Fehim TAŞTEKİN
ABD’nin Suriye stratejisi İsrail’in çıkarlarıyla doğrudan ilintili. İsrail için yegâne öncelik işgal altındaki Golan’da statüyü değiştirmeye zorlayacak yeni bir durumun oluşması. İran’ı bahane edip Suriye’ye vurması Golan için önleyici saldırı anlamına geliyor. Hedef sadece İran unsurlarının bölgeden çekilmesiyle sınırlı da değil. Tel Aviv yönetimi, Suriye yeniden şekillenirken İsrail’i ‘düşman’ olarak niteleyen eski elbisenin yırtılmasını istiyor.
Suriye ordusu, Rusya’nın hava desteği ile güney cephesinde iki haftada 70’in üzerinde köy ve kasabayı ele geçirdi. Yönetime karşı gösterilerin ilk çıkış yeri olan Dera vilayetinde muhalif güçlerin yaşadığı bu hızlı çöküş, ‘vekâlet savaşı’ ile ilgili şimdiye kadar yaptığımız değerlendirmeleri haklı çıkartıyor: Silahlı grupları besleyen yabancı aktörler desteklerini çektikleri vakit, hükümet güçlerinin kontrolü yeniden sağlaması çok zaman almayabilir.
Daha çok ABD ve Suudi Arabistan’ın sözünün geçtiği, Arap ve Batılı gizli servislerin de yer aldığı Amman Operasyon Odası’ndan koordine edilen güney cephesindeki gruplar teker teker ağır bombardıman karşısında Rusya’nın yürüttüğü uzlaşma mekanizmasına teslim oldu.
Cehennem sahneleri, müzakereler ve teslimiyet! Mekanizma bu. Büyük rol Rusların: Uçaklar havada, müzakereciler yerde…
Bu mekanizmayı işler hale getiren iki faktör var:
Biri Suriye ve müttefiklerinin ne pahasına olursa olsun muhaliflerin ellerinde kalan cepleri temizleme kararlılığı.
İkincisi ABD ve müttefiklerinin geri vitese alması. Bu, bir dönem “Suriye’nin Dostları Grubu” olarak devrim pompalayan uluslararası aktörlerin muhalif cepheye ihaneti olarak da okunabilir.
***
Daha iki hafta öncesine kadar Trump yönetimi, ABD, Rusya ve Ürdün arasındaki müzakereler sonucu sağlanmış olan ‘Gerilimi Azaltma Mutabakatı’nın ihlal edilmesi halinde Suriye’yi sert şekilde cezalandırmaktan bahsediyordu. İsrail de İran bağlantılı güçleri sınırdan uzak tutma adına tehdit savurmakla kalmayıp defalarca Suriye’nin askeri mevzilerini vurdu. Bu yüzden Dera operasyonu daha büyük bölgesel çatışmayı tetikleyebilirdi. Korkulan senaryonun yaşanmaması önemli ölçüde Rusya’nın sürekli makas atan çapraşık hamlelerine bağlı.
Gerilimli iki taraf arasına bir paratoner gibi giren Rusya, öyle anlaşılıyor ki, ABD ve İsrail’e şunu kabul ettirdi: İran bağlantılı güçlere sahada şimdilik ihtiyacımız var, cephe temizlendikten sonra bu yapılar çekilecek.
Ki Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, güneydeki operasyonu görüşmek üzere Moskova’ya giden Ürdünlü mevkidaşı Eymen el Safedi ile düzenlediği basın ortak toplantısında “Rus-Amerikan mutabakatı gereğince İsrail sınırlarında aşamalı olarak Suriyeli olmayan güçler bulunmayacak” dedi. Bu açık bir taahhüttür.
İşin aslına bakılırsa koparılan bütün gürültüye rağmen şimdiye dek daha önce onlarca cephede Rusların parmak bastığı çekilme senaryosu zaten gerçekleşti. Yani Hizbullah gibi İran bağlantılı güçler operasyonlar tamamlandıktan sonra ele geçirilen yerleri hükümet güçlerine bırakıp başka cephelere kaydı. Çünkü bu güçlerin kalması, çatışma sonrası yerelde normalleşmeyi engelleyen bozucu bir faktöre dönüşebilir.
