Ferhat KENTEL
Böyle zamanlarda sanırım birilerinin gazı geliyor... Ya da bütün gazlarıyla konuşmaları gerektiğini düşünüyorlar... Kelimeleri yetmese de, altta kalmamak için yüksek perdeden, ağır ağbi (ya da abla) kıvamında konuşuyorlar.
Çünkü zaman medeniyet zamanı değil; vahşi kurtlar zamanı... Soytarılık - palyaçoluk sınırlarında gezinen “erkeklik” gösterilerinin vaziyeti kurtarmaya yaradığı zamanlar... En çok bağıranın, en çok vatan-millet diyenin, en çok vatan hainlerinden bahsedenlerin borusunun daha çok öttüğünün düşünüldüğü zamanlar...
Kelimelerin bittiği zamanlar bu zamanlar...
Kimlik kağıtlarında “bürokrat”, “milli eğitim müdürü” falan yazan, yani çocukların “okuma-yazma-kültür-eğitim” gibi mevzularıyla iştigal eden, etmesi beklenen bir takım (nelerin?) “erkeklerin” köy okullarını ziyaret ederken silahla havaya ateş ettiği ve -çok keyif almış olmalı ki-bu enstantanenin fotoğrafını Facebook’ta paylaşmayı marifet saydığı zamanlar bunlar...
Bir tür silah tapıncıyla sosyalize olmak yani...
Silahlarla erotik ilişki yaşayanların devri bu devir...
Sigara içmeyin, alkol tüketmeyin ama silah serbest çocuklar!
Silahlarını çok seven milli eğitim müdürleri! Yükselen yeni nesil sizin eseriniz oluyor bile!
Ağır ağbilerin raconu
Siyah maskeli, Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi, ya da IRA militanı havaları olan bir adam (belli ki tanınmaktan korkuyor ya da tanınmak işine gelmiyor) arkasında mavi bayrakla (Irak Türkmenlerinin bayrağı, ne hikmetse?), fonda çalan “Çırpınırdı Karadeniz” türküsüyle (yoksa bu bir mesaj mı?) Beyaz’a ayar veriyor.
Ve popüler kültürümüzün ideal-temiz-beyaz çocuklarından olan Beyaz özür dilemek zorunda kalıyor... Ne yapsaydı ki? İnsan “ah canım!” diyerek sarılmak istiyor...
Televizyonlarda al takke - ver külah ya da şıracı – bozacı kıvamında paslaşan; bundan çok büyük haz aldıkları çok belli olan; karşılarında “ama bir de şu var...” diyebilecek kimsenin olmayacağı garantisiyle konuşan ve Olimpos’tan dağıtılan ulufelerle beslenen ağbiler de benzer bir iş yapıyorlar...
Kendilerini görevli addetmiş (ya da görevlendirilmiş) bu şahsiyetler, bütün rahatlıklarıyla “ihanet” skalası çıkarıyorlar; o üniversitenin rektörünü kovup, bu devlet dairesinde üstü çizileceklerin listelerini yapıyorlar.
Engizisyon yargıcı kıvamındaki bu ideoloji komiserleri, BeyazShow’da “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen ‘Ayşe öğretmen’ için Beyazıt Öztürk’ün özürünü –“sabıkası olmadığı için”- kabul etme yüceliğini gösteriyor ama bunu yeterli bulmuyor; konukların da özür dilemesini istiyorlar. (O salonu dolduran ve alkışçı genç kitleden de özür istesek?)
Geçenlerde sosyal medyada yazılmıştı; hafif rötuşlayarak ben de aktarayım: İslamcı görünümlü aparatçikler, Ergenekoncular, özel harekatçı bozkurtlar bir olmuş memlekete ayar veriyorlar ve Türk derin devleti altın çağını yaşıyor!
Ayar vermenin dilini de mafya, futbol tribünü ve devlet ortalamasında oluşan bir titreşim hali üretiyor.
“Devlete ihanet”... her yerde...
Muhtemelen çok kısa sürmeyecek; ne kadar uzayacağını da şimdiden kestiremeyeceğimiz ama “en sert olanların” dilinin hakim olduğu, silahın erkeklik, öldürmenin normal olduğu bu zamandan yeni bir dönem kurulacak.
Ve bu sadece bize özgü bir durum değil... Modernist ulus-devletlerin yarattığı bütün korkular; bu devletlerin ezdiği ve bu ezilmenin altından o devletleri taklit ederek dikilenlerin hakim olduğu bir dünyadayız.
İşte Avrupa’daki ırkçı partiler ve rakipleri arasındaki “korku pazarlığı”...
Mesela, bu ırkçı partilerle mücadele eden sağcı partiler özellikle seçim dönemlerinde ırkçı partilerinkine yakın söylemlerle rekabete girerler. Onlar kadar olmasa da göçmen politikalarında daha korumacı davranacaklarını falan anlatırlar. Bu da tedirgin ama demokrasiden dışarı çıkmaktan korkan sağ kitle için biraz rahatlatıcıdır ve ırkçı bir partiye oy vermek gibi “ayıp” bir şey yapmaktan kendilerini koruyup, sağcı partiye oy verirler.
Ancak artık bu taktik artık pek işe yaramıyor gibi görünüyor. Sağcı partiler kendi söylem dünyalarından dışarıya pek bir şey kaptırmıyorlar. Bunda muhtemelen söylemlerini biraz da “sivilize” biçimle geliştirmiş olmaları bir miktar rol oynuyor. Fransa’daki bombalamalar ve cinayetlerden sonra ırkçı Ulusal Cephe birinci parti oldu mesela...
Ama bizim burada işler farklı dönüyor. Milliyetçilik yarışında, yıllardır bildiğimiz aşırı milliyetçi, ırkçı parti, hükmeden partinin yanında solda sıfır kaldı. Hatta öyle ki, milliyetçi partinin hükmeden partiyi sağduyuya falan davet ettiği durumlar bile karşımıza çıktı.
İşte bu dil, “kutsal devlet”, “kutsal lider”, “kutsal milli çıkarlar” ve “eskiyi yeniden ihya edecek medeniyetimiz” denklemini inşa ediyor ve bu ezberi papağan gibi tekrarlamayana ayar veriyor.
Ama nerede görülmüş böyle medeniyet kurulduğu?
Miloseviç döneminde, Sırp milliyetçi mantığı da böyle işlemişti: “devletimizi, bizim tanımladığımız ulusal çıkarlarımızı eleştirenler ihanet içindedir” buyurmuşlardı...
Miloseviç’ten medeniyet çıktı mı? Keskin nişancılarıyla insan avlayan, Saraybosna’yı delik deşik eden Boşnak kasabı Mladiç’ten, Karadziç’ten “medeniyet” lafına tekabül edecek herhangi bir şey kaldı mı geriye?
FERHAT KENTEL / HABERDAR
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020