Hakan AKSAY
“Günlerin bugün getirdiği, baskı, zulüm ve kandır.”
(Ama bu kadar mı uzun sürer baskı, zulüm ve kan?..)
“Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.”
(Peki, ne zaman gelecek o mutlu gün?..)
“Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.”
(Yunanistan, Kuzey Kıbrıs... Acaba artık bizde de?..)
* * *
1 Mayıs Marşı’nı mırıldanıyorum son günlerde, bazen hiç farkında olmadan.
Katıldığım 1976 1 Mayısı’nı hatırlıyorum, 1977’nın kanlı anılarını, 1978’i...
Sovyetler’de katıldığım bayram yürüyüşlerini...
Bizim memleketin değişmeyen kara çehresini...
Yasaklar, yasaklar, yasaklar...
Bize de böyle bir ülkede yaşamak düştü.
İşimiz kolay değil.
1 Mayıs bayramının kör bir inat ve “birilerinin burnunu sürtme”kavgası haline geldiği bir diyardayız çünkü.
* * *

Birkaç yıl önce bu iktidar Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’a açmıştı.
O iktidar sonradan sanki başka bir iktidar oldu.
Ve sanırım bugün daha da ürkütücü bir hale geliyor.
Akıllanan ve güçlenen muhalefeti durdurmak için “her şeyi yapabilecek” bir karanlık ifade yanıp sönüyor iktidarın gözlerinde.
Seçimlere bir ay ve bir hafta kala koltuklar sallanmaya başladı.
Aman dikkat, her şeyi yapabilirler!
Ağrı’da başaramadılar, bugün tekrar denemek isteyebilirler.
Evet, bugün bayram, ama en temel görev bayram kutlamak değil, provokasyona geçit vermemek!
* * *
Yukarıda iktidarın “her şeyi yapabileceğini” yazdım.
“Her şey”, “hiçbir şey” gibi ucu açık sözlere bayılanlardan değilim.
Ancak AKP, özellikle de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğangerçekten de iktidarını korumak için yapabileceği ve yararlanabileceği bütün araçları mübah saymaya başladı.
Biliyoruz, IŞİD’i kollayan, karanlık tırları Suriye’ye göndermekten çekinmeyen, “savaş için bahane lazımsa, dört adam gönderirim, sekiz füze fırlatırım” diyebilen, Ağrı’da 15 askeri ölüme terk ederek ülkeyi kaosla karşı karşıya bırakabilen yine bu iktidar...
Demokratik mücadelenin imkânları yetmiyor ona, çünküdemokraside sınırsız iktidar yoktur.
Oysa Erdoğan kendisi için “iktidarsız bir hayat” seçeneği görmüyor.
Bedeli ne olursa olsun, hep iktidarda kalmak istiyor.
Ve o bedeli muhalefete, halka ödetmek istiyor.
* * *

Bakın yukarıdaki fotoğrafa.
Ne görüyorsunuz?
Kendisini dinlemeye ve desteklemeye gelmiş kitleye çiçek atan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu değil mi?
Peki, ya yüz ifadesi?
Sanki molotof atan bir eylemci!
Hatları gerilmiş, kaşları kalkmış, gözleri iyice küçülmüş, ağzı büzülmüş... Çiçek atmanın mutluluğundan ziyade, şiddetli bir gerginlik yaşadığı besbelli...
Entelektüel düzeyi ile övülen bir profesörün dönüşümünü izliyoruz bu günlerde.
İktidardan pay almak uğruna, üstelik kendi koltuğunu yok eden bir başkanlık sistemi için iradesini Reis’e teslim etmiş, dilini ve üslubunu ona benzetmeye çalışarak adım adım düzey düşüren bireski akademisyenin iç dünyasının tahribini görüyorsunuz bu fotoğrafta.
Yazık...
* * *
Osmanlı’dan bu yana, bu topraklarda kullanılan en iğrenç ve karanlık yöntemlerden biri “ey ahali, din elden gidiyor” yalanıdır.
AKP, Cumhurbaşkanı ve onun çiçek fırlatan Başbakanı şimdi de seçim planlarını kurtarmak için din konusuna sarıldı.
Başbakan, HDP’nin yükselişini engellemek amacıyla parti lideriSelahattin Demirtaş’ın 1 Mayıs ve Taksim Meydanı ile ilgili sözlerini bilerek çarpıtıyor:
“Demirtaş Kâbe’ye laf söylüyor. İster ateist ol, ister anarşist ol(hoşgörü göstermek için seçtiği sözlere bakın - HA), senin bileceğin iş. Ama biz Kâbe’ye laf söyletmeyiz... Sen İsrail’in sözcüsü müsün?”
AKP yönetimi, iktidarla bütünleşen Diyanet’in kaldırılması gerektiğini söyleyen HDP’nin “Diyanet ile birlikte İslam’ı da kaldırmak istediği” imalarını yaygınlaştırmaya girişti son günlerde.
Bu arada dün AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soyluşöyle dedi:
“Haddinizi hududunuzu bilin! Söylüyorum sana, Demirtaş, buradan Türkiye’ye ilan ediyorum: Orayı kafana yıkarız senin!”
* * *
Bütün bunları alt alta koyun.
Seçimlere doğru ülkeyi kaplayan tehlike az buz değil.
İktidarı kaybetmemek için ellerinden ne gelirse yapmaya hazırlar...
Tekrar ediyorum:
Aman dikkat, her şeyi yapabilirler!
Bugün, işçinin emekçinin bayramında...
Ve sonrasında...
Provokasyonlara karşı tetikte olmak, oyuna gelmemek gerek.
Ve yorulduğumuzda ve bunaldığımızda ve umutsuzluk bulutları altında kaldığımızda ve karamsarlığa teslim olmak üzere olduğumuzda şunu asla unutmayalım:
“Gün gelir, zorbalar kalmaz gider.”
@AksayHakan
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025