Rusların taahhüdüne binaen ABD ve İsrail’in Suriye ordusunun sınırlara yaklaşmasını kabul etmesi savaşın seyrini etkileyen ciddi bir kırılma sayılır. Elbette bu İsrail’in kendini tutacağı anlamı da taşımıyor.
Amerikalıların “Ruslar gerilimi düşürme anlaşmasını ihlal ediyor” suçlamasından geri durmaması ise cephenin seyri karşısında anlamsızlaşıyor. Lavrov’un verdiği yanıt artık ‘susturucu etkisi’ yapıyor:
“Gerilimi düşürme mutabakatı IŞİD ve Heyet Tahrir el Şam’ı (HTŞ) kapsamıyor. ABD desteklediği grupları teröristlerden ayırma sorumluluğunu üstlenmiştir. Her zaman olan şu: ABD’yle çalışan gruplar şimdi HTŞ’ye (Nusra Cephesi) katıldı.”
ABD ve ortaklarının dürüstçe verebilecekleri bir yanıt yok.
***
İkiye bölünmüş olan Dera kent merkezi ve Ürdün sınırındaki Nasip kapısına kadar olan bölgede kontrol Suriye ordusuna geçtiğinde güney cephesinin üst kısmında bir tarafta IŞİD, diğer tarafta Nusra Cephesi ve müttefiklerinin tutunduğu Golan yamaçları kalıyor. İsrail’in çifte alarm verdiği yer de burası. İsrail hemen “Suriye ordusu 1974 Ateşkes Hattı’na kesinlikle yaklaşmasın” diye uyardı ve sınıra tank sevkiyatına başladı.
Operasyon başlarsa Nusra ve müttefikleri müzakere yoluna girip Doğu Guta’dakiler gibi İdlib cebine sığınmayı tercih edebilir. IŞİD’le böyle bir müzakere beklenmiyor. Ya çetin bir savaşla yok edilecekler ya da destek gördükleri İsrail’e kaçacaklar.
Bundan sonra ne olacağı önemli ölçüde Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in 16 Temmuz’da Helsinki’de bir araya geleceği ABD Başkanı Donald Trump’la yapacağı pazarlıklara bağlı. Putin, Trump’ı istediği kıvama getirebilmek için Suriye’deki askeri görünürlüğünü kısmen düşürme yoluna gitti. Moskova’dan gelen açıklamalara bakılırsa Suriye’de konuşlanmış 1140 asker, 13 uçak ve 14 helikopter son birkaç günde Rusya’ya geri döndü.
Taraflar “Rusya Amerikan seçimlere müdahale etti mi” tartışmasıyla ötelenmiş yeni bir başlangıç yapma perspektifiyle Helsinki buluşması için sıkı hazırlanıyor. Trump, İran’dan Kuzey Kore’ye kadar birçok alanda Rusya ile ortaklık tesis etmeyi umarken Suriye’de Putin’le restleşme havasından çıkabilir.
CNN’e göre Trump, 25 Haziran’da Ürdün Kralı Abdullah ile görüşmesinde Amerikan güçlerini çekme niyetinden bahsetti. Bir çıkış stratejisi gerekiyor. Bu strateji Putin’le pazarlıklara göre şekillenebilir.
Amerika tarafındaki temel beklenti, İran’ın Suriye’deki unsurlarını mutlak surette çekeceğine dair net bir taahhüdün sunulması. Putin de bu taahhüde karşılık Ürdün sınırından beslenen Tanaf’taki üssün boşaltılmasını, Amerikan destekli Suriye Demokratik Güçleri’yle Şam arasında müzakere yolunun açılmasını ve siyasi çözümün kolaylaştırılmasını isteyebilir. Bu zirve bu bakımdan çok kritik.
