Gülay GÖKTÜRK
Türkiye'de meşru olanla siyaseten doğru olan (ya da tersten söylersek meşru olmayanla siyaseten yanlış bulunan) sık sık birbirine karıştırılıyor. Bu iki kavram birbirinin yerine kullanılıyor. Siyaseten eleştirilen bir durum zorlama bir şekilde "gayrimeşru" gibi gösterilmeye çalışılarak siyasi kampanya yürütülüyor.
Cumhurbaşkanı adayları üzerindeki tartışmalarda da aynı kavram kargaşasına tanık oluyoruz. Ve bunu mücadele eden iki cenahta da görüyoruz.
Kucaklayıcılık vs...
Anayasa, cumhurbaşkanı adaylığı için kriterleri belirlemiş: TC vatandaşı olacak, 40 yaşını aşmış ve yüksekokul mezunu olacak...
Buradan çıkan sonuç bu kriterleri taşıyan herkes meşru adaydır. Ama bakıyorsunuz, muhalefet sözcüleri bu kriterlere başka kriterler de eklemekte bir mahzur görmüyor. Anayasa'ya göre cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil etmesi, dolayısıyla kucaklayıcı olması gerektiğini, oysa Erdoğan'ın bölücü ve kutuplaştırıcı söylemiyle bu rolü oynayamayacağını; ayrıca "tek adam" özlemi taşıyan birinin devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını da sağlayamayacağını iddia ederek, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olma kriterlerine uymadığını öne sürebiliyorlar.
Düşünmüyorlar ki, sözünü ettikleri şey zaten seçimin konusudur. Sandık başına gidenler zaten adayların milletin birliğini ya da devletin kurumları arasında uyumu sağlayıp sağlayamayacağına ve tabii kendi kafalarındaki başka kıstaslara bakarak oy verecek. Siz Erdoğan'ın sözü edilen nitelikleri taşımadığını kendi seçim kampanyasında anlatırsınız; çoğunluğu ikna edebilirseniz ve seçilmemesini sağlayabilirsiniz. Ama daha baştan "kuşatıcı olmak" diye yeni bir adaylık kriteri ihdas etmeye kalkar, bunu da Anayasa'ya dayandırmaya çalışırsanız, sadece komik duruma düşersiniz.
Çatı kurmak toplum mühendisliği mi?
Öte yandan iktidar cephesinde de siyasi propagandalarını "meşruiyet" çerçevesine oturtma gayretiyle garip bazı argümanların üretildiğini görebiliyoruz.
Örneğin AK Parti'yi destekleyen bazı önemli isimler, Çatı projesinin bir toplum mühendisliği olduğunu öne sürerek böyle bir ittifakın "gayrimeşru" olduğu algısı yaratmaya çalışıyor ya da bu projenin "Erdoğan'ın önünü kesmek" amacıyla tezgahlandığını dolayısıyla da ötekileştirici, dışlayışı ve bölücü bir proje olduğunu söyleyebiliyor.
Doğrusunu isterseniz bütün bunlar son derece sakat ve etkisiz argümanlar... Üstelik "toplum mühendisliği" denen önemli kavramı flulaştırıp tanınmaz hale getirdiği için de zararlı.
Eğer seçim öncesi yapılan siyasi ittifakları "toplum mühendisliği" diye mahkum edecek olsak, dünya ve Türkiye tarihindeki nice koalisyon hükümetini de aynı şekilde suçlamamız gerekirdi. Ayrıca kurulmaya çalışılan çatının Erdoğan'ı hedef alması da bu ittifakın meşruiyetine halel getirmez. Muhalefet güçleri bazı koşullarda o günün siyasi mücadelesinin odaklanması gereken en hayati problemin bir siyasi gücün -ya da kişinin- iktidardan uzaklaştırılması olduğuna hükmedebilir ve programlarındaki bütün farklılıklara rağmen böyle bir ortak paydada birleşebilirler. Bu ne ilkesizlik ne de siyasetsizliktir ve ortada suçlanacak bir şey de yoktur.
Ben AK Parti'nin yerinde olsam, Çatı projesine böyle telaşla ve tutarsızca saldırarak korkuya kapıldığım görüntüsü vermez; "hayırlı olsun" der, sakin bir şekilde kendi kampanyamı yürütmeye koyulurdum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015