Gülay GÖKTÜRK
Başkanlık sistemi tartışmaları, “nasıl bir başkanlık sistemi” sorusunun cevabı verilmediği sürece havanda su dövmeye benziyor.
O yüzden de ben bu tartışma açıldığından bu yana, başkanlık sistemine kategorik bir karşı çıkış mümkün olmadığına göre, gerçek tartışmanın ancak AK Parti’nin “Türk Usulü” dediği kendi başkanlık sistemini açıkladıktan sonra başlayabileceğini; herkesin de tutumunu ancak ondan sonra alabileceğini söylüyorum.
AK Parti henüz böyle bir model açıklamadı. Bu şartlarda iktidarın 2012’de Anayasa Komisyonu’na verdiği 20 maddelik taslaktan hareket etmek durumundayız.
Söz konusu taslak o zamanlar birçok noktadan eleştirilmişti. Ama öyle iki eleştiri vardı ki, bu iki noktayı içeren bir başkanlık rejiminin, bu rejimden beklenen temel faydayı yok edeceği söyleniyordu.
Şimdi bu eleştirilere bakalım...
AK Parti’nin 2012 önerisinde en fazla eleştiriye uğrayan noktalardan birincisi, başkana “başkanlık kararnamesi” çıkarma yetkisi verilmesidir.
Buna göre başkan, gerekli gördüğü konularda “başkanlık kararnamesi” çıkarabilecektir. Nedir bu gerekli gördüğü koşullar?
Kanunlarda kararname çıkarılacak konuyu düzenleyen açık hükümler bulunmaması hali...
Bu koşulun istismara son derece müsait olduğu, istenildiğinde kanun metninin yorumunda zorlamalar yapılarak “açık olmayan” noktalar yaratılabileceği açıktır. Dolayısıyla başkanlık kararnamesi çıkarma yetkisini rahatlıkla başkana yasama yetkisi verilmesi ya da en hafifinden yasamanın yetkilerine müdahale imkanı verilmesi olarak yorumlayabiliriz.
Denilebilir ki, bugünkü sistemimiz de Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyor.
Evet, bugünkü Bakanlar Kurulu’nun da KHK çıkarma yetkisi var. Ama arada önemli bir fark var.
Kamu hukuku profesörü Levent Köker bu farkı şöyle anlatıyor:
“Bugünkü Bakanlar Kurulu, kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisini “olağan dönemlerde” TBMM’nin çıkardığı bir yetki kanunundan almaktadır ve konu ve süre bakımından onunla bağlıdır. Olağanüstü dönemlerde ise, KHK çıkarma yetkisi cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'na aittir. Konu sınırı yoksa da, yer sınırı vardır (olağanüstü durumun geçerli olduğu ülke bölümü). Nihai onay makamı, her iki durumda da TBMM’dir. AKP önerisi, başkanlık kararnamesi ile bugünkü olağanüstü yetki durumunu olağanlaştırmakta ve TBMM onayını da kaldırmak suretiyle, kararname yetkisini yasama yetkisine dönüştürmektedir.”
(Bu arada eklemek gerekir ki, kuvvetler ayrılığına aykırı olan böyle bir yetki “ABD usulü” başkanlık sisteminde mevcut değildir. Yani ABD Anayasası başkana, kanun niteliğinde kararname çıkarma yetkisi vermemiştir.)
Köker ayrıca, AK Parti önerisinde başkana verilen kanunları onaylama ve yayımlama yetkisi içinde yer alan, “tamamen veya kısmen uygun bulmadığı kanunları TBMM’ye geri gönderme yetkisi”nin taşıdığı sakıncalara da dikkat çekiyor. Bu yetkinin yasama faaliyetinde başkanın etkisini artrıcı yönde düzenlendiğini söyleyen Köker şöyle devam ediyor:
“Başkan tarafından geri gönderilen kanunların yasalaşabilmesi için TBMM’nin geri gönderilen kanunu aynen ve en az beşte üç çoğunlukla kabul etmesi gerekmektedir. Bu, ‘Başkanlık kararnamesi’ ile yasama yetkisi verilen başkanın beğenmediği kanunları engelleyebilme (ve ülkeyi kendi çıkardığı kararnamelerle yönetme) gücüne sahip kılınması anlamını taşımaktadır.”
Görüldüğü gibi, başkana kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek, başkanlık sisteminin en önemli üstünlüğü olarak gösterilen “kuvvetler ayrılığının sağlanması” özelliğini yok etmek ve başkana yasamaya müdahale yetkisi vermek anlamını taşıyor. Dolayısıyla, başkanlık sisteminin özüyle ve ruhuyla çelişiyor.
AK Parti önerisinde eleştiri oklarının yoğunlaştığı ikinci konuyu ise gelecek yazımda ele alacağım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015