Ferhat KENTEL
Çok süreçli, çok dinamikli, çok hikayeli modern toplumda, daha doğrusu modernist ideoloji altında insanlar çeşitli kavramlarla ve kurumlarla tanıştılar. Ulus-devlet, akıl, rasyonalite, çıkarlar, birey gibi referanslar ulaşılması gereken “iyi”yi anlatırken, diğer yandan eski zamanlar, “eski rejim”, “akıldışılık”, gelenek, din gibi referanslar da ya “kötü” ya da -daha nötr gibi görünen ifadelerle- “aşılması gerekene” işaret ettiler.
Bu arada, farklı şekillerde ifade edilse de ya da farklı içerikler kazansa da, “eşitlik” ve “özgürlük” referansları ise belki de tüm insanlık tarihinin bitmez tükenmez meseleleri arasında yer aldı.
Ancak bu kavramlar, modern zamanlarda, her ne kadar felsefi düzeyde çok zengin tartışmalara tanık olduysa da, modernitenin köşe taşlarından biri olarak, çok sınırlı bir içerikte hayat buldu.
Bu sınırlı içeriğin tanımlanmasında birey önemli bir rol oynadı. Özgürlük bireyin özgürlüğü olarak yerleşti. Buna göre, birey özgürlüğünü kazanmak ve eşit olmak için mücadele etmeliydi. Gerekirse, parti, dernek, sosyal hareket gibi moderniteye bizzat hayat veren kurum ve oluşumlarla güç ilişkisini kendi çıkarlarına göre değiştirmek için çaba göstermeliydi.
Ancak bu çabanın gösterileceği alan ya da saha zaten “eskinin” bittiği, gayri meşru hale geldiği bir alandı. Meşruiyetin sınırlarını çizen dil, kazanan sınıfın, burjuvazinin kamusal alanında inşa olunan bir dildi.
Bu dil ise bir yandan yepyeni ve muhteşem bir meşruiyet kazanan “piyasa” ve piyasada varolabilmek için “güç” üzerinde yükselen bir dildi.
Bu dil zaferler üzerine yükseldi...
Önce sömürgelerin insanları yenildi; onlara “medeniyet” götürüldü... Daha sonra köylerinden sökülüp fabrikalara doldurulan insanlar yenildi; onlara “ulusça kalkınma” ve “milli çıkarlar” anlatıldı. Çocuklar ve kadınlar yenildi. Onlar da temsil ettikleri “tehlikeler”e karşı “ehlileşme”nin tornasına sokuldu.
Bu zaferler kazanılırken, parça parça, yavaş yavaş, bazen çok radikal önlemlerle (“öğretmen sınıftan içeri girdi; ayağa kalk!”, “bu bir hastalıktır; tımarhaneye kapatılmalıdır!” vb.), bazen ise mikroskobik, ince denetleme ve kontrol teknikleriyle (“tabii ki bilime inanmalıyız”, tabii ki çocuklar okula gitmelidir”, vb.) iktidarın ruhunu içselleştirdik.
Ama her halükarda piyasa ortamındaydık ve piyasada varolmak için güçlü olmalıydık.
Çünkü piyasanın içinde var olamazsanız, bu, o güce sahip olamayanların sorunuydu. En güzel örneğini HerbertSpencer’in “ancak en iyi uyum sağlayanlar hayatta kalır” gözleminde bulduğumuz “sosyal Darwinist” yaklaşıma göre, eğer akıllı değilseniz, hayatta kalmak için yeteri kadar sermaye biriktiremezseniz, size ancak güle güle denebilirdi.
Ama piyasa diye bir fikri ve onun sahasını mutlak ve zaten doğal kabul etmiştik bir kere.
Bir yandan, gayet eşitsiz bir mücadele içinde, piyasa dışında, mesela yardımlaşmacı, dayanışmacıbir varoluş hali olabileceğini düşünmek mümkün değildi... Diğer yandan, doğuştan eşitsiz bir ortama düşmüş olabileceğimizi hatırlamak bile mümkün değildi.
Dolayısıyla kim olursa olsun, toplum piramidinin en tepesinden en dibine, kalifiye elemanından en düz işçiye, en Korsikalısından en İskoçyalısına, en Müslümanından en sekülerine, en Kürdünden en Türk milliyetçisine kadar, modernliğin tornasının uzandığı her yerin insanları var olmak için “güçlü” olmak gerektiğine inandı.
Neyse lafı fazla uzattım...
Bugün birileri özgürlük için mücadele ettiklerini zannederken, 300 yıldır hayatlarımıza zincir vurmuş bir iktidar dilinin teknikleri içinde kaybolmuş durumdalar.
Öte yandan, dün yedikleri tokadın travmasından kurtulmak isteyen bugünün muktedirleri, iktidarın keyfini çıkarıp, özgürlüğün keyfini çıkardıklarını zannederlerken, insanı “modern tanrılar” haline getiren bir ideolojinin esiri olarak debeleniyorlar.
Ferhat Kentel
(Basnews)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020