***
ABD’nin Suriye stratejisi İsrail’in çıkarlarıyla doğrudan ilintili. İsrail için yegâne öncelik işgal altındaki Golan’da statüyü değiştirmeye zorlayacak yeni bir durumun oluşması. İran’ı bahane edip Suriye’ye vurması Golan için önleyici saldırı anlamına geliyor. Hedef sadece İran unsurlarının bölgeden çekilmesiyle sınırlı da değil. Tel Aviv yönetimi, Suriye yeniden şekillenirken İsrail’i ‘düşman’ olarak niteleyen eski elbisenin yırtılmasını istiyor. Bunu Rusya’dan başka kimsenin yapamayacağına ikna olanların sayısı artıyor. Mesela Haaretz yazarı Zvi Barel’e göre İran’ı uzaklaştırmak istiyorsa İsrail’in Rusya’dan başka seçeneği yok:
“Tahran ve Moskova gerilimi azaltma bölgelerinin kontrolü konusunda anlaşmazlık içinde. Kuzey Suriye’de Kürt bölgelerini işgal eden Türkiye, Rusya’nın ‘birleşik Suriye’ hayalini tehdit ediyor. Haliyle eğer İsrail’in amacı İran’ı Suriye’den atmak ise ABD ya da Arap devletlerinden ziyade Rusya, İran’ın buradaki operasyonlarını sınırlandıracak, belki de ayrılmasını sağlayacak kapasitede yegâne güç. Esad İran’dan daha çok Rusya’ya bağlı. Ve bu vaziyet İsrail’e uyar; çünkü Suriye’nin dış politikası, İsrail’e ilişkin müstakbel politika dahil Kremlin tarafından yumuşatılacak demektir.”
Bu bakımdan “Dera’daki geri vites neyin karşılığı” sorusunun yanıtını ararken Rusya üzerinden dönen pazarlıkları yakın planda tutmak gerekiyor. Dediğim gibi bu pazarlıkların bir ayağı İran’la, diğer ayağı Suriye’ye biçilecek yeni elbiseyle ilgili.
Kuşkusuz Rusya, İran’ı basitçe oyun dışına atamaz. 2015’te Rusya’yı savaşa katılmaya ikna eden İran idi. İran’ın sahadaki danışmanları ve seferber ettiği milis güçleri Rusya açısından kara unsuru işlevi gördü. Putin geçen ay “Suriye’deki bütün yabancı güçler çekilmeli” çıkışıyla İran’ı da kast etmiş olsa da Ruslar dereyi geçerken İranlıları suya itmenin doğuracağı risklerin farkında. Ki Lavrov, bu realiteyi teslim etmek durumunda kaldı:
“Mesele Batı medyasında basitçe ‘İran çekilirse her şey iyi olacak’ diye ele alınıyor. Tamamen gerçekdışı. İran, Körfez ülkeleri, Ürdün, Mısır ve diğerleri olmadan bölgenin problemlerini çözmenin imkânı yok.”
Rusya’nın son tutumu “İranlılara şimdi gidin demek gerçekçi değil ama işleri bitince gidecekler” diye özetlenebilir. Görünen o ki İsrail ve ABD bu taahhüdü satın almaya niyetli.
Suriye’ye biçilmek istenen elbiseyle ilgili de kısaca şu notu düşelim: Rusların, Suriye ordusunu modernize etmeye dönük bir plan çerçevesinde askeri doktrinde değişiklik önerdiği iddia ediliyor. Buna göre yeni doktrinde “İsrail ulusal düşmandır” ve “Ordunun amacı işgal altındaki Filistin ve diğer Arap topraklarını özgürleştirmek” gibi ifadeler yer almayacak. Yani Golan’ı hepten unut demenin başka bir yolu. Suriye’nin bunu kabul etmesi statüko açısından ‘ideolojik intihar’ anlamına gelir. Bunu yaparlar mı, şimdiden kestirmek zor.
***
Eğer işler bu minvalde giderse ve Helsinki zirvesinden ‘uyum’ çıkarsa Suriye’nin ayaklarına atılan gemici düğümünden sıyrılması biraz daha kolaylaşır. Tabii bu ihtimal Amerikan müdahaleleriyle kendi hayallerini taçlandırmayı umanları telaşlandırmışa benziyor. İşte bir örnek; Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, Washington Post’a yazdığı makaleyle Beyaz Saray’a sufle veriyor:
“ABD, Suriye’de bölünme önermelidir. Esad kontrol ettiği yerleri elinde tutabilir. Ve Asiler yerel hükümetler kurup yeni bir entite oluşturabilir.”
Şam’da ‘fetih cuması’ kazaya kaldı ama belki ‘barış cuması’ öngördüğümüz kadar uzak değildir, ne dersiniz?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025