Etyen MAHÇUPYAN
Geçen haftalarda A Haber'deki televizyon programımızda Seyfettin Gürsel, Kürt meselesinde bir üçüncü yolun üretilmesinin ihtiyacını dile getirmişti.
AKP ve PKK'nın birbirlerini güç dengesi üzerinden muhatap almasına dayanan bugünkü çatışma ortamına alternatif aramak gerektiğini vurgulamıştı. Çünkü bu meseleyi bir kol güreşi haline getirmenin, ne devlete ne de PKK'ya diz çöktüremeyeceğinin açık olması bir yana, herhangi bir çözümü de giderek daha anlamsız ve işlevsiz kıldığı belli. Gücün ima ettiği bir çözüm, ancak o güç dengesi sürdüğü sürece geçerli olacak ve her iki taraf da bu dengenin değişme ihtimalini öngörerek kendilerini hazır tutacaktır. Bu ise iki taraf arasında gerçek bir konuşma ve anlamaya, dolayısıyla birbirini kabullenmeye dayanmayan sahte bir uyum görüntüsünün çözüm sanılmasına neden olacak ve fazla zaman geçmeden ya yeni bir devlet faşizmi ya da yeni bir Kürt isyanı kaçınılmaz olarak çıkacaktır.
Devletle PKK arasındaki bu zihniyet kardeşliğinin toplumda yarattığı çaresizlik duygusu, çözüm arayanların bu kavgaya mesafe almasına ve devletle PKK'yı bütünleştiren bir bakışa kaymalarına neden oluyor. Örneğin PKK'yı devletin kurmuş olduğu tezi bugünlerde yeniden taraftar çekiyor, çünkü insanlar her iki ucu da temiz gözükmeyen bu denklemde taraf olmak istemiyor ve bize gösterilen tarafların da gerçekte sahte olduğunu söylemiş oluyorlar. Öte yandan PKK'yı devletin kurduğu tezi, bu örgütün Kürtler nezdinde temsil yeteneği olmadığını ima ediyor. Eğer hükümeti de devletten ayrı bir özne olarak tahayyül ederseniz, söz konusu önerme aslında hükümeti tek 'temiz' özne kılmanın da bir yolu. Ne var ki bu tür söylemsel taktikler, muhafazakâr tabanı hükümetin yanına çekmede işlevsel olabilse de, Kürt meselesini çözmekte son derece sorunlu. Açıktır ki Türkiye'de devletin yasa dışı her örgütün içinde parmağı var ve değişen konjonktürde bazen devlet örgütü, bazen de örgüt devleti yönlendirebiliyor. Ayrıca ne devlet ne de örgütler homojen birimler değiller. O nedenle kimse diğerini tümüyle etkileme veya belirleme şansına sahip değil. Ama asıl önemlisi, PKK'yı devlet kurmuş olsa ne olur, kurmamış olsa ne olur? Gelinmiş olan bir nokta var ve gelecek şu anki oluşmuş dengenin içinden üretilmek zorunda. Bu noktaya nasıl gelinmiş olursa olsun...
Kısacası ötekinin ideolojik olarak mahkûm edilmesine dayanan söylemler çözümü desteklemez, aksine daha da zora sokar. Onun yerine ötekini bizzat kendi siyaseti içinde sıkıştıracak bir yolun izlenmesi gerekiyor. Kürtler açısından bakıldığında, hükümeti reform yapmak zorunda bırakacak siyaset nedir diye sormak lazım. Acaba hangi durumda hükümet Kürtlerin hak ve özgürlüklerini erteleyemez ve engelleyemez? Açıktır ki bu, silahın sustuğu, Kürtlerin sivil itaatsizlik üzerinden kamusal alanı hegemonyaları altına aldıkları bir durumda olabilir. Çünkü böyle bir siyasi ortam tüm dünyayı Kürtlerin yanına çekecek ve devletin temel insan hakları arasında yer alan bu hakları vermemesi mümkün olamayacaktır. Diğer taraftan olaya hükümet açısından bakıldığında, PKK'yı şiddetten uzaklaşmak zorunda bırakacak siyaset nedir diye sormak gerekiyor. Acaba hangi durumda PKK kendi siyasi ağırlığını korumanın ancak şiddetten uzaklaşarak mümkün olduğu değerlendirmesine gelir? Yine açıktır ki bu, ana dilde eğitim ve yerel yönetim alanında demokratlığın gereğini ima eden reformların yapılmasıyla olabilir. Çünkü bu ortam şiddeti salt bir güç nesnesi kılacak ve şiddete devam etmek PKK'nın temsil yeteneğinin bitmesine neden olacaktır.
O halde çözümü engelleyen şey, her iki tarafın da kendisinden beklenen siyaseti üretememesi, hatta bu siyasete direnmesidir. AKP demokratikleşmenin sınırlı kalmasını istiyor, çünkü gerekli demokratikleşme açılımının kendi kontrolündeki devleti topluma kıyasla ufaltacağının farkında. PKK ise Türkiye'nin demokratikleşmemesini istiyor, çünkü demokratikleşen bir Türkiye'de Kürtlerin haklarının zaten elde edileceğini ve PKK'nın göreceli öneminin azalacağının farkında...
Diğer bir deyişle her iki tarafın kendi açısından demokratikleşmeye direndiği bir mesele ile karşı karşıyayız ve zaten bu nedenle de çözüm bir türlü gerçekleşmiyor ve güç dengesi içinden 'siyaset' yapmanın önü kesilemiyor. Böyle bir durumda acaba Kürt meselesi bağlamında üçüncü bir yol var mı? Yani acaba hükümetin vermek istediğinden daha fazlasını ama aynı zamanda PKK'nın ihtiyacı olandan daha azını, evrensel haklar çerçevesinde tanıyacak bir çözüm mümkün mü?
Örneğin ana dilde eğitim ve yerel yönetim alanlarında yapılacak düzenlemeyi AB sözleşmelerinin izin verdiği en geniş haklar olarak tanımlarsak böyle bir üçüncü yol yaratmış olmaz mıyız? Üstelik hukuk ve meşruiyet zemini olan bir yol... Ne hükümetin, ne de PKK'nın açıkça karşı çıkamayacağı bir alternatif. Ne yazık ki bunu savunabilecek ne 'Türk' ne de 'Kürt' tek bir oluşum bile yok... Kimlikleri aşan bir siyasî oluşum ise hâlâ bir hayal. O zaman bu mesele niye çözülmüyor diye yazıp çizmenin ne anlamı var ki?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023