Gürbüz ÖZALTINLI
Aynı mahallede büyüdük, aynı liseyi bitirdik. Ben TİP’li oldum, o “doktorcu”. İkimiz de avukatız. Şimdi ikimiz de solcu muyuz bilmiyorum. Fakat on yıldır hep tartışırız. Son zamanlarda benden çok“umutluydu”. AKP’yi eleştirmemi bekliyordu. “Eleştirmiyor muyum” diye sordum.“Eleştiriyorsun ama okşar gibi” dedi.
Yazılarım içini soğutmuyormuş. Cümle aynen ona ait.
Arkadaşım hayatında hiç darbelerden yana olmadı! “Bunlar” 2002 seçimlerini kazandıktan sonra da istemedi bir ordu darbesini. Kendini kaybedip bayrak elde Cumhuriyet Mitinglerine koşanlardan değil. Balkonunda kalpaklı bayraklar görülmedi hiç; ne de kolunda, arabasında bir Atatürk imzası... Vesayet rejimine de “karşıydı” hep. Ama beni her zaman “bunların” demokrat olmadığına ikna etmeye çalıştı. Sanki ben “onlara” böyle “öz” bir kimlik yüklüyormuşum gibi. Aslında söylemek istediği hep şuydu: AKP’yi ne yaparsa yapsın desteklememek gerekir. Bu parti tehlikelidir.
Öyle de davrandı. Seçimlerde asla ona oy vermedi, hiç beğenmediği halde CHP’yi destekledi. 27 Nisan muhtırasında ağzını açmadı. AKP’yi kapatma davasına bir itirazı olmadı. Referandumda ise elbette“hayır” oyu kullandı. Ben onun yaptıklarının tam tersini yaptım.
Şimdi bana çok olgun davranıyor. Yaptığım “hataları” yüzüme vurmuyor. Haklı çıktığından emin. Açıkça söylemiyor ama, örneğin AKP kapatılsaydı sanırım Türkiye’nin bu gün daha yaşanılır bir ülke olacağını düşünüyor. Ya da hiçbirimizin henüz Ergenekon’un adını bile duymadığımız 2004 yılında, seçimleri MHP- CHP koalisyonunun kazanmasının çok daha hayırlı olacağı öngörüsünün doğru çıktığına inanıyor.
Şimdi de her zamanki gibi başlıca meselesi AKP hükümetinin gitmesi. “İçini soğutan” sertlikteki eleştirilere bayılıyor. Ülkeyi kimin yöneteceği çok umurunda değil.
Okşar gibi eleştiriyormuşum. Fazla dengeli davranıyormuşum. Herhalde geçmişteki tutumumun yanlış olduğunu itiraf etme cesaretim yokmuş...
Siz de biliyorsunuz “bizim mahallede” çok yaygın bir profilden söz ediyorum.
Laik, solcu, “sosyal demokrat”, “ilerici” insanlarımızın “içini soğutmak”! Size anlattığım arkadaşımı tatmin etmek. Gerçekten liberal eleştirinin sorumluluğu bu mu olmalı?
Ya da, ben doğru bildiğimi doğru bildiğim üslûpla yazarım kimin kulağına nasıl ulaşırsa ulaşır onunla ilgilenmem mi demeliyiz? Kimi neye ikna etmemiz gerekir, kiminle diyalogu önemsemeliyiz sorusu“eleştirinin” meselesi değil midir?
Ben bu soruların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Laik sertleşmeye maruz kalmış kesimlerin ülkenin geleceğinde demokratikleştirici bir katkısı olmayacağına ziyadesiyle inanıyorum.
Bakınız; dünyanın en büyük barolarından birisini Kürtlerin anadilde savunma hakkına şiddetle direnen bir insan yönetiyor. 22.019 oyun 12.836’sını alarak seçildi.
Aydınlık gazetesinin üç sütuna yerleştirdiği fotoğrafının üstünde “Haksızlığa karşı durmaya devam” başlığıyla zaferini müjdelediği Metin Feyzioğlu da Ankara Barosunu yönetiyor. O da 8715 oyun 4.866’sını aldı. Size Baro duyurularının ilk üçünün başlığını aktarıyorum: 10 KASIM’DA ANITKABİR’DEYDİK. ANKARA BAROSU ATATÜRK ORMANI’NIN İLK FİDANLARI DİKİLDİ. ATAMIZA SÖZ VERİYORUZ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ. Açlık grevlerinin 60. gününde Ankara Barosu faaliyetlerinden bir potpuri.
Bu örneklerin, laik sosyolojinin istisnası olduğunu, resmin bütününü temsil etmediğini mi düşünüyorsunuz? 29 ekimde Kılıçdaroğlu’nu, Doğu Perinçek’in partisinin ardına dizilip eski meclisin önünde barikatlara çıkartan hesap nedir sizce?
Neden Haluk Koç “anadilde savunma hakkını” düzenleyen yasayı “bir hakkın siyasallaştırılmaması lazım” gibi kendisinin bile anlamadığı boş gösteren cümlelerle eleştiriyor?
Biz bu asabiyeyi mi doyuracağız? Buralardan alkış alan bir sesin aynı zamanda muhafazakârlara da ulaşma şansı var mıdır? “Bizim mahallenin” içinde kendi kendimize coşmanın konforuna mı kapılmalıyız?
Türkiye’yi değiştiren ve belli ki görünür vadede de değiştirme potansiyeli olan; düşünme sistematiğini, duygu dünyasını bizim çok da yakından tanımadığımız “muhafazakâr çoğunluk” olarak nitelediğimiz o karmaşık sosyolojidir. “Öteki” mahalleyle konuşamayan bir dil demokratik dönüşüme katkı sağlayamaz.
Asla sadece bir üslup sorunundan bahsetmiyorum. “Öteki mahallenin” kendimize ait saydığımız kavramları anlama biçimini tanımaya çalışmaktan söz ediyorum. Alıştığımız algı evrenine sıkışmamanın, eleştirilerde adil olmanın önemine işaret ediyorum. Hiçbir soruna çözüm üretmek gibi bir dertleri olmayan “duygu yüklü” laiklerin “dengeli” ya da “dengeci” buldukları eleştirilerin, daha adil ve bütünlüklü bir bakış yakalama gayretine karşılık geldiğini düşünelim diyorum.
Bunlar belki bazılarımıza soyut gelebilir. Uygun örnekler yaratamıyor olabiliriz. “Nasıl yani”sorusuna cevap aramanın başlarında olduğumuzu kabul edelim.
Taşıdıkları farklı renkler ve çelişik özelliklerle Türkiye’yi değiştirerek gelen muhafazakâr kitlelerle buluşan bir dil arayışı, demokrat laikler için yeni bir tecrübe. Aynı yolda yürürken buna ihtiyaç yoktu.
Ama şimdi var ve biz bu yolları bulmaya mecburuz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023