Hakan AKSAY
Mekke’nin “şeytanlı bölgesi” Mina’da sekiz yüze yakın insan öldü, bine yakını yaralandı.
Korkunç bir felâket!
Ama...
Neredeyse herkes sakin...
Bir saniye bile bu yaşananın korkunç bir olay olduğunu düşünemeyen ve en ufak bir empati yapamayan yaratıklara özgü bir yüz ifadesiyle ya suskunlar...
Ya da duygusuz ve riyakâr sözler mırıldanarak geçiştiriyorlar...
Bazıları “ben daha cevval turizmci ve organizatörüm” havasıyla“Yav, bu işi beceremiyorlarsa bize versinler, biz yapalım” diyor ve “Reis”in ne dediğini duyduktan sonra sileceği twitlerle Suudi Arabistan’ı eleştiriyor.
“Reis” başka tabii, bambaşka...
O, insan ölümlerine en dayanıklı, en soğukkanlı, en heyecansız olanı; tam bir “dava adamı”...
Bir soru üzerine bol tekrarlı uzunca bir konuşma yaparak birkaç kez Suudi Arabistan’ın eleştirilmesine şiddetle karşı çıkıyor.
Ölümleri doğal görüyor yine.
Roboski katliamı: Kaza!
Maden trajedisi: Fıtrat!
Haç faciası: Kader!
İç savaş: Şehitlik en yüce mertebe!
Yüzlerce, binlerce insan ölüp gidiyor: Durmak yok, yola devam! Haydi bismillah!..

‘Kaç Türk ölmüş?’
Yüzde 99 virgül bilmem kaçı Müslüman olduğu söylenen ülkemizin halkına bakıyorum; o ne diyor bu “şeytan taşlama”felâketine diye...
Valla, pek bir şey demiyor.
Vatandaşlarımız uzak ölümlere karşı son derece duyarsız.
En fazla “ölenlerden kaçı Türkmüş?” diye boş boş bakıyor (bu tür haberleri illaki “hemşeri muhabbeti” sosuyla sunan ve “çok şükür ki ölenlerin çoğu bizden değil” milliyetçiliğiyle “görev yapan” utanç kaynağı gazetecileri de unutmayalım).
Sosyal medyaya bakılırsa, “şeytan taşlama” işiyle epeyce dalga geçen var.
Hayır hayır, hemen “din düşmanlığı” şarjörünü boşaltmaya davranmayın, aralarında epeyce Müslüman var.
Ama bu “taşa taş atarak şeytanı kovalama” işini anlamsız buluyorlar; putperestlik olarak görenler var; “yahu şeytan aptal mı, sizi her zaman aynı yerde beklesin” türü esprilerle gülüp geçenler az değil.
Yüzlerce insanın bir anda birbirini ezerek öldürmesi-ölmesi onlara göre “akılsızlık”tan başka bir şey değil.
Haksızlar mı?..
En azından Suudi Arabistan yönetimini eleştirerek bu işin çok daha iyi organize edilmesi gerektiğini savunanlar, dolaylı olarak bu görüşü destekliyor.
İnsan hayatı, akıl, ahlak ve İslam
İnançlı düşünce adamlarından biri, Ali Bulaç, dünkü Zaman Gazetesi’nde yazdığı “Hac faciaları ve öneriler” başlıklı yazısında bu tür felâketlerle ilgili fikirlerini ortaya koyuyordu.
Cumhurbaşkanı’ndan farklı olarak Suudileri eleştirmekten geri durmayan Bulaç şöyle diyordu:
“Yazık ki İslam âleminin tümü kötü yönetiliyor. Sadece son 12 senede Türkiye'de 15 bin kişi iş kazasında hayatını kaybetti. Soma'da 300 madencinin ölümü ile Hac'da yaşanan ölümler farksızdır. Kabul edelim biz Müslümanlar ahlaken de, sosyopolitik olarak da çökmüş durumdayız.”
Bir başka Müslüman köşe yazarı, Taha Akyol ise dünkü Hürriyet’te “Hacda facia” başlıklı yazısında az gelişmişlik konusuna dikkat çekiyordu:
“2013’te Arapça konuşan 17 Müslüman ülkenin yaptığı toplam bilimsel yayın sayısı, bir tek Harvard Üniversitesi’nin yayın sayısından azdır! 1.6 milyar nüfuslu İslam dünyasından sadece iki tane Nobel ödülü alan çıkmıştır.”
Aynı gazetede Ahmet Hakan 1990’dan bu yana “şeytan taşlama”sırasında ölen binlerce kişiyle ilgili özet bir döküm verdikten sonra Suudi yönetimini kınıyordu.
Kendisine “Şu kadar insan ezilerek öldü, bu çağda şeytan taşlama mı olur, Ahmet Bey?” diye soran bir hanımefendiye, düzgün organize edilirse “ne hoş bir seremoni” dedirtecek kadar iyi bir “şeytan taşlama” olabileceğini söylediğini aktarıyordu.
Doğrusu, ben Ahmet Hakan’dan çok “hanımefendi”nin görüşüne yakınım.
Ancak benim bu konularda fikir açıklamam, yukarıdaki üç meslektaşım kadar kolay değil.
Çünkü ben dindar bir insan değilim.
