Gürbüz ÖZALTINLI
İlk şaşkınlık geçip olaylar zamana yayıldıkça, ortaya daha geniş bir görüntü çıkmaya başladı. İlk söylenecek söz; yapılan hamlelerin, kurumsal-bireysel taşıyıcılarının çapını çok aşan “güçlerin”iradesiyle gerçekleştiğidir.
Bu ülkede; elinde tuttuğu yetkiler ne kadar olağanüstü olursa olsun, herhangi bir bürokratın, toplumsal desteği çok güçlü bir hükümetin canına kastedildiği algısına kadar uzanacak bir girişimi kendiliğinden gerçekleştirebileceğine inanmak için “naif” olmak da yetmez. Öyle “Yargı erkinin güç sarhoşluğu”falan gibi “yaratıcı” analizler gülünç kaçar. Bu eylem, kurum aidiyetiyle değil “siyasal aidiyetle”açıklanabilir. Önceki pratiklerde sınanmış, gücüne ve haklılığına güvenilen bir iradeye eklenerek, ancak onun bir parçası olarak gerçekleştirilebilecek bir girişimden söz ettiğimiz çok açık.
Sanırım, hükümetin görevlerden almalarla gösterdiği ilk kararlı tepkiden sonra hamlenin sahiplerinden bir manevra bekleniyordu. Ama beklenen olmadı. Saldırı, basındaki agresif kalemler tarafından aktif olarak sürdürüldüğü gibi, Başsavcı da işlemi, “açıklama” görüntüsü altında sahiplendi. Yakalama emri kaldırılmadı. Hükümet, yasama organını harekete geçirip tartışmalı bir yasa çıkartmaya zorlandı ve daha kapsamlı eleştirileri göğüslemek durumunda kaldı. Sanırım çatışmanın bir yan ürünü olarak da Kamu İhale Kurumu’ndaki yolsuzluk soruşturması patladı.
Bu sürecin Uludere ile başladığını unutmamak gerekir. Uludere’de daha cesetler kalkmadan MİT’in yanlış enformasyon servis etmiş olduğu bilgisi dolaşıma girdi. Ayrıntılarla dolu yazılar kaleme alındı. Başbakan’dan bu yazıları hedef alan sert cevaplar, yalanlamalar geldi. Kamuoyunda çok tartışılacak olan konuşmasında Genelkurmay’a teşekkür etti Başbakan. Bu teşekkürü, yaratacağı infiali hesaplamamışlığına, “devletleşmişliğine mi” vereceğiz; yoksa oyunun ürkütücü boyutlarını görüp kamuoyu karşısında riskli sözler etme pahasına devlet içine yansıyacak majör kavgada ittifak alanını genişletme isteğine mi? Bu soruları asla Başbakan’ın Uludere’ye ilişkin tutumunu eleştiriden muaf tutmak için sormuyorum. Aradan geçen sürede yaşadığımız olağanüstü olayların ışığında yeniden anlamlandırma ihtiyacı olabileceğine dikkat çekmeye çalışıyorum. O tutumu onaylamak için değil, bugünü daha iyi anlamak için.
Uludere büyük tuzaktı. Hükümeti duvara yasladı. Onu en zayıf yerinden; Kürt halkıyla ilişkisi üzerinden vurdu. Kendi Kürtlerini acımasızca öldüren bir “katil” algısını kucağına bıraktı. Bu büyük hamlenin uluslararası bacağı olduğunu düşünmeyi “komplo kuramcılığı” olarak ilan edenlerin“komploculuğundan” kuşku duymayı öneririm. Aynı kuşkunun, MİT üzerinden hükümeti sıkıştırma girişimleriyle Uludere’nin, hiç bir düzeyde bağının olamayacağını ileri sürenlere de yöneltilmesini tavsiye ederim.
Hükümeti sıkıştıran aktörlerin pozisyonlarında hiç bir yumuşamaya yanaşmayan kararlılıkları, hamlenin en üst düzeyde yöneticiler üzerinden doğrudan Başbakan’ı hedef alan niteliği, Uludere gibi olağanüstü trajik bir tuzağın üstüne inşa edilmesi, oyunun cereyan ettiği ölçeği işaret ediyor. Fail iradelerin katiyen fevri, dar bakışlı olmadığını; düşünülmüş, takip eden koşullara göre muhtelif planların üretilmiş olma ihtimalini varsaymak gerekiyor. Ya da bu “zayiat” göze alınıyor ve verilen güçlü mesajın hükümet politikalarında umulan “düzeltmeye” yol açacağı hesaplanıyor. Kuşkusuz, hesaplaşma bölgedeki güç dengeleri üzerine cereyan ediyor.
Çatışmanın bu niteliğine bakınca, altında yatan temel faktörün “Kürt politikasında oluşan görüş ayrılığı” da olamayacağı anlaşılıyor. O tartışma bu büyük çatışmanın bir enstrümanı olarak sahneye sürülüyor.
Meşru siyasi iradeye yönelik bu büyük saldırıda sessiz kalmak ya da ortadan sözlerle konuşmak yanlış geliyor bana.
Hamle her yönüyle kirliydi ve hükümet meşru müdafaadaydı. Sıkıştırıldı ve o yasayı çıkardı.
Saldırının sözcüleri ne kadar yüksek sesle ve doğrudan konuşuyorlarsa, saldırıyı meşru bulmayanların da o tonda ve o netlikte konuşmalarını beklerdim.
Ama daha da şaşırtıcısı var: Bu çıkışın bileşenleri içinde Cemaat’in yer almış olabileceğinin bütün işaretleri ortaya dökülmüşken, buna işaret ettiğim için, isim vermeme “zarafetine” sığınılarak“Taraf’ta yazan bir kardeş” olarak aşağılandığıma tanık oldum. Taraf’ın en ummadığım yazarlarından birinden geldi bu. Utandığımı söylemeliyim. O yaşta ve o badirelerden gelen birisinin kendisine dönük saygıyı bu kadar ucuz harcamasına değecek ne vardır, bunu görecek menzilde değilim. Neden Cemaat’in tartışılmasından rahatsız olunmuştur? Olunuyorsa da ironiden çok, kaba hakarete varan küçümsemeyle, oralara “Taraf’taki yazar kardeşi” üzerinden selam yollamak yakışıklı bir iş midir? Cemaat’e işaret eden Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu’nun sert yazıları benden önce ortadayken bunu “akıl edenin” ilk ben olduğum “ironisi” nasıl bir kurnazlıktır? Bunların hiç birisini anlamadığımı; hakikaten çok şaşırdığımı söylemeliyim.
Hiç iyi değildi.
Orhan “Abi”...
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023