısacası ortada köylülerin kendilerini güvencede hissetmemeleri için pek bir neden yok. Nitekim bombardıman sırasında ölenlerden birinin annesiyle yaptığı son telefon konuşmasında, anne oğluna askere sığınmasını tavsiye ediyor...
Durumu daha da berraklaştırmak üzere eklemek gerek ki, olaydan bir gün önce yaklaşık yüzelli kişilik bir grup da aynı yoldan kaçağa gidip dönmüş... Nihayet olay günü insansız hava aracı olan bir Heron dört saat boyunca gözlem yapmış ve bombalamadan önce grubu tespit etmiş. Ne var ki kaçakçı grubun sınırdan geçip malları alıp dönmeleri de kabaca dört saat sürüyor. Yani aynı Heron'un kaçakçıları giderken de görmüş olması, dolayısıyla bu bilgiyi değerlendiren subayların sınırı Türkiye tarafından geçen bu grubu 'kaçakçı' olarak tespit etmeleri gerekiyor. Diğer bir deyişle aynı grubu tekrar Heron vasıtasıyla gördüklerinde de tanımaları lazım. Buna, 'eğer PKK'lı istihbaratı alınmışsa niye köylülerin kaçağa gitmesine izin verilmiş' veya 'bombalamadan önce niçin karakolla konuşulmamış' gibi basit soruları da eklemek gerek.
Ancak daha da vahimi, köylülerin birkaç kişilik gruplar halinde dönmeleri, ama askerlerin onları durdurarak büyük bir grup oluşturmalarını sağlamaları, ardından işaret fişeği atarak bölgeyi aydınlatmaları ve insan vücutlarını paramparça eden güçteki bu bombalamayı mümkün kılmaları...
Başbakan, ortada bir kasıt olmadığını söylerken, herhalde devletin en tepede alınmış bir kararla kasten bazı köylüleri sırf Kürt oldukları için katletmediklerini belirtmek istedi. Ama ortada apaçık bir kasıt olduğunu inkâr etmek çok güç. Buradaki hedefin doğrudan hükümet olduğu ve hükümetin hem PKK'ya karşı yürüttüğü mücadeleyi hem de bu alanda atmaya hazırlandığı reform adımlarını engellemek üzere bir hamle yapıldığı son derece bariz.
Ancak Erdoğan için asıl darbe, bu olayın bürokrasiye hakim olduğunu sandığı ve devletin diğer kurumlarıyla güvene dayalı bir ilişki kurmuş olduğuna inandığı bir noktada yaşanması. Nitekim bu 'karşılıklı güvene' dayanarak, PKK ile mücadeleyi güçlendirmek amacıyla karar mekanizmasında hızlanma sağlandığını ve bunun da askerin sivillerin bilgisi dışında yetki kullanması anlamını taşıdığını biliyoruz.
Görünen o ki 'Ergenekon bürokrasisi' hâlâ pes etmiş değil. Hükümeti iki ateş arasında bırakmak istiyor. Eğer hükümet PKK'yı küçültmek ve etkisizleştirmek istiyorsa, o bürokrasiyle işbirliği yapmak zorunda. Aksine eğer Ergenekon'un üzerine gitmek isterse de, Kürt sorununu çözememe riski ile karşı karşıya. Tabii PKK da bu denklemde Ergenekoncu stratejinin oyuncularından birine dönüşmüş durumda ve bu rolünden rahatsız olduğu da pek söylenemez...
Soru hükümetin bu sıkışık denklemden nasıl kurtulacağıdır. Bunun yolu denkleme bir başka değişkenin sokulmasıdır ve yüzde ellinin üzerinde oy alan bir parti için bu hiç de zor değil. Eğer AKP, bir yandan Ergenekoncu bürokrasiye mesafe alabilir, ama aynı anda da Kürt meselesini şiddet üzerinden bir bilek güreşi olmaktan çıkarabilirse, aynı toplumsal desteği arkasında bulmaya devam eder. Bu ise basitçe Kürtlerin anadilde eğitim hakkının bir an önce verilmesini ima ediyor. Aksi halde hükümetin bu bataklıktan çıkmaması için her şey yapılacak ve yazık olacak...
NOT: Teknik bir aksaklık nedeniyle sizden gelen e-postalara cevap yazamıyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023