‘Asla tartışma, sadece inan!’
İlkokulda resim derslerinde hiç fena değildim; çizdiğim bazı resimler okulun koridorlarında sergilenirdi.
Bir gün resim kursu açıldığını duydum. Sembolik bir ücreti vardı.
Babamın onayı gerekiyordu.
O ise tam o sıralarda beni başka –ve ücretsiz– bir kursa göndermeye karar vermişti: Kuran kursuna.
Tartışmayı kazanma şansım yoktu. İçim kan ağlayarak camiye gittim.
Hoca çok sert biriydi, ya da öyle görünmesi gerektiğini düşünüyordu. Birkaç adım ötesinde de sopası duruyordu.
Bana her dersin başında soracağı soruları ve vermem gereken cevapları ezberletti.
Dediği bazı şeyler çok mantıksız gelmişti bana, nedenini sorup itiraz edecek oldum. Tepkisi çok sertti:
"Benimle asla tartışma! Sadece inan ve emirleri yerine getir! Yoksa çok fena olur!"
Birkaç ders sonra, resim kursuna giden arkadaşlarımın anlattıklarıyla iyice bozulan bir moralle Hoca’nın karşısına geçtim.
Yüzüme bakmadan ezbere sorularını sormaya başladı.
Bir, iki, derken üçüncüde bana mantıklı gelen kendi cevabımı verdim.
Gözleri büyüdü. Başını kaldırdığında yüzü kararmıştı. O soruyu tekrarladı, ben de cevabımı.
Sopaya uzandı.
Ondan çok daha hızlıydım. O ayağa kalkana kadar caminin kapısına varmıştım bile. Kovalamaca kısa sürdü.
Bir daha camiye gitmedim.
İstediğim soruları sormanın, bana doğru ve mantıklı gelen şeyleri söylemenin keyfini sürdüm.
Zaman zaman kulağımda çınlayan o ses beni gülümsetiyordu:
“Asla tartışma, sadece inan!”
İlginçtir, ama buna benzer uyarılarla yıllar sonra, komünist olduğumda karşılaştım.
Dine göre tam tersi cephede görünen bir siyasi akım içinde, Marksizm-Leninizm’e ve Komünist Parti yönetimine aykırı davranmak ve konuşmak (hatta düşünmek) tepki topluyordu.
Allah’a şükür (:)) o dönem de geride kaldı. Bundan sonra hiçbir ideolojiye, hiçbir siyasi partiye, lidere “bağımlılık” yoktu ve olmayacaktı.
Ahlaksız din olur mu?
Kendini hiçbir dine ait saymadığı için devletin ve toplumun çoğunluğunun yok farz ettiği insanlardan biriyim.
Dine inanmıyorum, ama dinlerin –genellikle hak ettiği ilgiyi görmeyen– ahlaki yanını önemsiyorum.
Günümüz Türkiyesi’nde ve Ortadoğu’da insan hayatının neredeyse hiç değer taşımadığını, her fırsatta şiddete ve yalana başvurulduğunu düşünüyorum.
Dindar olduğunu söyleyenlerin çoğu, ahlakla ve vicdanla yaşamıyor. “Bu dünya”yı “uyanıkça idare ederken” “öteki dünya”ya yönelik olarak sanki Tanrı ile ticari bir ilişki içinde.
Yanı başındaki adaletsizliğe ses çıkarmazken, din adına yaptıklarını, “yanına çentik atmak” ve “cennet için yatırım”amacıyla yapıyor.

Kâbe’ye gidenlerin “şeytan taşlaması” da böyle.
Birçok din âlimi, bu işin Kuran’da yerinin olmadığını, hatta yanlış olduğunu savunuyor.
Hac’ca gitmenin ve orada atılan her adımın (şeytana fırlatılacak taşların satın alınmasına kadar) “ticarileşmesi” de ayrı konu.
Ama çoğunluk böyle şeylerin konuşulmamasından ve tartışılmamasından yana.
“Asla tartışma, sadece inan!”
Felâketten şans eseri kurtulan bazı Türkler, televizyon kanallarında konuşurken Araplara nefret kusuyorlardı. Suudi “sorumlular” ise faciaya daha çok Afrika’dan ve Hindistan’dan gelen “laf dinlemez” hacıların sebep olduklarını söylüyordu.
Oysa “şeytan taşlama” denilen ve oldukça ilkel bir tarzda gerçekleştirilen seremonide atılan taşlardan biri “ayrımcılık”a karşı tepkiyi sergiliyor olmalıydı (zulüm, kibir, cimrilik gibi başka kötü özelliklere karşı da “şeytan” taşlanıyor).
Yani?
Sen istediğin kadar taş satın al ve karşındaki piramide fırlat, “şeytan” isabet almıyor.
Çünkü “şeytan” orada değil, çok daha yakınında.
Ne taş atarak ondan kurtulabiliyorsun, ne de para harcayarak.
Ama elbette benim bu konularda konuşmam “din düşmanlığı”, “anarşistlik”, “bölücülük” falan olabilir; iyisi mi ben susayım.
Gerçek Müslümanlar konuşsun.
Tabii şu engeli aşabilirlerse:
“Asla tartışma, sadece inan!”
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025